Merkez İnşaat: Lojmanları ucuza almadık

Merkez İnşaat’ın Meclis lojmanları alanında, Maliye’den satın aldığı bir arazi üzerindeki iş merkezi inşaatı sürüyor.

Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, daha önce bu sütunda gündeme getirdiğimiz bir fiyat karşılaştırması üzerine, TBMM’de bir soru önergesi verdi.

TOKİ’nin gelir paylaşımı modeliyle Mesa-Aktürk-Emlak Pazarlama’ya ihale ettiği arazi ile Merkez İnşaat’a satılan arazinin satış rakamlarını değerlendirerek, "Meclis lojmanlarının Oferleri kimler?" diye sorusunu yöneltti.

Sorunun resmi yanıtı henüz gelmedi. Ancak Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün aradı ve 3/15922 sicil numarasıyla üyesi olan Merkez İnşaat ortaklarının Ateş’in sorusuna çok üzüldüğünü söyledi.

Ardından, Merkez İnşaat’ın yönetim kurulu üyesi Sacit Güran ile birlikte ziyaretimize geldiler.

Sacit Bey, 38 ortağından birisi olduğu Merkez İnşaat’ın, bu araziyi "ucuza aldığı" iddiasının doğru olmadığını söyledi ve "Her satış, kendi koşullarıyla değerlendirilmeli" dedi.

Sacit Güran, "TOKİ’nin 305 milyon YTL’ye ihale ettiği 288 bin metrekarelik arazi ile Maliye’nin 2.8 milyon dolara Merkez İnşaat’a sattığı 96 bin 500 metrekarelik arazi arasında kamu aleyhine neden bir zarar oluşmamıştır?" sorumuza şu yanıtı verdi:

"Bu arazi 96 bin 500 metrekare değil, 30 bin 202 metrekaredir. Bu ihale için pek çok gazetede toplam 52 adet ilan yapılmıştır. İhaleye Merkez İnşaat dışında katılan olmamıştır. Merkez A.Ş ayrıca 54 bin metrekare kapalı otopark yaparak TOKİ’ye verecektir. Otopark’ın toplam maliyeti 20 milyon 190 bin dolardır. Buna ödenen nakit bedel eklendiğinde Merkez İnşaat’ın toplam satın alma maliyeti 2.8 milyon dolar değil 23 milyon dolardır."


Biz de alım-satıma konu olan bir arsa ile bu arsanın "inşaat alanı" arasındaki farkı dile getirmek istediğimizi, iş merkezinin yapıldığı arsa 30 bin 303 metrekare olsa bile TOKİ kayıtlarına göre inşaat alanının, "3 emsal" hesabıyla 96 bin 500 metrekare olduğunu belirttik.

Sacit Bey ise emsal rakamının 3 değil 2 civarında bir rakam olduğunu söyledi.

Öte yandan buraya düşülmesi gereken bir not da, TOKİ’nin "gelir paylaşımı"yla ihale ettiği 288 bin metrekareye dev proje yapacak olan Mesa-Aktürk de TOKİ’ye 14 bin metrekarelik bir iş merkezi yapıp teslim etmeyi aahhüt etti.

Sacit Güran, "İş Merkezi inşaatları konut gibi çabuk nakde dönmez. Niteliği gereği önce parayı yatırır sonra beklersiniz. Biz 4 yıldır buraya para ödüyoruz. İş merkezinin kendisini 10 yılda amorti ederse sevineceğiz. Ayrıca, daha o bölgede alt yapı yok. Hepsini biz kendimiz getirmek durumundayız" diyor.

Ay-yıldızlı rozet kuyumcuda bozdurulur mu?

ATO Başkanı Sinan Aygün’ün ziyaretimize gelişi, Hrant Dink’in cenaze töreninde açılan "Hepimiz Ermeniyiz" pankartının keskin bir siyasi tartışmaya dönüştüğü güne rastladı.

Aygün’ün ceket yakasında, ilk bakışta elması hatırlatan iri taşlı bir Türk bayrağı rozeti dikkatimizi çekti. Konuşurken de gömlek manşetlerinde bir çifti Türk bayrağı rozetinin parladığını gördük. Yaka rozetindeki taşların elmas olup olmadığını sorduğumuzda, "Cam bunlar cam" dedi.

Ardından, yanlış anlaşılmanın önüne geçmek için rozetin, gümüş işlemeciliğiyle öne çıkan Beypazarı işi olduğunu söyledi.

Destek amacıyla çok sayıda aldığı bu rozetleri, beğenen herkese yakasından çıkarıp armağan ediyormuş.

Kısa bir süre önce, böyle "Cam mıdır elmas mıdır" diyalogu geçmeksizin, rozet armağan ettiği birisi aramış Aygün’ü. "Abi bu elmas değilmiş, sen bana sahte rozet vermişsin" demiş. "Kulaklarıma inanamadım" diyor Aygün: "Bayrağımıza sahip çıkalım diye rozet hediye ettiğim adam koşa koşa kuyumcuya gitmiş bozdurmak için. Ölür müsün öldürür müsün?"

