Can Bartu

Mazereti var

3 Ekim 2006
Üç büyükler iyi gitmiyor. Başarısızlıkta yanlış oyuncu tercihleri yapan antrenörlerin payı büyük. Zico’ya yapılan eleştiriler çok sert. Fener’in hocası yeni geldi, takımı tanımıyor. Zaman tanımak lazım.  Ligin 8. haftasında lider Vestel Manisa, F.Bahçe’ye 4, Beşiktaş’a 7, G.Saray’a 9 puan fark attı. Üç büyükler neden bu kadar kötü? Bu başarısızlıkta teknik direktörlerin payı ne kadar?

BENCE
bu tablo, ligimizin ne kadar sağlıklı olduğunu gösteriyor. Ancak, ortada bir gerçek var; üç büyükler iyi gitmiyor. Oynadıkları futbol tatmin edici değil. Bir takımın şansı yoktur, kaybeder. Bu, öyle bir şey değil.

Tabii, bu başarısızlıkta antrenörlerin de payı var. F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş’ın hocaları, genellikle oyuncu tercihlerinde yanlışlıklar yapıyor. Trabzonspor, Ziya Doğan’dan sonra toparlandı.

Fenerbahçe’nin diğer iki takıma göre bir mazereti var. Hocası yeni ve oyuncuların çoğu sezon öncesi hazırlık kampında bulunmadılar. Üstelik kondisyonerleri değişti.

Zico’ya yapılan eleştiriler çok sert. Ancak, adama da zaman tanımak lazım. Gerets, geçen sezon takımı şampiyon yaptı. Onu da fazla suçlamak doğru değil. Tigana, istediği oyuncuları aldırttı. Ancak, helvayı bir türlü yapamıyor.

Sakatlıklar antrenörlerin belini büküyor. F.Bahçe’de böyle bir problem yok ama Beşiktaş ve G.Saray’ın sakat futbolcuları çok.

Ligin henüz 8. haftası geride kaldı. Antrenör değişikliği çözüm değil. Alacağın adamın kısa sürede takıma uyum sağlaması güç.

Kalburüstü antrenörlerin takımları var. Üstelik getireceğin antrenöre iyi para vermek zorundasın. Değişiklik kısa sürede sonuç vermez.

Oynatmıyorsan ilgi göster...

Æ F.Bahçe’de kadroya giremeyen Serkan, Mehmet Yozgatlı ve Deniz’in devre arasında ayrılmak için yönetime başvurduğu söyleniyor. Bu oyuncuların tavrı için ne diyeceksiniz?

SERKAN
geçen sezon sürekli 11’de şans bulan bir oyuncuydu. Deniz ve Mehmet Yozgatlı da sürekli oynayan isimlerdi. Zico geldikten sonra üçü de kadroya giremiyor. Bu yüzden de rahatsızlık duyuyorlar.

Bu oyuncuları yeni antrenöre birileri mutlaka anlattı, futbolcuların özellikleri hakkında bilgi verdi. Benim anlamadığım bir şey var. Zico, bu insanların talimatıyla mı hareket ediyor? Henüz Fenerbahçe’yi tanımadığını düşünüyorum. Brezilyalı futbolcuları tanıdığı için onlara şans veriyor.

Fenerbahçe’de futbolcuların performansına baktığınız zaman, en basiti ve görüneni Lugano’nun yerine Önder’in oynaması lazım.

Fenerbahçe fevkalade kötü oynuyor ve gittikçe de kötüleşiyor. Kadroya giremeyen oyuncular doğal olarak forma istiyor. Sarı lacivertli takımda iyi para kazanıyorlar ama ortada bir sorun var; şans bulamıyorlar.

Uzun süre forma şansı bulamayan futbolcular, zamanla becerilerini kaybediyorlar, takıma koyduğun zaman da iyi işler yapayım derken, saçmalıyorlar.

Zico,
futbollarına güvenmediği oyuncuları kadroya almayabilir. Ancak, onlarla meşgul olması lazım. Bu oyuncuların ayrılmak istemesinin bir sebebi de hocalarından ilgi görmemeleri gibi geliyor bana.

İnandığını çağırdı

Æ Macaristan ve Moldova ile kritik maçlar oynayacak olan A Milli Takım, bu iki sınavdan nasıl bir sonuçla çıkar? Terim’in aday kadroya lider Vestel Manisa’dan oyuncu çağırmamasını nasıl değerlen-diriyorsunuz?

