Paylaş
Cumhuriyet tarihimizin en düşük nüfus artış oranına ulaştık. Bu yavaşlamanın en önemli nedeninin artık Türk insanının, daha kaliteli yaşam standartlarını yakalama isteğinden kaynaklandığını anlamamız lazımken, iktidarın tam tersi bir yaklaşım içinde olması çok düşündürücü. Vatandaşımız dünyadaki tüm yeniliklere ulaşabilmek ve evlatlarına daha iyi, daha kaliteli bir eğitim ortamı sunabilmek için büyük bir mücadele içinde. Birçok aile tüm imkanlarını bu uğurda harcamaktan da çekinmiyor.
Nüfus artışı dünyanın en büyük problemlerinden biri. Özellikle geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde artan nüfus dünyadaki açlık ve yoksulluğu körüklüyor. Türkiye, 77 milyona ulaşan nüfusu ile dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alıyor. Genç nüfusu ise büyük avantaj olarak gösteriliyor. Ama bu genç nüfus avantajını maalesef bir türlü kullanamıyoruz. Çünkü gençlerimize eğitimi için gereken yatırımları yapmadığımız gibi; son yıllarda çıkarılan yeni eğitim sistemi, değiştirilen müfredat ile bilimin önünü açmaya çalışmıyoruz. İlk, orta ve lise seviyesinde ve yüksek öğrenim kurumlarında eğitmen açıklarının sık sık dile getirildiğini görüyoruz.
Genç nüfustaki işsizlik oranını hepimizin malumu. Vasıfsız işler ile genç-lere iş imkanı yaratmak işgücü potansiyelinden yararlanmak anlamına gelmiyor. Bugün birbiri ardına açılan AVM’ler sayesinde hizmet sektöründe
milyonlarca genç istihdam ediliyor. Fakat bu gençlerin gerek kendi gelecekleri, gerekse ülkenin geleceğine yapacakları katkıları sorgulamadan edemiyorum. Hedef Çin’de olduğu gibi sömürü düzeni içinde açlık seviyesinde ücretler ile insan çalıştırmak ise, bu konuda doğru yoldayız.
Türkiye birçok konuda bilim adamı yetiştirmek için gerekli altyapıyı yapmıyor. Yaparmış gibi görülüyor fakat yapmıyor. Teknoloji geliştirme bölgeleri adı altında yapılan çalışmaların sonuçlarını görüyoruz. Tabii bazı gelişmelere imza atılıyor, ama dünya çapında proje veya buluş yapılıyor mu? Sorgularım...
Bu ortamda iktidarın dört bakanı elele vererek nüfus artışını tekrar yükseltmek için planlar yapmaya çalışıyor. Elimizdeki genç nüfusun daha iyi yetişmesi ve daha fazla imkana kavuşması için harcanması gereken kaynaklar, sembolik çocuk yardımları ile çarçur edilmek isteniyor. Hedef Türkiye’nin nitelikli genç nüfusunu körelterek, kuru kalabalık ile bu ülkenin hızla yükselen çıtasını geri çekmek ise seçilen yol doğru hedefe ulaştırır. Açlık ve yoksulluğu önlemenin, toplumu zenginleştirmenin yolu gençlerin iyi eğitilmesi ve bilimden daha fazla faydalanmalarının sağlanmasından geçmektedir.
Türkiye, nüfus konusunda teşvik verilmesi gereken bir konumda mı? Yoksa mevcudu teşvik etmenin gerektiği bir konumda mı? Bunu iyi düşünmek gerekir...
Paylaş