14 Ekim 2002
SİZE temel birkaç sorum olacak. Mikrop nedir? Vücuda etkileri nedir? Mikrobik hastalıklar ve tedavi örnekleri verebilir misiniz? Bakteri nedir, bakteri yoluyla oluşan hastalıklar ve tedavi yöntemleri nasıldır? Virüs nedir? Virütik hastalıklar ve tedavi yöntemleri nedir? Kanser hücresi ne demek? Aşı nedir? Toksin nedir? Antikor nedir? Şimdiden çok teşekkürler.
Ebru Yıldız
SORULARINIZ sayfalar dolusu bilgiyi gerektiriyor. Ancak özet olarak bazı bilgiler vererek kavramların oluşmasını sağlayabilirim sanıyorum.
Mikrop, ancak mikroskop gibi özel cihazlarla görülebilen tek hücreli canlılardır. Aslında bunlara daha yaygın olarak mikroorganizma denilmesi kabul görmüştür. Mikroorganizmaların bazıları hastalık etkeni olabilirken, bazıları mayalanma ve benzeri etkilerle yararlı etkiler yaratmakta, bazıları da sağlık üzerinde herhangi bir etkide bulunmamaktadır.
Hastalık etkeni olan mikroorganizmalardan, normal ışık mikroskobu ile görülebilen boyutta olanları bakteri adı alırlar. Bakterilerle oluşan birçok hastalık var. Aralarında dizanteri, tifo, bronşit, zatürree, idrar yolu iltihabı gibi hastalıkların yer aldığı yüzlerce hastalık, bakterilerle oluşur. Tedavilerinde, hastalığa uygun olarak belirlenecek antibiyotikler kullanılmaktadır.
Virüsler, tam hücre oluşturmayacak özellikte ve normal ışık mikroskobu ile görülemeyecek boyuttaki hastalık etkenleridir. Ancak elektron mikroskoplarıyla görülebilirler. Nezle, grip, hepatit, su çiçeği, AIDS gibi birçok hastalık virüslerle oluşur. Virüslere etkili, antibiyotik benzeri ilaçlar yoktur. Hastalık genellikle vücudun antikor oluşturmasıyla yenilir.
Antikor ise, hastalık etkenlerine karşı vücudun savunma amacıyla ürettiği cisimlerdir. Antikorların varlığında hastalık etkenleri etkisiz hale getirilirler.
Aşı, henüz hastalanmadan önce, hastalık yapıcı özelliği giderilmiş bakteri ya da virüslerin vücuda verilmesi ile bunlara karşı vücutta antikor oluşturma işlemine verilen addır.
Toksin, vücut için zararlı, zehirli etki yapan maddelerin genel adıdır. Toksinler bazen bakteriler tarafından salgılanır.
Kanser hücresi ise, vücuttaki normal hücrelerin, bazı etkiler sonucu normal özelliğini kaybederek hızla üreme, normal görevlerini yapmama ve dokuları işgal etme özelliğini kazanmış olan şekline verilen addır.
Bu genel bilgilerden sonra, çok özel ve ayrıntılı bilgi elde edebilmek için ansiklopedilerden yararlanabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku 11 Ekim 2002
UYURKEN nefes boruma kusmuk kaçtı, bir haftadır öksürerek dışarı atmaya çalışıyorum, başaramadım. 50 yaşındayım. Acaba vahim sonuçlar yaratır mı?
Suzan VALİD
UYKU sırasında bazen mide içerikleri yemek borusuna geri kaçabilir. Reflü adı verilen bu durum, bazen bu içeriklerin gırtlağa kadar tırmanması ve sizde olduğu gibi nefes borusuna kaçması sonucunu yaratır. Nefes borusuna yabancı cisim girer girmez, öksürük refleksi bu cismin atılmasını sağlar. Ancak, öksürük refleksinin bozulduğu hallerle, bilincin tam açık olmadığı hallerde bu gibi maddeler akciğere kadar inerek pnömoni (zatürree) nedeni olabilir. Eğer sizde sadece boğazınızdan kaynaklanan kuru bir öksürük varsa büyük ihtimalle mide asidi nedeniyle oluşan boğaz tahrişi yüzenden öksürüyorsunuz. Ancak, balgamlı öksürük, nefes darlığı ve yüksek ateş gibi belirtiler varsa zatürree gibi bir ihtimal ön plana geçer.
