Bir fuarın bize anlattıkları

BAZEN bir rakam her şeyi anlatır.

Haberin Devamı

 

Mesela bu...

30 yılda 30 kat artan ihracat.

Evet, yanlış duymadınız.

İzmir’de 30 yıl önce başlayan Marble Fuarı, Türkiye’nin doğaltaş ihracatını tam 30 kat artırmış.

Bugün rakam 2 milyar dolarda.

Ama İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a göre bu 5 milyar dolara çıkabilir.

Ben size söyleyeyim. Bu sadece bir fuar değil, bu bir vizyon hikâyesi.

İzmir’in fuarcılık geçmişi öyle birkaç salonla başlamadı.

Kültürpark bunun simgesiydi.

Bir dönem Türkiye’nin dünyaya açılan kapısıydı.

Karnaval gibi geçen İzmir Enternasyonal Fuarı, bir şehir geleneğine dönüştü.

Sonra dünya değişti; fuarcılık da öyle.

İzmir ise o değişimin dışına düşmedi.

Genel fuarlardan ihtisas fuarlarına geçti.

Ve bugün geldiğimiz noktada; doğaltaş deyince akla gelen ilk yer artık İzmir oldu.

Haberin Devamı

Peki Marble İzmir bu başarıyı nasıl sağladı?

Yanıt çok net...

Vitrin olmakla kalmadı, vitrine çıkan ürünü dünyaya sattı.

Sadece bir taş fuarı değil Marble...

Tasarımın, emeğin, pazarlamanın, üretimin ve dış ticaretin birleştiği bir platform.

İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Metin Çekiç’in de dediği gibi: “Ticaretin, tasarımın, emeğin ve vizyonun buluştuğu yer.”

Sektör büyüdü, fuar büyüdü. Ama en önemlisi şu oldu; Türkiye büyüdü.

İzmir’in fuarcılıkta Türkiye’ye model olması sadece Marble ile sınırlı değil.

Birçok farklı sektörde bu şehir, gelecek satıyor.

Ve burada asıl önemli olan şu...

İzmir’in fuarcılıkta bir merkez haline gelmesi, Türkiye’nin üretim gücüne doğrudan etki ediyor.

Bu ülkede hep “katma değerli ihracat yapalım” diyoruz ya...

Katma değer sadece fabrikada üretilmez.

O ürünün sergilendiği, görüldüğü, pazarlanabildiği yerlerde de üretilir.

İşte Marble İzmir bunu yapıyor.

Şimdi başka bir noktadayız.

İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Selami Özpoyraz çok net bir şey söylüyor:

“Fuar İzmir, Türkiye fuarcılığı için önemli bir merkez.”

Doğru. Ama bu merkez daha fazla desteklenmeli.

Çünkü Cemil Tugay’ın dediği gibi, “Bu fuara herkes sahip çıkmak zorunda.”

Türkiye’nin doğal taş rezervi, dünyadaki toplamın üçte biri.

Haberin Devamı

Ama ihracatımız hala olması gerekenin altında.

Peki neden?

Başkan Tugay açık konuşmuş...

Bir, pazarlamayı bilmiyoruz.

İki, ürünü işleyemiyoruz.

Ama üçüncüsü şu:

Kendi başarı hikâyemizin farkında değiliz.

İzmir, sadece güzel bir şehir değil. Aynı zamanda Türkiye’nin vizyon fuarları için taşıyıcı kolon.

Bu şehrin fuarcılığına bakınca şunu düşünmeden edemiyorum.

Bir şehir bir fuarla bu kadar büyür mü?

Cevap; evet, büyür.

Ama o fuarın içi doğru dolarsa...

Ve bu başarı hikâyesi doğru anlatılırsa.

Marble İzmir bize bunu gösterdi.

Sıra, diğer sektörlerde.

 

 

İzmir EXPO’ya aday olmalı

Çünkü hikâye yarım kaldı

 

EXPO...

