AKP ve CHP’nin “türban meselesi”ni çözmeye niyetleri olmadığı aşikâr. İkisi de “türban yasağı”ndan nemalanma hesabı içindeler.
Sadece CHP eskiden çözmek istemediğini açıkça beyan ederken şimdi çözecekmiş gibi yaparak farklılaştığı algısı yaratmaya çalışıyor. Ne hazindir ki, siyasi partiler, biz gazeteciler, enteller, gençlerimizin geleceği ile oyun oynayarak siyaset yaptığımızı veya fikir ürettiğimizi zannediyoruz. Yüzlerce baş örtme şekli arasında türbanın bazı kadınlarca siyasi simge olarak kullanıldığını ben de kabul ediyorum. Ama, kimin siyasi, kimin kişisel tercih nedeni ile türban taktığının objektif ölçüsünün olmadığı bir dünyada türbanın elinden siyasi simge olma vasfını ancak onu serbestleştirerek alınacağını da inatla söylüyorum. Yargıtay’ın türbanın üniversitede kullanılmasının laikliğe aykırı olduğuna dair açıklaması ise işi iyice karıştırıyor. Aynı türbanın hem laikliğe aykırı (üniversite), hem de laikliğe uygun (sokak) olabilmesini hiç anlayamıyorum. Kimsenin çözmeye niyeti olmadığını bile bile ben yine de bugün bir öneride bulunacağım. * * * Önerim hukuk devleti olmanın temel vasfı olan kişisel özgürlükler/haklar kavramı üzerine inşa edilmiştir. 1) Türbana kişisel özgürlük açısından baktığınızda kişisel özgürlüğünü kazanmış (veli vesayetinden kanunen kurtulmuş-reşit olmuş) her vatandaş istediği her yerde istediği gibi giyinir. 2) Kişisel giyinme özgürlüğüne tek engel edep/ahlaktır. Ancak, edep/ahlak yazılı kanunlarla değil, kamu vicdanı ile şekillenir. 3) Çalışma hayatında giyinme özgürlüğü kamusal alanda hizmet veren kişiler arasından, istisna olarak sadece kişisel özgürlüklerin/hakların kullanılmasına yönelik hizmet verenler için kısıtlanır. 4) Giyinme özgürlüğünün kısıtlanması laiklik ilkesi ile çeliştiği için değil, kişisel özgürlükler/haklar konusunda karar verenin dini/etnik/zümresel vb. farkını ortaya koymaması, dolayısı ile taraf olarak algılanmaması için gereklidir. 5) Taraflılıkta esas makul sayıda insan tarafından taşınan algılamadır. * * * Bu beş prensibe göre: 1) Üniversite çağına dek okullarda baş örtülemez. 2) Üniversiteden itibaren her türlü alanda baş örtmek serbesttir. 3) Dolayısı ile kamu hizmeti alan veya kamu hizmeti veren herhangi bir kişi kamusal alanda da başını örtme konusunda özgürdür. 4) İstisna olarak kamusal hizmet verenler arasında kişisel özgürlüklerin/hakların kullanılması ile ilgili karar verme görevinde olanlar, tarafsızlıklarına gölge düşürmemek adına, başlarını örtemezler, herhangi bir partinin, dinin, etnisitenin sembolleri olarak algılanan rozet, takı vb. kullanamazlar. 5) İstisnai durumda olan kamu görevlerine örnekler: i) Hâkim ve savcılar (avukatlar değil), ii) öğretmenler, iii) müfettişler, iv) askerler, v) polisler, vi) mali denetçiler vb.’dir. Tıp doktorları muayene veya ameliyat sırasında sadece cinsiyet ayrımı yapamazlar. Ancak, giyinme özgürlüğü konusunda istisnai kısıtlamalara tabi değildirler. * * * Saydığım meslekler tüm kişisel özgürlük/hak kullanımı hakkında karar veren/uygulama yapan kamusal (devlete ait) mesleklerin hepsini katiyen kapsamıyor. Ben sadece örnekler vermek istedim. * * * Önerimi bir arada yaşama iradesini gerçekleştirebilmek için, tarafların kaygı ve haklarını inkâr etmeden, optimal/ortak bir zeminde buluşmak adına yapıyorum.