Bir doktora muayene olmayı ihmal etmeyin. Ayrıca bu doktorla reflü konusunu da konuşmanızı, olayların tekrarlamasını önlemek açısından tavsiye ediyorum.
Kanama kısa sürüyor
SİZE danışmak istediğim bir konu var. Ben her ay düzenli şekilde regl dönemi geçiriyorum ama sadece 2 gün sürüyor. Yaşım henüz 19; bu beni korkutuyor. İleride çocuk olmama korkusuna kapılıyorum. Beni bilgilerinizle aydınlatırsanız çok sevinirim. Bir de belirtmek istediğim konu şu ki, regl olduğum ilk gün aşırı derecede bel ağrısı çekiyorum. Sabırsızlıkla cevabınızı bekliyorum.
Nurgül CAN
ÁDET kanamalarının düzenli olması önemli. Kanamanın 2 gün kadar sürmesi sizi kaygılandırmasın. Herhangi bir sakıncası yok. Regl kanamasının ilk günü belinizde ağrı hissetmeniz, oldukça sık rastlanan ve tıpta dismenore adı verilen ağrılı ádet görme halidir. Bunun da herhangi bir sakıncası yok. Ağrı sizi rahatsız ediyorsa, bu sıralarda ağrı kesici kullanabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku 10 Ekim 2002
CİLDİMDE beyaz lekeler oluşmaya başladı. Gittiğim doktor, vitiligo olduğunu söyleyerek bazı ilaçlar verdi ama pek yararını görmedim.Ciltteki sivilce izlerinin yok edildiğini belirten bazı reklamlar görüyorum. Bunların bana yararı olmaz mı?
Murat KAÇAN
VİTİLİGO, deriye rengini veren hücrelerin, görev yapmaması sonucu derinin bazı bölgelerinin beyazlanması demektir.
Sizin söz konusu ettiğiniz tedavi yöntemi, derinin üst tabakalarının soyulması ya da zımparalanması şeklinde uygulanır. Alttan gelen yeni doku, burayı tamir ettiğinde, derinin üst tabakasında olan yara izleri kaybolur. Yara izleri ve kırışıkların tedavisinde uygulanan bu yöntem vitiligoda etkili değildir.
Benzetmek gerekirse, vitiligo saçların beyazlanması gibi bir durumdur. Saçları kestirmek ve usturaya vurdurmakla, nasıl ki beyaz saçlardan kurtulmak mümkün olmuyorsa, derinin kazınması yöntemleriyle de vitiligoda sonuç almak mümkün değildir.
Babalar da sorumluluğu paylaşsın
BİR süre önceki yazınızda çocuklarımızın kemik yapısını geliştirmek için biz annelere seslenmiştiniz. Bizler çalışan anneleriz. Lütfen babalara da seslenip bizim sorumluluklarımızı paylaşmalarını sağlayınız.
Bu tür önerilerinizi anne-baba olarak yazmanızı rica ediyorum.
Anne süt iç derken, baba eve kola alıp gelirse ne olacak? Veya bırak bugün de içmesin derse anne ne yapacak?
Sağlıklı günler dileğiyle.
Aysel GÜVEN
SAYIN Güven, sizin mektubunuz herhangi bir yoruma gerek bırakmayacak kadar açık. Beslenme konusunda anneler evin temeli olduğu için o yazıda anneleri hedef almıştım. Tabii ki aile bir bütündür. Çocuk yetiştirmede ana-baba bir bütün olarak hareket etmek zorundadır. Farklı görüşler varsa da bunun çocuğun önünde değil, ayrıca tartışılması ve varılan sonuca göre ana-babanın ortak hareket etmesi çok önemlidir.
Yazının Devamını Oku 9 Ekim 2002
BEN size bir şey danışmak istiyorum. Geceleri uyurken dişlerimi fazlasıyla sıkıyorum. Sabahları kalktığımda ise çenem ve dişlerim ağrıyor. Sanırım uyurken ayrıca bir de dişlerimi gıcırdatıyorum. Bu neden olabilir? Doktora gitmeyi düşünüyorum. Ama psikoloğa mı gitmeliyim, yoksa dahiliyeye mi? Bu konuda beni aydınlatırsanız sevinirim. Teşekkürler.
