Yaz mevsiminin gelmesiyle uzun geçen kış boyunca kilo alanları bir telaş sarar. Sağlıklı bir yaşam tarzını benimseyememiş, sporu alışkanlık haline getirememiş kişiler sürekli diyet yaparlar. Diyeti bıraktıklarında kaybettikleri kilolar geri döner. Bu durumda da zahmetsizce kilo verecekleri yöntemlerin arayışına girerler. Bu noktada gündeme zayıflama cihazları gelir. Hemen söyleyelim ki, çalışmadan kazanmak olmadığı gibi, çabalamadan kilo vermek de mümkün değildir. Sağlıklı beslenmez, hareketsiz kalır, sırf zayıflama cihazlarından medet umarsanız, kilo veremeyeceğinizi bilmelisiniz. Ben bu cihazların tek başına zayıflatma etkisi olduğuna inanmıyorum. Yakabileceğinden fazla kalori alıp sadece cihazlardan yararlanarak zayıflanamayacağını bu işin profesyonelleri de vurguluyor.
Hastane ortamında kullanılan ve ultrason dalgalarıyla çalışan bazı zayıflama cihazları uygun kişilerde faydalı olabiliyor. Ancak bu cihazlar çok kilolu olmayan, sadece belli bölgelerde kontur bozukluğu olan kişilerde etkilidir. Ultrason dalgalarıyla çalışan cihazlar lokalize yağların parçalanıp atılmasını kolaylaştırır. Basen, karın, diz içi ve bacaklardaki lokalize yağlanmalara yönelik olarak kullanılabilen bu cihazlarla başarılı olunabilir. Ama belli seanslar halinde ve belli sürelerde kullanmak gerekir. Çünkü bu cihazlar bildiğimiz ultrasonlar gibi değildir. Hücrelerin dış zarını patlatır, böylece hücre içindeki yağ dokusu o bölgede serbest kalır. Oluşan yağ asitleri de bol su içilerek, spor yapılarak vücuttan atılır. Böylece söz konusu bölgede incelme ve sıkılaşma sağlanır.
HER HASTADA İŞE YARAMAZ
Eğer kontur farklılıklarını düzeltmek üzere bu cihazları kullanmaya karar verdiysek, uygulama yapmadan önce, uygulama yapacağımız bölgelerdeki yağlanmanın derecesine bakıyoruz. Cildin kalınlığını belirliyoruz, kişinin boy, kilo ve yağ oranlarını çıkarıyoruz.
Sonrasında bir program yaparak cihazın kullanılmasını sağlıyoruz. Belli aralıklarla da ölçüm yaptırıyoruz. Eğer cihazın etkili olduğunu tespit ettiysek devam ediyoruz.
Tedaviye yanıt kişiden kişiye değişiyor. Her seansta yaklaşık bir saate yakın uygulama yapmamız gerekiyor. Çünkü kısa sürede uygulamak etkili olmuyor. Cihazı uygulamadan önce hasta yatar vaziyette oluyor, cihazın özel başlığıyla incelmeyi sağlayacağımız bölgede belli manevralarla aşağı yukarı bazı hareketler yapıyoruz.
Bu cihazlardan bazı hastalarda ameliyattan önce ve sonra yararlandığımız durumlar da oluyor. Örneğin karın germe ve liposuction öncesinde ödem atıcı olarak LPG uygulaması faydalı olabiliyor. Kavitasyonu ise ameliyat sonrası uyguluyoruz.
Lazeri, geniş anlamı ile güçlü bir ışık kaynağı ve bunun değişik şekilde, değişik güçte ve farklı dokulara etkili olabilecek biçimde yönlendirilmesiyle değişik tedavi olanakları sağlayan bir fiziki alet olarak tanımlayabiliriz. Bu ışık gücünün kaynağını çeşitlendirerek farklı lazer aletleri üretiliyor.
Bu şekilde üretilmiş aletler yüksek bilgisayar teknolojileri sayesinde derinin istenen seviyesi ve derinliğinde etkili olabiliyor. Yüksek teknoloji sayesinde lazeri istediğimiz organda, istediğimiz güçte uygulayabiliyoruz. Böylece deriye hiçbir zarar vermeden hemen altındaki istenmeyen dokudan veya kıl kökünden kurtulabiliyoruz. Ya da lazeri ameliyatta bistüri amacıyla kullanarak dokuların çok daha az kanamasını sağlayabiliyoruz. Bu da bize daha rahat, risksiz, aynı zamanda çok daha iyi görüş sağlayan bir ameliyat olanağı tanıyor.
