Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren BudayıcıoğluYazarın Tüm Yazıları

Köpekler ve insanlar

Can taşıyan herkesin yaşam hakkına saygı göstermek, insan olabilmenin önemli bir göstergesidir.

Haberin Devamı

SEVGİLİ okurlarım,

Son günlerde köpeklere yapılan eziyet, zulüm ve katliam hepimizin yüreğini sızlattı. Hele o videoları izlerken, adamın elindeki küreği köpeğin kafasına indirdiği sahnelere ya da yine birinin zavallı bir köpeği boğmaya çalıştığı sahnelere bakarken içimiz kalktı. Hep birlikte, “Bunlar insan olamaz... İnsan olsalar bunları yapmaya yürekleri elvermez... Bunlar insan değil, canavar” dedik. Bu sahneler günlerce gözümüzün önünden gitmedi.

Neden, biliyor musunuz?

1. Çünkü toplum olarak aslında çok duygulu, acıyı dibine kadar hissedebilen bir toplumuz.

2. Çünkü sadece bir yerlerde haber olarak okumadık, hem gözlerimizle gördük hem de okuduk. Bir olayı, bir bilgiyi ya da herhangi bir şeyi birden fazla duyu organımızla hissetmek, onu öğrenmede, anlamada ve hafızada tutmada bize yardımcı olur. Ders çalışırken bile bu kural geçerlidir.

Haberin Devamı

3. Bir olaya tanık olmak da olayın bizdeki etkisini arttırır.

Köpekler ve insanlar

Bunları şunun için yazıyorum: Ülkemizde son zamanlarda şiddetin boyutları her alanda artıyor ve bizler şiddetin her türlüsüne, hep birlikte tanık oluyoruz. Özellikle çocukken şiddete tanık olmak, kişide sonradan onarılması çok zor izler bırakabilir.

İNSAN BUNU NASIL YAPAR

Şimdi de “Bunu insan nasıl yapar?” sorusunu cevaplamaya çalışalım.

İnsan, dünyadaki diğer tüm canlılardan daha üstün yeteneklerle donatılmış, muhteşem bir varlıktır.

Biraz uzak geçmişimize yani ilk insana gidecek olursak, varlığımızı sürdürebilmek yani ölmemek için, hayatta kalmaya devam edebilmek için zihnimize bazı duygular kodlanmıştı. Örneğin korku duygumuz olmasaydı bir tehlike anında kaçmayı ya da ölmemek için savaşmayı bilemezdik. Korku duygusuna zamanla başka duygular eklendi. Soyunu devam ettirebilmek için karşı cinsle yakınlaşmaya, yine hayatta kalabilmek için birbirimizle yardımlaşmaya başladık. Sevgi, şefkat, merhamet, arzu gibi diğer duygular zamanla oluştu.

Aslında insan ırkında, hayatına kast edecek bir tehlike yokken, avlanma ve gruplar halinde savaşma dışında, durup dururken bir insana ya da başka bir canlıya saldırma, ona zarar verme ya da onu öldürme gibi zihinsel bir kod yoktur. Yani zihnimizdeki yazılım bize böyle yap demez. Ancak ciddi zihinsel sorun ve hastalıklarda, kişi bunları bilinçsiz olarak yapabilir.

Haberin Devamı

BİR BABANIN DRAMI

Bunları yazarken aklıma geçmişte gördüğüm genç bir delikanlı geliyor, uzak bir kentten babası getirmişti. Babasıyla aramızda şöyle bir diyalog geçmişti:

* Doktor hanım, o bizim tek evladımız. Götürmediğim doktor kalmadı. Bizim oğlan bir tuhaf. Deli desem deli değil, akıllı desem o da değil, herkes gibi değil yani. Doğru dürüst konuşmaz, gülmez, bir şeye sevinmez. Odasından çıkmaz, sormadıkça bir şey söylemez, bir şey istemez. Onun yaşındaki delikanlıları aileleri eve sokamaz, bizimki evden çıkmaz. Okulda da öyle... Bir tane bile arkadaşı yok ama cin gibi maşallah... Derslerinden hep iyi notlar alır. Efendidir, terbiyelidir, saygılıdır. Biz onu çok özenle yetiştirdik. Doktorlar da bir şey diyemediler, belki evlendirirsek düzelir diyoruz ama bir de siz bakın bakalım.