Meltem SONAT
GECE uyku sırasında dişleri sıkma ya da gıcırdatma bazı kişilerde görülen bir olaydır. Çoğunda altta yatan önemli bir sorun olmamasına rağmen genellikle psikolojik duruma bağlı olarak ortaya çıkar. Zorlanmaya bağlı çene kaslarında ağrı, baş ağrısı, diş ve dişeti sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Bir psikiyatristle görüşmekte yarar var. Eğer gerginlik yaratan bir konu bulursa, onun tedavisi yararlı sonuç verir. Eğer böyle bir sorun bulunmazsa, çene ve dişleri korumak amaçlı olarak diş hekimleri tarafından ağzın kalıbı alınarak üretilecek olan protezleri gece yatarken takmak rahatlatıcı sonuç verebilir.
Süt mü geliyor?
BİR süreden beri iç çamaşırımda süt gelmiş gibi iz oluyor. Meme ucunu sıktığımda da beyaz bir akıntı görüyorum. Hiç kanama olmadı. Bu akıntı nedir? Tehlikeli midir? Ne yapmalıyım?
Sevgi M./ALMANYA
MEME başlarınızdan, çamaşırınızı lekeleyecek tarzda akıntı gelmesi, bir çeşit süt salgısı olduğunu düşündürür. Meme başınızı sıktığınızda çok az da olsa beyaz bir salgı görmeniz, bu düşünceyi doğruluyor. Kaygı verecek bir durum değil, korkmayın.
Süt salgısı, gebelik ve doğum sonrasında artan bir hormonla (prolaktin) gerçekleşir. Ancak, bazen bu hormon, gebelik oluşmadan da artar. Bu artışta psikolojik etkenler bile neden olabilir. Yapılacak kan tahlilinde, prolaktin hormonunun düzeyi ölçülür. Eğer yüksek bulunursa, bunu normale indirecek ilaçları kullanmanız gerekecektir.
Ev doktorunuza başvurduğunuz takdirde, gerekli tetkik ve tedavileri planlayacaktır.
Yazının Devamını Oku 8 Ekim 2002
SİZDEN bilgi almak istediğim bir konu var. Önce olayı anlatmak istiyorum; pazar akşam üzeri banyodan çıkan kardeşimin fenalaştığını fark ettim. 22 yaşında ve sağlıklı biri olduğunu düşünüyordum. (Çocukluğunda görmüş olduğu uzun ve zahmetli bir verem tedavisi vardı.) Banyodan çıkıp, yatağa yattığında kalbine elimi dokundurduğumda inanamadım, kalbi çok hızlı ve şiddetli bir şekilde atıyordu. Doktora götürmek istedik ancak kımıldatamadık, hareket anladığım kadarıyla acı veriyordu. 3-4 dakika sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi normale döndü. Önce şofben zehirlenmesi olabileceğini düşündüm (banyo penceresini kapatmış olduğundan oldukça havasız bir ortam vardı), fakat bu olayın 3 ay kadar önce tekrarının yaşandığını öğrendim. Annem eklem romatizması, tansiyon ve daha pek çok hastalığı bünyesinde bulunduran birisidir ve bu olayın tekrarını onda görmüştüm ve doktorlar yanlış hatırlamıyorsam tansiyona bağlı olarak bir açıklama yapmışlardı. Kardeşimi bir an önce doktora gitme konusunda ikna etmeye çalışıyorum. Doktor bey tüm bu anlattıklarım neyin işaretidir? Bir kalp problemi midir? başvurmam gereken bölüm hastanelerin kardiyoloji bölümleri mi yoksa genel dahili bölümler midir?
Bunların izahatı nedir? Teşekkür ederim.
İyi çalışmalar.
Tayfun Deniz
Kardeşinizin şofbenden zehirlendiğini düşünüyorum. Anlattığınız tablo vücudun oksijensiz kalmasının sonucunda ortaya çıkar. Olayın 3 ay kadar önce de olması, annenizde de benzer durumun yaşanmış olması nedenin farklı olduğunu göstermez.
Bilindiği gibi şofbenler borudan geçen suyu anında ısıtarak çalışır. Bu nedenle de bol alevle yanar. Yanma için gerekli olan oksijen banyo ortamından sağlanır. Kapı ve pencere tümüyle kapalı olduğunda dışarıdan taze hava gelmeyince içerisi bir canlının yaşayamayacağı derecede oksijensiz kalır.
Sizin acilen şofbeni banyodan söktürmeniz, mutfak ya da benzeri açık olarak kullanılabilen başka bir ortama taktırmanız gerekiyor. Bu yapılıncaya kadar kullanmanız gerekiyorsa banyo sırasında kapının ya da pencerenin aralık tutulmasını sağlayın.
