Paylaş
CAMİ ve cemaat kelimesi toplamak, bir araya getirmek anlamında “cemea” sözcüğünden türemiştir. Cemaat, ibadet amacıyla bir araya gelen topluluk, cami ise cemaatin toplandığı mekân anlamında kullanılır. Allah Rasulü’nün (sav) “Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi kat daha faziletlidir” sözü, namazın insanları bütünleştirmedeki rolünü ortaya koyar. Namazın amacı yalnızca bireyi ayakta tutmak değil, bireylerden oluşan toplumu da canlı tutmaktır. Ramazan ayı, bu anlamda yalnızca gönüllerimizi değil, bizleri bir araya getirerek camilerimizi de ihya ediyor. Camilerimizdeki teravih namazı kalabalığı, ramazan dışındaki vakitler için de umudumuzu yeşertiyor.
RAHATLATMAK, DİNLENDİRMEK
Teravih namazı, ramazan ayında her gece kılınan sünnet bir namazdır. Cemaatle kılınması yaygın bir uygulama olmasına rağmen tek başına da kılınabilir. Teravih, sözlükte rahatlatmak, dinlendirmek anlamlarına gelen “terviha” kelimesinin çoğuludur. Ramazan ayında yatsı namazı ile vitir namazı arasında kılınan nafile namaza, her iki ya da dört rekâtta bir oturulduğu için teravih adı verilmiştir. Hadislerde “kıyâmü şehri ramazân” (ramazan ayının namazı) veya “ihyâü leyâlî ramazân” (ramazan gecelerinin ihyası) diye de anılır.
Hz. Peygamber (sav), “Her kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan’ı ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır” demiştir. (Buharî, İman, 25)
Peygamber Efendimiz, teravih namazı kılmış, sahabe de ona tâbî olarak cemaatle kılmıştır.
Hz. Ayşe (ra) şöyle anlatır: “Bir gece Allah Rasulü (sav) mescitte teravih namazı kıldı. İnsanlar da ona tâbî olarak namaz kıldı. İkinci gece yine kıldı, o gece cemaat çoğaldı. Daha sonra üçüncü veya dördüncü gece cemaat toplandı, fakat Hz. Peygamber (sav) mescide çıkmadı. Sabah olunca: ‘Gece toplandığınızı gördüm, ama teravih namazının size farz kılınmasından korktuğum için çıkıp size teravih kıldırmadım’ buyurdular. (Buhârî, Salâtü’t-terâvîh, 1)
REKÂT SAYISI ÜZERİNE
Teravih namazının rekât sayısıyla ilgili sekiz, on, on altı, yirmi, otuz altı, otuz sekiz, kırk gibi sayılar ileri sürülmüştür. Hanefî, Şâfiî ve Hanbelî fıkıhçıların çoğunluğu, Hz. Peygamber’in vitir dahil yirmi üç rekât namaz kıldığı yolundaki rivayetten ve sahabe uygulamasından hareketle teravihin yirmi rekât olduğu görüşünü benimsemiştir. İbnü’l-Hümâm ve Süyûtî gibi âlimler, Hz. Peygamber (sav)’in bir gecede vitir dahil on bir rekâttan fazla nafile namaz kılmadığı yönündeki hadislere dayanarak teravihin sekiz rekât olduğunu söylemiştir; İbnü’l-Hümâm sekizden sonra kılınan on iki rekâtın müstehap olduğu görüşündedir. Ancak teravih namazının nafile namazlar kategorisinde yer aldığı ve bu tür namazların en azı iki olmak üzere rekât sayısında bir üst sınırın bulunmadığı dikkate alınırsa, bu tür farklı görüşlerin konunun özüne ilişkin olmadığı söylenebilir.
Hz. Peygamber (sav) döneminde tek başına kılınan teravih namazının, Hz. Ebubekir döneminde de cemaatsiz kılınma uygulaması devam etmiştir. Bu uygulamanın camide meydana getirdiği dağınıklığı, artık farz kılınma ihtimali bulunmadığını ve Allah Rasulü’nün (sav) konuyla ilgili sözünden çıkan anlamı dikkate alan Hz. Ömer, 635 yılında Übey b. Kâb’dan cemaate teravih namazı kıldırmasını istemiş ve bu uygulama günümüze kadar sürmüştür. Teravih iki rekâtta bir selâm verilecekse sabah namazının, dört rekâtta bir selâm verilecekse ikindi namazının sünneti gibi kılınır.
1 SORU 1 CEVAP
Haram olan bir fiilin işlenmesi oruca zarar verir mi?
MÜSLÜMAN her zaman ve her yerde haramlardan sakınmalı, başta oruç olmak üzere ibadetle geçirilen ramazan ayında ise daha da dikkatli davranmalıdır. Oruçlu kimsenin tüm günahlardan sakınarak oruç ibadetinin maksadına uygun hareket etmesi gerekir. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmaktadır: “Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına Allah’ın hiçbir ihtiyacı yoktur.”
Oruçlu olan kimsenin yalan konuşmaktan ve yalanla iş yapmaktan uzak durduğu gibi gıybet, kötü söz söylemek, kul hakkı yemek, harama bakmak, kumar oynamak vb yasak davranışlarda bulunmaktan da uzak durması gerekir.
BİR AYET
ALLAH buyuruyor ki: “Onlar, korkarak ve ümit ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar. Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.” (Secde, 32/16-17)
BİR HADİS
“SANA hayır kapılarını bildireyim mi? Oruç bir kalkandır. Sadaka suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları söndürür. Ve (hayır kapılarından) biri de kişinin gece kalkıp namaz kılmasıdır.” (Tirmizî, Îmân, 8)
Paylaş