ÜÇ
büyük takımda oynayan futbolcuların çoğu formsuz olabilir. Ancak, bu onların kalitesiz olduğu anlamına gelmez. Terim, inandığı, Milli Takım’da iyi oynayacağını düşündüğü oyuncuları çağırdı.

Bu oyuncular ligde kötü oynayabilir ama milli maçta farklı bir görüntüyle çıkar karşımıza.

Terim’in problemi şu; üç büyükler kötü futbol oynuyor. Kadrosundaki futbolcuların çoğu da bu takımlarda oynuyor. Bu bakımdan işi biraz zorlaşıyor.

Fatih Terim, hem güvendiği isimler olduğu, hem de Milli Takım’ın yükünü kaldırabilecek düzeyde oldukları için bu oyuncuları tercih ediyor. Demek ki, Terim’in kafasına göre Vestel Manisaspor’da Milli Takım’da oynayacak kapasitede bir futbolcu yok. Bu da gayet doğal.

Vestel Manisaspor’dan oyuncu aldı, almadı sorunundan çok, Milli Takım’a seçilen üç büyük takımın oyuncularının formsuzluğu önemli. Bu oyuncuları nasıl bir araya getirip, morallerini düzeltecek? Bunu düşünmeli.

Avrupa için ışık vermiyorlar

Æ UEFA Kupası’nda yollarına devam eden F.Bahçe ile Beşiktaş’ın gruplardaki rakipleri bugün çekilecek kurayla belli olacak. Takımlarımız bu futbolla Avrupa’da iş yapar mı?

HER
iki takımımız da oynadıkları bu futbolla bir şey yapamaz. Ligdeki görüntüleri ilerisi ve Avrupa için ışık vermiyor. O bakımdan işleri çok zor. Milli maçlar için verilen arada düzelirler mi bilemem. Fenerbahçe’nin problemleri çok.

Sorun orta saha

Belli bir oyun kalıbı yok sarı lacivertli takımın. Yavaş oynuyorlar. Hızlı oynamaya kalktıkları vakit de gol pozisyonu üretemiyorlar. İleri uçta oynayan futbolculardan Kezman’ın topa vuruş kabiliyeti var. Avrupa’dan geldiği için ikili mücadeleye giren bir oyun tarzı var.

Ancak diğer oyuncu Deivid için aynı şeyleri söyleyemem. Kenarlara çok gidiyor. Brezilyalı yumuşaklığında futbol oynayan bu oyuncu, Portekiz Ligi’nden geldi. Oradaki futbolla Avrupa’nın diğer liglerindeki futbol arasında büyük farklılık var.

Fenerbahçe’nin sorunu orta sahasında. Aslında kadrosunda mücadele gücü yüksek oyuncular var. Appiah, tıpkı Alex gibi hiçbir ikili mücadeleye girmeden topun kendisine gelmesini bekliyor. Deivid de kırılgan bir oyuncu. Aurelio devamlı geriye oynuyor. Fenerbahçe gibi bir takım bu şekilde oynadığı zaman rakibine toparlanma şansı veriyor.

Fenerbahçe’nin adı bile rakiplerinin ayrı bir motivasyonla sahaya çıkmasını sağlıyor. Böyle olunca da iki misli güçle yükleniyorlar. Alacakları flaş bir sonuç gündemde kalmalarını sağlıyor.

Defansta uyumsuzluk

Defanstaki ikili; Edu ile Lugano’nun uyumsuzluğu ise ayrı bir sorun. İkisi de birbirini seyrediyor. Bu şekilde oynamaya devam edeceksen, sistem değiştireceksin. 3-5-2’ye dönüp, liberolu oynayacaksın.
Yazının Devamını Oku

Üretken değiller

2 Ekim 2006
FENERBAHÇE, yorgunluktan veya yıldız futbolcularının oynamamasından değil, kendini gösterememekten, gol pozisyonu beceresini sergileyememekten yenildi. Yoksa bakıyorsun, çok dinamik, çok arzulu bir Fenerbahçe vardı dün gece. Diğer maçlarına göre daha hareketli, daha hızlı, daha çabuk top kullanan, daha hızlı pas yapan takım görüntüsündeydi. Oyuna bakıyorsun, büyük bölümünde maçın hakimi de Fenerbahçe, ama skora bakıyorsun 1-0 yenik. Neden? Oyuna hakim, ama gol pozisyonu üretemedi.

