BU köşeyi zerre kadar okuyanlar bilirler. Komplo teorilerine prim vermek istemem. Komplo ‘‘ayartmak’’ demek ve (kimin kimi) ayarttığının özüne bu metoda göre salt akıl oyunları ile varılır.
Akıl oyunları ise hipotezi/hüküm cümlesini (tersten) sınayarak değil, sadece mantıklı (ama eksik) sorular sorarak doğrulamaya çalışır.
Mahir Kaynak Hoca'nın bir şablon sorusu vardır. Ardı arkası bilinmeyen bir olay olduğunda bunun zanlılarını tespit etmek için o:
- Bu işte kim kazandı, kim kaybetti? diye sorar.
Sonra da tümdengelim -olasılığı düşük açıklamaları eleyerek- bir hüküm cümlesine varır.
Kaynak Hoca'nın izni ile ben bugün El Hakim suiskastına aynı metodoloji ile yaklaşacağım!
* * *
El Hekim suikastı ile kimler kazandı, kimler kaybetti?
Irak'ın tahminen 25 milyonluk nüfusunda %65-70 temsil oranı ile en büyük grubu oluşturan Şiiler arasında en güçlü lider olduğu inkár götürmeyen ve en önemlisi ABD işgaline en yakın duran Muhammed Bagır El Hakim'in öldürülmesine en çok onu sevenler üzülmüşlerdir ama bu cinayette en fazla kaybeden ABD'dir!
‘‘Irak'a düzen getirme mücadelesini’’ yüzüne gözüne bulaştırmış olan ABD bu en güçlü ve yakın müttefikini kaybederken bölgede en büyük darbeyi yedi.
* * *
- Peki kim kazandı?
- Cinayet, bölgeye değil herhangi bir düzen getirmek, bölgedeki kaosu beter hale getirdi.
- Peki kim bu kaostan kazanır?
- ABD'nin orada düzen kurması işine gelmeyenler!
- Kim bunlar?
- Radikal Şiiler, Baasçılar, El Kaide, hatta bazı Kürt unsurlar vb. bölgede yerleşik unsurlar!
Hepsi kabul, ama 21. yüzyılın siyasi sınırlarını çizmek amacıyla başlatılan bu savaşta bir de şu rakamaları hatırlayın!
* * *
2000 yılı itibarıyla, ABD dünya ekonomik üretiminin % 26'sını yerine getiriyor. Rakamlara ABD kökenli ulusötesi işletmeleri katarsanız, bu pay % 75-90 seviyelerine yükseliyor.
Gelişmiş ülkeler hep birlikte dünya ekonomik üretiminin % 77'sini karşılıyorlar ve dünya enerji tüketiminin % 48'ine hükmediyorlar.
Dünya üretiminin % 26'sını karşılayan ABD, dünya petrol tüketimin % 28'ine hükmediyor -bizim payımız % 0.07. Tek başına gelişmiş ülkelerin petrol tüketiminin % 58'ini yapıyor.
Ancak, bu pay ABD'ye yetmiyor. Zira, ABD Enerji Bakanlığı'nın hesaplarına göre:
ABD enerji tüketimi içinde ithalatın payı 2000 yılında % 55 iken bu pay büyüyen ekonomi karşısında 2025 yılı itibarıyla % 70'e çıkmak zorunda.
Bu da ABD'nin dünya petrol payını önümüzdeki 25 yılda (% 55'ten % 70'e) kabaca % 28 artırması anlamına geliyor.
ABD petrol ithalatının % 28 artması; diğer gelişmiş ülkelerin petrol tüketiminin kabaca % 17 azalması demek!
* * *
Şimdi tekrar düşünelim; kaosu körükleyen cinayette kimler kazandı, kimler kaybetti?