Pazar günü enflasyon rakamları "beklenen" seviyenin altında çıktı. Pazartesi günü borsa psikolojik direnç seviyesi olan 11.500 puanın üzerine çıktı.
Salı günü Hazine başarılı bir ihale gerçekleştirdi ve aylardır sıkışık bir seyir izleyen faizler yarım puan civarı gerileme gösterdi. Ama aynı gün borsa beklenen yatırımcının ilgisinin gelmemesi nedeniyle yeniden direncin altına indi.
Çarşamba günü Hazine itfasından artan para yeniden bonoya yöneldi faizler işlem hacmi artışı ile beraber aşağı yönde hareket etti. Dolar son bir aydır gezinip durduğu 1.380-1.390 bin TL bandından yine çıkamadı üstelik bu piyasada işlem hacmi diplerdeydi.
Ve tüm bunların üzerine Perşembe günü borsa da holding hisselerine gelen alımla 11.500 puan desteğini üstelik geçen aylara kıyasla yüksek sayılabilecek bir işlem hacmi ile kırdı. Bir anda herkesin yüzü gülmeye başladı. Üstelik Perşembe günü İş Yatırım, Petrol Ofisi'nin halka arzında ön talep toplama sürecinde 98 bini küçük yatırımcı olmak üzere toplam 99.9 bin yatırımcıdan talep geldiğini açıkladı.
Ama borsanın Perşembe günkü yükselişinin bunlardan hiç biri ile ilgisi yok. İşin cevabı sınırlarımızın ötesindeki piyasalarda yatıyor. Yurtdışında işlem gören Türk tahvillerine gelen yüklü talep ve sonrasında iyice artmaya başlayan "kredi notu artırımı" umudu borsanın önünü açtı.
Öyle ya, daha önceki açıklamalarda kredi derecelendirme kuruluşları sadece ülke görünümünü yükseltmiş, borsacıların umduğu hatta uğruna borsada pozisyon aldığı "kredi notu atırımı" gelmemişti. Bu sefer böyle bir umut var. Umudun adresi de Standart & Poor's namıyla bilinen kredi derecelendirme kuruluşu. Haberin bugün-yarın gelmesi bekleniyor.
Gelince ne olacak. Aslında not artırımı ile birlikte yabancı yatırımcı girişi bekleniyor. Yani eğer S'P not artırırsa iş bitmeyecek. Yabancının da gelmesi lazım. Yoksa değil bir tek not artırımı, S&P bize komple karne bile verse borsa bir yere kımıldayamaz.
Borsada son süreci değerlendiriyorken elbette enflasyon rakamlarının yarattığı iyimserliği dikkate almak zorundayız. Ama sadece bu rakama bakarak borsa yatırımı yapmanın çok da sağlıklı olmayacağının altını ısrarla çizmek durumundayız. Çünkü piyasanın önündeki asıl engel hala aşılmış değil. Bankalar Yasası'ndan bahsediyoruz.
BDDK bu hafta bankalarla bir araya gelerek sorunu çözmek için bir toplantı yapacak ve söylentilere göre gerekli düzenlemeler de bu hafta açıklanacak. Ama en iyi senaryoya göre bile haziran ayına kadar piyasaların sıkıntısı giderilmeyecek.
Yani önce reel sektöre kredilerin açılmasını, ardından da halka açık bankaların sermaye aktarımı sürecinin tamamlanmasını bekleyeceğiz. Bu süreç tamamlanana kadar a yabancı yatırımcıın borsaya girişine birez hayal gözüyle bakıldığını da hatırlatalım.
Sorunları biraz kenera bırakıp yeniden piyasaya döneim. Nasıl olsa bu konuya önümüzdeki süreçte sık sık bakacağız.
Pazartesi birinci seanstaki işlem hacmi artışı da dikkat çekiciydi. Sadece birinci seansta 250 trilyon civarı hacim gerçekleşti. Yani neredeyse şubat ayındaki günlük ortalama işlem hacmi kadar bir rakam. Ama bu artışı da yanlış yorumlamamak lazım Yeni yatırımcı ya da yeni para girişi yok. Sadece mevcut yatırımcıların ve fonların işlemlerindeki çoğalma bu artışın nedeni.
Bu nedenle borsa yatırımcısının iyimserlik cehennemine düşmeden temkinli bir biçimde yola devam etmesi gerek.
Fanatik spekülatörler | ||||||
| ||||||
Özelleşecek, güzelleşecek ama açığa satılamayacak | ||||||
| ||||||