Cem Keçe

EVLİLİK VE İLİŞKİLERDE AHDE VEFA

14 Nisan 2013
Samimi insan vefalıdır, sadıktır, evlilik hayatındaki engel ve zorlukları aşmak için azimle çaba harcar, yapması gerekenleri titizlikle yerine getirir. Bu anlamda vefa ve sadakat, çiftin evlilik yaşamları süresince ihtiyaç duydukları ve birbirlerini hoşnut edecek üstün ahlak özellikleridir.

Sevgi, şefkat, merhamet, hamiyet, yiğitlik ve vefa gibi duygular çiftin silahıdır. Bu duygular, çiftin yaşam yolundaki şevkini tetikler ve coşkusunu artırır. Sağlıklı ve mutlu çiftler, doğru sözlü, dürüst, güvenilir, sadık, vefalı ve sorumluluk sahibidirler.
Atalarımız “Önce can, sonra canan!” demişlerdir. Burada can, eştir, canan ise diğerleridir. Çift önceliği birbirine vermeli, bu konuda bencil olmalı, cana kıymet vermeli ve kaybedilmesi göze alınamaz olarak görmelidir. Bu bakımdan büyük fedakârlık gerektirecek konularda önce partnerini, sonra diğer sevdiklerini ve yakınlarını düşünmelidir. Başkalarına gösterilen nezaket, ilgi, saygı ve hürmet eşten esirgenmemelidir. Ayrıca çift evlilik hayatında sinsi tuzaklara düşmemek için birbirine ara sıra hatırlatmalarda ve uyarılarda bulunmalıdır. Kendi hatalarını düzeltmeye çalışmalı, diğeri bir hata yaptığında hemen bırakıp gitmemeli, ona destek olmalı ve yardım etmelidir. İşte gerçek sevgi de budur.

ÇİFTİN ATEŞLE İMTİHANI

Sevgide şefkat ve koruma hisleri hâkim olmalıdır. İnsan sevdiği kişiyi sağlığında da hastayken de sevmeli hatta hastayken ya da yaşlandığında daha fazla sevgi göstermelidir. Bu yapılmadığında vefasızlık olur ve vefasızlık çok can yakıcıdır. Zorluk zamanlarında insanın aşkı, sadakati ve vefası daha çok ortaya çıkmalıdır, elmasla kömür burada ayrılır, bu çiftin ateşle imtihanıdır. Ham altın ateşe konulduğunda işe yaramayan, kötü kısım üste çıkar. O kısım atıldığında saf ve tertemiz altın kalır. Evlilik hayatı çifti zorlukla imtihan eder. Ancak bu imtihanda başarılı olanlar mutlu olabilirler. Kaliteli, aklı başında, yiğit, dürüst, samimi çiftler zorluklardan asla etkilenmezler, her zaman sadakatlerini devam ettirirler. Sadık ve vefalı çift başlarına her ne gelirse gelsin, hep aşkla “BİZ” der. Gerçek vefa ve sadakat budur.

SADAKAT BAĞLILIKTIR, SORUMLULUKTUR 
Sağlıklı ve mutlu bir ilişkinin temeli sadakate dayanır. Çift bazen birbirine yakınlaşmaktan korkar ve uzaklaşmak ister, bu normal ve olağan bir durumdur, ancak sadakat sayesinde birbirlerine bağlı kalabilirler. Sadakat, bağımlılık değildir, bağlılıktır, sorumluluk almaktır, korkuları kontrol etmektir ve duygusal olarak hazır olmaktır. Çünkü çift evlenirken birbirine söz verir. Nikâh memurları; “İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta birbirinizi seveceğinize, koruyacağınıza söz veriyor musunuz?” diye sorar ve çift de sıra ile “Evet!” der. Ahde vefa, verilen sözde durmak, yapılan anlaşmaya sadık kalmaktır. İnsanın önemli karakterlerinden biri de vefalı oluşu ve yapılan sözleşmeye riayet etmesidir. Bu nedenle çift güven ortamına zarar verecek, birbirlerine karşı olan itimatlarını sarsacak davranışlardan, verdikleri sözleri yerine getirmemekten ve yaptıkları sözleşmeleri bozmaktan uzak durmalıdır. Sözünde durmamak ahde vefasızlıktır.

