BEN HSYK’ya Adalet Bakanı’nın “başkan” olarak katılmasını, yetmezmiş gibi Müsteşarı’nın heyette üye olarak kalmasını 12 Eylül faşizminin Hükümet’in işine yarayan kalıntısı olarak değerlendirirken, sözcü gazeteciler “Ama üye sayısı 22’ye çıkarılan HSYK’ya çok geniş bir yelpazeden üye seçilecek” diye cevap yetiştiriyorlardı.
Ancak, HSYK’ya adli yargıdan seçilecek 7 asıl, 4 yedek, idari yargıdan seçilecek 3 asıl, 2 yedek üyelik için pazar günü yapılan seçimden, Adalet Bakanlığı’nın desteklediği liste tulum olarak çıktı. Liste gazetelerde yayınlanmıştı, ben de saklamıştım. Liste hiç fire vermeden seçildi. Bir listenin seçilecek 10 üyenin tamamını önden bilme ihtimali, istatistik hesaplarına göre, nerede ise bir kişiye büyük ikramiye çıkma ihtimaline eşittir. Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü Birol Erdem, Adalet Akademisi Müdürü Ahmet Kaya gibi bürokratlar HSYK’nın yeni üyeleri olarak görev yapacak. Milliyet Gazetesi’nin güzel üslubu ile ifade ettiği gibi “Bürokratlar, bakanlıktan çıkıp, HSYK binasına girecek!” Artık, Personel Genel Müdürü de “departmanını” HSYK’ya taşır. Savcı ve hâkimlerden oluşan “Bakanlık personeli”nin terfi, tayin, ödül ve ceza işlemlerini Kurul’dan yönetir! 7+3 üye pazar günü seçildi. Zaten Bakan ve Müsteşar Kurul’da “doğal üye”. 22 üyeden 12’si şimdiden Hükümet’in cebinde. İşin en acı tarafı, kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesinde bizim adımıza hukukun üstünlüğünü korumak üzere bağımsızlığı Anayasa tarafından garanti edilmesi gereken 12 bin hâkim ve savcı bu bağımsızlığa son darbeyi kendi elleri ile vurdular. Yargı bağımsızlığı 17 Ekim 2010 Pazar günü fiilen bitmiştir. Ruhuna el-Fatiha! * * * İşin garabeti o kadar açıktır ki, referandum öncesi değişiklikleri canla başla savunan, bu uğurda kamuya yalan/yanlış bilgi vermekten çekinmeyen Osman Can’ın Hükümet’e destek vermek üzere kurduğu anti-YARSAV Demokrat Yargı Derneği’nin eşbaşkanı bile duruma isyan ediyor. Kendilerinin “biçimsel demokrasi”yi sağladığı için Anayasa’nın değişen HSYK maddesine sahip çıktıklarını, ama seçimlerle esasında “atama” yapıldığını söylüyor. Onların bile umudu bitmiş! Bakalım Adalet Bakanlığı’nın sözcülüğünü yapan gazeteciler durumu nasıl savunacak? * * * Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman “Bugüne kadar kurul adına sekretarya hizmetlerini yapan bakanlıktaki bilgi birikiminin, hafızanın kurula taşınması noktasında bürokratların faydası olabilir. Bunu teşkilat değerlendirecektir. Bürokratların adaylığının bir mahzuru olmadığını düşünüyorum” (Milliyet-17.10.2010), demiş. Ben de Müsteşar’a soruyorum: Dünyanın neresinde “yargı bağımsızlığı”nın bilgi birikimi ve hafızası bürokratlara teslim edilir? Siz Müsteşar olarak hangi HSYK kararında Bakan’la ters düşen görüş ifade edebildiniz? İlaç niyetine bir tanecik olsun örnek veriniz. * * * TSK bertaraf edildi, TÜSİAD tehdit edildi. Anayasa ehlileştirildi (Bkz: Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın son demeçleri), HSYK adam edildi! Hoş geldin sivil vesayet!