TÜSİAD Başkanı, ‘‘Türk askerinin Irak'a gitmesi konusunda’’ fikir değiştirmiş. Eski görüşünün tersine şimdi ‘‘yanlış olur!’’ diyor. İnsandır, fikir değiştirmek hakkıdır. Ancak, ben başkanın hangi değişen koşullarda fikir değiştirdiğini izah etmesini beklerdim.
* * *
Ben başından beri Irak'a asker göndermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Zira, TÜSİAD dahil, Türkiye'de hemen hemen çoğunluğun yapmadığı bir analize soyunuyorum.
‘‘Eğer Irak'ı başıboş bırakırsak bunun bize maliyeti ne olur?’’ diye ters bir soru soruyorum.
Irak'a gitmemenin riski nedir?
Ters analiz yapmayı son zamanlarda TSK deniyor ve o da benim baştan beri savunduğum sonuçlara çok daha geniş bir bilgi bankası ve tecrübe ile ulaşıyor.
Irak'a müdahale etmemenin riski müdahale etmekten daha büyüktür!
* * *
Irak'ta seçim iyi ile kötü arasında bir seçim değildir.
Keşke öyle olsaydı!
Irak konusunda Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu seçim şer ile ehven-i şer arasında bir seçimdir.
Söz konusu ülke yanıbaşımızdadır ancak ‘‘Irak meselesinde’’ Türkiye maalesef ikincil bir ülkedir.
Irak meselesinde birincil ülkeler başta işgalci ABD olmak üzere İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya, hatta Çin'dir.
Meselenin özü de 21. yüzyılda dünyanın paylaşım mücadelesidir.
Taraflar ise bir yanda ABD-İngiltere ve yanında yer alan ikincil ülkeler ile ‘‘müdahiller’’ ve öte yanda Almanya-Fransa-Rusya-Çin başta olmak üzere bunlara destek veren diğer ikincil ülkelerin oluşturduğu ‘‘reddiyeciler’’dir.
Bu açıdan Irak'a müdahale konusunda BM kararı beklemek safdilliktir.
Bu ihtimal ancak ‘‘paylaşım’’ konusunda bir pazarlık gerçekleşirse geçerlidir, yoksa kararın insani kaygılarla hiçbir alakası yoktur.
* * *
Türkiye'nin, artık ABD'nin başedemediği açık seçik belli olduğu bir ortamda Irak'a müdahale etmemesi ister istemez:
1) Türkiye'nin ‘‘reddiyeciler’’ yanında yer alması,
2) Yangının tamamen kontrol dışına çıkması durumunda ise: a) radikal Şiilerin veya b) Baasçıların Irak'a egemen olması, hatta c) kaosun yerleşik düzen haline gelmesi,
3) Kuzey Irak'ta: a) Kürtlerin asli ABD müttefiki haline gelmesi veya b) kaos ortamında hem kendi aralarında kapışmaları, c) hem de güneyden (Şiiler veya Baas tarafından) tekrar kuşatılmaları, Türkmenlerin tamamen yalnız kalması,
4) Kuzey Irak'ta (3a) şıkkının egemen olması durumunda orada kişi başına milli gelir en kötü 2.000 dolara çıkarken, bizim Kürtlerimizin 400 dolarda kalması,
5) ABD'nin ‘‘suyun sahibi, kaynağın bulunduğu ülkedir’’ doktrininden ‘‘ilgili her ülkeye ihtiyacı kadar su vermek gerekir’’ doktrinine geçmesi,
6) PKK/KADEK'in ''gün olur lazım olur!'' politikası ile bir kenarda hazır tutulması demektir.
* * *
Türkiye, Irak'a müdahale etmemenin maliyetini de hesaba katsın!