Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren BudayıcıoğluYazarın Tüm Yazıları

Çocukluğumu çaldılar

Sevgili okuyucularım... Milyonlarca yıldır yaşamın sürdüğü dünyamızda, akıllı bir canlı olarak dünyaya gelen insanoğlu, zamanla bu gezegende çok şeyi değiştirdi.

Haberin Devamı

Son yüzyıla gelene kadar bu ilerleme belli bir seviyede devam ediyordu. 1900’lü yılların ortalarından itibaren bu hız aniden yükseldi. Artık teknolojinin hızına çoğumuz yetişemez, takip edemez olduk.

Ancak bir yandan medeniyet ve teknoloji giderek sınırlarını genişletirken dünyada ne savaşlar durdu, ne katliamlar ne de cinayetler. Ülkemizde de her gün cinayet haberlerini duyar olduk. Bugün sizlerle, daha anne karnındayken babası öldürülen bir kızımızdan gelen mektubu paylaşacağım.

Bu mektubu okurken sanırım hepimiz, o ölümden sonra, geride kalanların hayatlarının nasıl etkilendiğini, kaderlerinin nasıl değiştiğini yakından görmüş olacağız. Beş çocuklu bir baba bir gün aniden öldürülürse o ölümün, o aileye nelere mal olduğunu bu mektup bize çok ayrıntılı anlatmış.

Çocukluğumu çaldılar

Bakın Hüsna bize neler yazmış:

Haberin Devamı

*

Merhabalar Gülseren Hanım...

Sizi uzun zamandır ilgiyle takip ediyorum ve sizi dinlemek inanın bana çok büyük bir güç veriyor. Sizi okurken ve dinlerken gözyaşlarımı tutamıyorum çünkü değindiğiniz konuları tam olarak yaşıyorum.

Annem bana hamileyken babamı öldürmüşler. Benden büyük 4 kardeşim daha var. O zaman annem, biri karnında, diğerleri eteğinde, beş çocukla ortada kalmış. Benim nasıl bir ortama doğduğumu siz düşünün artık. Herkes üzgün, kızgın ve yaslı... O ortamda dünyaya gelen bir çocuğun ne hükmü olur ki... Olsa olsa uğursuz derler.

KİME KIZAYIM BİLMEM

Annemin biraz aklı başına gelince hemen çalışmaya başlamış, kim bakacak o kadar çocuğa, mecburen çalışacak. Bu devirde iş bulmak kolay mı, nereyi bulursa oraya girip çocuklarının karnını doyurmaya çalışmış ve bir daha evlenmeyi hiç düşünmemiş. Tabii biz o arada ortada kalmışız. Hele ben, düşünüyorum da daha yeni doğmuşum, annem bana süt bile verememiş. Kimi zaman komşular bakmış, kimi zaman akrabadan birileri derken, öyle böyle, el ellerinde büyümüşüz. Annem derseniz, çalışmaktan bizi görecek hali yok.

Onu ailesi ilkokuldan sonra okutmamış. O bizi okutmuş ama biz bu arada hem annesiz, hem babasız, hem yetim, hem öksüz büyümüşüz. Anneme mi kızayım, ölüp giden babama mı, kadere mi, yoksa onu öldürenlere mi bilmem ki...

Haberin Devamı

ÇOCUKLARIN GÜNAHI NE

İnsan beş çocuğu olan birini nasıl öldürür Gülseren Hanım. En büyük düşmanın olsa yine de ona kızsan bile çocuklarını düşünürsün. O çocukların ne günahı var dersin. Şimdi haberlerde öyle çok bu tür olaylar görüyorum ki, anasız babasız kalmanın ne demek olduğunu bildiğim için, her görüşümde içim sızlıyor. Bir de bu ara en sık kadınları öldürüyorlar. Çoğunun da evde onu bekleyen çocukları var. Gözleri dönmüş insanların. Kahrolasıcalar...

Ben şimdi tam 30 yaşıma geldim, hâlâ bekârım ve ailemle yaşıyorum. Biz üç kardeş üniversite bitirdik, abim öğretmen, ablam rehberlik öğretmeni, ben de aşçı oldum. Ama hiçbirimiz mutlu değiliz. Hep sanki bir şeyler yanlış, bir şeyler eksikmiş, bir suç işlemişiz gibi hissediyoruz.

Haberin Devamı

Sadece ben değil, henüz hiç birimiz evlenmedik, evlenemedik daha doğrusu. Bugüne kadar kaç kere benimle evlenmek isteyen oldu ama annem bu konularda o kadar büyük tepkiler veriyor ki, ben de hiçbirini kabul edemedim.

DIŞA KAPALI YAŞIYORUZ

En son birkaç ay önce de bir buçuk yıldır devam eden ilişkim yine evlilik öncesi bitti çünkü o ara, ablam, anneme biriyle evlenmek istediğini söyledi. Onun da uzun süredir devam eden bir ilişkisi vardı. Annem bunu duyunca köpürdü. Ablama öyle kötü sözler söyledi, öyle aşağıladı ki kızcağız günlerce ağladı ve hemen ayrıldı o çocuktan. Onu görünce çok korktum, bir de ben annemi kızdırmamak için konuyu kapattım. Neden bilmem, annem damat adaylarının hiçbirini beğenmiyor, bu konunun açılmasına bile tahammülü yok. Annem kadar olmasa da biz de korkuyoruz evlenmekten, ele karışmaktan.

