YÖK tartışmalarına ilave bir katkı!

CUMARTESİ günü yazdığım ‘‘YÖK Tartışmaları Zıvanadan Çıktı’’ başlıklı yazıma öğretim üyelerinden büyük destek geldi.

Meğerse, öğretim üyeleri ne kadar dertli imişler!

Bugün adını ve çalıştığı üniversiteyi gizli tutarak bir öğretim üyesinin yolladığı mektubu örnek mektup olarak yayınlıyorum.

Dilerim YÖK üyeleri de okur.

* * *

‘‘Yazınızı ilgi ile okudum. Gerçekten üniversitelerin iyileştirilmesine yönelik tartışmalar iyice zıvanadan çıktı.

Tartışma işin özünden ziyade politikası etrafında yapılıyor ve ne yazık ki üniversiteleri temsil eden rektörler konuyu sürekli saptırarak, oluşacak kargaşa ortamında yasanın görüşülmesinin erteleneceği umudunu taşıyorlar.

* * *

...Olan da üniversitede çalışmanın maddi ve manevi sıkıntılarını çeken biz öğretim üyelerine oluyor.

Neden onların sesleri çıkmıyor diye merak etmiyor musunuz? Çıkması mümkün değil. Zira, rektörün belirlediği üniversite görüşüne aykırı bir beyanatları çıkarsa Üniversite Disiplin Yönetmeliği'nin hükümleri hızla işletilerek kısa sürede kendilerinin üniversiteden atılmasına kadar gidecek bir sürecin başlama fitilini ateşlemiş olurlar.

Bu bile üniversitelerimizde var olduğu söylenen ve çok övülen özgürlüğün ne kadar olduğunu gösterir.

Bir kontrol ettirin, üniversitelerin büyük kısmında Yönetim Kurulu ve Senato kararlarının oy birliğiyle alındığı görülecektir.

Bu durum iyi ve uyumlu yönetim yutturmacasıyla satılmaya çalışılmaktadır. Halbuki bu durum, o üniversitelerde demokrasi olmadığının en önemli göstergesidir.

Tartışma olmayan yerde demokrasi olur mu?

* * *

Birçok üniversitede rektörün gazabına uğramış pek çok üniversite çalışanı yönetim aleyhine Bölge İdare Mahkemeleri'nde ve Danıştay'da açmış oldukları davaların tümünü kazanmış olmalarına rağmen, yani rektörlerin idareyi suiistimal ettikleri mahkeme kararlarıyla defalarca tescil edildiği halde hálá yerlerinde oturmakta ve hatta oturmakta direnmektedirler.

Hakkındaki ciddi yolsuzluk iddiaları Sayıştaş Kararları'na geçmiş rektörler YÖK izin vermediği için yargılanamamaktadır. Kemal Gürüz, ....... Üniversitesi'nde 2001 yılında yapılan rektör seçiminden bir ay önce (şehre) gelip adayının mevcut rektör olduğunu bir basın toplantısı yaparak açıklayabilmişti... Sonuç olarak kendi adayı yeniden rektör atanmıştır.

* * *

....Dünya'dan ve toplumdan kopuk bir biçimde kendi dogmalarını yaymaya çalışan rektörler ve üniversiteler, yerel kalmaya mahkumdur...

Lütfen Web of Science'a girip bir araştırın. Bakın bakalım üniversite rektörlerinin akademik karnesi ne durumda.

Ben kendi üniversitemi biliyorum. Ne rektörün ne de yardımcılarının Bilim Atıf İndeksi'ne (SCI) dahil dergilerde yayınlanmış birer tane bile yayınları yok... Geriye doğru gidin... Rektör ve rektör yardımcılığı yapmış kişilerden hiçbirinin SCI'de kayıtlı bir tanecik makalesi yok... Dünyaca kabul görmüş bilimsel bir geçmişi olmayan kişilere üniversiteler emanet edilemez....’’

* * *

Statükonun son kalesi YÖK liğme liğme dökülüyor ama hükümet de Ali Cengiz oyununa geliyor.
Yazarın Tüm Yazıları