Yazının Devamını Oku 7 Ekim 2002
<B> KALP </B>krizi tüm dünyada en önemli ölüm nedenlerinden biri. Her yıl dünya üzerinde 17 milyon kişi (her 3 ölümden biri) kalp krizinden yaşamını yitiriyor. Türkiye'de her yıl 190.000 kişi koroner kalp hastalıkları nedeniyle ölüyor. Önlem alınmadığı takdirde, 2010 yılında bu rakamın 300.000'e ulaşacağı tahmin ediliyor.
Ülkemizdeki ölümlerin yarısı kalp ve damar hastalıklarına bağlı. Türkiye bu oranla Avrupa ülkeleri arasında, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde kadınlarda birinci, erkeklerde ise ilk beş ülke arasında.
Türkiye'de kanserden ölen her 1 kişiye karşılık 4 kişi; trafik kazalarında ölen her 1 kişiye karşılık ise 30 kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle yaşamını yitiriyor.
Sağlıksız beslenmeye bağlı kolesterol, kalp ve damar hastalıklarını tetikleyen faktörlerin başında geliyor. Türkiye'de 9 milyon erişkinin kan kolesterol düzeyi ortalamanın üzerinde. Bu da, 30 yaşın üzerindeki erkek nüfusunun yaklaşık %28'ine ve kadın nüfusunun %35'ine tekabül ediyor.
British Medical Journal dergisinde yer alan bir araştırmaya göre, kan kolesterol değerindeki %10'luk bir azalma, 40 yaşındaki erkeklerde kalp hastalığı riskini %50 oranında azaltıyor.
Doymuş yağ oranı yüksek gıdaların ya da hayvansal yağların aşırı tüketimi gibi sağlıksız beslenmeden kaynaklanan rahatsızlıkların (obezite vs..) tedavisi için ABD'de yılda yaklaşık 100 milyar dolar harcanıyor. Bu da ulusal sağlık harcamalarının yaklaşık yüzde 9.4'üne tekabül ediyor.
Modern toplumların çocukları da, çevresel ve kültürel faktörler nedeniyle, sağlıksız beslenme alışkanlıklarından kaynaklanan tehlikelerle karşı karşıyalar. Tahmini hesaplara göre, bu beslenme alışkanlıkları nedeniyle dünya çapında beş yaşın altında 22 milyon çocuk fazla kilolu. Buna ek olarak sadece Amerika'da 5-15 yaş arası her üç çocuktan 1'i fazla kilolu. Bu rakam bundan 30 sene önce 6'da 1 idi.
Bu çarpıcı rakamlar, özellikle ABD'de sağlıklı beslenme konusunun ‘‘devlet politikası’’ olarak yaptırımlarla desteklenmesi tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Yazının Devamını Oku 4 Ekim 2002
BENİM annem vaktiyle rahim kanserinden ölmüş. Ben de bu nedenle kaygılıyım. Çok kitap okudum. Okuduğum yerlerin bazılarında rahim, bazılarında rahim ağzı kanseri diye geçen konular var. Her iki konu da aynı kanseri mi ifade ediyor? Ben hangi tahlilleri yaptırarak rahim kanserini erken teşhis edebilirim?
İlhan N./İSTANBUL
Rahim ağzı kanseri ile rahim iç çeperinin kanseri, farklı farklı hastalıklardır. Rahim ağzı kanseri tıp dilinde serviks kanseri olarak, rahim içinin kanseri ise endometrium kanseri olarak adlandırılır. Rahim kanserlerinin teşhisinde uygulanan yöntemlerden biri de Pap test ya da diğer söylenişiyle smear test adı verilen yöntemdir. Rahim ağzına sürülen ucu pamuklu bir çubukla örnek alarak, bu örnekteki hücrelerin özel yöntemlerle boyanması ve mikroskop altında incelenmesi demek olan bu yöntem, özellikle serviks kanseri açısından duyarlıdır. Endometrium kanserinde ise başarı oranı % 50 civarındadır.
Kanserlerin teşhisi ve takibinde kan tahlillerinin kullanılması, tümör markerleri denilen bazı tahlil yöntemleriyle mümkün olabilmiştir. Ancak bu sonuçları tek başına değerlendirmek bazen yanıltıcı olabilir. Sonuçların diğer teşhis yöntemleriyle doğrulanması gerekir.