Haberin Devamı

Hayatımızda işimizden başka hiçbir güzellik yok. Dışa kapalı yaşıyoruz. En son ne zaman bir kafede bir arkadaşımla oturdum hatırlamıyorum. Kendimi çok yaşlı ve umutsuz hissediyorum. Birinin beni seveceğine hiç inancım yok.

Biz beş kardeş galiba doğduğumuz evde hiç sevilmemişiz. Böyle birini başkası neden sevsin deyip duruyorum kendime. Arada bir anneme çok kızıyorum. Hadi babam öldü gitti, sen niye sevmedin çocuklarını diyorum ama insan ona da kızamıyor. O da kendi başının derdine düşmüş, bizi düşünecek hali mi kalmış kadının. Ama sonuç olarak olan bize olmuş, beş çocuk hiç sevilmeden, önem verilmeden, kimseden ilgi görmeden büyümüşüz.

HÂLÂ BOYNUMUZ BÜKÜK

Haberin Devamı

Sadece annem mi çalıştı, biz çocukken biraz aklı başına gelen her çocuğu işe soktu annem, yani her birimiz nerelerde çalıştık bir bilseniz. Yaşıtlarımız sokaklarda oynarken, biz yorgun argın işten gelince, boynumuz bükük, onlara bakakalırdık. İşte şimdi büyüdük, meslek sahibi olduk, kimseye muhtaç değiliz çok şükür, şimdi niye hâlâ boynumuz bükük?

Kardeşlerimle de aramız iyi değil. Hepimiz karanlık tipler olduk, hiç yüzümüz gülmüyor. Olur olmaz her şeye kızıyor ve küsüyoruz. Annem derseniz adeta bir sinir küpü oldu. Her şeyi burnumuzdan getiriyor. Bağırmaya başlayınca, öteki mahalleden duyuluyor sesi. Bizi nasıl aşağılıyor bir görseniz.

SANKİ DİPTE KARANLIK VAR

Ben kendimi yetiştirmek için sürekli kitap okuyorum, hayatı ve kendimi tanımaya çalışıyorum ama bir adım ilerleyebildin mi, derseniz henüz yerimde sayıyorum. Biraz iyi hissetsem sanki dipte karanlık bir yer var, hemen içine çekiyor beni. Hayat hep böyle mi devam edecek Gülseren Hanım, bunun bir kurtuluşu yok mu? Hayatımızı, çocukluğumuzu çalmışlar bizim, evimizin temeli yok sanki. Her an ha yıkıldık ha yıkılacağız diyerek hayat geçer mi? Tek bir cümleniz bile bize öyle iyi gelecek ki... Saygılar hocam.

Hüsna

KARNINIZ DOYMUŞ AMA RUHUNUZ AÇ KALMIŞ

SEVGİLİ Hüsna...

Beynimiz, çocuklukta oraya kaydedilen duygu ve davranışlar üzerinden bir sistem kurar ve sonra çok rahat bir hayatımız olsa da bu sistemin dışına çıkmaz. Sizde de öyle olmuş. Gülmeyi, sevmeyi, sevilmeyi, sevinmeyi, eğlenmeyi, güzel hayaller kurmayı, önemsenmeyi hiç öğrenememişsiniz. Sevilmeyen insanlar, sonradan tıpkı senin gibi hiç sevilmeyeceklerini düşünürler. Babanız öldürüldüğü ve siz ortada kaldığınız için kendinizi kusurlu, suçlu, istenmeyen, fazlalık gibi hissetmişsiniz. Anneniz belki de zorlu yaşam koşullarından, karnınızı doyurmuş ama ruhunuz aç kalmış. Dış dünya korkutmuş sizi. Babanızı öldüren bu dünya size yapmaz diye düşünmüş, olabildiği kadar uzak durmuşsunuz hayattan.

Şimdi kardeşler bir araya gelin ve kaderinizi yeniden yazın. Bir psikiyatristten bu konuda yardım almanızda fayda var. Hayatın size göstermediği güzel yüzünü, siz birbirinize gösterin. Birbirinizi hem sevin hem de çok saygı gösterin, önem verin. Hayatın size göstermediği inceliği, sahipliği, değeri sizler verin birbirinize. Alacağınız önemli kararları, duygularınızı yine birbirinizle paylaşın ve verdiğiniz karaların arkasında durun. İnanın bana sizi en iyi yine siz anlarsınız.

Daha pek çok şey yazmak isterdim ama sayfada bana ayrılan yer bu kadar. Çok sevgilerimle...

Sizler de bana drgulserenb@madalyonklinik.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Hoşça kalın, sevgiyle kalın...

Yazarın Tüm Yazıları