İşte lazerin kullanıldığı farklı alanlar:
1- LIPOSUCTION İÇİN GELİŞTİRİLİYOR: Yeni geliştirilen liposuction aletleri, işlem yapılan dokularda daha az kanama olmasını sağlanıyor. Ayrıca bu tekniğin kullanımında yaşanabilecek sorunların azaltılması amacıyla, söz konusu aletlerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar da sürüyor.
2- YÜZ GENÇLEŞTİRMEDE ETKİLİ: Özellikle yüz yaşlanmasının tedavisinde kullanılan “Karbondioksit Lazer” sayesinde, yüz derisinde oluşan ince kırışıklıkları ortadan kaldırabiliyoruz. Derinin en üst seviyesini lazer ile çok ince bir biçimde ortadan kaldırıp yepyeni bir deri ortaya çıkmasını sağlıyoruz. Yeni deri de neredeyse bebek cildi gibi tertemiz oluyor. Karbondioksit Lazer ile yüz gençleştirme işlemi yaptığımızda, derinin iyileşme süreci yaklaşık bir haftayı buluyor.
3- DAMARSAL HASTALIKLAR“Hemangiom” denilen damar genişlemelerinin tedavisi için değişik lazer türleri kullanıyoruz. Birkaç seans süren bu tedaviden çoğu kez hiç izsiz sonuçlar alabiliyoruz.
4- İSTENMEYEN TÜYLERDE MUCİZE YARATIYOR: Lazer, vücuttaki istenmeyen tüylerin yok edilmesinde yaklaşık 10 yıldır çok aktif biçimde kullanılıyor. Burada dikkat edilecek en önemli unsur, uygun deri ve kıl yapısının tespiti elbette. Lazer epilasyon, koyu renkli kıl köklerinde çok iyi sonuçlar verirken, açık renklerde başarılı olmuyor. Bu arada, eski tip lazer aletleri kıl köklerini tahrip ederken son teknoloji aletlerle daha seçici ve daha az ağrılı sonuca daha kısa sürede ulaşmak mümkün oluyor.
5- DÖVMELERDEN KURTULMADA EN ETKİLİ YARDIMCI:
Cildimiz de dış görünüşümüzü belirleyen diğer özelliklerimiz gibi kişiden kişiye farklılık gösterir. Bazı kişiler genetik olarak daha şanslı olabilir ve sıkı, duru görünümlü, elastikiyeti yüksek bir ciltle dünyaya gelir. Bazen kötü çevresel koşullara maruz kalmak bile bu tipte cilde sahip olanlarda çok büyük olumsuz değişiklikler yaratmaz. Bazılarıysa yine genetik nedenlerle elastikiyeti daha az, lekelenmeye, kırışmaya, çökmeye daha yatkın bir cilt yapısıyla dünyaya gelir. Aslında kişilerin estetik işlemlere ilişkin taleplerini de cilt yapıları belirler.
Zamanla çöken, çizgilenmeleri, çöküntüleri artan cildi eski görüntüsüne yaklaştırabilmek için en sık yaptığımız işlemlerin başında ise dolgu malzemeleri kullandığımız estetik destekler gelir.
Dolgu malzemeleri doğal veya sentetik olabilir. Doğal olanlar arasında vücudumuzun kendi yağ dokusundan elde edilenler de yer alır. Bu malzemeler vücutta daha uzun kaldığından hastaların memnuniyet oranı artmaktadır. Ancak doğal bir madde olduğu halde, yağ enjeksiyonunu her yıl yaptırmak uygun olmayabilir; çoğu zaman birkaç yıl arayla yenilemek daha uygundur.
Bazı hastalarda da yaptığımız yağ enjeksiyonunun tamamen erimesi gibi bir durum görülebilir. Bu durumda hastanın ileride mutsuz olmaması açısından sık tekrarlarla yağ enjekte etmek gerekir. Yağ enjeksiyonu bir cerrahi işlemdir. O yüzden işlemi cerrahi ciddiyet içerisinde ve uygun şartlar altında yapmak şarttır.
6-8 AYDA BİR UYGULANMASI İDEAL
Estetik ameliyatlarda kullanılan dolgu malzemeleri arasında sentetik dolgu maddeleri de vardır. Bunlar laboratuvar şartlarında elde edilen hyaluronik asit içerikli maddelerdir.
