20 Kasım 2006
BEN, dün daha kaliteli, güzel futbol oynanan bir derbi bekliyordum. Ancak, yanıldım. F.Bahçe’nin daha bir oyun sergileyeceğini, Beşiktaş’ın kazanmak için çok şey yapacağını düşünüyordum. Beklentilerim boşa çıktı. Maçın genelinde oyunun sürekli durduğunu, futbolcuların sürekli yere yatıp kalkmadığını gördük. Ben bu Zico’yu anlamıyorum. Elinde Kezman gibi bir hücum silahı var, 71. dakikaya kadar kenarda tutuyorsun. Böyle olunca da Fenerbahçe hücum yapamıyor. Tuncay, topla beraber oynama becerisini kaybetmiş. Ayağına aldığı her top 3-4 metre açılıyor. Tuncay, topla oynama becerisini kaybetmiş. Koskoca 90 dakikada attığı tek şut var. Alex, enteresan bir oyuncu. Bildiğiniz gibi yine kendini pek fazla yormuyor. İki kez gol pozisyonuna girer gibi oldu, son vuruşları yapmayı beceremedi.
F.Bahçe’nin iki stoperi, Güney Amerika’nın en iyileriymiş. Onlar iyiyse demekki Güney Amerika’da futbol bitmiş. Bir türlü topu tutup arkadaşlarına veremiyorlar. Vuruyorlar ama topun nereye gittiğini bilmiyorlar. Takımda savaşan sakatlanana kadar Ümit, Deniz ve Önder.
Alex sahada yoktu
Tümer güya Beşiktaş maçını bekliyormuş. Taraftarın da çok şeyler beklediği Tümer, sanki arkadaş maçı oynarmış gibiydi. Bir de Beşiktaş’ın 79. dakikada Ricardinho ile kaçırdığı bir gol var ki, atsa belki de maçın kaderi değişecekti. Beşiktaş’a bakıyorsun, onlar da bir şey üretemiyor. Alex zaten sahada yoktu. Appiah müthiş bir düşüş içinde. İkili mücadelelerden kaçınıyor.
Devamlı yere yatan, kafa kafaya çarpışan futbolcular... 100. yılın takımı bu mu? Böyle futbol olur mu? Bu maç için söylenecek fazla bir şey yok. İki takım da 1’er puana razı oldu. Bu sonuç, şampiyonluğun diğer adayı G.Saray’a avantaj oldu.
Yüksel bu maçın hakemi değil. Çok zayıf kaldı. Kararlarını geç veriyor. Nobre, sürekli rakiple itişip kakıştı, fauller yaptı. Sürekli itiraz etti. F.Bahçelileri sinirlendirmek için elinden gelen her şeyi yaptı. Sonradan uyandı ve sarı kartını kullandı.
Fenerbahçe maçın hakimi olmadığı gibi gol kaçıran taraf da değildi. Doğru dürüst pozisyonu yok. Bu kadar şuursuzoynayan bir takım olmaz.
Yazının Devamını Oku 14 Kasım 2006
Yönetimin istifa edip etmemesine, idare heyetinin, başkanın değişmesine seyirci değil, genel kurul karar verir. Eğer takımlarını seviyorlarsa, biraz dişlerini sıksınlar. - Beşiktaş taraftarı, Sivasspor yenilgisinden sonra takımı ve yönetimi protesto etti. Siyah beyazlı takımın düzlüğe çıkması için ne yapması gerekir?
BEŞİKTAŞ seyircisi buraya kadar bekledi. Sivasspor maçında aptalca yenilen golden sonra da tepkisini gösterdi. Bir kısmı sesini çıkarmadı, bir kısmı da protesto etti. Taraftar arasındaki bu ikilik hiç hoş değil. Siyah beyazlı camia ancak birleşerek sorunların üstesinden gelebilir.
Beşiktaş’ın son üç maçında 2 beraberlik, 1 mağlubiyeti var. Sivas’a kendi sahasında 1-0 yenildi ancak rakibin en az 10 tane gol pozisyonu var. Sivasspor 6-7 farklı skorla da kazanabilirdi.
Sivaslı oyuncular kaleci ile karşı karşıya kalıyorlar, kendilerini rahatsız eden hiçbir defans oyuncusu yok. Beşiktaş da bulduğu fırsatları değerlendiremedi. Şanssızlık, beceriksizlik, heyecan, sahasında oynamanın verdiği stres...
