Paylaş
Özgürlük/hürriyet ve irade, Allah’ın insana verdiği en büyük nimetlerdendir. Bu iradeyle iman eder ve şükrederiz. Bu iradeyle yalnız ve yalnız Allah’a kulluk eder ve yalnız O’ndan yardım dileriz. İnkâr edenler ve nankörlük edenler de yine bu iradeyle Allah’ı inkâr eder. Coğrafyamızdaki karışıklıklara ve büyük zulümlere rağmen, ülkemizde özgürce ibadetlerimizi yapabileceğimiz bir ramazan ayına daha girmemizi borçlu olduğumuz insanları unutmamalıyız. Bu vesileyle, bizlere vatanımızı ve özgürlüğümüzü hediye eden, bu uğurda canlarını veren, Malazgirt’ten bugüne kadar tüm şehitlerimizi, gazilerimizi, devlet büyüklerimizi, özellikle bugünkü hürriyetimizin mimarları Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere tüm ceddimizi şükran ve rahmetle anmak istiyorum.
MÜBAREK AYIN GÖLGESİ
Mevsim bahar... Çiçekler açmaya başladı. Tabiatta insanın ruhuna dokunan bir uyanış var. Mayıs ayının tüm güzelliklerine bir de ramazanın kokusu eklendi. Allah Rasulü’nün (sav) diliyle “Büyük ve mübarek bir ayın gölgesi üzerimize düştü.” (Muhammed b. İshak b. Huzeyme, Sahih 311/923) Yüce Rabbimiz Bakara Suresi 185. ayetinde “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kuran’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun” buyurarak ramazan orucunu farz kılmıştır. Allah Rasulü (sav) de “İslam 5 temel üzerine bina edilmiştir: Allah’tan başka ilah olmadığına, benim Allah’ın kulu ve elçisi olduğuma şehadet etmen, namazı kılman, zekâtı vermen, ramazan orucunu tutman, gücün yettiği takdirde Beytullah’ı haccetmendir.” (Buhari, İman 19, 22; Müslim, Îmân, 21; Tirmizi, İman, 3; Nesai, İman, 13) sözleriyle oruç ibadetinin önemini dile getirmiştir. Rabbimizin emrine uyarak, bu mübarek ayda oruçlar tutacağız, teravihler kılacağız, hatimler okuyacağız, her zamankinden daha fazla dualar edeceğiz hiç kuşkusuz... İbadetsiz din olmaz ama din sadece ritüeller anlamında ibadetlerden de ibaret değildir. Rahmet ikliminden mümkün olduğunca çok faydalanmaya çalışırken, yerine getirdiğimiz bu ibadetlerin birer ritüel olarak kalmasından kaçınmalı, kendimizi ve toplumumuzu dönüştürmek için birer fırsat haline getirmeliyiz. İslamiyet’i bir ağaca benzetirsek, kökleri iman, gövdesi ibadet, meyvesi ise güzel ahlaktır. İbadetlerimizin nihai gayesi de ahlaklı insanlar ve ahlaklı bir toplum oluşturmaktır. Mübarek ramazan ayında tuttuğumuz orucun ibadet olmasının yanında ahlaki bir yönü de vardır. Gelin bu ramazana bu bilinçle başlayalım ve ibadetlerimizin içini doldurmaya çalışalım.
DURALIM VE DÜŞÜNELİM
Günümüz modern toplumunda zaman çok hızlı akıyor, sürekli bir şeylere ve bir yerlere yetişmeye çalışırken, ibadetlerimizin bile anlamını düşünmeye fırsatımız olmuyor çoğu zaman ve kendimizi unutuyoruz. Gelin bu ramazana girerken biraz duralım, kendimizi, hayatımızı, ailemizi ve dünyamızı nasıl biraz daha güzelleştirebiliriz diye düşünelim. Sadi Şirazi, meşhur eseri ‘Bostan ve Gülistan’da şöyle bir olay anlatır: “Bir gün gül bahçesine girdim, yerden bir avuç toprak aldım, baktım toprak gül kokuyor. Bu senin kokun değil dedim, neden toprak değil, gül kokuyorsun? Bana şöyle cevap verdi: Ben gülün dibinde toprak idim, gülün kokusu bana da sindi.” İndiği geceyi bin aydan daha hayırlı, indiği ayı on bir ayın sultanı yapan bir koku var ramazana sinen: Kuran’ın kokusu. O koku inşallah bu ramazan ayında bizim de hayatımıza siner ve büyük etkiler bırakır. Ramazanınız mübarek olsun...
BİR AYET
ALLAH -O’ndan başka ilah yoktur; her zaman diridir, bütün varlıkların kendi kendine yeterli yegâne kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O’nu, ne de uyku. Yeryüzünde ve göklerde ne varsa O’nundur. O’nun izni olmaksızın nezdinde şefaat edebilecek olan kimdir? O, insanların gözlerinin önünde olanı da, onlardan gizli tutulanı da bilir; oysa O dilemedikçe insanlar O’nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun sonsuz kudreti ve egemenliği gökleri ve yeri kaplar ve onların korunup desteklenmesi O’na ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca O’dur. (Bakara 2/255)
BİR HADİS
Ramazan ayının yaklaştığı bir günde Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu: ‘‘Ramazan ayı size bereketiyle geldi, Allah o ayda sizi zengin kılar, bundan dolayı size rahmet indirir, hataları yok eder, o ayda duaları kabul eder. Allah Teâlâ sizin (ramazan ayındaki ibadet ve hayır konusunda) birbirinizle yarış etmenize bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O halde iyilik ve hayırdan yana Allah Teâlâ’ya kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse bedbaht kimsedir.” (Heysemî, Mecmau’z - zevâid, III, 344)
1 SORU - 1 CEVAP
Oruca ne zaman ve nasıl niyet edilir?
NİYET etmek orucun şartlarındandır. Niyetsiz oruç sahih değildir. Kalben niyet etmek yeterli ise de niyeti dil ile ifade etmek güzeldir. Oruç için sahura kalkılması da niyet sayılır. Ramazan orucu, belli günlerde tutulmak üzere adanan oruçlar ile nafile oruçlar için niyet etme vakti, güneşin batması ile ertesi gün tepe noktasına gelmesi öncesine kadar olan süredir. Ancak imsaktan sonra yapılacak niyetin geçerli olması için bu vakitten itibaren bir şey yenilip içilmemiş, oruca aykırı bir iş yapılmamış olması gerekir. Aksi takdirde gündüz niyet caiz olmaz. Bu oruçlar için, “Yarınki orucu tutmaya...” şeklinde mutlak niyet yeterlidir. Bununla birlikte geceden niyet edilmesi ve “Yarınki ramazan orucuna...” şeklinde orucun belirlenmesi daha faziletlidir. Ramazanın her günü için ayrı niyet edilmesi gerekir.
Paylaş