Derimizin ana yapısı olan kollajenin ana yapı taşı olan bu madde vücudumuzda doğal olarak bulunduğundan, çöküntü veya çizgileri doldurmakta kullanıldığında tıpkı yara izi gibi bir doku oluşur ve uygulandığı bölgeyi doldurur.
Türkiye’de kadınların bir bölümü küçük memeye sahip olmaktan yakınırken, önemli bir bölümü de büyük memelerden şikayetçi... Bu büyük meme sorunu özellikle de genç kızlık döneminde çok rahatsız edici olabiliyor. Kişinin giyim kuşamından sosyal ortamlardaki davranışlarına, hatta psikolojik durumuna kadar olumsuz etkiler yaratabiliyor. O yüzden biz estetik cerrahi hekimleri, meme küçültme ameliyatlarına estetik işlemden çok, kadınları yükten kurtarmaya yarayan fonksiyonel bir ameliyat gözüyle bakıyoruz.
Özellikle çok iri memeler kamburluğa, meme altında pişikler oluşmasına, bel ağrılarına yol açıyorsa, ameliyat kaçınılmaz oluyor.
Günümüzde kullandığımız modern cerrahi teknikleri sayesinde artık memelerde daha az iz bırakmaya çalışıyoruz.
KIRMIZI İZLER BEYAZLIYOR
Meme ameliyatlarında en önemli unsurların başında etkili ve doğru bir planlama yapılması geliyor. Memeye tamamen yeniden bir şekil verdiğimiz için meme başının yerini doğru ayarlamamız gerekiyor. Bunun için bazı çizimler yapıyoruz.
Bu operasyonda fazla meme dokularını çıkarıyoruz. Çünkü bunlar memenin alt bölümünde sarkmış olan dokular. Operasyon sırasında bunun dışında, memenin her iki yanında bulunan dokular orta bölümde toplanarak memeye daha dik bir konum veriliyor. Meme başının etrafında, meme başından aşağı doğru ilerleyen dikine bir kesi oluşuyor.
Günümüzde ters “T” izinden kaçınmaya çalışıyoruz. Çok iri memelerde bile meme kıvrımının altında iz yaratmamaya özen gösteriyoruz. Meme küçültme ameliyatlarında elma şekeri şeklinde oluşan izi azaltmaya çalışıyoruz.
Bu yıl ramazanın temmuz ayı ortalarına denk gelmesi, düğün mevsiminin erken başlamasını gündeme getirdi. Evlenecekleri gün aylar öncesinden belli olanlar, düğün öncesi yaptıracakları estetik işlemlerin planlamasını da bu takvime göre ayarladı.
Gelin adaylarına tavsiyemiz, burun ya da meme estetiği gibi iyileşme süresi uzun olan cerrahi operasyonları iki-üç ay öncesinden yaptırmaları. Botoks, dolgu gibi daha küçük, ameliyat gerektirmeyen işlemler için ise 15-20 gün öncesinden hazırlık yapmak uygun olur.
Gelin adaylarının sık yaptırdıkları estetik işlemlerden ve hazırlıklarından bahsedecek olursak, şunları söyleyebiliriz:
Burun estetiği: Gelin adaylarının en çok tercih ettiği estetiklerin başında burun ameliyatları geliyor. Sadece gelinlerin değil, genel olarak Türk halkının yüz bölgesindeki en büyük şikayet konusu burundur. Bir de düğün gündemdeyse, burun estetiğini önceden planlamak şarttır. Burun estetiği olmak isteyen gelinler, düğünün en az iki ay öncesinden ameliyat masasına yatıyor. Çünkü burnun oturması için zamana ihtiyaç var. Burun estetiği, son günlere bırakılacak bir estetik işlem değil.
İnce çizgiler: Gelin adayları, yaşları genç bile olsa ciltlerinin kuruluğu, elastikiyet kaybı veya cildin doğal yapısı nedeniyle ince çizgilerin oluşumundan rahatsızlık duyabiliyor.
Yüzünde ince çizgiler gören gelinler, problemi çözmek için botoks ve dolgu işlemlerini tercih ediyor. Botoks ve dolgu yöntemi sadece gelinlerin değil, kayınvalidelerin de favorisi. Kayınvalideler, anneler de düğün öncesinde derin çizgilerinden kurtulmak istiyorlar.
