YILLAR önceydi.Söyleyen, yanılmıyorsam Ahmet Taşgetiren’di.
"İstanbul’da iyi bir belediye başkanı olabilmek için, mutlaka vurgulu bir dil gerekir" demişti.
Hani saatlerce konuşup hiçbir şey söylemeyen politikacılar vardır.
Gazeteci olarak dinliyorsanız; kelimenin tam anlamıyla yanmışsınızdır!
Nereden ve nasıl bir haber çıkarabilirim diye uğraşıp durursunuz.
Onlara göre, konuşmada kullandıkları ses tonu da, içerik de, üslup da hiç önemli değildir; önemli olan uzun konuşmaktır.
Sizin işiniz ise o uzun ve tekdüze konuşmadan okurun dikkatine sunulacak bir bilgiyi haber olarak çıkarmaktır.
Tam bir genellemeyle haklarını yemeyelim.
Sayıları çok değil; ama bunun tersi politikacılar da var.
Onlara getirecek bir sürü eleştiriniz olabilir.
Veya görüşlerine katılmıyor olabilirsiniz.
Ama sözünü dinleten bir politikacının da hakkını teslim edersiniz.
* * *
İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olarak teklif edilmesi dolayısıyla yapılan basın toplantısında, buna bir örnek yaşadım.
Toplantı öncesinde, ikili üçlü grupların aralarındaki sohbetlerini duydukça, "vay canına" diyerek irkiliyordum.
Anlaşılan, bu seçimin önemini, ben bile hakkıyla fark edememişim!
Ne zaman ki, toplantıda Başbakan Erdoğan’a ilk soru yöneltildi; o zaman rahatladım.
Onun cevabıyla, kulislerde arzı endam eden, "Türk’ün Türk’e propagandası" bitiverdi.
O soru şuydu:
"İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olması bize ne kazandıracak?"
Başbakan, alışılanın aksine demagojiye de, propagandaya da hiç tevessül etmeden cevapladı:
"Bu teklif, İstanbul’u bize yeniden kazandıracak bir fırsattır.
Bunu böyle kabul eder ve sonraki adımları buna uygun atarsak kazanan İstanbul olacaktır!"
Kararlılığını bir diğer cümlesi iyice vurguladı:
"Gerekirse özel kanun bile çıkarırız."
* * *
İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olması, ne abartıldığı gibi bir dönüm noktası; ne de sıradan bir ödüllendirmedir.
Uçlarda gezinmenin bir anlamı yok. Evet, bu önemli bir fırsattır.
Bu şehrin sahip olduğu tarihi ve kültürel mirası yenileme ve İstanbul’u daha yeni projelerle tam bir "Kültür Başkenti" olarak bezeme fırsatı.
İlk günlerinde omuzdaş olduğum bu girişimin gelişimini, oldukça yakından izledim.
Arhan Kayar, Korhan Gümüş ve Cengiz Aktar’ın bir sivil toplum projesi olarak attıkları adım, kamunun da katılımıyla ilk hedefine ulaştı.
Artık karşımızda yeni hedefler var.
Ulaşılan bu noktada, girişimin Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu ile Danışma Kurulu Başkanı Egemen Bağış’ın yaşanan süreci toparlayan ve hızlandıran gayretleri unutulmamalıdır.
"Vurgulu bir dille" bu girişime omuz veren Başbakan Erdoğan’ın katkısı da.