Gol gerekiyor

Kazanmak için oyunda % 70 topa sahip olmak yetmiyor. Galibiyet için gol atmak gerekiyor. Topa daha çok sahip olan Fenerbahçe o kadar geriye oynuyor ki, hücuma çıkamıyor. Zaten bakıyorsun o topa sahip olmadaki üstünlük de, geriye oynamaktan, geriye ve yana çok pas yapmaktan. Fenerbahçeli orta saha oyuncusu topu kazandığında veya pas aldığında ne yapacağını bilmeyip, geriye verince Bursasporlu futbolcular önlemini aldı. F.Bahçe belki topla fazla oynadı, ama üretken değildi. Bu arada Bursasporlular ikili mücadelelerde de fevkaladeydi, F.Bahçe’nin bu geride oyalanması sırasında da savunmalarında önlemlerini çok iyi aldılar, rakibe de baskı yaptılar. Bursaspor 1-0 öndeyken 66. dakikada Zafer Biryol ile bir de gol kaçırdı ki, fark artabilirdi.

Golden söz ederken Fenerbahçe kalecisi Volkan’a da bir paragraf açmak gerekiyor. Yenilen gol Volkan’ın hatasından kaynaklandı. Top sana geldiğinde kenara doğru vurursun Volkan. Senin yaptığın gibi ileri doğru vurursan, top rakibin önüne düşer, o da vurur ve golü yersin. Tıpkı dün akşamki gibi.

Problem var

Pozisyon sıkıntısından söz ettik, F.Bahçe seyircisi önünde bu kadar az pozisyona giriyorsa bir problem var demektir. Beklerin sağdan, soldan ortası önemli değil. Fenerbahçe beklerinden bir tanesinin çizgiye inerek pas verdiğini daha görmedim. Deivid, hareketli bir şeyler yapıyor, ama oyunu Brezilya usulü oynuyor. Topu ayağına aldığında oyalanıyor. Çabuk hareket etmiyor. Deparlı, koşuyor mücadele ediyor, yavaş yavaş takıma da ısınmaya başladı. Ama futbol o kadar çok geriye ve yana oynanıyor ki, santrfor görülüp top atılamıyor. F.Bahçe’nin Deivid’in iki sol ayağıyla vurduğu top dışında evindeki maçta pozisyonu yok. Yazık...

Bursaspor futbolcular bilinçli, planlı bir oyun sergiledi. Alanı iyi kapattı. Topu iyi kullandı, dan-dun vurmadı. Fenerbahçe gol atıp da hakem vermedi değil. Penaltı vardı da verilmedi değil. Bu pozisyonlar olmadı, çünkü Bursaspor fırsat vermedi. Bursaspor savunması fevkalade oynadı.
Yazının Devamını Oku

Koşmadan olmaz

29 Eylül 2006
FENERBAHÇE, rakibine göre daha kaliteli bir takım ama bu kalitesini bir türlü gösteremiyor. Sarı lacivertlilerin maçlarda çok koşması, çabuk hareket etmesi lazım. Durarak oynayan bir takım kalitesini gösteremez ki. Fenerbahçe’de ne yazık ki, değişen bir şey yok. Futbolcular ikili mücadeleye girmiyor, rakibin hata yapmasını bekliyor. Herkes kendi kafasına göre oynarsa sıkıntı çekersin.

Dünkü maçın sevindirici tarafı Deivid’in ilk golünü ve üzerindeki tutukluğu atması idi. Bu tip maçlarda golü erken yersen strese girersin. Sen atarsan, rahatlarsın. Fenerbahçe ilk yarıda sıkıntı çekti. Golü atınca rahatladı. Ardından ikinci ve üçüncü golü buldu sarı lacivertliler. Bakıyorsun attığı gollerde şansı da yaver gitti. Alex topuk pası verdi, top adama çarpıp Tuncay’ın önüne düştü. O da golü yaptı. Üçüncü gol de benzer şekilde geldi.

Her Avrupa takımı koşuyor, planlı oynuyor. Kendi kalitesini kendi oyuncularının becerisine göre belirliyor. Fenerbahçe’nin gördüğüm kadarıyla bir sistemi yok. İleriye doğru deparlı oynayan sadece Tuncay var. Deivid, Brezilya’da geriye gelip topla verkaç yapmaya, adam geçmeye alışmış. Burada da aynısını yapmaya çalışıyor. Avrupa futbolu bu tip santrforu beğenmiyor. Daha yırtıcı, daha güçlü santrforlar istiyor.