Balayı sistitini hafife almayın

Ben 25 günlük evliyim. Düğün sonrası balayına gittik ve her şey çok güzeldi. Ne bir ilk gece korkusu ne kasılma ne de uzun süren kanamalar yaşadım. 10 günlük balayından sonra eve döndüğümüzde de her şey yolundaydı. Fakat son 4–5 gündür, cinsel ilişki yaşarken ve idrarımı yaparken ağrı oluyor. Ayrıca çok sık idrara çıkıyorum. Acaba ben vajinismus olmuş olabilir miyim?

Yazının Devamını Oku

EVLİLİK KORKUSU

7 Nisan 2013
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, evlilik korkusu yaşayan kişilerin sayısı her geçen gün artıyor. Evlenme korkusunu yenmek için kişinin hem kendine hem de başkalarına güvenmesi ve doğru bilgilere sahip olması gerekiyor.

İnsan doğuştan yalnız ve yarımdır. Evlenmek yalnızlığın paylaşılması ve yarımlığın tamamlanmasıdır. Evlilik korkusu, kişinin geçmiş çocukluk yaşantılarında maruz kaldığı çatışmalar ve çevresinde veya ailesinde yaşadığı olumsuz evlilik örneklerinden edindiği bilgiler doğrultusunda geliştirdiği psikolojik bir bağlanma korkusudur. Farklı geçmiş, farklı kültür ve farklı ailelerde yetişen kişiler karşı tarafa bağlanarak kendilerini çok zorlu ve çatışmalı olabilecek evlilik kurumunun içine sürüklemek istemez. Yani bir nevi kendilerini korumak isterler. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, evlilik korkusu yaşayan kişilerin sayısı her geçen gün artıyor.

MUTSUZ AİLE FAKTÖRÜ 
Ülkemizde dini, ahlaki, ailevi, kültürel ve çevresel baskılar boşanmayı zorlaştırıyor. Evlenen çiftlerin ne olursa olsun boşanmamaları gerektiğinin düşünülmesi, daha iyi eş bulma amacıyla adayları, ekonomik, kültürel ve eğitim alanında sürekli başkalarıyla kıyaslamak ve düğün, nişan gibi geleneksel uygulamaların getirdiği stresin yoğunluğu kişileri evlilikten uzaklaştırıyor ve korkutuyor. Hele kişinin ailesinde anne ve babasının mutsuz ve sürekli tartışıyor olması veya kişinin çevresinde yaşayan evli çiftlerin kavgalarına ya da tartışmalarına şahit olması bu korkuyu ağırlaştırıyor. Mutsuz bir aile ortamı evlilikten soğutuyor.

BAŞARISIZLIK ENDİŞESİ

Ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her 10 kadından sekizi, her 10 erkekten yedisi hayatının bir döneminde cinsel sorunlar yaşıyor. Başta sertleşme sorunu ve vajinismus olmak üzere, cinsel sorunlar çığ gibi büyüyor ve toplumsal yapımızda telafisi çok zor olan yaralar açıyor ve başarısız olma korkusuyla kişileri evlilikten soğutuyor.

EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM ŞART!

Evlenme korkusunu yenmek için kişinin hem kendine hem de başkalarına güvenmesi ve doğru bilgilere sahip olması gerekiyor. Bunun tek yolu Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri ve Evlilik Öncesi Anne, Baba ve Eş Eğitimleri almaktır.

EVLİLİK TANGOYA BENZER!

Yazının Devamını Oku

Sosyal paylaşıma kurban gitmeyin

31 Mart 2013
Son yıllarda yaygınlaşan sosyal paylaşım siteleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de giderek popüler hale geliyor. Sosyal paylaşım ağı kullanımının yaygınlaşması sonucunda özellikle yakın ve mahrem ilişki yaşayan çiftlerde ve evliliklerde sorunlar artmaya başladı.

