Paylaş
Kendimize iyi bakmak hayatımızın en zor görevi aslında. Bebekken annenizin size nasıl özveriyle, bıkmadan usanmadan baktığını hatırlayın. İşte o bakımın aynı standartta devam etmesi gerekiyor. Yani bu iş hem zor hem de oldukça büyük bir sorumuluk ve öz disiplin istiyor.
Kendinize iyi bakmanın yollarını bilmek yetmiyor, bunu engelleyenin ne olduğunun da farkına varmak gerek. Başkalarının ihtiyaçlarını kendinizinkinin önüne koyuyorsanız örneğin, kendinizi ihmal etme eğiliminde olabilirsiniz. Ya da keyfinize fazlasıyla düşkünseniz, yapmanız gerekenleri ihmal ediyor olabilirsiniz.
Amerikalı yazar Audre Lorde öz bakım için şöyle demiş: “Kendine iyi bakmak, nefsin tatmini ve keyfi için yapılan her şey değil, kendini korumak için yapılan her şeydir.” Yani “Ben yemek yemeyi çok seviyorum, kendimi de seviyorsam istediğimi yiyerek kendime iyi bakabilirim” diyemezsiniz. Ya da “Egzersiz yapmak yorucu, beni televizyon seyretmek daha mutlu ediyorsa, beni mutlu edeni yapmak daha mantıklı” da diyemezsiniz.
İŞİN BAŞI DOĞRU SEÇİM YAPMAK
İnsanın kendine iyi bakabilmesi için her an doğru seçimler yapması gerekiyor. Kendimize iyi bakmamızı zorlaştıran en önemli problemlerden biri de bu. Seçim yapmak zorundayken doğru ile kolay arasında veya doğru ile keyifli arasında kalmak... Çoğumuz kendimiz için neyin doğru olduğunu bilsek bile her zaman doğruyu seçmiyoruz ya da kısa bir süreliğine seçsek de sonra eski alışkanlıklarımıza dönüveriyoruz.
Davranışlarımızı etkileyen iki önemli faktör var: Öz disiplin ve alışkanlık.
Öz disiplin; insanın etkin ve faydalı davranışının merkezi. Öz disiplini güçlü olan insanlar dürtülerini kontrol edebiliyor, istediği standartları sağlayabiliyor, hedeflerine ulaşabiliyor, değer yargılarını koruyabiliyor.
Diğer yandan biliyoruz ki öz disiplin farkındalık, zihinsel enerji ve efor gerektiriyor.
Beynimiz ise her zaman enerjiyi korumanın yollarını bulmaya yöneliyor ve alışkanlıklar da çok daha az enerji gerektirdiği için tercih ediliyor.
Alışkanlıklarımız, yani rutin haline sokulan her davranışımız, üzerinde bilinçli bir şekilde düşünmek için daha az zaman ve efor harcamamızı gerektiren bir kalıp haline geliyor. Böylelikle enerjimizi, günümüzü değerlendirmek, geleceğimizi planlamak gibi daha gerekli aktivitelere harcayabiliyoruz. Bu nedenle alışkanlıklarımızı korumayı seviyoruz.
GÜNLÜK DAVRANIŞLARIN YÜZDE 40’I ALIŞKANLIK
Günlük davranışlarımızın aşağı yukarı yüzde 40’ını alışkanlıklarımız oluşturuyor. Dolayısıyla alışkanlıklarımız bizi biz yapan ve hatta geleceğimize şekil veren davranışlardır.
Alışkanlıklar kendimize iyi bakmanın en önemli anahtarı. İyi veya kötü, alışkanlıklar sağlığımızı, iyi hissetmemizi ve hayat kalitemizi oldukça ciddi bir şekilde etkiliyor. Öyleyse hayatınızın kalitesini artırmak istiyorsanız alışkanlıklarınıza göz atmanız gerek.
Alışkanlıklarınızı sağlıklı bir hale sokarsanız, hayatınızı da daha sağlıklı bir hale getirmiş olursunuz.
Diğer yandan biliyoruz ki alışkanlıkları değiştirmek hayli zor. Hepimiz düzenli spor yapmanın faydalarını biliyoruz ama çok azımız bunu bir alışkanlık haline getirebiliyoruz. Alışkanlık kazanmak sadece istemekle olmuyor. Aynı “Kendine iyi bak” demenin de iyi bakmayı sağlayamadığı gibi.
YENİ ALIŞKANLIK 66 GÜNDE OTURUYOR
Alışkanlık kazanabilmek için stratejiler geliştirmemiz gerekiyor. Zamanı düzenlemek, uzak durmayı becerebilmek, engelleri incelemek, kendimizi haklı çıkaran gerçek dışı inançları gözden geçirmek, dikkati dağıtabilmek, ödüllendirmek ve öz kontrolü güçlendirmek, bu stratejilerden bazıları.
Yeni bir alışkanlık kazanmak için yukarıda saydığım stratejilerin birçoğunu aynı anda kullanmak gerekiyor.
Araştırmacılar yeni alışkanlığın oturması için yaklaşık 66 gün gerektiğini söylüyor. Bu size uzun bir süre gibi gelebilir ama genellikle başardığınızı görmek yeni alışkanlıklar için insanı motive ediyor.
Başarı, yeni başarıları getiriyor. Yorulduğunuzda, sıkıldığınızda kendinize sorun: “Kendimi bu şekilde mi kabul edeceğim yoksa kendimden daha fazlasını mı bekliyorum? Kendime iyi bakacak mıyım yoksa umursamamaya devam mı edeceğim?”
Paylaş