Eğer bu takımın iyi futbol oynamasını istiyorsanız Alex’i koşturacaksın. Bir de Appiah ilk geldiği dönemdeki gibi ikili mücadelelere girip top kazanacak. Appiah hep kaçak dövüşüyor. Geriye dönüyor, yan pas yapıyor. Bu şekilde F.Bahçe’ye faydası dokunmaz. İkili mücadeleye girip top kazanamayan, oyun kuramayan Appiah o zaman önemli adam olmaktan çıkar.

Tuncay ve Aurelio

Her futbolcunun kendi görevini bilmesi ve ona göre hareket etmesi lazım. Bakıyorum, biraz çabalayan Tuncay var. Bir de fizik gücüyle ikili mücadeleye giren Aurelio.

İşin enteresan tarafı Zico bu takımda ısrar ediyor. Defansın göbeğinde oynayan Lugano ile Edu’nun arasında hala bir bağ oluşmadı. Birbirlerini tamamlayamıyorlar. Biri ikili mücadeleye girdiği zaman, diğeri nerede duracağını bilmiyor.

Brezilyalılar futbolu keyiflerine göre oynuyorlar. Lugano adam kaçırdığı zaman Edu "ben kademeye gireyim" düşüncesinde değil. Kafasına göre takılıyor. Brezilyalı oyuncuların bu yüzden Avrupa’ya adapte olması zor.

Fenerbahçe, gruplara kaldı. Ancak, orada kendisini daha güçlü takımlar bekliyor. Böyle yavaş oynamaya devam ederse işi zor. Herhalde bundan sonra bir ritm bulacaktır. Fenerbahçe bırakın Avrupa’yı, bu futbolla ligde bile zorlanıyor. Fenerbahçe’nin bu maçı kazanacağını biliyorduk. Çünkü rakibine göre daha klas, daha tecrübeli bir takım. Önemli olan bundan sonrası.
Yazının Devamını Oku

Önder savunmaya Kerim orta sahaya

26 Eylül 2006
Önder Turacı, F.Bahçe’nin defansında mutlaka şans bulmalı. Onun yanında Lugano da oynar, Edu da. Sağbekte görev yapan Kerim’in futbolcu kimliği, orta saha için çok uygun. Zico, Serkan’ı da bu bölgede düşünebilir.

F.Bahçe, Randers maçına nasıl bir kadroyla çıkmalı? Zico, defansta Önder’e mi yoksa Lugano’ya mı şans vermeli? Brezilyalı hocanın formsuz Deivid’de ısrar etmesini neye bağlıyorsunuz?

ZİCO
oyuncularını henüz tam olarak tanımıyor. Onların hem birbirlerine, hem de Türkiye’ye uyum sağlamasını bekliyor. Önder Turacı’nın bu takımın defansında mutlaka şans bulması lazım. Lugano da oynar, Edu da... Fenerbahçe defansının hava hakimiyeti Önder’le birlikte daha artar.

Daha Serkan’ı tanımıyor

Brezilyalı hoca sağbekte sürekli şans verdiği Kerim’i orta sahada düşünebilir. Bir kere Kerim’in futbolculuk kimliği, tekniği hücuma dönük orta saha için çok uygun.

Serkan’ı da orta sahada mutlaka oynatmalı. Ancak o ne yazık ki, Serkan’ın özelliklerini bilmiyor. Eğer bu oyuncudan yararlanırsa Fenerbahçe’nin orta sahası dinamizm kazanır.

Tuncay basit oynamalı

Randers maçında Deivid’i mi keser, yoksa Tümer’i mi onu bilemiyorum. Tuncay, Fenerbahçe’nin ileriye deparlı kalkan tek oyuncusu. Geriye de yardım ediyor ama lider değil. Bir kusuru var; basit oynamak yerine fantaziye kaçınca çok top kaybı yapıp, kendi kendini rezil ediyor.

Oysa daha basit oynayıp, boş yerlere kaçsa çok etkili bir güç olarak çıkar karşımıza. Topu ayağında çok tutup, üç adamla mücadele ederek kendisini yıpratıyor ki, bu hem Tuncay’a, hem de F.Bahçe’ye zarar veriyor.

Ricardinho’ya özgürlük

Beşiktaş’ta Delgado ile Ricardinho yan yana oynar mı? Sol kanat oyuncusu diye alınan Ricardinho, neden verimli olamıyor?