Haberin Devamı

Babasının ıstırabını görünce içim sızladı ama bir yandan da aklıma büyük katliamlar yapan kişilerin çoğunun tam da bu tarife uygun kişiler arasından çıktığı geldi. “Hemen alın içeri, bir de ben bakayım” dedim. İçeri uzun boylu, iyi giyimli, yakışıklı bir delikanlı girdi. Önce benimle de pek konuşmak istemedi ama bir süre sonra derdini anlatmaya başladı. Şöyle demişti:

* Doktor hanım, ben herkes gibi değilim, bir şey hissedemiyorum. Sevinemiyorum, üzülemiyorum, acı bile çekemiyorum. Geçenlerde bir komşumuzun oğlu trafik kazasında öldü. Herkes nasıl ağlıyor... Ben ne ağlayabiliyorum ne üzülebiliyorum. Oysa o çocuğu ben de tanıyordum. İnsan acı bile duyamazsa ottan farkı kalmıyor. Sokakta gezen kediler, köpekler bile bir yanları acıyınca bunu hissediyor, acı çekiyor, korkuyor. Ben niye yapamıyorum diye kaç kere sokak kedilerini yakalayıp kuyruğunu kestim, kimini yaktım, kimini boğup attım.

Haberin Devamı

Bunu duyunca, doktor da olsanız irkiliyor insan.

* Neden yaptın bunu?

* Onlar nasıl acı çekiyor, nasıl bağırıyor, nasıl korkuyor, bunu görmek, ben de hissetmek istedim. Kendime zarar verdiğim de oldu. Kan akıyor, nereyi kestiysem orası acıyor ama o hayvanların çektiği acıyı yine de ben hissedemedim.

Sanırım devamını anlatmasam da olur çünkü toplumumuzda bu tür hasta insanlar oldukça çoğaldı diye düşünüyorum. Kimi gerçekten ağır ruh hastası, kimi psikopat, sosyopat dediğimiz gruptan. Yani aslında aklı başında, doğruyu yanlışı biliyor ama vicdanı hiç gelişmemiş. Ağır egoist, kendinden başkası umurunda değil, hatta başkalarının acı çekmesinden zevk alıyor.

Haberin Devamı

Sadece kedileri köpekleri değil, durup dururken ya da incir çekirdeğini doldurmayan nedenlerle insan öldürüyorlar. Özellikle eşlerini ya da sevgililerini öldürenlerin de pek çoğunun ağır ruh hastası olduğunu düşünüyorum. Ve bu tür vakaların çoğunun cezai indirimi yoktur. Dikkat ederseniz katillerin çoğu eşi tarafından aldatıldığını ya da aldattığından şüphelendiğini söylüyor. Böyle hasta ruhlu insanlarla evli kadınlarımıza çok üzülüyorum çünkü ne yaparsa yapsın, eşinin bu şüpheleriyle başa çıkamaz, çünkü bu bir hastalıktır üstelik tedavisi de uzun sürer. Kişinin kendisinin tedaviyi kabul etmesi gerekir.

HER CANLININ YAŞAM HAKKI VARDIR

Yeniden köpeklerimize gelecek olursak, içinde yaşadığımız çağda insanlık nihayet dünyada kendinden başka canlıların da yaşam hakkı olduğunu anlamaya başladı. Uygarlık adına bu durumu son derece önemli bir adım olarak görüyorum çünkü bu dünya sadece insanlar yaşasın diye kurulmamış. Can taşıyan herkesin yaşam hakkına saygı göstermek, insan olabilmenin önemli bir göstergesidir.

Sokaklarda sefil perişan gezen kedi ve köpekleri gördükçe insanın içi sızlıyor. Bu konuda yapılması gereken en önemli hareket onları barınaklara kapatmaktan çok kısırlaştırmak olmalıdır. Günümüzde zaten herkes o kadar yalnız ki, evinde bir kedisi, bir köpeği ya da kuşu olsun istiyor. Sayıları bu kadar fazla olmasa, aç kalmasalar, ne sokaktan geçen insanlara saldırırlar ne de barınak gerekir onlara. Evlerin başköşesinde, kral gibi yaşarlar gibi geliyor bana.

Kızımın iki tane köpeği var, biri büyük olduğu için bahçede, diğeri evde, kucaklarda geziyor. Kardeşimin bir kedisi var, evin asıl sahibi o sanki...

Yalnızlığın, sevgi arayışının ilacı onlar...

Son yıllarda dünyadaki tüm insanların en önemli eksiği başkalarına her konuda saygı gösterebilmek... Bizler birbirimize ve çevreye saygılı oldukça daha çok insan olacağız.

SEVGİYLE KALIN 

Haftaya görüşmek üzere hoşça kalın, sevgiyle kalın. Sizler de bana; gb@madalyonklinik.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları