Türkiye Ortadoğu'da yok

10.11.2003 Pazartesi günü yazdığım yazıda ABD'nin Irak başta olmak üzere Ortadoğu'da tıkandığını yazdım.

Yazımın hüküm cümlesi ise, ‘‘Ortadoğu'da ABD'nin işi zor ama Türkiye'ninki daha zor!’’ idi.

* * *

ABD'nin kendi davet ettiği Türkiye'ye, hükümet tezkereyi TBMM'den geçirdikten sonra;

‘‘Sakın gelme, ben kendi elimle atadığım Bağdat yönetimine de, Kürt yönetimine de söz geçiremiyorum’’ sözlerinin, Irak Valisi Paul Bremer'in;

‘‘Bağdat yönetimi başarısız, yeni bir çözüm lazım’’ sözleri ile çakışması, ABD'nin Irak'ta ne kadar çaresiz kaldığının tüm dünyaya ilanıdır.

* * *

Ancak, yine de Türkiye kabul etmek zorundadır ki, ABD'yi Kuzey Irak'taki Kürt aşiretlerinin ve sonra Bağdat yönetiminin kucağına iten bizzat kendisidir.

1 Mart tezkeresi öncesi hükümetiyle, askeriyle, Dışişleri'yle kafası iyice karışmış Türkiye'nin ‘‘Irak meselesi’’ konusunda fikri ile zikri açıkça çelişince; 1 Mart'tan bir önceki gün MGK toplantısında Kuzey Irak'ı konuşmayıp 1 Mart'ta da tezkereyi reddedince; Türkiye ABD'yi önce Kuzey Irak'taki Kürt unsurlara, sonra da Bağdat yönetimine kendi elleri ile teslim etti.

Bu dönemde önceleri bangır bangır ilan ettiği kırmızı çizgilerini bizzat silen, ABD'nin uyarılarına rağmen Türkmenleri kışkırtma konusunda inadını devam ettiren, sonunda askerlerinin kafasına çuval geçirildiğinde de sessiz kalan, 1 Mart tezkeresinin reddi sırasında karar Avrupa'nın kendi çıkarlarına olduğu için alkış tutmasına tav olan Türkiye; hem ABD, hem de Avrupa açısından pazarlık masasında kozlarını kendi eliyle yok eden bir ülke görüntüsü vermektedir.

* * *

Karşılıklı ve sırası ile hem Türkiye, hem ABD birbirlerine karşı aymaz kasap rolleri oynayınca, ortaya çıkan resim Türkiye açısından da hiç iç açıcı değildir:

1) Türkiye hem ABD'nin, hem Avrupa'nın ‘‘Ortadoğu oyunlarında’’ artık aktif rol sahibi değildir. Türkiye ne Arap ülkelerine, ne de kendi arasında çatışan Batı'da taraflara yaranabilmiştir.

2) Türkiye öyle veya böyle -artık eskiye dönülemez- yeni çizilecek Ortadoğu haritasında, büyüklerin önce kendi aralarında anlaşıp sonra kendisine uygun göreceği pasif bir rol alacaktır.

3) Genelkurmay Başkanı kusura bakmasın ama reel politikada başına çuval geçirildiğinde sessiz kalan bir ülkenin, başına ne geleceğini önceden hesap edemediği için, sabrının hiç taşmayacağı varsayılır. Göz göre göre ‘‘lades!’’ yapan ülkelerin daha sonraki tepkileri o kadar ciddiye alınmaz.

4) Türkiye komşuda bir türlü denetlenemeyen yangını, ellerini göğe açıp artık sadece seyretmek durumundadır.

5) PKK/KADEK, şimdi de KHK terörü karşısında ise ülke, ABD'nin insafına terk edilmiştir. ABD de bu konuda kendi açısından haklı olarak ‘‘önce ABD, sonra Türkiye' şiarı ile hareket edecektir.

* * *

Irak'ta iş işten geçtikten sonra aklı başına gelen Türkiye, bu sefer de aklı başından giden ABD'nin yönetim çapı/çapsızlığı ile kısıtlıdır.

Yazarın Tüm Yazıları