DELGADO
ile Ricardinho yan yana oynar. Ancak, öncelikle Ricardinho hangi bölgede oynayacak, nerede randıman verecek onu bulmak lazım.

Brezilya Milli Takımı’nda da forma giyen bu oyuncuya sol kanatta görev veremezsin. Ricardinho gibi yetenekli bir ismi serbest bırakacaksın, istediği yere gidecek, takımı yönlendirecek.

Sol kanatta oynatacağın oyuncu ileriye geriye koşsun yeter. Fazla becerikli olmasına gerek yok. Ricardinho, orta sahanın göbeğinde oynamalı ve Beşiktaş’ın lideri olmalı. Diğer oyuncular da Ricardinho’nun bu takımın lideri olduğunu bilmesi lazım.

Tigana, Delgado’yu orta sahada denedi, Arjantinli futbolcu bu işi beceremedi. Ricardinho gibi bir silahı kenarda oturtamazsın. Ricardinho şans bulmalı ki, takıma uyum sağlayabilsin.

Takım arkadaşlarının özelliklerini ancak sahada olduğu zaman görebilir. Eğer bu tür yetenekli oyuncuları robotlaştırırsan, takıma faydası dokunmaz.

Vestel niye şampiyon olmasın?

Vestel Manisa bu performansını sezon sonuna kadar sürdürebilir mi? Ersun Yanal’ın takımının şampiyon olma şansı sizce ne kadar?

VESTEL
Manisaspor’un bu futbolla dört büyüklerin belalısı olacağı kesin. Yukarılarda da yer alacaktır. Şu anda iyi gidiyorlar. Lig uzun bir maraton. Cezalısı, sakatı olacaktır.

Bu kadro ligin yükünü kaldırır mı bilemem. Onu zamanla göreceğiz. Gerek Vestel Manisaspor, gerekse Kayserispor ligde mükemmel bir performansla yürüyorlar.

Vestel Manisaspor’un şampiyon olmaması için hiçbir neden yok. Dört büyükler, "her zaman biz şampiyon olacağız" diye kontrat mı yaptı? Anadolu takımları çıksınlar, cesaretle oynasınlar. Karşılarına başka güçler çıkar mı bilemem.

Öyle zamanlarda oyuncun atılır, önemli oyuncuların sakatlanır ki, o zaman toparlanamazsın. Ersun Yanal’ın takımı şimdilik iyi gidiyor. Umarım bu performansını sezon sonuna kadar sürdürür.

Trabzon’un silahı çok...

Beşiktaş’tan sonra G.Saray’ı da yenen Trabzon, aynı başarıyı UEFA Kupası’nda Osasuna ile oynayacağı maçta da gösterebilir mi?

FUTBOL
bu, sahada göstereceğin performansa göre sonuç alırsın. Her takım sahaya kazanmak için çıkar. Trabzonspor da Osasuna maçını kazanmak için mücadele edecektir. Şartlar ne gösterir, bilemem. Trabzonspor’un elinde çok etkili silahlar var. Formda bir Gökdeniz’le, bir Marcelinho ile orada da iş yababilirler.

İspanyol takımları evlerinde kolay kolay maç kaybetmezler. Trabzonspor’un işi kolay değil. Benim gönlümden geçen, hem Trabzonspor, hem de Kayserispor tur atlasın. Kayseri’nin rakibi AZ Alkmaar da güçlü bir takım. Kayserispor’un hücum gücü yüksek, futbolcular paslaşarak oynuyor. Planlı hücum ederse Kayserispor turu geçebilir.

Song oynamazsa işi zor

Trabzonspor’a yenilen G.Saray’ın performansındaki düşüş, çarşamba akşamı oynayacağı Liverpool maçına yansır mı? Sarı kırmızılılar İngiltere’den nasıl bir sonuçla döner?

TRABZONSPOR
önünde aldığı yenilgi G.Saray’ı moral açısından etkiler. Liverpool maçında biraz ürkek olabilirler. Ancak, bu tür Avrupa maçları farklıdır G.Saray için. Sarı kırmızılılar, Avrupa’da her zaman farklı oynuyor ve iyi mücadele ediyor.

Topu iyi kullanıyor ve istediği sonuçları alabiliyor.

Burada Song’un durumu çok önemli. Trabzon maçında sakatlanan Song, Liverpool maçında oynayamazsa G.Saray, hava toplarında Peter Crouch gibi bir silahı olan İngiliz takımı karşısında zorluklar yaşayabilir.