Siz, doğrudan bir laboratuvara başvurmak yerine, kadın hastalıkları uzmanı bir doktorla görüşüp, tetkikleri onun yönlendirmesine göre sürdürürseniz daha yararlı olacaktır.
Karnımı soğuk mu ağrıtıyor?
BENİM sık sık tekrarlayan karın ağrısı ve zaman zaman da ortaya çıkan ishal şikáyetlerim oluyor. Bununla ilgili birçok kez doktora gittim. Birçok tetkik de yapıldı. Bunlar normal çıkıyor ama benim de hastalığım geçmiyor. Acaba bu sorunlar üşütmeye mi bağlı? Sıcak iyi mi gelir yoksa daha kötü sonuç mu verir. Ayrıca hemoroidim de var. Çok ilaç kullandım ama artık çare olmuyor.
Cüneyt KÖSE/İSTANBUL
Sindirim sistemi ile ilgili olarak tüm tetkiklerin yapılıp normal bulunması, ishal ve karınağrısı şikayetlerinizin daha çok irritabl kolon, halk arasındaki söylenişiyle sinirsel bağırsak hastalığı olması ihtimalini düşündürüyor. Soğuk, karın ağrısını arttırıcı yönde rol oynarsa da, tek başına bu şikayetlere neden olmaz.
Hemoroid sorununuz eğer ilaç tedavisi ile sonuç alınabilecek düzeyi geçmişse, bir cerraha başvurarak ameliyat olmanızı tavsiye ederim.
Yazının Devamını Oku 3 Ekim 2002
KIZIM 13 yaşında ve kolesterol ölçüm değeri 280. Beyaz ve soluk görünüşlü. Ayrıca aşağıdaki problemleri mevcut.
- Mide kapakçığı yapısı nedeni ile yemek borusunda yanma.
- Küçükken geniz eti alındı.
- Zaman zaman kulaklarında kızarma ve kaşıntı.
- Son zamanda dizde ödem oluştu.
Yukarıdaki şikáyetler bağımsız mı? Kolesterolü yenmek için ne yapmalıyız? Beden derslerine katılması riskli midir, spor faaliyetleri nasıl olmalı?
S.Kalelioğlu
Bu yaşta bir çocukta 280 gibi bir kolesterol değeri çok yüksek. Muhtemelen kalıtımla geçen bir kolesterol metabolizması sorunu mevcut. Yaşadığı diğer belirtilerin kolesterol sorunu ile doğrudan bağlantısı yok. Eğer fazla kilolu ise mide ve diz sorunu ile kolesterol yüksekliği bununla bağlantılı olabilir. Ancak sorunun kaynağı ne olursa olsun, bu rakam çok yüksek bir değeri ifade ediyor. Kesin bir karar vermek için, kandaki diğer yağ oranları konusunda bilgi veren tetkikler yapmak gerekiyor. Bir yandan bunlar yapılırken öte yandan da kolesterol düşürücü bir diyete başlaması, kilo fazlalığı varsa bunlardan da kurtulmaya çalışması gerekiyor. Beden eğitimi derslerine katılması riskli olmadığı gibi çok da yararlıdır, hatta dersler dışında da düzenli eksersiz yapması gerekiyor.
Kızınız için daha doğru olan, bir kardiyoloji uzmanının denetiminde kolesterol metabolizması açısından tetkik ve çıkacak sonuca göre de tedavi yapılmasıdır.
Kedilerden hamilelere hastalık bulaşır mı?
BEN 28 yaşında ve hamile bir bayanım. Evde kedi besliyorum. Kedilerden hamile kadınlara hastalık bulaşabileceğini söylüyorlar. Bu hastalık nedir?
M.DEMİR/İSTANBUL
Kedilerden bulaşabilen toksoplazma adı verilen parazit, bebeklerin sakat doğmasına neden olabilir. Toksoplazma kedilerde yaşayan bir parazit olmakla beraber tek kaynak kediler değil. İyi pişmemiş etler de önemli bir kaynak. Ayrıca toprak da toksoplazma kaynakları arasında. Bu nedenle özellikle çiğ yenilen sebzeler, salatalar ve meyveler de bulaşmaya yol açabiliyor. Çiğ yenilecek sebze ve meyvenin temiz suyla iyice yıkandığına emin olun ve yiyeceğiniz etlerin de iyice pişmesini sağlayın. Ayrıca kedinizi bir veterinere götürerek toksoplazma açısından taşıyıcı olup olmadığını da araştırmalısınız.
Yazının Devamını Oku