Paylaş
GEÇTİĞİMİZ günlerde Fransa’nın başkenti Paris’in son 2 bin yıllık tarihini üzerine dört bölümlük bir belgesel izledim. Paris’in aslında ilk olarak Galliler (Gaulois) tarafından biraz daha kuzeyde, bugün Nanterre olarak bilinen bir alanda kurulduğunu; bugünkü yer seçiminin ikinci tercihleri olduğu anlatılıyordu. Savaşı kazanmalarına rağmen savunma bakımından zayıf olan şehirlerini yakan Galliler; daha sonra Seine nehri üzerinde bulunan küçük bir adada Romalılarla birlikte bugünkü Paris’i kurmuşlar... Bu belgesel süresince Paris şehrinin tarihi ve 2 bin yıllık süreçte inşa edilen yapıların anlatılmasının yanısıra; günümüzde nerede oldukları, ne kadarının kaldığı ve hatta üzerinde bugün ne yapılmış olduğu da gösterilmekteydi.
İzmir bazı belgelere göre 5 bin, bazı belgelere göre 7 bin yıllık bir şehir olarak maalesef tarihine ve tarihi yapılarına sahip çıkmakta çok geç kalmış bir konumda. Çarpık ve bilinçsiz yapılaşmanın birçok yerde yok ettiği eski tarihi binalar ve kalıntılar; İzmir’den bulunmuş birçok medeniyetin izlerinin de silinmesini de getirmiş. Dünya kültür mirasının bir parçası olabilecek bu yerlerin birçoğu maalesef ya yok edilmiş, ya da üstü kapatılarak bir dahaki yıkıma kadar gizlenmiş durumda...
Genelde tarihi binalarımızı toptan koruma veya tamamen yok etme yöntemi ile şehirlerimizi şekillendiriyor olmamız; tarihimizi günlük yaşantımızın bir parçası yapabilmemize imkan da tanımıyor.
Şair Eşref Bulvarı’nda bir işhanının temelinde çıkan eski bir liman bloğunun korunarak, o binanın bir parçası yapılması dışında bir örneğini göremediğim bu tür uygulamalar; aslında bize çok farklı bir turizmi de kazandırabilir. Bir kale duvarının parçası, amfitiyatronun iki üç basamağı veya bir hamamın kalıntıları doğru sunulması halinde bir cazibe noktası olarak ortaya konulabilinir..
Oysa ki benzer bir kalıntıya rastladığımızda, maalesef ticari getirilerin önde tutulması veya inşaatın durdurularak sürece maddi zarar verebilme ihtimalinin bulunması; bu kalıntının ortadan kaldırılmasının tercih edilmesine neden oluyor.
Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, birçok belediye bu konuda ciddi çalışmalar yapıyor. Bu kazılara şehrimizdeki oda ve borsalar da maddi ve manevi tüm desteklerini veriyor... Hatta bir süre önce İzmirli işadamlarının biraraya gelerek, bu konuda elini taşın altına koymaya karar vermeleri sonucunda kurulan; Tarihi Kemeraltı Yatırım şirketi de yapmayı planladığı projelerini ortaya çıkarmaya başladı.
Fakat maalesef yapılan bu çalışmalar yedibin yıllık tarih üzerinde yaşayan dört milyonluk bir şehir için yetersiz. İzmir’in tanıtımı, ve dünya kültür mirasında hakettiği yeri alması; geçmişin ve burada yaşanmış olan tarihin günümüze yansıtılması ile daha etkin bir seviyeye gelecektir.
Paylaş