İNSANLAR bir ülkenin politikalarına kızdıkları zaman onu bir bütün olarak görmeye bayılıyorlar.
Hele hele, düşünce sistematiği iki boyutlu kapsam alanı dışına çıkamayanlar için ‘‘biz’’ ve ‘‘onlar’’ kavramı her şeyi anlamaya yetiyor ve artıyor bile!
Halbuki, dünyadaki en ufak bir ülkede bile, nerede ise, insan sayısı kadar düşünce farkı var.
Tersine, tarafların her konuda aynı şekilde düşündüğü iki kişilik bir evlilik bile ne kadar sıkıcı olurdu!
* * *
Size bugün İsrail hükümeti üyesi, Altyapı Bakanı Joseph I.Paritzky ile yaptığım söyleşiden bazı bölümler aktaracağım.
Paritzky, Şaron hükümetinde yer alan koalisyon ortağı Değişim Partisi üyesi.
Ama kendi hükümetini Filistin politikasında yerden yere vuruyor.
Paritzky, ‘‘Barışa ulaşabilmek için rakibini-düşmanını dahi eşit görmelisin’’ diyor.
Ona göre, Şaron barış istiyor ama sadece kendi koşullarında! Zira Şaron karşısındakini eşit görmüyor. Ona kendi şartlarını dayatıyor. Paritzky ‘‘Bu durum da barışı istememekle eşittir’’ diyor.
* * *
Bakana göre, İsrail'de barışı istemeyen etkin bir lobi var ve bu lobi kendi varlığını-statükoyu idame ettirebilmek için çok basit bir oyunu, büyük bir başarı ile oynuyor.
‘‘İsrail Devleti'nin kurulmasının ardından 55 yıl geçtiği halde İsrail halkı hálá korku zincilerini koparıp atamadı.’’
Bakana göre 6 milyon insanın ölümüne neden olan soykırımı İsrail insanı hálá belleğinden silememiş.
‘‘Birileri bu korkuyu Filistin terörünü öne sürerek kilit altında tutuyor ve istediği şekilde yönlendiriyor.
Joseph I.Paritzky diyor ki:
‘‘Eğer karşı taraf var olmadan barış olsun derseniz, elinizde sadece terör kalır.’’
Konu tüm semavi dinler için kutsal sayılan Küdüs meselesine gelince Paritzky'nin görüşleri hayli ilginç.
‘‘İnsanlık tarihte ne zaman Allah'ı dünyevi meselelerde kullanmaya çalıştı, bu çaba hiçbir zaman barış getirmedi.’’
* * *
İsrail'de konuştuğum bir sürü insan, İsrail'in zaman zaman Gazze ve Batı Şeria'da işgalci duruma düştüğünü kabul ediyor.
Batı Şeria'da gözümle gördüğüm ‘‘yerleşim bölgelerinin’’ kalıcı işgal anlamına geldiğini ise hemen kimse reddedemiyor.
1967 Savaşı'nda Ürdün'den alınan Doğu Kudüs'ün Filistin'e verilmesi gerektiğini düşünenler, görüştüklerim arasında büyük sayıda. Çözümün ‘‘iki devlet’’ formülünde olduğunda da yine bir ön kabul var.
Hatta bazıları diyor ki ‘‘birbirimize karşı duyduğumuz güvensizliği unutana kadar birbirimizden uzak yaşamalıyız’’.
* * *
İki tarafın ortak düşmanı, karşılıklı güven bunalımı!