Beşiktaş, Fenerbahçe maçında böyle oynamayacaktır. Rahatsızlık veren başka şeyler de var. "Tigana gitsin" diyorlar. Ben de kabul ediyorum, Fransız hoca bir şey vermiyor. Ancak, Beşiktaş, son üç maçını kazansaydı, şu anda Fenerbahçe’nin 1 puan önündeydi. Yani, şampiyonluğun tam göbeğinde.
Fenerbahçe ayağına gelen bir sürü imkanı kullanamadı. Eğer iyi futbol oynayıp, topa hakim olup, pozisyon üreten bir takım olsalardı, şu anda en yakın rakibinin 15 puan önündeydi.
Derbilerin havası farklı
Beşiktaş, Fenerbahçe derbisine bir prestij maçı olarak bakacak. Artı 100 yıllık bir rekabet var ortada. Fenerbahçe de bu maça stresli çıkacak. Beşiktaş da daha farklı oynayacaktır.
Beni rahatsız eden Tigana’nın beyanatları. "Ben bu oyuncularla ne yapacağım?" diyor. Takımı sen kurmadın mı? Bu oyuncuları sen almadın mı? "Verin tazminatımı gideyim" diye beyanatlar veriyor. Olur mu böyle bir şey?
Beşiktaş takımı bu kadar çok pozisyon verip gol yememeli. Antalya’da 3-1 öne geçtikleri maçta 4-3 geriye düşüyorsun ve beraberliği güç bela kurtarıyorsun. Nerede kaldı senin büyüklüğün, Beşiktaşlılığın...
Seyirci, "yönetim istifa" diye bağırıyor. Yönetimin istifa edip etmemesine, idare heyetinin, başkanın değişmesine seyirci değil, genel kurul karar verir.
6 puan gerideki Beşiktaş’ı seyirci strese sokmasın. Eğer takımlarını seviyorlarsa, biraz dişlerini sıksınlar. Yönetim ve teknik heyet de gereken önlemleri alacaktır. Çünkü buna mecburlar.
Vurdumduymaz Fener
- F.Bahçe, geçen sezon şampiyonluğu kaybettiği Denizli’de yine takıldı. Sarı lacivertlilerin önünde Kadıköy’deki Beşiktaş derbisi ve zorlu bir maç programı var. Fener bu virajı kazasız dönebilir mi?
F.BAHÇE bu oyunla, zorlu virajı dönemez gibi geliyor bana. Beşiktaş’ın durumu da pek parlak değil. Ancak, bu tip derbi maçları farklı bir havada oynanıyor. F.Bahçe-Denizli ve Beşiktaş-Sivas maçlarını ölçü olarak almamak lazım. Bu haftaki F.Bahçe-Beşiktaş derbisi, Türkiye’nin en önemli maçlarından biri. Futbolcular için de bir vitrin maçı.
F.Bahçeli futbolcular, Beşiktaş karşısında da vurdumduymaz oynarsa, "Türkiye’nin en iyi takımıyız. En iyi oyuncular bizde" diyerek mücadele etmezlerse, işleri zor.
F.Bahçe’nin kadrosu kaliteli oyunculardan kurulu. Bu doğru. Ancak, sahada koşup, mücadele eder, birbirine yardımcı olursan, o zaman becerikli ayaklar iş yapar. Ancak, F.Bahçeli oyuncular becerilerini ortaya koyacak bir futbol oynayamıyor.
Rakibini ısıran, orta sahada mücadele eden bir F.Bahçe görmüyorum. Rakibe o kadar çok top kullanma şansı verirsen başın çok ağrır. Önünde Beşiktaş, Palermo, Trabzon ve G.Saray maçları var. Rakiplerin hepsi de birbirinden zorlu. Bu maçlar, şampiyonluktaki ve UEFA Kupası’ndaki konumunu belirleyecek.
Galatasaray havasını buldu
- Rakiplerinin puan kaybettiği haftayı farklı skorla kapatan G.Saray, zirve yarışına yeniden ortak oldu. Sarı kırmızılılar, geçen sezonki gibi mutlu sona ulaşabilir mi?
YİNE şampiyon olabilirler. Ben, tıpkı geçen sezonki gibi birlik beraberlik havası içerisinde gördüm G.Saray’ı. Bu tip maçları (Sakaryaspor maçı) oynarken atacağın ilk gol çok önemli. Golden sonra rakibini moral olarak da çökertirsin.
Sakaryaspor maça beraberlik için çıkmış. Bu yüzden de savunma yaptılar. Çok önemli oyuncuları sakattı, Capurro oyuna ikinci devre girdi.
