Beklenen adım atıldı

BAŞBAKAN Erdoğan suskunluğunu bozdu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilecek yeni cumhurbaşkanı için düşüncelerini açıkladı.

Köşe yazarlarının hemen tamamı, bu açıklamayı Erdoğan’ın aday olacağı biçiminde yorumluyor.

Bu köşenin okurları, düşüncelerimi biliyorlar.

Başbakan Erdoğan, Çankaya Köşkü’ne çıkmayı ister; hakkıdır da...

Cumhurbaşkanlığı gündeme geldiğinde Özal dönemi örnek verilir.

Ardında bıraktığı Anavatan Partisi’nin durumu anlatılır.

Ve Özal’ın Çankaya Köşkü’ndeki çaresizliği.

Oysa söz konusu olan, normal şartlar altında tekrarlanan bir fizik kuralı değil ki...

Türkiye tarihinde yeni bir dönem yaşanıyor.

Bundan 17 yıl önce benzer bir dönem yaşanmışsa, ondan doğru örnek alınmalıdır.

Böyle düşünenlerin ikazlarını duyunca, aklıma o bildik Karadeniz fıkrası geliyor.

Hani Temel yolda yürürken muz kabuğunu görünce, arkadaşlarının koluna yapışmış.

Ve hemen ardından da ikazı gelmiş:

"Sıkı durun uşaklar düşeceğiz!"

* * *

Ben farklı düşünüyorum.

Daha ileriye gideyim.

Başbakan Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı seçilmesi, Ak Parti’yi daha kolay partileştirecektir.

Ak Parti, onun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminin devamıdır.

Hamurunu yoğurduğu partidir.

Bugün hálá partisinin çok üstünde bir kamuoyu desteğine sahip değil mi?

Siyasi yasaklı olduğu günleri düşünüyorum.

Ya da 2002 seçimlerinde kapı kapı, meydan meydan uğraşısını.

Kimseye bulunduğu yeri altın tepsi içinde sunmuyorlar.

Eski fotoğraflara merakımı biliyorsunuz.

Adana mitingindeyiz.

Kürsüde Ömer Çelik konuşuyor.

Meydandan ziyade kulisi gözlemliyorum.

Recep Tayyip Erdoğan’ın partiyi tek başına sırtladığını görüyorsunuz.

Mersin’deki mitingden dönen Erkan Mumcu giriyor içeri.

Kürsüye onu gönderiyor, ardından kendisi çıkıyor.

Değinmeden geçmeyeceğim.

Bugün sayacak olsanız, bir elin parmaklarından daha fazla siyasi lider yok.

Başbakan Erdoğan ile Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu, aynı mazinin insanları.

Bir dönem de omuzdaşlık yaptılar.

Bir diğerini yok saymanın, ya da eleştiri sınırlarını zorlayan üslubun başka bir sebebi olmalı.

Bu sebebin ne olduğu, sanırım bizi daha fazla bekletmeden ortaya çıkacaktır.

Neyse, bu partiye ait her karede Başbakan Erdoğan’ın izi var.

Bir il kongresi sorunundan, dosyası takılan yabancı bir yatırımcının işine kadar her şey ondan bekleniyor.

Onun cumhurbaşkanı ve Abdullah Gül’ün başbakan olacağı bir Türkiye, hiçbir bakımdan "Özal-Akbulut" dönemine benzemez.

Sizin ve benim gibi, Recep Tayyip Erdoğan da değişmiştir, daha da değişecektir.

Gençlik liderliği başkadır; belediye başkanlığı başka.

Siyaseten yasaklılık ya da muhalefet başkadır; başbakanlık çok daha başka.

Sadece onun için değil, hepimiz için geçerli ki, "Taç giyen baş akıllanır".
Yazarın Tüm Yazıları