Paylaş
Bir de tabii ki “İç talep artışı kontrol edilemezse faizi artırabiliriz” sözü.
Merkez Bankası Başkanı Türkiye’de bazı sıkıntılar olduğunu düşünüyor. Benim yorumuma göre de Merkez bankası bu sıkıntının kaynağı olarak politika yapıcıları değil ekonomi çevrelerini gösteriyor. Onların enflasyon beklentilerinin hedef enflasyon ile uyumlu olmadığını düşünüyor. Ekonomi çevrelerinin, yani işadamlarının kurumların bankaların holding yöneticilerinin kısacası patronların neden böyle düşündüğüne ilişkin olarak elimizde bir veri yok maalesef.
Borsacılar böyle değil. Onlar çok iyimserler. Endeks dördüncü kez 28 bin puanın üzerine çıktı. Üstelik yüksek işlem hacmiyle. En çok işlem yapan ilk 10 aracı kurumun 20 milyon YTL’ye yakın net alımıyla.
Cari açık artabilir, Gözden geçirme ertelenebilir, AB ile sıkıntılar artabilir, vs vs... Bunların şimdilik önemi yok. İnsanı çıldırtacak kadar rahatsız eden sıcak havanın da etkisi olduğunu sanmıyorum. Bu hızlı yükselişin ardında başka bir sebep olsa gerek.
“6 Mayıs’ta başlayan bir yükseliş dalgasının tepesinde sörf yapıyoruz. Aşağıda büyük beyaz bekliyor elbette düşenleri yutmak için. Ve bu dalganın başladığı seviye de 24 bin 54 puan seviyesi.
İMKB 100 endeksi bu seviyeden itibaren neredeyse nefes almadan yükseliyor. Yani bir buçuk ay içinde 4 bin puan yükselen endeks sadece iki kez, onlar da çok küçük oranlarda, düzeltme yapmış.
Şimdi bir de 2005’un geride braktığımız kısmını hatırlayalım. Endeks 28 bin puanı mart ayı öncesi üç kez aşmış ama bulunduğu seviyelerde uzun süre kalamayıp yeniden bu kritik seviyenin altına inmiş. Tabi bu yükselişlerin hiçbiri son bir iki gündür gördüğümüz yüksek işlem hacmi ile gerçekleşmemiş.
Demek ki bu kez yükseliş daha sağlam.
Peki satın alınan beklenti ne?
Maalesef belli değil. Dahası, böyle bir beklenti olmayabilir bile.
O yüzden temkinli olmakta fayda var.
Trenin son vagonları yaklaştı bile...
Paylaş