Kendi sahanda oynuyorsun. Golü bulacaksın ve doğal olarak da kazanacaksın. Ümit’in yaptığı mükemmel bir asist var. Karambol değil, bilinçli bir şekilde hazırlanmış ve atılmış bir gol. G.Saray, Rize’de yenildiği maçta bile ikili mücadeleye girdi. Orada pozisyon buldular, çok sayıda fırsat yakaladılar ve değerlendiremediler.
Sarı kırmızılı futbolcular sahada mücadele ediyor, adam kovalıyor, birbirlerine yardımcı oluyor.
Geçen sezon şampiyon oldukları maçlardaki gibi bilinçliler. G.Saray, bu sezon da şampiyonluk yarışının içerisinde. Trabzonspor’da büyük bir düşüş var. Onlar da atılım yapmak için Fenerbahçe maçını bekliyor.
Yazının Devamını Oku 11 Kasım 2006
İNATÇI antrenörden hiç hoşlanmam. İyi gitmeyen bir şeyde ısrarın anlamı yoktur. Ümit Özat iyi oynuyorsa onu kenarda tutmayacaksın. Kaldı ki, kenarda oturmaması gerektiğini, bir maç önce kanıtlamış. Bu takımda Aurelio da oynar, o da kenarda. Yerine Deniz oynuyor, ama Deniz onun gibi oynayamaz. Zico, hatasını ancak 75. dakikada gördü de, Deniz’i çıkarıp Aurelio’yu aldı. Ama insan maçın son 15 dakikasına kadar bekler mi, bu değişikliği en azından devre arasında yapmalıydı. İyi tarafı, Appiah yavaş yavaş orta saha gibi oynamaya başladı. Herhalde kulakları çekildi.
Deivid santrfor değil, sen bir de onu tek başına santrfor oynatırsan, olmaz. Öncelikle tek santrforun özelliği, gelen topa hakim olacak, onu takımına kazandıracak. Deivid’de bu özellik yok. Önüne atılan topları bile ikili mücadeleye girip kazanamıyor.
Sonra bakıyorsun Zico, Deivid’i çıkarıp Kezman’ı alıyor. Eğer maçı kazanmak istiyorsan, Deivid’i de çıkartma, niye onu kenara alıyorsun... İnat edip Ümit’i oynatmayacaksan, Tuncay’ı da sağ tarafta oynatma bari. Onu sağa koyunca Tuncay’ı da oyunda kaybediyorsun. Kenarda bir şeyler yapabilmek için ağdaki uskumru gibi çırpınıyor. Alex 3 tane korner attı, hepsi bu. Bütün kornerleri o atıyor, kimseye bırakmıyor. Herhalde kornerleri atmak mukavelesinde varmış! Ya Uğur Boral’ın sol tarafta yaptığı ne... Belki ileride takıma yararlı olur, ama şu anda orada oynayacak en iyi adam Ümit. Zico bir sürü hata yapıyor, yetmiyor bu hataları da görmüyor.
Kratochvil ile Yusuf
Denizlispor, F.Bahçe karşısında her şeyini ortaya koydu. Pozisyon da vermedi. Kratochvil tek başına defans yaptı, bravo. Gerçi, F.Bahçe’den üzerine fazla gelen de yoktu. Yusuf istediği gibi oynadı F.Bahçe savunmasıyla. Yanında süratli, çabuk bir oyuncu olsaydı, Denizlispor’a maçı kazandırabilirdi. Tüm futbolcular görevini iyi yaptı, ama Kratochvil de Yusuf da süper oynadı. Yusuf’un ayağından topu almak da biraz zor.
F.Bahçe kötü mü oynadı, hayır. İyi mi oynadı, o da hayır. Pozisyon üretti mi, hayır. Şut attı mı, hayır. Arkada topu geveleyip durdu. Şimdi düşünün bu Denizli, F.Bahçe’yi geçen sezon bileğinin hakkıyla şampiyonluktan etmiş, kendisi de kümede kalmış. Peki, F.Bahçe’nin bu kadar vurdum duymaz oynaması mı lazım... Tamam rakibine kini yok, ama insan maçı kazanmak isteyecek hiçbir harekette bulunmaz mı.
Yazının Devamını Oku 8 Kasım 2006
FENERBAHÇE’nin böyle bir kupa maçına yedeklerle çıkması şaşırtıcı. Ciddi bir maçtı ve oyuncu denemesinin de manası yoktu. Dinlenme denirse, dinlenecek adam Ümit’ti. Merak edilen de Aurelio ile Deivid, biraz da Deniz. Çünkü A takımda oynayabilecek oyuncular onlar.
