Bir şey yoksa yine yaz

Büyük usta Çehov ne demişti?

Haberin Devamı

Masanın başına oturdun, yazacak bir şeyin yok, masandan kalkma, ‘bugün yazacak bir şeyim yok’ diye günlüğüne yaz.”

Günlükleri onun için severim, bir tür yazarın kendisiyle dertleşmesidir. Yazarın romanında, öyküsünde, şiirinde keşfedemeyeceğimiz birçok bilgiyi günlüklerde buluruz. Daha başka yorumlarla bize eleştirel ilhamlar da verir.

Bir şey yoksa yine yaz

Ben çok az günlük tuttum, belki her günüm birbirine benzediğinden ya da sadece tür olarak eleştiri ve deneme yazdığımdan. Ne var ki bir yapıtı değerlendirirken o gün yaşadığım beni etkilememiş midir? Yahut nesnellik duvarlarını aşamamak mı? Sözgelişi bir yazar bir eserini yazmaya başlar, ona arar verir sonra tamamlar. İşte arada geçen günleri günlüğüne yazarsa, ilgi çekici bir not düşme ortaya çıkar. Hiç kuşkusuz edebi günlüğün içine edebiyat dışı notlar da girer, bunlar arasında yaşanılan günlerin siyaseti de vardır. O günlüğüne yazmasa bile okur yazarın yaşadığı günlerin siyasetine göndermeler de bulur. Knut Hamsun’un başına bu gelmiştir, Céline de aynı eleştirilere maruz kalmıştır.

Haberin Devamı

Ben kimi zaman günlüklerden sonra o yazarın eserini okumuşumdur.

Günlükler arasında da fark vardır, kimileri eserlerin çerçevesinde, uzantısında günlük yazar. 

Okur, yazarın gününü nasıl geçirdiğini, hangi eserden beslendiğini merak eder. Günlükler bir açıdan tür dışı kalmış itirafları da içerir.

Selçuk Baran’ın Günlükleri (1948 – 1989) yılları arasını kapsıyor.

Selçuk Baran 7 Mart 1933’te Ankara’da doğdu, 4 Kasım 1999’da öldü.

TDK Öykü Ödülü’nü, Milliyet Roman Ödülü’nü, Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı.

Günlük niçin yazılır, gereği nerden doğar, içeriği nasıl saptanır?

Baran şöyle yazmış:

İkinci defterimi ve hayatımın bir safhasını kapattığım günden beri bende bir hayli değişiklikler oldu. Onları da yazmalıyım. Bazen geçmiş günlere dönmeyi arzu ettiğim ve bilhassa yaşlanıp artık yeni yeni heyecanlar duyma kabiliyetini ve imkânını kaybettiğim zaman hatıralarla avunmak maksadıyla okumak için yazmalıyım.”

Haberin Devamı

Bir şey yoksa yine yaz

Günlükler (1948 – 1989), Selçuk Baran’ın 15 yaşında başlayıp 56 yaşına kadar çeşitli aralıklarla yazmayı sürdürdüğü 12 defterden meydana geliyor. Kimi zaman yalnızlık ve umutsuzluk, kimi zaman büyük bir heyecan ve arzu, kimi zaman ise dinginlikle dolu bu defterler Baran’ın entelektüel bilincinin nasıl şekillendiğini gösterirken, Türkiye’nin geçirdiği değişimlerin de izini sürüyor.

*

ALBERT CAMUS - Günlükler

1935 – 1959

Çeviri: Berna Günen

1957 Nobel Edebiyat Ödülü

İçindekiler:

Günlükler I (Mayıs 1935 – Şubat 1942)

Günlükler II  (Ocak 1942 -Mart 1951)

Günlükler III (Mart 1951 – Aralık 1959)

Günlüklerin önemi:

Büyük düşüncelerin ardından sürekli insana, insan olana dönen bir yazardır Camus. Bir yazarın öğrenmesi gereken ilk şey, hissettiği şeyi hissettirmek, istediği şeyi aktarabilme sanatıdır, der.  Okurlarına bir şeye karşı çıkmak için önce inanmak gerektiğini öğretir. Bu inancın en sağlam temellerinden biri de duyguları ve samimiyetidir. Bu samimiyet başta farklı üslupların ortaya çıktığı bir mozaik teşkil eden Günlükler’de görülür. Burada kendisiyle olduğu kadar dünyayla da yüzleşir Camus. Okuma notları, roman planları, seyahat günlükleri, aforizmalar, çarpıcı formüller, bu fragmanlar bir sanatçının portresini anlamak için elzem olmakla birlikte hayatının ve eserinin anlamını bulmaya çalışan bir insanın en önemli tanığıdırlar.

Haberin Devamı

Camus’nün 1935 - 1959 arasında tuttuğu Günlükler, Avrupa’da hiç tanınmadığı yıllardan yaratıcılığının zirvesinde bir trafik kazasıyla ölene kadar tüm kayıtlarını bir araya getiriyor.

Camus okurlara kendini açıyor, sevgilerini, pişmanlıklarını, anılarını, sorunlarını, şikayetlerini, sanat ve yazı hakkındaki fikirlerini anlatıyor.

Her iki kitap da Can Yayınları’ndan çıktı.

Yazarın Tüm Yazıları