Burada en büyük görev kaleci Mondragon’a düşer. Eğer Kolombiyalı kaleci çizgide oynarsa, G.Saray defansı çok kötü durumlara düşebilir.
Yazının Devamını Oku

Sadece Kezman

23 Eylül 2006
FENERBAHÇE gibi kaliteli oyuncuları olan bir takım, ne hikmetse Konya’da ite kaka kazanıyor. Oyunun başında, Tuncay’ın da dinamizmiyle biraz çabuk oynadılar, sonra durdular. Fenerbahçe’nin antrenörü, takımın dinamizm kazanmasını istiyorsa, orta sahaya mutlaka Serkan’ı koyması lazım. Çünkü Serkan, top çalacak, rakibini kovalayacak, bunaltacak bir oyuncu.

Kezman, Fenerbahçe’de lig maçlarında ikisi de deplasmanda olmak üzere olağanüstü goller attı. Bir de UEFA Kupası’nda golü var.

Kezman dün kalecinin üzerinden nefis bir aşırtma yapıp, Fenerbahçe’ye galibiyeti getirdi. Bir tane de kaçırdığı var ki, oyunun kopma noktasıydı. İkinci devrenin başında Deivid kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu yanındaki Kezman’a vermek yerine vurmayı tercih etti. Bu pozisyonların dışında oyun tamamen Konyaspor’un baskısı altında oynandı.

Alex sahada hiç görünmedi. Aurelio’nun da çıkmasıyla orta sahası tamamen düştü Fenerbahçe’nin. Vatan kurtaran aslan Appiah geriye hiç gelmiyor. Aurelio sakatlanınca yerine zaten ağır bir oyuncu olan Selçuk girdi.

Önder Turacı defansın en iyilerinden biriydi. Oysa o Önder, daha önceki maçlarda hiç şans bulamamıştı. Edu ile ilk kez yan yana oynamasına rağmen iyi bir uyum içerisindeydi. Edu ile Lugano Brezilya Ligi’nden birbirlerini tanıyor. Kim anlatmışsa bilmiyorum ama Zico, Önder’in kalitesinin farkında değil.

Fenerbahçe gibi bir takımın kalesinde bu kadar çok baskı görmemesi lazım. Oyuncuların performansında da bir tuhaflık var. Herkes kendi kafasına göre oynuyor.

Rüştü’ye dua etsinler

Rüştü
üç tane önemli kurtarış yaptı. Allah’tan bu toplar üstüne geldi. Kenardan gelen bütün toplarda Kerim kademeye girip, tehlikeyi önledi. Yandan gelecek toplar gol olacak diye herkesin yüreği ağzına geliyor.

Fenerbahçe’nin böyle yağışlı bir havada maç oynaması bence avantajına. Danimarka takımı Randers’la UEFA Kupası’ndaki rövanş maçını da muhtemelen böylesine yağışlı bir havada oynayacak sarı lacivertliler.

Koskoca Fenerbahçe takımı bu kadar teknik, yıldız oyuncuları var ama doğru dürüst iki pas yapamıyor, orta sahada top tutamıyor.

Fenerbahçe bu değil, bu olmaması lazım. Gol pozisyonu diyorsun, doğru dürüst pozisyonu yok. Dua etsinler Rüştü’ye. Maçın 88. dakikasında ayağı ile müthiş bir top çıkardı, gol olsa kazanamayacaktı.

Fenerbahçe yönetimi bu kadar para harcadı, yeni oyuncular aldı. Çıkar Kezman’ı, gol atacak adamı yok.
Yazının Devamını Oku

Zico'yu yanıltmışlar

19 Eylül 2006
Önder Turacı, bu takımda en iyi kafa topuna çıkan futbolcu, ama kenarda oturuyor. Fenerbahçe bu oyun şekliyle bir yere varamaz. Değişmek zorunda. Başka yolu yok. Dinamik ve çabuk olmak zorunda. * Fenerbahçe, yapılan flaş transferlere rağmen arzu edilen futbolu oynayamıyor. Daha da kötüsü umut vermiyor. Sizce bunun sorumlusu kim?

FENERBAHÇE
’nin her şeyden önce dinamizmi yok. Isırmıyor. Geride yavaş yavaş top çeviriyor ve ileriye şişiriyor. Orta sahadaki oyuncuları, Aurelio ve Appiah dışında mücadele etmiyor.