Ümit bildiğimiz gibi. Önder rahat, risksiz oynuyor. Peki Serkan nerede? Kadroda o yoktu. Ne oldu bu Serkan’a, ayağı kırıldı da bizim haberimiz mi yok... Geçen yıl milli takımda oynuyordu. Antrenör böyle oyuncuyu dışlayamaz. Polemik yaratan bir futbolcu da değil. Sakin, dedikodu yapan biri de değil Serkan.
O santrfor değil
Gelelim Deivid’e... Dün iki gol attı. Diğer iki golde de büyük payı vardı. Birinde Kemal’e verdi o da Semih’e attırdı. Diğerinde de yine Deivid’in vuruşu kalecinden döndü, Semih tamamladı. Deivid gün geçtikçe düzeliyor. Zeki, topla ayakları da çok iyi, oyunu iyi görüyor, nereye gideceğini biliyor, ama meşin yuvarlağı rakipten sökme gücü yok. Fizik olarak güçsüz değil de ikili mücadele girmeyi sevmiyor. Yoksa bazen rakipleri çarpıyor, kımıldamıyor bile.
Deivid’in bu durumuyla da problem doğuyor. Alex’in yerine oynayabilecek futbolcu, ama santrfor değil. İyi futbolcu, ancak onu santrfor düşünerek almışlarsa hata yapmışlar. F.Bahçe’nin santrforu değil. Fener’in santrforu Kezman. Hem koşan, hem kafaya çıkan, hem iyi vuran iyi bir santrfor Kezman. O da Sivasspor maçında denenebilirdi. Manisa maçında bildiğim kadarıyla oynamak istemiş, "Sen dinlen" demişler.
Aurelio şaşırmış
Takımda banko oynayan, en iyilerden biriydi Aurelio. Yedek kalınca o da nasıl oynayacağını şaşırmış. Onun da kendi sistemi bozulmuş. Eskiden topu aldığında geri dönüyor, ama cesaretlendiği zaman ileri gidiyordu. Bu sene yine sadece geri oynamaya başladı. Zico’ya hatalı bir oyuncu olarak gözükmek istemiyor ve garanti paslara gidiyor. Halbuki geçen sene ileri çıkıyordu, başarılı oluyordu. Şimdi aynı şeyi Deniz yapmak istiyor, onun gibi başarılı olamıyor. İleride yapar mı bilmiyorum, ama kendine güveni gelmesi lazım. Oynamayan futbolcular oynadıkları zaman iyi şeyler yapmak isterler ki göze girsinler. Bu da onların hep aleyhlerine olur, çünkü hata yaparlar.
F.Bahçe Sivas’taki maçı önemsemeyip böyle bir kadro çıkarıyorsa, skoru ve farkı ben de önemsemiyorum. Önemli olan F.Bahçe’nin maça bakış açısıydı. Bir kupa maçında oyuncu denenir mi? Oyuncu antrenmanda, özel maçta denenir, ama F.Bahçe böyle yapıyor.
Yazının Devamını Oku 7 Kasım 2006
Yönetimde, teknik kadroda bir iç çekişme var. Geçen yıl Fenerbahçe ile şampiyonluk mücadelesi verirken, birbirlerine bağlıydılar. Bu sezon ise sorunlarla boğuşuyorlar... G.Saray ligde ve Avrupa’da iyi gitmiyor. Rize’de baskılı oynamasına rağmen maçı çeviremeyen sarı kırmızılı takımın sorunu ne?
GALATASARAY’ın bu sezon sorunu çok fazla. Rize maçında sahanın zemini çok kötüydü. G.Saray topun hakimi olmasına rağmen bir türlü istediği golleri bulamadı.
Sarı kırmızılı takımda çok iyi anlaşan Song’la Tomas bu sezon uyumsuzluk yaşıyorlar. Bunda Shakhtar Donetsk’ten kiralanan Tolga’nın da etkisi var. Tomas gönderilecek, Song gitmek istiyor. Oyuncuların dengesi bozuldu. Eski formlarından uzaktalar.
Görülen sıkıntılar
İngiltere’deki Liverpool maçına bakın, sıkıntıları görürsünüz. G.Saray defansının bu tarz golleri yememesi lazım. Duran toplar sarı kırmızılı takımın kalesinde hep tehlike oluşturuyor. Goller de bu şekilde geliyor. Liverpool maçında o toplara nasıl vurduruyorlar anlamıyorum. PSV maçında direğin dibinde iki oyuncu elini kolunu sallayarak gol atıyor.
Rize’de de buna benzer bir gol yedi G.Saray. Defans pozisyon alamıyor, adeta uyuyor. Song’la Tomas’ın arasına düşen toplar hep tehlikeler yaratıyor.