 Boşanma dilekçelerinde, eşler birbirini sosyal ağlarda kaçamak yapmakla, eski sevgilileriyle görüşmekle ya da sosyal ağ paylaşım sitelerine dalıp birbirlerini unutmakla suçlarken, sosyal paylaşım sitelerinin kurbanı olmamanız için altın değerinde öneriler:
1-Şüphelenen kadın ya da erkek durumu görmezlikten gelmemeli!
“Eşler ya da sevgililer, bu durumu ilk fark ettikleri zaman birbirine karşı açık olmalı ve konuşmalıdır. Görmezlikten gelmek en büyük yanlıştır. Doğabilecek problemleri çözmenin en iyi yolu, olup biteni iyice anlamaya çalışmaktır..”
2-Sosyal paylaşım sitelerinin üyelik ve arkadaşlık talepleri çiftin ortak onayıyla gerçekleşmeli!
“Eski erkek ya da kız arkadaşlarınızdan gelebilecek arkadaşlık taleplerini onaylamak ya da onaylamamak konusunda çiftlerin bir karar alması, çıkabilecek sorunların önüne geçilmesinde oldukça yararlı olabilir.”
3-Sosyal paylaşım hesapları sınırlandırılmalı!
“Sosyal paylaşım sitesi hesap ayarlarından, görünürlüğünüzü sınırlandırarak ya da iletişime geçmek istemediğiniz kişileri engelleyerek, istemediğiniz kişilerden gelebilecek arkadaşlık taleplerini ya da mesajları önlemiş olursunuz. Bunu çiftler adil olarak yaparsa, ilişkileri üçüncü şahıslardan çıkabilecek problemlere karşı korunmuş olacaktır.”

Yazının Devamını Oku

MUTLU EVLİLİĞİN 10 ALTIN KURALI

24 Mart 2013
Tavsiye ettiğimiz birkaç basit ve etkili kurala uymak sizi mutluluğa kavuşturabilir. Çünkü evlilik ilişkisi; sevgi, saygı, paylaşma ve hoşgörü ile yürütülürse mutluluğun, başarı ile yürütülemez ise de mutsuzluğun başlıca kaynaklarından biri olabilmektedir.

Evliliğin yolunda gitmemesinin nedenlerinin başında, birbirini suçlayıcı tavır alma, küçümseme, saygısızlık, sürekli kendini savunma, iletişimsizlik ve saldırganlık gelir. Bu nedenle evliliklerde sorunlar başgösterir. Ancak sorunsuz ilişki olmaz ama sorunlar kronikleşirse korkulan son kaçınılmaz olabilir. Oysa tavsiye ettiğimiz birkaç basit ve etkili kurala uymak sizi mutluluğa kavuşturabilir. Çünkü evlilik ilişkisi; sevgi, saygı, paylaşma ve hoşgörü ile yürütülürse mutluluğun, başarı ile yürütülemez ise de mutsuzluğun başlıca kaynaklarından biri olabilmektedir. Çünkü sabır, sadakat, koşulsuz sevmek, samimiyet, tutku ve saygı olursa mutlu bir birliktelik ve sağlıklı bir seks hayatı olur. İşte size mutlu evliliğin 10 altın kuralı:
 
1- Bankada bir hesap açtığınızı düşünün. Bu hesaba ne kadar mutlu an yatırırsanız ilişkiniz de o kadar mutlu ve uzun ömürlü olur. Amacınız hesabınızı mutlulukla doldurmak olmalı.
2- Birbirinize olan ilgisizliğinizin nedenini bulun. Kıskançlıklar, hep bir arada olma, ilginin çocuklara kayması, maddi sorunlar, evlilik sorumluluklarının ağır gelmesi ve gerçekçi olmayan beklentiler çiftin birbirlerine olan ilgisini azaltabilir.
3- Aklınızda bir anahtarlık hayal edin. Anahtarlığınıza koşulsuz sevme, anlayış, hoşgörü, arkadaş olabilme, samimiyet, şefkat, emek, sabır ve fedakârlık anahtarlarını takın, tüm bu olgular mutlu evliliğin kapılarını açacak altın anahtarlardır.
4- Sevgiliyken yaptıklarınızı tekrarlayın. Çiftler her nedense evlenince, toplumun onlara yüklediği roller doğrultusunda evlilik süreci ile sevgililiği birbirine yakıştıramazlar. Böylece kısa süre önce sevgiliyken yaşadıkları güzel paylaşımları evliliklerine taşıyamazlar. Hatta flörtü evliliğin doğal süreci olarak görmeme eğilimi hâkim olur. Halbuki sevgiliyken yapılan küçük paylaşımların devam etmesi ilişkiyi ateşler.
5- Eşinizin bir konu hakkındaki fikirlerine ya da hayallerine değer verin. Katılmasanız dahi onun ortaya koyduğu fikirlere saygı duyun ve sonuna kadar dinleyin.

