Anlamsız bir kavram: Türkiyelilik!

BAZI kavramlar bana çok batıyor. Örneğin: Müslüman olmayan vatandaşlara hálá Lozan mantığı ile ‘‘azınlık’’ denmesi!

Herkesin muhakkak en az bir özelliği ile azınlık olduğu bir dünyada koskoca insan topluluklarına, gündelik dilde dahi olsa, azınlık denmesi artık dışlayıcı bir kavram.

Ülkede, çoğunluğun dinine tesadüfen ait olmaları nedeniyle, bazılarının başkalarını ikinci sınıf insan görmeleri, esasında bir sürü alanda azınlık olanların, aç farenin uykuda kendini darı ambarında görmesi misali bir duygu olsa gerek.

* * *

Bu dar kalıplardan sıkılan ben; öte yanda bir türlü Türkiyeli sözcüğünü de benimseyemiyorum.

Tek tip insan dayatması ile mücadeleyi kendime şiar edindiğim halde çözümün uyduruk bir kelimeye sığdırılmaya çalışılması bana ucuz ve hatta tehlikeli gözüküyor.

Sosyolojik anlam kümeleri yüklenen kelimelerin uydurulmayacağını bilmeyenlerin uydurdukları bu kavram, ‘‘Alamancı’’ sözcüğünden esinlenmiş olsa dahi onun kadar şirin bile değil.

Zira, anlamsız!

Almanyalı, İtalyalı, Fransalı vb. gibi bir şey bu Türkiyeli kelimesi.

Almanya'nın vatandaşlarına Alman derken; tek tip insandan mı bahsediyoruz?

Yahudi Alman, Türk Alman, Aşağı Saksonyalı Alman yok mu?

* * *

Bana göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını:

‘‘Ne mutlu Türk olana!’’ diyerek değil:

‘‘Ne mutlu Türküm diyene!’’ sözcüğü ile kutsayan Atatürk daha 20. yüzyılın başında, bu yüzyıl açısından en büyük ve en önemli kimlik kavramı olan milli aidiyeti bizzat bireysel iradeye dayandırmış ve en gerçekçi, akılcı ve 21. yüzyılda da çağdaş kalabilen bir anlam kümesi üretmiş.

Bu tarifin içinde din, ırk, etnisite, renk, inanç/inançsızlık yok.

Bu tarif 20. yüzyılda dağıtıcı anlamlar yüklenen ümmet veya aşiret kimliği üzerine kocaman birleştirici bir şemsiye yerleştiriyor.

Türklük kelimesine haklı itiraz; tıpkı Lenin adına sığınan zorba Stalincilik gibi, Atatürk adının ardına sığınan statükonun bu kelimeyi ‘‘tek aidiyet tarifi’’ olarak dayatmasıdır.

Halbuki, kelimeyi iğfal edenlerin dışına çıkıldığında Türklük kelimesi gönüldaşlık dışında hiçbir benzerliği/ aidiyeti zorlamıyor.

21. yüzyılın zengin mozaiği altında doğru kavramlar Kürt-Türk, Yahudi-Türk gibi kavramlardır. Bu kavramları da zorlamayalım.

21. yüzyılda yaşanacak Türklük diğer kimliklerin de özgürce yaşanacağı bir bireysel özgürlük birlikteliğidir.

* * *

Ben ikincil kimlikleri savunuyorum. Ancak bu kimlikler:

a) Şemsiye kimliğin önüne geçemez.

b) Hatta şemsiye kimlikle eşit dahi tutulamaz.

Küreselleşme kimliklerin zenginliğidir, yok edilmesi değil!
Yazarın Tüm Yazıları