Rize’de saha ağır olduğu için G.Saray, doldur-boşalta döndü. Rize’nin iki tane iyi oynayan stoperi var; Bashir ile Serhat. Her ikisi de G.Saray maçında mükemmel oynadı. Bütün kafa toplarını aldılar.
Anadolu takımları artık büyük takımlardan korkmuyor, rakibine saldırıyor. Eski korkaklıklarını üzerlerinden attılar. Büyük takım oyuncuları ile küçük takım oyuncuları arasında çok büyük fark yok.
G.Saray’ın başka problemleri de var. Başkan Özhan Canaydın toplantı yapıyor, Adnan Sezgin’i bu toplantıya almıyor. Sezgin’i göreve Adnan Polat getirmiş. Böyle bir uyumsuzluk olabilir mi? G.Saray yönetiminde, teknik kadroda bir iç çekişme var. Geçen sezon Fenerbahçe ile şampiyonluk yarışı verirken birbirlerine bağlıydılar. Aynı bağlılık bu sezon yok.
G.Saray’ın genç ve yetenekli oyuncuları var. Bir de miadını dolduran oyuncular var. Hasan Şaş mücadele ediyor, iki ayağı ile topa vuruyor. Ancak çalım yapmaya bayılıyor. Oysa bir oyuncunun saha şartlarına göre kafasında nasıl oynayacağını planlaması lazım.
Necati’nin hızlı form tutup, sahadaki yerini alması şart. Çünkü Necati, mücadeleye giren, şut atan, kafa toplarına vurabilen etkili bir golcü. G.Saray, Necati’den faydalanamıyor.
Yanlış oyuncu tercihi
Gerets’in oyuncu tercihleri yanlış. Orta sahada ayakta duran tek adamını oyundan çıkartıyor. Bu değişiklik sonrası orta saha sadece Arda’ya kalıyor. O da ağır saha şartlarında boğuluyor. Düzgün bir hava olsa, Arda rakiplerini daha çabuk geçecek ve istediklerini yapabilecek.
Böylesine ağır saha koşulları güçsüz takımlar için avantaj. Çünkü güçlü takım topu istediği gibi kullanamıyor. Güçsüz takım bu şartlarda sahadan istediği sonucu alabiliyor.
Hepsi Beckenbauer!
Æ Beşiktaş 4 gol attığı Antalyaspor maçını kazanamadı. Taraftarın ’istifa’ çağrısında bulunduğu Tigana, gemiyi terk etmeyeceğini söylüyor. Yönetim de eleştirilerden fazlasıyla nasibini aldı. Siyah beyazlılar bundan sonra ne yapmalı?
BEŞİKTAŞ’ta herkes kendini ispat etme çabası içerisinde. Antalya’da yedikleri goller evlere şenlik. Deplasmanda 3-1 öne geçiyorsun, halı gibi sahada oynuyorsun ve skor bir anda 4-3 aleyhine oluyor. Beşiktaş gibi büyük bir takım nasıl böyle bir gaflete düşebilir.
Siyah beyazlı futbolcular kendilerini Beckenbauer gibi görmeye kalkıp, ince işler yapmaya kalkıyor. Onların işi kademeye girmek, yardımlaşmak, basit oynayıp, topu ileriye vermek. Bunun yerine, ’ben de büyük futbolcuyum’ havasına girip, fantaziye kaçıyorlar, topuk paslarıyla kendilerini göstermeye çalışıyorlar.
Bir futbolcu yapamayacağı işlerin altına girmemeli. Buna mani olacak kişi ise teknik direktör Jean Tigana. Oyuncularına böylesine lüzumsuz işleri yapmamaları gerektiğini anlatmalı, onları disipline sokmalı.
Serdar’ı Bursaspor’dan Tigana aldı. Devamlı da oynatıyor. Onun yerine daha iyi oynayacak oyuncular yok mu? Var tabii ki. Delgado devamlı sakatlanmaya başladı. Ricardinho attığı golün dışında yok.
Bir takıma ağırlığını koyacak güçte değil. Topu ayağına aldığı vakit, olumlu kullanmak yerine kenarlara veriyor.
Beşiktaş seyircisi farklı bir oyun bekliyor. Siyah beyazlı takım 3-1’den sonra oyunun hakimi olacağına üstünlüğü Antalyaspor’a kaptırdı ve beraberliği zor kurtardı.
Isıran takım
Beşiktaş ısıran bir takım. Koşuyor, mücadele ediyor. Ancak şahsi kompleksler, kendini ispat etmeye çalışan futbolcular yüzünden bu durumlara düşüyor. Bobo gol yollarında faydalı. Ancak, Gökhan Güleç Beşiktaş’ın santrforu değil.
