Paylaş
Bazı okurlar mesaj atıyor; “Türkiye’de iyi örnekler yok mu ki, Barselona’dan, Atina’dan, Londra’dan örnekler veriyorsunuz” diye...
Evet; iyi örnekler var, onları da yazıyorum ama sayıları o kadar az ki...
O eleştirdiğiniz Barselona 30 yıl önce bir stratejik plan hazırladı ve aynen uyguladı.
Zaten Gaudi gibi önemli bir mimarın, Picasso, Dali gibi olağanüstü sanatçıların imzalarını attığı bir şehirdi.
Ama geçen yıllarda öylesine iyi projeler gerçekleştirdi ki...
Bugün Barselona turizmde açık ara önde koşuyor.
Üniversiteleri, teknoloji şirketleri Barselona’da kümelenmeye gittiler ve İspanya’nın ekonomik gelişmesinde önemli katkılar sağlıyorlar.
Film endüstrisinde, oyun teknolojilerinde, start up’larda, serbest bölge konusunda çok önemli projeleri gerçekleştirdiler.
Sosyal hayatı zenginleştirdiler; kültür ve sanatla bütünleştirdiler.
Avrupa’nın buluşma noktası haline getirdiler Barselona’yı...
Fuarcılıkta tematik buluşmalara evsahipliği yapıyorlar.
Sporda; sadece futbolda değil, dünyanın en iyi altyapılarını kurdular.
Spor ve dil okulları sayesinde on binlerce Avrupalı eğitimlerini burada yapıyor...
Gastronomide ilerlediler; iyi restoranlar açtılar, iyi şefler yetiştirdiler.
Ve turizmde çeşitliliği yakaladılar.
Kruvaziyerde, otelcilikte açık ara öndeler...
Ve bütün bunları yaparken mimariyi bozmadılar, kentlerin altyapısına zarar vermediler, çarpık yapılaşmaya izin vermediler, kentin siluetini bozmadılar.
İşte o yüzden bu tür yerleri, adresleri örnek gösteriyorum.
Çünkü biz değişimi, dönüşümü daha fazla konut, daha fazla gökdelen zannediyoruz.
Kentlerimizi koruyarak geliştirmeliyiz.
Kentlerimizi baştan belirlediğimiz stratejilere göre dönüştürmeliyiz.
Bir sporsever olarak bu
yaşananlardan utanıyorum
HEPİMİZ spordan soğuduk...
Açıklamaları dinliyorum; kimse suçunu kabul etmiyor.
Hep bir savunma, hep bir karşı atak...
Normalde Trabzon’daki maçın yarıda kesilip evsahibi takımın hükmen yenik sayılması gerekirdi.
Ama hakemlerin bu kararı vermesi bizde zordur.
90 dakika maçı oynatmamak için her türlü yol denenmiş; kim ne bulduysa sahaya atmış, sürekli hakaret, küfür edilmiş ve buna izin verilmiş.
Maçın sonunda Fenerbahçeli futbolcular sahada sevindikleri için de sahaya girilmiş; ellerinde bıçaklarla, sopalarla saldırılmış.
Futbolcular, teknik kadro, yakınları dövülmüş, tartaklanmış, hırpalanmış, küfredilmiş.
Şimdi de Fenerbahçeli futbolcular suçlu olacak öyle mi?
Bırakın Allah aşkına...
Ben olsam utanır, özür diler, cezam neyse çekmeye, ödemeye razı olurdum.
Ama böyle olmuyor.
Aksine suçlu arama arayışı devam ediyor.
Futbolu futbol olmaktan çıkardığımızı unutuyoruz.
Gerçekten bir sporsever olarak bu yaşananlardan utanıyorum.
Sakin insan bile trafikte
deliye dönebilir bizde
TÜRKİYE’de araba kullanmak gerçekten bir sanat……
Dikkatinizi bir saniye bile kaybetmemeniz gerekir.
Aynaya her an baksanız bile önünüzden, yanınızdan, hemen arkanızdan bir motorlu, bir bisikletli, bir yayanın geçtiğini göremeyebilirsiniz.
Park edilmemesi gereken yere park edenler, geçilmemesi gereken yerlerden geçenler de ayrı…
Tramvayın geçeceği yerde tramvay dışında her türlü araç da bulunur.
Yani bizde trafik sakin bir insanı bile çileden çıkarabilir.
Mağdur olan sadece kiracılar değil
EVSAHİBİ kiracı ilişkilerini yeniden düzenlemek devletin görevi...
Bir kere bu yüksek enflasyon döneminde yüzde 25 sınırı konuta olan ilgiyi azalttı.
Kiminle konuşsam; konutu artık bir yatırım aracı olarak görmüyor.
Bu denge tamamen bozulmuş durumda...
Bugünkü şartlarda ev sahibi olmak gerçekten zor ama bu koşullar değişmezse Türkiye’de yakın bir zamanda kiralık ev bulmak da imkansız hale gelecek.
Bu süreçte kiracıların hep mağdur olduğu yazıldı çizildi, oysa ben evsahiplerinin de kiracılar kadar mağdur olduğunu görüyor ve yazıyorum. Dünyanın her yerinde kira sözleşmeleri iki yıllıktır. Evsahibi iki yılın sonunda kiracısıyla devam etmek istemiyorsa yazılı bildirim yapar. Sözleşme tarihinden 15 gün sonra en geç kiracı evden çıkmak zorundadır.
Bizde ise yıllar süren mahkemeler var.
Mülk sahibi evi kiracısı için mi alıyor?
İster yatırım ister bir başka nedenle de olsa; bu tasarruf mülk sahibine aittir.
Bizde bu durum yine tersine işliyor.
Devlet mutlaka yasaları düzenlemek, mağduriyetleri ortadan kaldırmak zorunda...
Paylaş