Günümüz futbolunda savunma, forvet hattından başlıyor ama Fenerbahçe’de durum böyle değil. Alex zaten geriye hiç gelmeyen bir adam. İleriden bir tek Tuncay yardıma geliyor.

Rakibi zorlayacaksın

Fenerbahçe defansı anormal derecede pozisyon hatası yapıyor. Özellikle de kenardan gelen toplarda savunma, evlere şenlik bir hal alıyor. Herkes kafasına göre bir adam tutmaya kalkıyor, bunun sonucunda da pozisyon hataları geliyor.

Antalyaspor’dan, Randers’tan ve son olarak Sivasspor’dan golleri hep bu hatalar yüzünden yediler. Bu işleri organize edecek kişi kaleci Rüştü’dür. Fakat, Edu ve Lugano henüz yeni olduğu için, Rüştü bu işi oturtamadı. Zamanla düzeleceğine inanıyorum.

Ayrıca, Fenerbahçeli futbolcular rakipleriyle ikili mücadeleye girmiyorlar. Hep bekliyorlar ki, rakip hata yapsın da top bana gelsin. Rakip hata yapar, ama nasıl? Sen ikili mücadeleye girersen, onu zorlarsan, hata yapar. Böyle durarak, rahatsız etmeden oynarsan top sana gelmez ki.

Dikkatimi çeken başka bir şey daha var. Fenerbahçeli futbolcular hem yavaş oynuyorlar, hem de olağanüstü pas hatası yapıyorlar. Böyle bir takım Türkiye’de maç kazanabilir; becerili biri çıkar uzaktan vurur veya frikikten atar. Ama Avrupa’da buna müsaade etmezler. Nitekim Fenerbahçe Avrupa’da bu yüzden istediği sonuçları alamıyor.

Bu Zico’ya birileri bu takımı yanlış anlatmış. Zico daha elindeki oyuncuların kalitesini bilmiyor. Mesela Önder Turacı kenarda oturuyor. Benim gördüğüm Önder, şimdi savunmada oynayan bütün futbolculardan daha iyi kafaya çıkar.

Süratli oynamalı

Fenerbahçe bu oyun şekliyle bir yere varamaz. Değişmek zorunda. Başka yolu yok. Dinamik ve çabuk olmak zorunda. Durarak oynarsan rakibi ekarte etme şansın olmaz. Süratli oynadığın zaman rakip savunmaya yerleşme şansı tanımazsın. Böylelikle de rakibi ekarte etme ve yeteneklerini gösterme şansın o kadar artar.

Ama yavaş oynarsan, rakip takım her türlü tertibatı alır, sen de kıvranıp durursun. Tıpkı Sivas’ta olduğu gibi...

Tigana’yı çözemiyorum...

 Beşiktaş, Trabzonspor’un ardından Galatasaray’a da yenildi. Bu noktada en büyük eleştiriyi Tigana alıyor. Çoğu kişi Fransız hocanın oyuncu seçiminde hatalar yaptığını düşünüyor. Sizce de böyle mi?

BEN Türkiye’ye gelen yabancı teknik direktörlerin ne yaptığını pek çözemiyorum. Mesela Tigana... Elinde Delgado ve Ricardinho gibi becerili iki futbolcu var. Bu oyuncular ki, her an maçın skorunu değiştirebilir. Oyunun en kritik anında bir gol pası verir, bir şut atıp gol atar, maç kazandırır. Üstelik Fenerbahçeli Alex gibi durarak oynayan futbolcular da değiller, ellerinden geldiğince koşuyorlar. Ama gelin görün ki, Tigana bu iki kıymetli oyuncuyu aynı anda oynatmıyor. Tigana böyle yapmakla oyuncu kaybediyor, farkında değil.

Özgüven çok önemli

Bir antrenör oyuncusuna ne kadar özgüven kazandırırsa, o kadar verim alır. Bir futbolcuyu bir maçta kötü oynadı diye, ondan sonraki karşılaşmada yedek bırakırsan, kendini koyverir. "Son maçta iyi oynayamadım, haftaya nasıl olsa yokum" diye düşünüp, antrenmanlarda iyi çalışmaz. Ama bilirse ki, "Ben bu takımın as futbolcusuyum. Bir maç kötü oynasam da farketmez. Her maçta ilk 11’de oynayacağım" işte o zaman idmanlarda daha farklı çalışır.