Fenerbahçe özelliğini kaybetmiş
Æ 6 puan geriden gelip 3 puan öne geçen F.Bahçe’nin önünde zorlu maçlar var. Sarı lacivertliler bu performansını devrenin sonuna kadar sürdürebilir mi? Zico’nun kadro tercihini doğru buluyor musunuz?
SON dönemdeki maçlara bakıldığında, Zico’nun kadro tercihini doğru buluyorum. Yalnız ortada bir sıkıntı var. Fenerbahçe, kendi sahasında oynadığı maçlarda bile rakiplerine bu kadar çok top kullanma şansı vermeye devam ederse, büyük karşılaşmalarda başı çok ağrır.
Bu oyun tarzıyla kalesinde çok pozisyon verir. Çünkü, sarı lacivertli futbolcular ikili mücadelelere girmiyorlar. Gaziantepspor maçının ikinci yarısında tipik bir İtalyan takımı hüviyetine büründüler. Kendi sahalarında kapanıp, kontrataklarla golü buldular.
Ancak, bu oyun tarzı Fenerbahçe’nin geleneğinde yok. Fenerbahçe’nin alışılmış oyun tarzı; teknik düzeyi yüksek oyuncularla topun hakimi olmak. F.Bahçe tarihi boyunca hep topun hakimiydi. Bugün bakıyorum,
Fenerbahçe bu özelliğini kaybetmiş. Topa hakimiyeti yok ama becerikli oyuncularıyla işi çözüyor. Ancak, önemli maçlarda becerikli oyuncular iş yapmayabilir. Rakip sert oynar, senin önemli oyuncularını sıkı markaja alır. Bu yüzden Fenerbahçe’nin zorlu maçlarda rakibe topla fazla oynama ve pozisyon şansı vermemesi lazım.
Yazının Devamını Oku 4 Kasım 2006
FENERBAHÇE gibi büyük bir takımın kendi evinde topu rakibe bırakıp, mahkum oynaması akıl alacak iş değil. Bu futbol anlayışı Fenerbahçe için çok tehlikeli. Eğer böyle oynamaya devam ederse, büyük takımlar karşısında başı çok ağrır. Fenerbahçe defansı topu oyuna geç sokuyor, çok yana oynuyor, en sonunda da topu yere vuruyor. Böyle olunca da topun hakimiyeti rakibe geçiyor. Defans topu ileri vurduğu zaman, duvara çarpmış gibi geri dönüyor. Çünkü, orta sahada mücadele eden bir tek Deniz var. Onun dışındakiler top ayağıma gelsin diye bekliyor. Aslında bu işi yapması gereken biri daha var. Appiah asıl görevini yapmak yerine başka işlere soyunuyor. Gerçi mükemmel bir gol attı. Ancak, onun asıl görevi orta sahada baskı yapıp, rakibi bozmak, oyunu organize etmek.
İlk devredeki Fenerbahçe ile ikinci devredeki arasında çok büyük fark var. İlk yarıda Gaziantep topu istediği gibi kullandı, bir sürü de pozisyon buldu. Ümit’in oyuna girmesiyle birlikte daha derli toplu bir görüntü sergilemeye başlayan Fenerbahçe, ikinci yarıda hücuma daha çabuk çıkmaya başladı. Goller de bu şekilde geldi.
Son haftalarda yedek kalan Aurelio’nun kafasını değiştirmesi lazım. Geriye değil, ileriye doğru oynamalı. Orta sahayı bir tek Deniz’e bırakırsanız kalenizde büyük tehlike yaşarsınız.
Kendi sahanda rakibine rahat top oynama fırsatı veriyorsun. Gaziantepsporlu oyuncular sürekli Fenerbahçe onsekizi içinde dolaşıp durdu. Fenerbahçe galipken bile oyunu bir türlü koparamadı.
Patronlar çok olunca...
Fenerbahçe’de Önder, Lugano, Ümit ve Deniz’in dışında herkes takımın patronu olmaya çalışıyor. Alex’in kalitesi belli. O mücadeleye girmiyor. Son golü atan Tümer hala Fenerbahçe’ye ısınamamış durumda. Kendi içinde problemi var. Bir türlü rahat oynayamıyor. Halbuki takımın ona karşı problemi yok.
Fenerbahçe’nin sahası böylesine bir havada balçık çamura dönüşmedi. Demekki, bakımı iyi yapıyorlar.
