Paylaş
3 yıl önce 1000 yaşıt at olarak geldik bu dünyaya. Elene elene 22’miz kaldık eleğin üstünde. Ve sonunda potoyu bulan at ben oldum.
1927 yılında Ulu Önder’in de bizzat izlediği ve Ali Muhiddin Hacıbekir’in Neriman isimli kısrağının kazandığı ilk Gazi’nin ikramiyesi 2 bin lira idi. Bu yıl kaydiyeler ve yetiştiricilik primiyle 1 milyon 299 bin TL.
Sonraki yıllarda, bırakın hipodroma teşrif ederek Gazi Koşusu’nu onurlandırmayı, bugün rahmetle andığımız kimi Cumhurbaşkanımız kendi atlarıyla bu yarışı kazanmış ve adlarını altın harflerle atçılık tarihine yazdırmışlardır. (Celal Bayar “Cap Gris Nez” 1929, İsmet İnönü “Olgo” 1930)...
En hızlı benim
Gazi Koşusu’nu’nu kazanmak kuşkusuz yalnızca Türkiye’nin en önemli koşusunu birinci olarak bitirmek değildir.
“En hızlı benim...” diye haykırmayı haketmenin ötesinde, bu coşkuyu hipodromu dolduran on binlerce yarışseverle paylaşmak var işin ucunda örneğin. Yıllar süren bir büyük emeğin ödülünü almak var. Ve en önemlisi, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü bu vesileyle bir kez daha hasret, şükran ve rahmetle anmak var.
Yarış bittiği anda, kulağımda büyük bir uğultu, yüreğimde ise bir şampiyonun vakur gururu vardı. İçim içime sığmıyordu. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Gözüm bir süre hiçbir şey görmedi.
Pimpirikli bir atım ben
Birkaç saat bu duygularla geçti. Ne zaman ki dörde dört ahırıma dönüp kendimle baş başa kaldım, gördüm ki beynimin derinliklerinde bugünle ilgili kafamı kurcalayan bir şey var...
Yarış gelirlerinden alınan yüksek vergi ve kesintilerin günün birinde yarışçılığımıza vuracağı darbeden benim payıma ne düşer? Bu muydu aklıma takılan acaba.
Ne alaka… Bir ata mı kaldı bunlarla uğraşmak, devlet baba nasıl olsa bir çözüm bulacak bu soruna.
Peki, yabancı ülkelerle bir türlü boy ölçüşemiyor olmak. Bu olmasın beni rahatsız eden...
Sanmam, er ya da geç, nasıl olsa bunu da başaracaktır Türk atı ve Türk atçısı, kuşkum yok.
Allah allah... Ben mi çok pimpirikliyim yoksa...
Buldum... Cumhurbaşkanı... İşte sevincimi kursağımda bırakan sihirli sözcük.
Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Gazi’de aramızda yoktu.
Hemen Pan River’a koştum. Red Bishop’un oğlu Pan, geçen yılın Gazi Şampiyonu.. “Hiç unutmuyorum Miramis kardeşim o günü, geçen yıl da gelmedi Gazi’ye” dedi gözleri dolu dolu. Belliki onun da çok zoruna gitmişti.
Hızımı alamadım, doğru Inspector’a.. Kim Inspector? 81. Gazi’nin birincisi. O da nesi, bir keyifli, bir keyifli.. Meğer onlar, o yıl kupayı Sayın Ahmet Necdet Sezer’in elinden almışlar. Demek ki oluyormuş.
Kırılan hayallerim önde, ben arkada, süklüm püklüm ahırıma döndüm ve sayın Cumhurbaşkanımıza göz yaşlarımla süslü bir sitem göndermeye karar verdim.
Atma Miramis, din kardeşiyiz... Atlar ağlar mı?
Evet ağlar, atlar da ağlar...
26 Temmuz’da Veliefendi’de bu kez Başbakanlık Kupası var.
Benim adım Miramis... Sri Pekan’la Satılmış’ın oğlu. 83. Gazi Koşusu birincisi doru at. Kulak verin bana, “Atları ağlatmayın!”
Paylaş