Yazının Devamını Oku

BİRDEN FAZLASI CİNSEL MİT Mİ?

17 Mart 2013
Seks, aşk ve ilişkiler hakkında kadınların ardı ardına boşalma veya orgazm yaşayıp yaşayamaması konusunda bu hafta pek çok soru geldi. Bir kadın gerçekten de tek seferde defalarca kez boşalabilir mi, yoksa bu bir efsane mi, cinsel mit mi?

Orgazm olmakla boşalmak aynı şey değildir. Bu nedenle genelde orgazm diye bahsedilen durumlar boşalma olarak algılanmalıdır. Boşalma bedensel bir rahatlamayken orgazm ise bu bedensel rahatlamaya ruhun eşlik ettiği çok yüksek haz veren bir durumdur. Orgazm boşalmayı da içine alan daha geniş bir kavramdır. Orgazmı çeşitli uyaranlar sonucu beynin uyarılması ve bu uyarılmanın etkisiyle, bireyde hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan bir hissin meydana gelmesi olarak tanımlayabiliriz. Her cinsel ilişkide boşalmayı her erkeğin ve her kadının yaşamasını doğal bir deneyim olarak görmek gerekirken, orgazmı ise bir armağan ya da hediye gibi görmek gerekir. Cinsel terapistlerin kadın boşalması veya orgazmı üzerine yaptıkları araştırmalar sonucu elde ettikleri verilere göre, kadınların tek bir cinsel ilişki sırasında birden fazla boşalabileceğini söyleyebilirim fakat bunun net bir sayısı yoktur. Birden fazla boşalma yaşanabildiği olgusu William Masters ve Virginia Johnson’un öncülük ettiği cinsel araştırmaların sonucunda, neredeyse yarım yüzyıl önce belgelenmiştir. William Masters ve Virginia Johnson’un en çok satanlar listesinde olan Human Sexual Response kitabına göre: “Bir kadın sık klitoral uyarılma ile defalarca boşalma deneyimi yaşayabilir. Bunlar ataklar halinde olur. Onlar belirgin doyumlara ulaştırılırlarsa, bir kadın aldığı zevk neticesinde en az üç, dört kez boşalma deneyimi yaşayabilir.” Bu açıklama bütün kadınların birden fazla boşalma yeteneğine sahip oldukları anlamına mı geliyor? Kesinlikle! Örneğin; 800 kişiden fazla kadın üzerinde yapılan bir çalışmada, katılımcıların yaklaşık yüzde 43’ü birden fazla boşalma yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Ancak kadınlar birden fazla boşalabilirlerken, nadiren birden fazla orgazm olurlar.

OLGUN ERKEKLERDE 7 DAKİKA

Erkekler arasında, kadınların birden fazla boşalma özelliğini bilmeyenler hala mevcut olsa da, kadına birden fazla boşalma yaşattığı için havalara giren ve daha fazla boşalma yaşatabilmek için çalışan erkeklerin sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Bunun nedeni aslında kendini iyi hissetmesini sağladığı için erkeklerin birer inadından kaynaklanmaktadır. Cinsel ilişkinin uzunluğu genç ve tecrübesiz erkekler için birkaç dakikayken, olgun erkekler için süre 7 dakikanın üstündedir. Boşalma sonrası meydana gelen ve fizyolojik bir durum olan gevşeme ve çözülme evresinin, boşalma sonrası oluşan nörolojik ve hormonsal değişikliklerin bir fonksiyonu olduğu düşünüldüğünde, her ne kadar kesin sonuçlar bilinemese de, öğrenildiğinde, G noktası ve klitoris uyarısı ritmik yapıldığında ve istemli kasılmalar oluşturulabildiğinde birden fazla boşalma yaşanabileceği kanıtlanmıştır. Dolayısıyla, birde fazla boşalma kesinlikle bir efsane veya bir cinsel mit değildir. Fakat son yapılan çalışmalara göre, gerçekçi sayısı 3’tür. Yani mecazi olarak, yemek yenir, yemeğin üstüne tatlı alınır, ardından da meyve yenilebilir. Kadının fizyolojisi buna müsaittir.