Fenerbahçe takımı sahaya çıkıyor, bazı oyuncular uzun kollu formalarla, bazıları ise kısa kollu formalarla oynuyor. Koskoca Fenerbahçe Kulübü’nde forma mı yok? Türkiye’nin en zengin ve köklü kulüplerinden bir tanesi olan Fenerbahçe’ye yakışıyor mu?
Fenerbahçe’nin böyle bir havada 4-1 kazanması güzel bir şey. Sarı lacivertliler, kupada 2-0 yendiği Gaziantepspor’un dün bu kadar dirençli ve düzgün bir oyun çıkaracağını beklemiyordu. O maçta her iki takım da eksik bir kadroyla mücadele etmişti.
Fenerbahçe eğer rakibe bu kadar top kullanma şansı vermeye devam ederse ileride başına çok iş gelir. Kimse mücadeleye girmiyor. Böyle bir oyun tarzı, böyle bir sistem, böyle bir anlayış yanlış.
Yazının Devamını Oku 31 Ekim 2006
Manisa'da attığı 3 golle liderliği getiren Deivid iyi bir futbolcu. Ancak o, Fenerbahçe'nin santraforu değil. İleride kuvvetlenir, vücudunu da kullanarak oynarsa iş yapar. Kezman ise tam Avrupai bir santrafor.
- Sakatlanan Kezman'ın yerine forma giyen Deivid, Gaziantep kupa maçından sonra liderlik sınavında da sarı lacivertli takımı sırtladı. Kezman iyileştiği zaman kim oynamalı?MANİSA'da üç tane nefis gol atan ve liderliği getiren bir Deivid var. Bu doğru. Ancak, iki tane de yüzde yüz gol kaçıran bir Deivid izledik sahada. Brezilyalı futbolcu, gol yerlerinde becerikli. Ancak, forvete ona atılan topların hiçbirine hakim olamıyor. Hiçbir topu kendi arkadaşına kazandıramıyor.
Futbol kalitesine baktığınız zaman iyi bir oyuncu. Ancak, Fenerbahçe'nin santraforu değil. İleride kuvvetlenir, vücudunu da kullanarak oynarsa tamam. Kezman'a baktığınız zaman ondaki santrafor özelliklerini görebiliyorsunuz. Deparlı, dripling yapan, ikili mücadeleye giren, topa vurabilen bir futbolcu. Deivid ise daha çok plaselerle oynayan, yumuşak toplara vurarak netice almaya çalışan bir oyuncu tipi. Kezman'ın farklı bir kumaşı var, tam Avrupai bir santrafor.
Avrupa'nın sayılı santraforlarından biri olan Kezman, iyi oynadığı zaman çok faydalı olur.
Bu futbolla zor
- Vestel Manisaspor'u yenerek yeniden lider olan Fenerbahçe, zirvedeki yerini ligin sonuna kadar koruyabilir mi? Sarı lacivertliler, bu futboluyla UEFA Kupası'nda ne yapar?FENERBAHÇE, Vestel Manisaspor karşısında oynadığı futbolla ligde liderlik koltuğunda çok zor oturur. Sarı lacivertli futbolcular, eğer rakibinin pas yapma hatasından değil de kendi kazandığı kazandığı toplarla futbol oynamaya çalışırsa bu, sonuca da yansır. Böylece o koltukta daha rahat otururlar.
Vestel Manisaspor-Fenerbahçe maçına bakıyorsun, ev sahibi takımın oyuncuları Fenerbahçe'nin 18'inin üzerinde dolaşıyor. Pozisyonlar hazırlayan, topu kullanan takım Vestel Manisaspor. Tekniği üst düzeyde olan bir takım olan Fenebahçe'nun bu kadar mahkum olmasının tek sebebi futbolcular. Bu oyuncuların başında da Appiah geliyor. Ganalı futbolcuda enteresan bir kafa yapısı değişikliği var. Appiah'ın ön libero oynayan bir orta saha oyuncusu olarak yapması gereken şeyler neler? Sayalım... Orta sahayı organize etsin, ikili mücadeleye girsin, topu olumlu kullansın.
Ancak bakıyorsunuz o, fevkalade disiplinsiz. Nerede durduğunu, nereye gittiğini bilmeyen bir görüntüde. Bir orta saha oyuncusu tabii ki gole gidebilir. Ancak, orada durup ofsaytta kalması bence yanlış. Appiah'ın bu vurdumduymazlığı yüzünden başka oyuncular da sallanmaya başladı. Yanındaki Deniz'in anası ağladı. Zico'nun bu soruna bir çözüm bulması şart.
