Çarpık kentleşme sadece İzmir’in sorunu mu?

TÜRKİYE birçok konuda harika işler yaptı ancak kentleşmede sınıfta kaldığımız ortada.

Haberin Devamı

 

Hürriyet’in manşetindeydi.

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir’deki son yangınlarla ilgili bir açıklama yaptı. Diyor ki…

“İzmir’de yerleşim yerleri ormanın içine girmiş. Kuvvetli rüzgâr güneye doğru devam etseydi Karşıyaka’nın tutuşması engellenemezdi, şehir yangına teslim olabilirdi.”

İzmir tarihinde yangınlar var.

Ve yeniden yapılan bir şehir İzmir...

Gelin görün ki ders almıyoruz.

Şehrin yüzde 50’sinden fazlası kötü, niteliksiz yapı stoğuyla dolu...

Böyle olunca her an bir tehlikeyle karşı karşıya kalabiliriz.

Yangın onlardan biriydi ve olanları gördük.

Deprem gerçeğini de unutmamak gerekiyor.

Doğan Yaşar’ın önerileri önemli ve değerli...

“Yerleşim yerleri ile ormanlık alanlar arasında en az 100 metre mesafe olmalı. Bu 100 metre mesafe içine de yangın boruları döşenmeli, su vanaları takılmalı. Herhangi bir yangında itfaiyenin gelmesi beklenmeden vanalardan su basılmalı ki yangın yerleşim yerlerine yaklaşmasın. Şehir plancıları tarafından 20 yıl sonra İzmir’in olası yerleşim yerlerinin şimdiden belirlenmesi, şehir planlamasının afet tehlikesi düşünülerek yapılması gerekiyor. Şehir ormanlık alanlardan uzak olmalı, aradaki mesafeye savunma vanaları konulmalı.”

Bunları yapmak zor mu?

İstenince olur...

Haberin Devamı

Dediğim gibi sadece İzmir değil; bütün şehirlerimizde böyle bir gerçek var.

Ama İzmir örnek bir model yaratabilir.

 

 

İzmir’e bir yangın

söndürme uçağı alalım

 

YANGINLARDAN hemen sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay şöyle bir açıklama yaptı;

“Havadan yangın söndürme ekipleri Ankara’dan idare ediliyor. Onlar idare ederken yerelde problemin ne boyutta olduğunu tam değerlendiremiyorlar. Ben bunu gözledim bu yangında. Çünkü bazı bölgelerde havadan müdahale ile kolayca söndürülebilecek yangınlara, ‘Siz buraya müdahale etmezseniz tehlikeli hale gelebilir’ dememize rağmen müdahale edilemedi. Durumu anlayamadıklarını düşünüyorum. Kolayca söndürülebilecek yangın yerleşim yerlerine sıçradı. Cumartesi gecesi ve pazar sabahı etkili havadan müdahale oldu ve o zaman söndü zaten.

Haberin Devamı

Benim aldığım en büyük ders; ormana komşu olan yerleşim birimleri, sanayi bölgeleri, belediye tesisleri gibi yerlerde çok daha katı önlemler almamız gerekiyor. Bir kere her şeyden önce bize bu görevi versinler vermesinler daha fazla sorumluluk alacakmış gibi kendi itfaiye teşkilatımızı, araç-gerecimizi güçlendireceğiz. Yangın söndürme kapasitemizi artıracağız. Ancak riskli alanların doğru tespiti ve önlemlerle ilgili de bir çalışma yapmamız lazım. Bunu aslında bütün ülkede yapmamız gerekiyor. Bir mevzuata, yönetmeliğe ihtiyaç olabilir.”

Yangından sonra birçok kişi arayıp söyledi.

Onlara göre İzmir gibi yangın riski olan şehirlerin belediyelerinde bir yangın söndürme uçağı olmalı.

Haberin Devamı

Bunun yönetimi kimde olur; mevzuatlara, yasalara yeniden bakılabilir.

Ama bir kez daha iyi anladık ki; havadan müdahale daha hızlı yapılabilseydi yangın hızlı kontrol altına alınabilirdi.

Neden olmasın; İzmir kendi içinde bir kampanya yapamaz mı?

