İnmemiş testis, testislerden birisinin veya her ikisinin skrotum adını verdiğimiz bu torbaya inmemesi durumudur.
Yenidoğan bir bebekte testisler torbada hissedilemiyorsa bunun tek sebebi testislerin inmemiş olması mıdır?
Yenidoğan bir bebekte testisler torbada değilse bu durumun üç sebebi olabilir;
1. İnmemiş Testis: Testisler karın içerisinde aşağı doğru inişini tamamlayamamış, karın içerisinde veya kasık kanalında bir noktada kalmış olabilir.
2. Testis Yokluğu: Testisler hiç gelişmemiş veya gelişim sürecinde yok olmuş olabilir.
Prostat sağlığını korumaya yardımcı olabilecek gıdalar şu şekilde sıralanabilir;
• Turpgiller Familyasından Sebzeler: Brokoli, lahana, çin lahanası, karnabahar, brüksel lahanası ve turp gibi sebzelerdir. Bu sebzeler yüksek oranda antioksidan, fitokimyasallar, vitamin ve mineral içermektedir. Bu bileşikler hücreleri çevresel toksinlerin ve vücudun doğal kimyasal süreçlerinin neden olduğu hasarlardan korumaktadır.
• Meyveler: Çilek, böğürtlen, yaban mersini ve ahududu gibi meyveler vücudun zararlı serbest radikallerle savaşmasına yardımcı yüksek antioksidan kaynağına sahiptirler. Bu antioksidan kaynağı moleküller prostat hastalıklarının yanı sıra kanser, diyabet ve diğer sağlık sorunlarına karşı da koruyucu özelliktedir.
• Balıklar: Somon, sardalya, ringa balığı, alabalık ve uskumru gibi omega-3 yağ asitlerinden zengin olan bu balıklar prostat hastalıklarına karşı koruyucu özelliklere sahiptir.
• Domates: Güçlü bir antioksidan olan ve prostat kanseri riskini azalttığı düşünülen likopen içermektedir. Domatesin pişirilmesi likopenin hücrelere dolayısıyla prostat içerisine de daha kolay erişmesini sağlamaktadır. Domates salçası, domates sosları, domates suyu ve kurutulmuş domates iyi birer likopen kaynağıdır.
• Yeşil Çay: İyi bir antioksidan kaynağı olan yeşil çayın özellikle prostat kanseri riskini azalttığına yönelik birçok çalışmalar vardır.
• Baklagiller: Fasülye, yer fıstığı ve mercimek gibi baklagiller fitoöstrojen adı verilen bitkisel içeriğe sahiptir ve bu içerik sayesinde prostatta kanser gelişimi riskini azaltırlar.
Dünya genelinde bakıldığında erkeklerde en sık izlenen 7. kanser türünü, cinsiyetten bağımsız olarak ise en sık izlenen 11. kanser türünü oluşturmaktadır. Hastalık erkeklerde kadınlara oranla daha sık izlenmekte ancak kadınlarda daha agresif seyrettiği bilinmektedir. Mesane kanseri genellikle ileri yaşlarda izlenmekte ve görülme sıklığı yaşla orantılı olarak artmaktadır. Ancak çocukluk çağı dahil her yaşta görülebileceği unutulmamalıdır.
Mesane kanseri belirtileri nelerdir?
Mesane tümörünün en sık bulgusu idrarda ağrısız kanamadır. Kanama ile birlikte idrardan pıhtı da gelebilmektedir. Bazen idrardaki kanama gözle görülemeyecek düzeyde olup ancak idrar tahlilinde saptanabilmektedir. İdrarda kanama dışında idrar yaparken yanma ve ağrı, idrar yapma güçlüğü, sık idrara çıkma gibi şikayetler bu hastalığın erken dönemde görülebilen diğer belirtileridir. Hastalık ilerlemiş ve organ metastazları yapmış ise kilo kaybı, idrar ve dışkılama kontrolünün kaybı, kemik ağrıları, öksürük, bilinç bulanıklığı gibi belirtilere yol açabilmektedir.
Mesane kanseri için risk faktörleri nedir?
Mesane kanseri gelişiminde en önemli risk faktörünü sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımı oluşturmaktadır. Erkeklerde görülen kanserlerin %55-60’nın, kadınlarda ise %20-30’nun direk sigara kullanımına bağlı oluştuğu bilinmektedir.