BİRLİKTE ORGAZM ŞART DEĞİL

12 senelik evliyim. Düzenli bir cinsel hayatımız var. Cinsellikle ilgili pek çok şey biliyorum ve eşimi orgazm edebiliyorum. Benden gayet memnun. Fakat 12 senedir hiç birlikte orgazm olmadık. Bu durum bizi çok üzüyor.

Cinsel ilişkide eşlerin mutlaka birlikte orgazm olmaları gerektiği inancı cinsel mit dediğimiz hurafelerden biridir. Pek çok çift, cinsel yaşamlarını bu yanlış inanış yüzünden doyumsuz olarak değerlendiriyor. Oysa kadın ve erkek cinsel yanıtlarının fizyolojik farklılığı kişilerin orgazm olacakları anı tam olarak belirleyememelerine neden olur. Birbirlerinin yanıtlarını tam olarak ve anında bilememeleri gibi benzer nedenlerle çiftler nadiren aynı anda orgazm olurlar. Birlikte orgazm olmak, iyi bir cinsel ilişki için zorunlu ya da daha çok zevk almak için gerekli de değildir. Birlikte orgazm olmayı hedefinizden çıkarıp, sevişmenin verdiği hazları eşinizle birlikte yaşamanız en sağlıklı cinsel eylem olacaktır.

CİNSELLİK HAYAT BOYU DEVAM EDER 

Yazının Devamını Oku

Seks yapma korkusu

10 Mart 2013
Bir erteleme ve kaçınma durumu olan vajinismus, seks yapma korkusudur ve ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her evli on kadından birinde görülür.

Vajinismus stres ve korku sonucu oluşan bir korunma refleksidir. Strese yol açan ise penis-vajina ilişkisi veya hayalidir. “Ya acırsa!” korkusuyla istemsiz bir şekilde yani kadının kontrolü dışında ortaya çıkan vajinismus kasılmaları, cinsel ilişkinin gerçekleşmesine izin vermemek için bilinçdışından köken alan vajinal bir refleks olduğu kadar ilkel ve bedensel bir korku refleksidir de.
Meydana gelen gerginlik, vajina ve çevresini saran pelvik taban kaslarının yani aşk kaslarının istemsiz kasılmasına neden olmaktadır. Vajinismusun dereceleri vardır ve bunlar değişkendir. Bazı vajinismuslu kadınlar çok kısa süreliğine vajinaya penisin dokunmasına izin vermekte, daha sonrasında ise rahatsızlık duyabilmektedirler. Bazılarının ise ağrı eşiği çok daha hassastır. Bunlar vajinalarına bakmaya bile korkarlar, dokunamazlar, jinekolojik muayene olamazlar ya da tampon kullanamazlar.
Vajinismuslu kadınlar genel olarak cinsel birleşme sırasında penisin “bir duvara isabet edeceğini” söylemektedirler. Ayrıca vajina içinde şiddetli bir yanma, ağrı ve acı hissi olduğu tarif edilir.
Vajinismus yıkıcı ve ilişkideki bağlılığı zayıflatıcı olabilir. Vajinismuslu kadınlar kendilerinin deli olduğunu ya da kendilerinin anormal olduklarını düşünmeye başlayabilirler. Cinsel ilişkiden, cinsel yakınlaşmalardan ve karşı cinsle ilişki kurmaktan kaçınırlar. Evli ya da biriyle beraber yaşamaya devam ediyorlarsa, cinsel temaslardan kaçınırlar. Bu nedenle daha az cinsel anları vardır.
Hatırlanması gereken en önemli şey vajinismusun yüzde 100 tedavisinin olduğudur. Sekste acı yoktur. Eğer vajinismus olduğunuzdan şüpheleniyorsanız, istediğiniz cinsel yaşamı sağlamak ve yaşamın tadına varmak için en kısa sürede cinsel terapi almalısınız.
 