EGO’yu özelleştirecek yasa taslağı Bakanlık’ta

BİRER Büyükşehir Belediyesi şirketi olan EGO, İGDAŞ ve İZGAŞ’ın özelleştirmelerinin önü açılıyor.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) bu konuda hazırladığı yasa taslağını Hürriyet’in ekonomi sayfalarında duyurmuştuk. Taslağa göre, her üç kurumun önce ayrı birer şirket haline getirilmesi, ardından da hisseleri yüzde 20 veya daha altına düşecek biçimde satılması öngörülüyor.

Belediyelerin doğalgaz satış ve dağıtımlarını üstlenen bu kuruluşların "borçlarıyla" birlikte satılması planlanıyor.

Plan, hükümetin onay verdiği bir plan. EPDK’dan edindiğimiz bilgiye göre satışları belediyelerin yapması planlanıyor.

Yeni bir gelişme olarak da sürecin hızlandığını, taslağın "ilgili bakanlık" olması sebebiyle, kısa bir süre önce EPDK’dan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na gönderildiğini duyuralım.

Bu, önemli bir engel çıkmazsa, taslağın tasarıya dönüşüp yakın bir gelecekte Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılması anlamına geliyor.

İlk Atatürk’ü "mor binlik"te ben yaptım

HATIRLAYACAKSINIZ, Hürriyet yazarı Şükrü Kızılot kısa bir süre önce köşesinde, banknot üzerindeki Atatürk portresinin dudağında "Sertürk" adıyla gizli imza yer aldığını gündeme getirdi.

Bunun üzerine, "Sertürk" imzasının, Merkez Bankası’nda yıllarca görev yaptıktan sonra emekli olan ressam Şükrü Ertürk’e ait olduğu bilgisine ulaşmış ve kendisiyle görüşerek açıklamalarını haber yapmıştık.

Ankara Exlibris Derneği Başkan Yardımcısı Şükrü Ertürk, icrası hayli meşakkatli bir sanat dalı olan gravür ile "Atatürk’e benzeyen bir Atatürk portresi" yapabilmenin güçlüğünden sözetmiş ve bunu başardığına inandığı için o imzayı attığını söylemişti. Ertürk ayrıca banknotlardaki Atatürk portrelerinin 1990 yılına kadar yabancı sanatçılara yaptırıldığını da eklemişti.

Ertürk’ün açıklaması yankı buldu ve tartışıldı.

Ancak Şükrü Ertürk ile hiçbir biçimde aynı fikirde olmayan, sözlerini incitici bulan, dahası Atatürk’ün dudağına imza atmanın "çok yakışıksız" olduğunu söyleyen bir okurumuz aradı bizi.

Bu okur, Şükrü Ertürk’ün "ustası" olduğunu açıklayan Selahattin Tuğa’ydı.

Tuğa, İstanbul Güzel Sanatlar Fakültesi’ndan mezun. Merkez Bankası’nda "banknot tasarımcısı ve engrawing" sanatçısı olarak 32 yıl çalıştıktan sonra 1998 yılında emekli olmuş. Önemli eserlere imza atan Tuğa, halen kullandığımız pasaportların da tasarımını yapan sanatçı.

Tuğa aradığında kendisini, -yaşı tutanların ortak hafızasında "mor binlik" diye yer eden- ilk 1000 Türk Lirası’ndaki Atatürk portresini yapan, dahası imzasını da atan sanatçı olarak tanıttı. Banknot Matbaası’ndaki atölyede öğrencisi olduğunu ifade ettiği Ertürk’ün "1990’dan önce Atatürk portrelerini yabancı sanatçılar yapıyordu" sözünü, doğru olmadığı için çok kırıcı bulduğunu söyleyen Tuğa, "Anlaşılan yetişmesine katkıda bulunduğumuz Ertürk, 1978’deki ilk mor binlik’i kimin yaptığını unutmuş" diyor.

İMZA DUDAĞA ATILMAZ: Selahattin Tuğa’nın açıklamaları "banknotta imza nereye atılır" tartışmasına yeni boyutlar katacak nitelikte. Ertürk’ün imzasını Atatürk’ün dudağına atmaması gerektiğini kesin bir dille ifade eden Tuğa, "Bu çok yakışıksız, dünyada örneği olmayan bir şeydir.İmza atılacaksa, yakaya, olabilecek en köşede dipte bir yere atılır. Mesela yabancı banknot tasarımcılarının bazıları kravat iğnesini tercihi ederler" diyor.

Kendisinin ise imzasını, banknotun sağ alt köşesinde motiflerin bulunduğu yere gizlediğini aktarıyor.
Yazarın Tüm Yazıları