Mesleki olarak kimyasal ajanlara maruziyet (özellikle boya, deri, tekstil ve petrol ürünleri), kronik iritasyon (taş, enfeksiyon, sonda vb), bazı parazitler (şistozoma gibi) ve radyoterapi maruziyeti diğer risk faktörlerini oluşturmaktadır.
Mesane kanseri tedavi yöntemleri nelerdir?
Mesane kanseri tedavisi planlanırken tümörün tipi, patolojik evresi ve derecesi ile hastanın yaşı ve mevcut sağlık durumu göz önünde tutularak karar verilmelidir.
Ancak hastaların büyük kısmında bu hastalık zaman zaman alevlenip zaman zaman rahatlayarak seyreden kronik bir süreç şeklinde ilerlemektedir. Kişinin bağışıklık sistemini kuvvetli tutması, dengeli ve düzenli beslenmesi, zararlı alışkanlıklardan uzak durması, yaşam tarzında ve beslenme alışkanlıklarında yapacağı değişikliklerle bu hastalıktan kurtulma şansı olabilmektedir. Ancak mevcut hastalığın daha kötüye gitme olasılığı, kişinin yaşam kalitesinde yapacağı olumsuz etkiler ve olası komplikasyonları nedeniyle mutlaka antibiyotik ve diğer medikal yöntemlerle tedavi edilmesi önerilmektedir.
KRONİK PROSTAT İLTİHABI OLAN NASIL BESLENMELİ?
Acılı, baharatlı, asidik ve alkollü yiyecek ve içecek maddelerinin kronik prostatiti olan hastalarda şikayetleri alevlendirdiği bilinmektedir. Dengeli ve düzenli beslenme bağışıklık sisteminin düzgün çalışması ve hastalığın düzelmesi için çok önemlidir.
Prostat hastalıklarına iyi geldiği bilinen prostat dostu gıda maddelerini şu şekilde sıralayabiliriz;
1. Domates: Prostat kanseri riskini azalttığı bilinen güçlü bir antioksidan olan likopenden zengin bir yiyecektir.
2. Brokoli: Zengin sülforafan ve diğer antikanser içerikli komponentleri sayesinde prostat kanserine karşı koruyucu bir besin maddesi olarak kabul edilmektedir.
3. Yeşil çay:
1. İYİ HUYLU PROSTAT BÜYÜMESİ KANSERE DÖNÜŞÜR MÜ?
İyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanseri birbirinden bağımsız gelişen 2 hastalık olup birbirine dönüşme durumu söz konusu değildir. İyi huylu prostat büyümesi, prostat kanseri gelişimi açısından bir risk faktörü oluşturmamaktadır.
2. PROSTAT BÜYÜMESİ CİNSEL HAYATI ETKİLER Mİ?
İyi huylu prostat büyümesi (BPH) olan erkeklerde beraberinde aynı zamanda sertleşme sorunu, boşalma problemleri, cinsel isteksizlik gibi cinsel fonksiyon bozuklukları da görülebilir. Bu cinsel fonksiyon bozukluklarının direk sebebi prostat büyümesi değildir. BPH ve cinsel fonksiyon bozuklukları ileri yaş grubunda sıkça görülen sorunlar olduğu için birbirinden bağımsız olarak sıkça bir arada bulunabilirler. Ancak prostat büyümesi için kullanılan ilaçların, prostat büyümesinin kişinin sosyal hayatında ve yaşam kalitesinde yaratmış olduğu sorunların cinsel fonksiyon bozukluklarına zemin hazırlayabileceği unutulmamalıdır.
HoLEP ameliyatı nedir?
HoLEP ameliyatının açılımı “Holmium Laser Enucleation of Prostate” olup, büyümüş prostat iç dokusunun (adenom) lazer yardımıyla kapsülünden ayrılarak kapalı olarak tamamen çıkarılması işlemidir.
HoLEP ameliyatı kimlere yapılır?
HoLEP ameliyatı iyi huylu prostat büyümesi tedavisinde kullanılan endoskopik (kapalı) bir ameliyat yöntemidir. Bu yöntem prostat ameliyatı gereksinimi olan herkes için uygundur. HoLEP ameliyatında prostat dokusunun kapsülü dışında kalan kısmının tamamı çıkarıldığı için hastalığın tekrarlama riski neredeyse yok denecek kadar azdır ve boyutundan bağımsız olarak her prostat için uygulanabilmektedir.