İzmir’e bir yangın söndürme uçağı alalım.

 

 

Bir daha yazayım; hayat

futboldan ibaret değil

 

BAK Göztepeli kardeşim sana söylüyorum. Bak Fenerbahçeli kardeşim sana söylüyorum. Sana da söylüyorum; Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu kardeşim... Seni ayrı tutmuyorum Karşıyakalı kardeşim...

“Bu ülkede taraftar olmak zor” diye yazdım.

“Bu ülkede Fenerli, Göztepeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı olmak zor” diye yazmadım ki...

Sana söylüyorum kardeşim...

Haberin Devamı

O formayı giydiğinde kendinden geçen, kendini bir şey zanneden kardeşim...

90 dakika takımını destekleyeceğine küfreden, ağza alınmayacak kadar küfreden kardeşim...

Elindeki suyu içeceğine sahaya atan kardeşim...

Çoluk, çocuk, kadın demeden kendini parçalayan, elinde bıçak olsa karşındaki kişiyi delik deşik edecek kadar kendinden geçen kardeşim...

Evet sana söylüyorum.

“Tamam ama başkan da şöyle yaptı, böyle yaptı” diyen kardeşlerim sizlere de söylüyorum.

Bir şeyi tartışırken; konuşurken yorumlarını “Amasız, ancaksız...” yapacaksın.

Bahane uydurmayacaksın kardeşim; kendi takımının gözünden bakmayacaksın.

Çocuklarımıza fanatik olmayı değil, taraftar olmayı öğretmeliyiz diye yazıyorum.

Haberin Devamı

Sen hangi kulağınla dinliyorsun, okuduğunu anlamıyor musun kardeşim...

Dediğim net...

“Ben statlara güzel vakit geçirmeye, biraz eğlenmeye, sporun birleştirici gücünü hissetmeye, hayatın günlük temposundan uzaklaşmaya gidiyorum. Yani beni için spor biraz hobi, biraz eğlence, biraz da terapi gibidir. Oğlum Atlas’a da bunları anlatıyorum. Atlas’a fanatik değil, taraftar olmayı öğretmeye çalışıyorum. Türkiye’de spor, özellikle de futbol fabrika ayarlarına dönmek zorundadır. Atlas’a futbolun birleştirici bir gücü olduğunu öğretmeye çalışırken, gördüğü şeyler tam tersini söylüyor. Ama pes etmeye niyetim yok. Bu ülkenin futbolu sadece sahadaki oyuncuların değil, tribündeki taraftarların da değişmesiyle düzelebilir. Küfürün, kavgaların, nefretin olmadığı bir futbol ortamı yaratmak bizim elimizde. Oğluma bu umudu aşılamaya devam edeceğim. Bir gün Atlas’ın, futbolun sadece bir oyun olduğunu ve bu oyunun birleştirici gücünü tam anlamıyla kavrayacağına inanıyorum. O zamana kadar, tüm olumsuzluklara rağmen bu sporu sevmeye devam edeceğiz.”

Bilmem anlatabildim mi kardeşim...

Biliyorum zor anlaman.

Çünkü sırtına giydiğin formayı çıkarıncaya kadar bir başka insan oluyorsun, kendinden geçiyorsun.

Bak yine yanlış anlama...

Bunları bir kulübe ait olmaksızın, bütün kimliklerden arınarak, objektif kalarak ve olaylara soğukkanlı durarak yazıyorum.

Taraftarlığı böyle tarif edemeyiz.

Biz değil; sen değişeceksin kardeşim...

 

 

Bu özrü ben sporsever

olarak kabul etmiyorum

 

CUMARTESİ günkü maçta Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a saldıran şahıs özür dilemiş. Ali Koç’un sahada olup olmaması tartışmasını bir kenara bırakıyorum, Çünkü Futbol Federasyonu’nun yönetmelikleri ortada, net... Gerekli açıklamaları yetkililer yapar.

Ama hepimizin gecesini berbat eden, çirkinleştiren, sporu gözümüzde bir başka yere koyan bu arkadaşın özrünü ben bir sporsever olarak kabul etmiyorum.

Yazarın Tüm Yazıları