Biz botoksu, kadınların iki kaşı arasındaki çizgilerin hafifletilmesi ve daha genç bir görüntüye kavuşabilmesi amacıyla kullanıyoruz. Ayrıca göz kapağının yanındaki düşüklükleri hafifletmek için de bu tekniğe başvurabiliyoruz. Yara ve akne izlerini ise mikro dolgular ile silebiliyoruz.
Bu durumdan estetik operasyonla kurtulmak isteyenlerin en merak ettikleri konu ise ameliyatın ne zaman yapılması gerektiği. Bizim önerimiz, bu tür operasyonların emzirme dönemi bittikten sonra yapılması. Ancak estetik operasyon hiçbir zaman tek başına ele alınmamalıdır. Uygulanan yöntemlerin en büyük destekçisi, uzmanların gözetim ve tavsiyesiyle yapılan egzersizlerdir.
YENİDEN HAMİLE KALIRSA OPERASYON BOŞA GİDER
Hamilelik sırasında kadınlarda en sık ortaya çıkan sorunların başında memede sarkma, çatlak, küçülme veya büyüme ve dokuda gevşeme geliyor. Bu sorunlar operasyonla giderilmeden önce hastaya sorulması gereken en önemli konu, bir daha hamileliği planlayıp planlamadığıdır. Çünkü yeni bir hamilelikle birlikte estetik operasyonla giderilen tüm sorunlar yeniden geri gelir ve dolayısıyla yapılan işlemler de boşa gider.
KARINDA SARKMAYA ABDOMİNOPLASTİ
Doğumdan sonra zarar gören bölge sadece meme değildir, karın bölgesinde de benzer sıkıntılar ortaya çıkabilir. Karındaki başlıca sorunlar ise sarkma, yağ birikintileri ve gevşemedir.
Bu bölgedeki sarkma ve gevşeme sorununu önlemek amacıyla “abdominoplasti” olarak adlandırdığımız karın germe ameliyatını yapıyoruz. Bu ameliyat sırasında sarkan ve bollaşan derinin fazlasını çıkarıyoruz. Karın içindeki dokuları toparlıyoruz. Eğer gerek görüyorsak, bu bölgedeki fazla yağları da uzaklaştırıyoruz. Özellikle de liposuction, biriken fazla yağların vücuttan uzaklaştırılmasında başarılı sonuçlar aldığımız bir işlem.
TÜRK KADINLARINA KLASİK LIPOSUCTION
Hamilelik sonrası toparlayıcı estetik işlemlerde bazen ultrasonik lazer, klasik liposuction ve ultrason ile liposuction da yapabiliyoruz. Eğer estetik operasyon düşündüğümüz bölge büyükse, genel anestezi gerekebiliyor. Ama küçük bölgelerdeki yağ fazlalıklarını alacaksak, lokal anestezi yeterli olabiliyor. Hatırlatmak istediğim önemli bir nokta var. O da, ultrason ile uygulanan liposuction ve lazerle yapılan yağ uzaklaştırma işlemlerinin tek başına, büyük bölgesel fazlalıkların uzaklaştırılmasında etkili olmadığı. Türk kadınlarında fazla yağlar genellikle basen ve bel bölgesinde toplandığı için, klasik liposuction yapılması daha doğru.
Dışarıdan yüzümüze bakıldığında yaşlandığımızı gösteren başlıca işaretler vardır. Bunlar, göz kenarı kırışıklıkları, alın çizgileri, burun kenarındaki çizgiler, yüz ve boyundaki sarkmalar, çizgilenmelerdir.
Günümüzde estetik cerrahinin bize sunduğu imkanlarla bu yaşlanma izlerinin çoğunu azaltabilmekteyiz. Yaptığımız operasyonlarla ve girişimsel işlemlerle, yüzü yeni baştan yaratamasak da 10-15 yıllık bir gençleştirme sağlayabiliyoruz.
Yüz güzelliğini tamamlamaya yarayan boyun estetiği ise boyun germe ameliyatı ve botoks uygulamalarıyla sağlanabiliyor. Boyun germe ameliyatından sonra doku iyileşmesi yaklaşık 21 gün süreceğinden, 21 günlük sabrın ardından sonucu görmek mümkün olabiliyor.
DERİ YAŞINA GÖRE AMELİYAT
Yüzün hemen altında ve dikkat çeken bir yerde olduğundan, boyun bölgesi de kadınların dış görüntülerinde önemsedikleri, gençleşmesini istedikleri alanların başında geliyor. Boyun bölgesinde iki yöntem kullanıyoruz. Cildin yaşına, sarkma derecesine göre ya boyun germe ameliyatı yapıyoruz ya da botoks ile bazı sarkmaları giderebiliyoruz.