Hiçbir antrenör dokunulmaz değildir - Zico son 3 maçta alternatifsiz oldukları öne sürülen Rüştü, Ümit ve Aurelio'yu kesti. Yerlerine oynayan futbolcular da başarıyla görev yaptı. Bu hamlenin arkasında başkan Aziz Yıldırım ve yönetim mi var?
FENERBAHÇE Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım böyle şeylere karışmaz. Kulübün başkanı olarak yemeğe davet eder, toplantı yapar, önerilerde bulunur, kötü futbolun sebeplerini sorar. Bunlar çok farklı şeylerdir. Hiçbir antrenör de dokunulmaz değildir. Takım kötü gitmeye başladığı zaman "orada dur", "bize göre yanlış yapıyorsun" derler.
Ancak, bu antrenörün işine karışmak, takımı yapmak olarak algılanmamalı. Zico, Serkan'ı sağbek olarak biliyor. Çünkü kasetlerde böyle görmüş. Oysa, Fenerbahçe'nin Aurelio dışında ikili mücadeleye girme dinamizmine, ısırma karakterine sahip oyuncusu yok. Serkan ne güne duruyor? Ona bu bölgede şans verse, hem ikili mücadeleye girip rakibi yıpratır, hem de orta sahaya dinamizm getirir. Ancak, bunu ona kimse anlatmamış.
Ümit, dört senedir her maçı oynuyor. Belki son 3 maçta onu dinlendirmek maksadıyla oynatmamış olabilir. Kaldı ki,
Ümit, oynadığı bölgenin oyuncusu da değil. Onu stoperlerde kullanamaz. Çünkü
Lugano var,
Edu var.
Önder bence oynadığı bölgenin dokunulmazı.
Zico, sezon başında
Önder'i oynatmayarak Fenerbahçe'ye büyük zarar verdi.
Deniz gibi
Önder de ön libero oynayabilir.
Avrupa'nın sayılı santraforlarından biri olan Kezman, iyi oynadığı zaman çok faydalı olur.
Bu futbolla zor
Yazının Devamını Oku 30 Ekim 2006
FENERBAHÇE, çok iyi futbol oynayan bir takımı, akıllı bir oyunla yenip, liderliği eline geçirdi. Aslında Fenerbahçe’nin futbolu hiç iç açıcı değil. Neden? Çünkü Fenerbahçe’nin orta sahası Appiah’a emanet. En fazla ofsayta düşen Appiah. Gol atmak için uğraşan Appiah. Gol atmak onun görevi mi? Ve geride çabalayan, bunu yaparken de olumlu hiçbir iş yapamayan bir Tuncay.
Fenerbahçe, böylesine kaliteli oyuncuları ile topa hakim olamıyorsa, bunun tek bir nedeni, ikili mücadeleye girmemesi. Eğer ikili mücadeleye girip topu kazansalar, o zaman yetenekleri ortaya çıkacak. Ama bekliyorlar ki, rakip hata yapsın.
Solda Uğur Boral, sağda Önder... Allah’tan Önder iyi oynamaya başladı ve bir sürü akını kesti. Birinci golde iki stoperin hatası var. Edu’nun verdiği pas kötü. Ancak, Lugano’nun da böyle bir çalım yememesi lazım.
Appiah, birçok pozisyonda egoist davranıp topu yanındaki arkadaşına vermek yerine kendisi kullandı. Kendini takımın patronu gibi görüyor. Bu tarz bir oyuncu değil ama kafası değişmiş.
Akıllı oynadılar
Eğer Appiah böyle oynayacaksa, Fenerbahçe gücünden çok şey kaybeder. Onun birinci görevi orta sahayı organize etmek. Fenerbahçe olumlu mu oynuyor? Bence değil. Ancak, akıllı oynadığı kesin. Zico, UEFA Kupası’nı da düşünerek ayrı bir takım çıkarmış.
Deivid’in attığı üç gol de fevkalade güzel. Ancak, o yırtıcı bir santrfor değil. Düzgün ayakları var. Maçta da bunu gösterdi. Topla buluştuğu anda etkili bir isim.
Bu arada Fener’in yediği bir ikinci gol var ki, amatör takımlar yemez. Vestel Manisaspor, topla çok oynadı. Sürekli Fenerbahçe ceza sahasının üstündeydiler. Rakibe böyle fırsat verirsen, biri vurur gol olur. İkili mücadelelere giriyorsun ve rakibin hata yapmasını bekliyorsun. Topun hakimi değilsin ama becerikli ayaklarınla üç gol atıyorsun. Fenerbahçe, Avrupa’da böyle oynarsa, kalesinde çok gol görür.
Yazının Devamını Oku