Süreyle kısıtlamayın

25 yaşında, henüz balayından dönmüş bir erkeğim. Eşimle cinsel ilişkimiz hakkında konuştuğumuz zaman, eşim gayet iyi olduğumu ve onu mutlu ettiğimi söyledi. Fakat ben bundan emin değilim. Orgazm olduğunu anlayamıyorum ama eşime de bunu soramıyorum. Sizce cinsel ilişkide kadın ve erkek için ideal boşalma süresi ne kadar olmalıdır?

Yazının Devamını Oku

Erkeklerin 10 hatası

3 Mart 2013
Geçen hafta “Kadınların En Mahrem 10 Hatası”nı yazmıştık. Bu kez merceği erkeklere çeviriyoruz. İşte erkeklerin, kadınlarla ilişkilerinde yaptıkları “En Mahrem 10 Hata”

1- Bakımsızlık 
Erkek çok içki veya sigara içerse, kötü, hatta dayanılmaz bir koku yayarsa, hijyenik temizliğine eskisi kadar önem vermezse kadın bundan rahatsızlık duyabilir, zamanla ona dokunmak ve seks yapmak istemeyebilir.
 
2-Aşırı kıskançlık 
Kadına karşı aşırı sahiplenici ve kıskanç tavırlar göstermek belki ilk başlarda iyi bir etki bırakabilir. Ancak erkeğin aşırı müdahaleci tavırları eğer duygusal şiddete dönüşmüşse, kadında olumsuz bir algıya neden olabilir.
 
3-Baskı kurmak 

Yazının Devamını Oku

KADINLARIN 10 HATASI

23 Şubat 2013
İnsan doğası gereği ilişkilerinde “ölümcül günahlar” adını verdiğimiz “hatalar” yapar. Açık olmak gerekirse herkes hata yapar ama bunları yapmamak gerektiğini hatırlayacak birilerinin olmasını ister. Şimdi sıralayacaklarım, her ilişkinin zamanla yıpranıp yıkılmasına yol açan ve kadınların yaptığı çok önemli hataları içeriyor. İşte kadınların 10 hatası:

KUTSAL ANNEYİ OYNAMAK

Annelik tartışmasız kutsal bir olgudur. Bugün hangi topluma bakarsanız bakın annelik kimliğin getirdiği aseksüelite vardır. Ancak bu kimliğinizi yatak oda kapısına asmanız gerekir. Kadınlığınız anneliğin içinde yok olmamalıdır.

ORGAZM TAKLİDİ YAPMAK  
Her şeyden önce bilinmesi gereken şudur; her cinsel ilişkinin sonunda orgazm zorunlu değildir. Kadınlar böyle yaparak erkeklerin kendilerine saygılarını kaybetmelerini engellediklerini, onlara iyilik yaptıklarını düşünür. Belki erkekler ilk anda orgazm taklidini fark etmeyebilir ama daha sonra öğrenmeleriyle kısır bir döngü içine girer ve sürekli sorarak partnerlerinin orgazm taklidi yapıp yapmadıklarını düşünmeye başlar. Bu durum erkeklerde başaramama korkusu adını verdiğimiz performans anksiyetesine neden olabilir.

GİZEM İÇİN ÇABALAMAMAK  
Bir kadının yaptığı en büyük hatalardan biri kocasına ya da erkek arkadaşına en yakın kız arkadaşıymış, “kankasıymış” gibi muamele etmektir. Kız arkadaşlarla konuşulan birtakım kadınsı konuların partnerle paylaşılmaması gerekir. Kadınların ve erkeklerin kendilerine has gizemleri olmalıdır. Gizem tutkuyu besler, tutku ise cinselliğin devamını sağlar.

EROTİZMİ AŞAĞILAMAK

Yazının Devamını Oku