Bu ameliyatta hastanın sırt bölgesinden böbreğin içerisine doğru yaklaşık 1 cm genişliğinde bir tüp konularak tünel oluşturulur. Bu tünel içerisinden gönderilen endoskop ile böbreğin içerisindeki taşlara ulaşılır. Bu taşlar bir bütün halinde veya çeşitli parçalanarak aynı yoldan dışarı çıkarılır.
Perkütan nefrolitotomi (PNL) ameliyatının avantajları nedir?
Bu tekniğin diğer yöntemlere olan en önemli üstünlüğü 2 cm’den büyük taşlar için “başarı (taşsızlık) şansı en yüksek” yöntem olmasıdır. Eskiden büyük böbrek taşlarının tedavisinde sıklıkla uygulanan ve büyük bir kesiden gerçekleştirilen açık taş ameliyatlarına göre kozmetik yönden büyük bir avantaj sağlamakta, daha hızlı ve konforlu bir iyileşme süreci sağlamaktadır.
Perkütan nefrolitotomi (PNL) ameliyatının riskleri nedir?
Ülkemiz ise dünyada taş hastalığının en sık izlendiği coğrafi bölgelerden birisi durumundadır. Şiddetli ağrılara yol açan ve yaşam kalitesini bozan böbrek taşları tedavi edilmediğinde ciddi böbrek rahatsızlıklarına ve hayati tehlike doğuran sorunlara açabilmektedir.
Taş hastalığı sıklığı neden artmaktadır?
Hastalık erişkin erkeklerde daha çok izlenmektedir ancak son yıllarda özellikle ergenlik dönemindeki çocuklarda ve kadınlarda hızlı bir artış göstermektedir. Bu durumun başlıca nedenlerini ise hızla yükselen obezite, karbonhidrat ve tuzdan zengin beslenme alışkanlığı ile hareketsiz yaşam tarzı oluşturmaktadır. Kötü beslenme ve hareketsiz yaşam tarzına bağlı olarak oluşan insülin direnci, kadınlık hormonu olan insülinin koruyucu etkisini ortadan kaldırarak, kadınlarda taş oluşumuna yatkınlığa neden olmaktadır. 1950’li yıllarda erkeklerde taş hastalığı kadınlardan 7 kat daha fazla görülürken, günümüzde bu oranın 1.5 kata kadar düştüğü tespit edilmektedir.
Çocuklarda fast-food tarzı yanlış beslenme, cips, kraker, çikolata, gazlı içecekler, şekerli yapay ürünler gibi normalde tüketilmemesi gereken gıdaların sıkça tüketilmesi; oyun oynayarak geçirilmesi gereken vakitlerin bilgisayar, televizyon ya da cep telefonlarının başında hareketsiz olarak geçirilmesi taş hastalığının çocuklarda daha sık görülmesine yol açmaktadır.
Böbrek taşları neden oluşur?
Nedeni tam olarak bilinmese de böbrek taşı oluşumunda genetik faktörler, doğuştan gelen bazı bozukluklar, yaşanılan coğrafya, iklim, ırk, meslek gibi birçok faktör rol oynamaktadır. Bununla birlikte özellikle yeterli miktarda su tüketilmemesi, sıcak ortamlarda yaşamak ve çalışmak, tuz ve şeker tüketiminin yüksek olması, hayvansal proteinden zengin beslenme, hareketsiz yaşam tarzı, idrar yolu enfeksiyonları, bazı metabolik hastalıklar ile böbreğin yapısal bozuklukları da nedenler arasında yer almaktadır.
Hangi şikayetlere yol açar?
Böbrek taşları kimi zaman hiçbir belirti vermeden tesadüfen saptanabildiği gibi zaman zaman idrar yoluna düşerek, çok şiddetli ağrılara neden olabilmektedir. Ağrının vasfı genellikle kolik tarzda olup, dalgalar halinde gelmekte ve kıvrandırıcı bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ağrı dışında görülen en önemli belirtiler arasında ise bulantı, kusma, idrar yaparken yanma, idrardan kan gelmesi bulunmaktadır.