Boyun germe ameliyatını neden yapıyoruz? Estetik bütünlüğü sağlamak için... Bazen yaşam koşulları kişinin yüzüne cömert davranıyor, yüz daha genç kalıyor ancak boyun sarkıyor ve yaşlanıyor. Biz de boyun germe ameliyatını, eğer derideki yaşlanma çok ileri boyutlardaysa yapıyoruz.
Derinin yaşına ve elastikiyetine göre uygun ameliyata karar veriyoruz. Bu ameliyatı yapacağımız kişilerin derisinde başka hastalıkların da olmaması gerekiyor. Ameliyat edeceğimiz kişide sadece deri ve yumuşak doku sarkması olmalı ve biz bu yaşlanmayı, sarkmayı toparlamak için hastamızı ameliyat etmeliyiz.
Meme dokusu, kadınlar için güzelliklerinin en önemli parçalarından biridir. Bu nedenle çoğu kadın, memede oluşan gevşeme, sarkma, büyüme gibi sorunları meme küçültme operasyonlarıyla ortadan kaldırmak ister. Buna karşılık memesini küçük bulup daha büyük memeye sahip olmak için bıçak altına yatanlar da çoktur.
Bir de meme asimetrisi, meme başı küçüklüğü, meme başı büyüklüğü, çökük meme başı ve kanser nedeniyle meme başının kaybolması gibi sorunlar vardır. Bir diğer önemli işlem de kanser sonrasında memesini ve meme başını kaybetmiş kadınlara yaptığımız onarımdır. Burada hastamıza yeniden meme yaparız. Her iki memenin, meme başı etrafındaki kahverengi dokunun rengini eşitleyebilmek amacıyla da memeye dövme uygulaması yaparız. Meme başına ait beş temel sorunun özellikleri ve cerrahi düzeltme yöntemleri farklıdır:
- Meme başı çökmesi: Bu sorun, ya doğuştandır ya da çocukken ortaya çıkar. Dışarıdan baktığımızda meme ucunun içeri çökük olduğunu görürüz. Ameliyat sırasında meme ucunu içeri çeken sistemi gevşeterek, meme ucunun dışarı çıkmasını sağlarız. Bazen meme başı, tümör nedeniyle çökük olabilir. O nedenle operasyondan önce kansere yönelik bazı testler yapılması gerekir. Meme başı çöküntülerinin ameli-yatları, lokal anestezi altında yapılır.
- Meme başı büyüklüğü: Meme başı büyüklüğüne ilişkin sorun, daha çok yapısaldır ya da çok emzirmekten kaynaklanır. Biz, bu şikayetle gelen hastamıza sonrasında yeni bir bebek yapmayı düşünüp düşünmediğini sorarız. Çünkü küçültme ameliyatından sonra emzirme problemi yaşanabilir.
- Meme başı asimetrileri: Meme başı asimetrilerinde iki farklı durum söz konusudur. Birincisinde, sadece meme başları asimetriktir. Diğerinde ise hem meme başının hem de etrafındaki ‘areola’ denilen kahverengi bölge asimetrisi söz konusudur. Lokal anestezi altında yaptığı operasyon öncesinde normal memenin areola çapını ölçeriz. Normal olmayan memenin areola çapına bu ölçüyü uyguladıktan sonra fazla deriyi kesip çıkarırız. Sonra özel bir dikiş yardımıyla kesiği kapatır ve eşitliği sağlarız.
- Meme başı yokluğu: Bu durum, kanser nedeniyle memenin alınmasıyla ortaya çıkar. Yeni meme yapılırken, meme başının da yeniden yapılması gerekir. Yeniden yaptığımız memede ikinci seansta yeni bir meme başı oluştururuz. Meme başı, o bölgedeki deri dokusunun kesilip şekillendirilmesiyle de oluşturulur. Etrafındaki koyu renkli areola, diğer meme areolasından alınan deriyle yapılır. Aynı renkte dövme yaparak meme ucu etrafındaki koyuluğunu oluştururuz. Dövme sayesinde, iki meme arasında renk farkı da olmaz.
Meme başı küçüklüğü
Bazı kişilerin meme başı anatomik olarak küçüktür. Bu durumdan yakınan kişi gençse, meme başına dokunmayız. Çünkü hamile kaldığında ve emzirme döneminde meme başı büyüyecektir, ameliyat etmek bu nedenle doğru değildir.