DONALD H. Rumsfeld; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektupta diyor ki (Hürriyet:18.07.2003):
‘‘...Umarım, Ortak Komisyon... bizim askerlerimiz ve subaylarımızın haklı ve acil nedenlerden dolayı Süleymaniye baskınını gerçekleştirdiği yolunda size güven verir...’’
* * *
‘‘...Bir suikast tehdidi, koalisyona karşı diğer eylemler ve bunların hızla destabalize edici sonuçlarının olabileceği, bizim askeri güçlerimizin süratle hareket etmesinin temelini oluşturdu. Ayrıca, gözaltına alınan ve hiçbiri üniformalı olmayan Türk personel ile birlikte, beklenmedik bir biçimde çok sayıda silah, patlayıcı maddeler, detonatörler ve zamanlama cihazları bulunması mevcut kuşkularımızı daha da artırdı. Bizim anlayışımıza göre, bu silahlar ve cihazların çoğu Türk güçlerinin genelde kullandıkları türden değildi...’’
* * *
‘‘...Bizim askeri güçlerimiz harekete geçti, çünkü en azından gözaltına alınanlardan bazılarının, Kuzey Irak'ta koalisyon güçlerine karşı komplo içinde olduğu düşüncesini veren ve zamana duyarlı bilgimiz vardı...’’
* * *
Öte yanda Ortadoğu'yu en iyi bilen uzman gazetecilerimizden Cengiz Çandar, Daily News'un deneyimli yönetici-gazetecisi İlnur Çelik ile bizzat Irak'a giderek hazırladığı yazı dizisinde (Irak Raporu-1, Tercüman. 18.07.2003) diyor ki:
‘‘8 Temmuz 2003 Salı günü, Habur Kapısı'nda, resmen olmadığı ilan edilen ama varlığını herkesin bildiği JİTEM'in (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) sivil giyimli ve telefon konuşmalarından astsubay olduğunu öğrendiğim mensuplarının önünde... Irak topraklarına... geçip geçmeyeceğimi bilmeden beklerken...
...JİTEM'in sivil giyimli ve Habur'dan geçen herkesin yüreğinde korku salan astsubayların ‘Genelkurmaydan geçiş iznimiz bulunduğunu' ısrarla söylememize ve bu konuda paşa ismi vermemize rağmen, bir astsubayın bir generale alışılmadık kayıtsızlığını sergileyecek kadar fütursuz ve kendilerinden emindiler.
Acaba Kuzey Irak'ın özellikleri, TSK'nın emir komuta mekanizmalarının bilinen işleyişinde istisna teşkil edecek özellikler mi taşıyordu? Eğer öyleyse, bu Süleymaniye Olayı'nı anlamamıza ipucu teşkil edecek bir ölçü olabilir miydi?’’
* * *
Cengiz Çandar’ı okurken ister istemez aklıma, ‘‘Askeri harcamaları azaltalım ve askeri anlayışımızn mantığını yeniden gözden geçirelim’’ diye yazdıkça bana mektuplar gönderen MSB Genel Sekreteri Kr. Plt. Kur. Alb. A.Tamer Kantarcıoğlu'nun en son 2 Temmuz 2003'te yolladığı mektup geldi:
‘‘....Bunun yanı sıra akıl almaz bir şekilde, TSK'nın tek vücut olmadığını...iddia ediyorsunuz...
Gerçekdışı yorum ve beyanların devletimize ve milletimize yarar getirmeyeceği, aksine ülkemizin bekasına ve geleceğine zarar vereceği açıktır....’’
Acaba Albay şimdi ‘‘ülkenin bekasını zarar verenler’’ hakkında ne düşünüyor, TSK'nın tek vücüt olmadığını söylemenin hálá akıl almaz mı olduğunu düşünüyor?
Cengiz Çandar ve Donald H. Rumsfeld'e de mektup yazmayı düşünüyor mu?