Kızılırmak suyunu Aralık’ta getirmek başarı değil!

Eskiler "tevil etmek" derdi: "Sözü çevirmek", "işine geldiği gibi yorumlamak" anlamına geliyor.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, kusura bakmasın ama son basın toplantısında yaptığı tam da buydu.

Ankara’nın sorununu; DSİ’nin su planını, takvimlerdeki tarihleri karma karışık ederek, dahası trajik bir gecikmeyi, başarıya tahvil etmeyi deneyerek aktardı:

Bir yandan "2030’da bitmesi gereken Kızılırmak’ı sekiz ayda getiriyoruz" dedi.

Öte yandan "Gerede projesi plana göre 2011’de bitecek. Daha üç yılımız var bitireceğiz" diye konuştu.

Oysa gerçek öyle farklı ki...

BİRİ BİTİNCE DİĞER BAŞLIYOR

Gerede ile Kızılırmak, Ankara’nın içme suyu planının, birbirini tamamlayan iki temel ayağı.

Zamansal olarak birbirini izliyorlar.

Plana göre, önce Gerede yapılacaktı. 2006’da devreye girecek ve 2027’ye kadar Ankara’nın ihtiyacını karşılayacaktı.

Bu yapıldı mı? Hayır.

Çünkü o yıllarda Gökçek’in önceliği, kendi ifadesine göre metroydu.

REVİZE RAKAMLA PRİM YAPMAK

Üzerinde kalem oynatılmayan, temeli atılmayan ilerlemeyen projeler, hazırlayan kurumlarca "revize" edilir; tarih, ileriye atılır.

Gerede’nin 2011’de bitecek olması da bu anlama gelmektedir.

Yani Gerede’nin değil bitmesi, başlaması bile sözkonusu olmayınca, DSİ, 2006 tarihini 2011’e erteledi.

"Kızılırmak projesi 2030’da bitecekti. Süreyi sekiz aya indiriyoruz" sözü ise şu nedenle gerçeği yansıtmıyor:

Bu tarih, nasıl olsa Gerede zamanında yapılacak ve Ankara’nın uzun dönem su ihtiyacını karşılayacak diye DSİ tarafından aslında 2027 olarak belirlenmişti...

Demek ki neymiş:

Gökçek, Kızılırmak İçme Suyu Projesi ile -Aralık’ta getirebilirse- 2027’deki bir projeyi 20 yıl öne çekmiş olmuyor...

İhmal ve gecikmenin yol açtığı çaresizlikle, projelerin yerini değiştirmiş oluyor.

10 milyardan 350 okula su deposu

Melih Gökçek’in açıklamaları, takip açısından azami bir dikkat ve ilgiyi ziyadesiyle hak ediyor.

Bundan 10 gün önce Gökçek, su sorununda zaman kazanmak adına, okulların bir ay geç açılmasını teklif etti.

Geçen haftaki son basın toplantısında 350 okula depo yapılması gerektiğini söyleyip, "Eğer okulların zamanında açılmasını sağlayacaksa, bu depoları biz yapmayı üstleniyoruz" dedi.

Sanki okulların geç açılmasını öneren başka biriymiş gibi.

Sanki okulların geç açılmasını gündeme getiren susuzluk sorunu, başka bir kurumun hatasından kaynaklanmış gibi.

Neyse...

Gökçek,
bir deponun maliyetinin 10-15 milyar (bin YTL) civarında olduğunu belirtti ve "Çok acil ihaleleri yaparız. Ekonomik olarak boyutu neyse belediye olarak karşılarız" dedi.

Eğer Ankara Büyükşehir Belediyesi, 350 okula su deposu yaptıracaksa, biz de yaklaşık 3.5 milyon YTL’ye mal olacak bu ihalelerin ne kadar şeffaf yapılacağını izleyelim.

"Hazine’den sızdırılmış saçma sapan haber!"

Gökçek’in geçen hafta düzenlediği basın toplantısının temel sebebi, Hürriyet’te yayımlanan "Ankara’yı susuz bıraktıran karar" haberimizdi.

Gökçek, bu yazıda Japon kredisiyle finanse edilecek Gerede projesine katılamayacaklarını, önceliklerinin içme suyu değil, metro olduğunu belirtiyordu.

Gökçek toplantıya başlarken, yazısının yer aldığı haberi gösterdi ve "Hazine’den sızdırılan saçma sapan bir haber" dedi.

Bilmeyenlerle paylaşalım: Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan’ın biyografisinde, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in danışmanlığını yaptığı bilgisi de yer alır...

Gökçek, basın toplantısındaki sözüyle, eski danışmanı Başmüzakereci ve Devlet Bakanı Ali Babacan’a en hafifinden ayıp etmiştir...
Yazarın Tüm Yazıları