Dünyanın en büyük, en prestijli organizasyonlarından biri.

Haberin Devamı

Ve biz bu hikâyeye iki kez dâhil olmaya çalıştık.

İzmir, iki kere EXPO’ya aday oldu.

İkisini de kazanamadık. Ama aslında kaybetmedik de.

Çünkü bu şehir o süreçte çok şey kazandı.

Kendini anlattı; dünya ile konuştu, hayal kurmayı öğrendi.

Ama en önemlisi şuydu: İzmir ilk kez, küresel sahnede büyük oynamayı denedi.

Bugün geriye dönüp baktığımda hâlâ aynı şeyi düşünüyorum.

İzmir yeniden EXPO’ya aday olmalı.

Belki pandemiyle birlikte EXPO’nun parıltısı biraz solmuş gibi görünüyor.

Belki artık dijital fuarlar, sanal sergiler daha fazla konuşuluyor.

Ama unutmayın...

Dünyanın hâLâ birlikte düşüneceği, bir araya geleceği, geleceği konuşacağı fiziksel alanlara ihtiyacı var.

EXPO bu ihtiyacın adı.

Haberin Devamı

Ve İzmir bu fırsatı tekrar hak ediyor.

Hatırlayın...

İzmir’in 2015 EXPO’sunda önerdiği tema neydi?

“Herkes için sağlık.”

Bugün bu temayı duyduğumda içim ürperiyor.

Çünkü dünya, o temanın ne kadar kritik olduğunu acı bir şekilde gördü.

Pandemiyle, maskelerle, kapanan sınırlarla, yetersiz sağlık sistemleriyle.

Yani o gün seçilen tema, bugün çok daha güçlü.

Daha güncel, daha evrensel, daha anlamlı.

İzmir’in önerdiği tema, bugün artık bir insanlık meselesi.

 

 

Madalyonun bir

diğer yüzü de var

 

O da… EXPO adaylığı sadece bir organizasyon başvurusu değil.

Bir şehir için kimlik inşasıdır. Bu yarışa giren şehirler; kendini yeniden tanımlar. Altyapısını güçlendirir. Kent vizyonunu yeniler. Dünyaya, “ben buradayım” der.

Haberin Devamı

Bakın Dubai’ye, Milano’ya, Şanghay’a...

EXPO onlar için sadece altı aylık bir sergi değil, yeni bir vizyonun başlangıcıydı.

İzmir bu deneyimi yaşamalı.

Şimdi yapılması gereken şey belli.

O tecrübeyi, yeni bir vizyonla birleştirip yeniden yola çıkmak.

Türkiye’nin batıya açılan kapısı olarak İzmir, EXPO gibi bir organizasyonu çok daha fazlasıyla taşıyabilecek kapasitede.

Şehir büyüdü. Fuarcılık gelişti. Altyapı güçlendi.

Ve en önemlisi, dünya artık sağlık temalı bir EXPO’ya hazır.

Neden olmasın?

Bu sefer sadece bir şehir olarak değil, pandemi sonrası bir dünyaya söyleyecek sözü olan bir medeniyetin temsilcisi olarak.

Çünkü bu hikâye yarım kaldı.

 

 

İnsan isyan

edesi geliyor

 

YETER artık.

Mattia Ahmet Minguzzi'nin bıçaklanarak öldürülmesi hepimizi derinden üzmüştü.

O gencecik çocuğumuzu sonsuzluğa uğurlamıştık.

Ailesinin tehdit edildiği haberleri de medyaya yansıdı.

Şimdi de Minguzzi'nin Bakırköy'deki mezarı tahrip edilmiş.

İnsan isyan edesi geliyor.

Çocuğumuzdu o.

Ülkemizin göbeğinde, İstanbul’da bıçaklanarak öldürülen bir çocuk.

Ne yaptığı, ne düşündüğü, nereye gittiği değil artık mesele...

Bir çocuğu koruyamadık.

Bari hatıraları koruyalım.

Yazarın Tüm Yazıları