×
İki ağır seçim geçirdik. Önce siyasi tarihimizin en garip atmosferlerinden birinde, 30 Mart’taki yerel seçimlere gittik.
Bir tarafta yolsuzluk iddiaları, ses kayıtları; diğer tarafta darbe girişimi salvoları, ihanet iddiaları...
Bütün bunları siyasetin kalbi Ankara’da yaşadık.
Seçim bitti derken bu kez de Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, ardından operasyonlar, bitmeyen suçlamalar ve farklı düşüncelerde olan insanların arasındaki mesafenin artması, kan davasının daha da derinleşmesi.
* * *
2015’in ilk günlerinden itibaren yeni bir seçim dönemi bizi bekliyor. Haziran ayına kadar mevsim yumuşadıkça, Türkiye’de siyasi iklimin sertleştiğine tanık olacağız.
2009 seçimlerine girerken AK Parti yönetiminde olan Yenimahalle’de büyük bir sürpriz yapan, 2014 seçimlerinde ise CHP’nin oy deposu Çayyolu’nun ilçeden ayrılmasına rağmen yüzde 50’nin üzerinde oy alarak ikinci kez başkan seçilen Fethi Yaşar’la yaklaşan genel seçimler öncesi konuştuk.
Yaşar, Şişli’de patlak veren parti içi krizden, ‘yeni CHP’ tartışmalarına; genel seçimlerde olması gerektiğini düşündüğü milletvekili aday profilinden, gelecek planlarına kadar pek çok konuda çarpıcı değerlendirmeler yaptı.
* 2009’da muhalefetken seçimi kazandınız. 2014’te oy oranını arttırarak yeniden seçildiniz. Yenimahalle’deki başarının sırrı nedir?
FETHİ YAŞAR: Altı senedir Yenimahalle’yi yönetiyoruz. Bakış açım, benim gibi düşünmeyenlere saygı göstermek üzerine. Belediye başkanıysanız herkese eşit mesafede olmak zorundasınız. Belediyeye gelen insanların tek istediği muhatap bulmak. Yapılacakları yapacaksınız, yapılamayacakları izah edeceksiniz. Halka bunu hissettirdiğinizde vatandaş sizi bağrına basıyor. Yenimahalle’de haksızlığa uğrayarak seçime gittik. Yüzde 70’ten fazla oy aldığımız Çayyolu’nu bir gecede Yenimahalle’den ayırdılar. 2004’te 154 bin olan oyumuzu, Çayyolu’nun ayrılmasına rağmen 196 bine çıkardık. Çok önemli bir başarı. Buradan şu sonuç çıkıyor. Siz halkla buluşursanız, kanunlara saygılı olursanız, rozetinizi çıkarıp ötekileştirmezseniz vatandaşımız CHP’li, AKP’li MHP’li demeden teveccüh gösteriyor.
* Belli bir oy aralığına sıkışmış bir CHP var. Bu söylediğiniz tablonun genele yayılması için partiniz ne yapmalı?
FETHİ YAŞAR: Entel dünyaların değil, halkın dünyasının partisi olduğumuzu halkımıza hissetirmeliyiz. Halkın çocuklarını aday göstermeliyiz. Sosyal demokrasiyi, bu ülkenin kuruluş felsefesini içine sindirmiş, ötekileştirmeden, ayrıştırmadan herkese eşit muamele yapacak; inançlı, yürekli, bilinçli bu ülkenin bağımsız bütünlüğüne sahip çıkan; ırkçılık, mezhepçilik yapmayan insanların ön planda olması gerekiyor.
PARTİNİN ÖZ EVLATLARI ÖTELENMEMELİ
* Yaklaşan genel seçimler öncesi CHP’nin aday belirleme yöntemi nasıl olmalı? Bir de ‘yeni CHP’ tartışmaları ve geçmişte başka partilerde olanların durumu var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
LÖSEV düzenlediği kampanyalar ve kamu spotlarıyla kan kanserine karşı bilinci yıllardır aşılıyor.
Sadece bilinç aşılamakla da kalmıyor.
1998 yılında 10 metrekarelik bir odada kurulan vakıf 2000 yılında LÖSANTE hastanesini kurdu ve bugüne kadar 16 binin üzerinde çocuğa dokundu.
* * *
Çok değil 90’ların başında lösemiye yakalanan 10 kişiden 8’i hayatını kaybediyordu.
LÖSEV’in elini uzattığı çocukların yüzde 92’si hastalığı yenmeyi başardı.
Yüksek riskli lösemi türleri haricinde tedavi oranını yüzde 100’e taşıdılar.
Yerel seçimlerin üzerinden 8 ay geçti. Bu süreçte Ankara yerel gündeminin en merak edilen konularından biri Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in performansıydı.
Yıllardır devam eden Büyükşehir-Çankaya çekişmesi, Taşdelen’in döneminde sürecek miydi?
Taşdelen, Çankayalının yıllardır şikayet etmesine rağmen CHP’ye oy vermesi geleneğinde çağ açıp, hizmet çıtasını yükeltebilecek miydi?
En önemlisi de iki dönem belediye başkanı olan babası Doğan Taşdelen’in ismi, Alper Taşdelen’in yönetimini ne derece etkileyecekti...
Taşdelen’le Çankaya sokaklarını dolaşırken, tüm merak edilen soruları sordum:
Çankayalı uzun yıllardır CHP’yi açık ara farkla ilçede iktidar yaptı. Ancak her dönem hizmetten yana dert yandı. Seçildikten sonra ilk işiniz, icraatlarınız ne oldu?ALPER TAŞDELEN: Çankaya’ya gelip ‘muhatap bulamıyoruz’ diyen kimse kalmasın istiyorduk. Bunun için belediyenin girişini düzenledik. Kurduğumuz ‘Hoşgeldin Masası’na vatandaş geliyor, arkadaşlarımız karşılıyor. Belediyenin tüm işlemleri burada yapılıyor. Banka işlemi gibi sırasını alıyor, bilgilendirilip işinin olduğu birime yönlendiriliyor. Bütün evrak başvuruları, kayıtlar, imar, ruhsat, mali hizmetler, dilekçe aklınıza ne gelirse.
Bekleme faslı ne kadar sürüyor?
Sınırdaki hareketlilikler, çözüm süreci, ekonomi politikaları, iç meseleler derken AK Parti cephesinde isimler üzerinde hesap yapılmaya başlandı.
3 dönem kuralı yüzünden tecrübeli isimlerin neredeyse tamamının Meclis dışında kalacak olması yeni isimlere ‘ağabeyliği’ kimin yapacağı sorusunu da beraberinde getiriyor.
AK Parti içinde bir grup, yeni isimlerin sayısındaki fazlalığın doğurabileceği sıkıntıların önüne geçmek ve propaganda dönemine güçlü girebilmek için 3 büyük şehrin belediye başkanlarının seçimlerde milletvekili olması için kolları sıvadı.
* * *
Bu ekip seçime güçlü hazırlanma gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’nin milletvekili olması gerektiğini dillendirmeye başladı.
İstanbul’da Topbaş’a, Ankara’da Gökçek’e Kayseri’de Özhaseki’ye karşı olan isimler de bu yöntemle başkanların Büyükşehir’lerden ‘uzaklaşacağı’nı hesaba katarak ‘ağabey’ formülüne destek veriyor, konu açıldığında müspet yönde yorumlar yapıyor.
* * *
Hafızamızı biraz zorlarsak, üç başkanın son genel seçimde milletvekilliği için isimlerinin geçtiğini hatırlayabiliriz. Bu kez konjonktür daha müsait ve parti için iyi ya da kötü niyetle böylesi bir değişikliği isteyenlerin argümanları kuvvetli.
Müteahhit, asfalt parasının ruhsat harcından bile yüksek olmasından...
Vatandaş da maaşının çok üzerinde asfalt katılım bedeli ödemekten şikayetçi.
Ortak sorun ve soru ise şu:
“Vergimizi zaten ödüyoruz, asfalt parası nereden çıktı?”
* * *
Kentte; Çankaya, Yenimahalle, Altındağ ve Etimesgut’ta yapılan tebligatlarla birlikte, vatandaşlardan gelen asfalt katılım bedeli tepkileri, gün be gün artıyor.
Ödenecek rakamlar -bizlere ulaşan şikayetlere göre- konutlarda 4 bin, iş yerlerinde ise 8 bin TL’ye kadar çıkıyor.
Emine Ülker Tarhan ve İdris Bal partilerini resmen kurdu. İdris Naim Şahin ve Ahmet Özal’ın da parti kurmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Seçime doğru yeni hareketlenmelerle birlikte bu oluşumların tek çatı altında toplanabileceği ifade ediliyor.
Hatta AK Parti’den de ‘ağır’ isimlerin fikir jimnastiğine başladığı öne sürülüyor.
Yeni parti çalışmaları esnasında ismi geçenlerden birisi de Mansur Yavaş.
Son yerel seçimde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kıl payı kaçıran Yavaş’ın ismi İdris Naim Şahin’in partisi için geçmiş, Yavaş bu iddiayı yalanlamıştı.
Ne yapacağı merak edilen Yavaş’a yol haritasını sordum.
* Haliyle henüz net bir kararı yok.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un Türkiye genelinde 1 milyon 600 bin olarak açıkladığı mülteci sayısı kimilerine göre 2 milyon civarında.
Kurtulmuş’un “Suriyeliler misafir midir?” sorusuna verdiği, “Maalesef ilk anda Suriyeli mülteciler konusuna, gelecekler ve birkaç ay sonra gidecekler diye bakılıyordu. Ama 3 buçuk senelik bu iç savaştan sonra kalıcı oldukları görülüyor” yanıtı ise mülteci sorununun çok boyutlu olduğunu gözler önüne serdi.
* * *
Peki Başkent Ankara’daki Suriyeli sayısı nedir?
Her geçen gün sayıları artsa da Türkiye’deki en kontrollü kentlerden biri Ankara.
Başkent’teki Suriyeli mülteci sayısı 20 bin 500 civarında. 15 bin’i Altındağ ilçesi sınırlarında yaşıyor. Yıkık dökük kentsel dönüşüm bölgelerinde hayatta kalmaya çalışıyorlar.