Bir kere şunu unutmayalım, sen getirdiğin yabancı futbolcuyla öyle bir sözleşme imzalıyorsun ki, adam oynasa da oynamasa da parasını alıyor. Dolayısıyla sen onu mümkün olduğunca çok oynatıp, verim almaya çalışacaksın.

Gerets’in de Tigana’dan geri kalır yanı yok. Geçen sezon Hakan Şükür, Necati ve Ümit Karan’dan oluşan çok iyi bir forvet hattı vardı. Ama pat diye bozdu Gerets, bu üçlüyü.

Sonra ne oldu, Galatasaray’ın halini görüyorsunuz. Geçen sezonki performansının yanına yaklaşamıyor.

Tek maçla havaya giriyorlar

 Bir önceki hafta Beşiktaş’ı İstanbul’da deviren Trabzonspor’un, kendi sahasında Konyaspor’a puan kaptırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

TÜRKİYE
’deki futbolcuların garip bir huyu var, üç büyüklerden birine karşı iyi oynadıkları vakit bir sonraki maçı düşünemiyorlar.

Muhakkak ki Trabzonsporlular da, "Biz ki Beşiktaş’ı yenmiş bir takımız, Konyaspor’u nasıl olsa yeneriz" diye düşünerek sahaya çıkmışlardır. Ama kazın ayağı öyle değil. İyi çalışmazsan ve sahada mücadele etmezsen başarılı olamazsın. Bu duruma güzel bir örnek de Kayserispor. Avrupa maçlarında fırtına gibiydiler. Ama ligde kendilerinden kat kat zayıf takımlara puanlar kaptırıyorlar.

Bu noktada teknik direktörlere ve yöneticilere büyük görev düşüyor. Takımlarını psikolojik olarak maçlara hazırlamak, onların işi. Şartlar ne olursa olsun futbolcuyu kafaca maça hazır hale getireceksin. Bu işi en iyi, dört sene üst üste şampiyon olduğu dönemde Galatasaray becerdi. Başka da hiçbir takımda bunu göremedim.

Yanal Milli Takım’a erken gitti

 Vestel Manisaspor’un liderliğe yükselmesinin ardından, Zico’nun yerine Ersun Yanal’ın getirileceği söylentileri yeniden ortaya çıktı. Sizce Ersun Yanal Fenerbahçe için doğru isim olabilir mi?

ERSUN Yanal çok beğendiğim bir teknik direktör. Hem oynattığı futbolla, hem sahada aldığı neticelerle, hem de yaptırdığı isabetli transferlerle çok iyi bir teknik direktör olduğunu kanıtladı. Fenerbahçe’nin başına tabii ki geçebilir.

Fakat, Ersun Yanal’ın Milli Takım’da iken sinirleri çok bozuldu. Haksız eleştirilere uğradı. "Benim sistemimde Hakan Şükür’e yer yok" dedi, Galatasaray yönetimi ve basının bir bölümü ayağa kalktı; "Hakan Şükür nasıl oynamaz?" diye. Adamı neredeyse vatan haini ilan edeceklerdi. Halbuki Lefter, Metin Oktay ve Turgay Şeren gibi efsaneler bile, yeri geldi Milli Takım’a alınmadı. Bundan daha doğal bir şey yok. "Hakan Şükür muhakkak Milli Takım’da oynayacak" diye bir kural mı var? En sonunda iş sinir harbine dönüştü ve Ersun Yanal istifa etmek zorunda kaldı. Bu olaylar başka bir antrenörün başına gelse yıllarca kendisini toparlayamazdı. Ama Ersun Yanal çabucak toparlanmayı bildi.

Ersun Yanal’ın bir futbol mantalitesi var, bunu gittiği her takımda uyguluyor ve başarılı da oluyor. Vestel Manisaspor’u geçmiş yıllarda Mustafa Denizli’ye de verdiler, başarılı olamadı. Ama Ersun Yanal geldi ve takımı Süper Lig’in en tepesine çıkardı.

Bu arada şunu da belirtmekte yarar var; Ersun Yanal Milli Takım’a erken gitti. Milli Takımı çalıştıracak adamın üç büyüklerde en az 3-4 sene çalışması şart. Çünkü İstanbul Anadolu’dan çok farklı bir yerdir. Çarkları değişik döner. Basını da, seyircisi de acımasızdır. Kendine özgü kuralları vardır. O kuralları bilmezsen, uymazsan çabucak harcanıverirsin.
Yazının Devamını Oku

Böyle kazanamaz

18 Eylül 2006
FENERBAHÇE özürlü takım gibi oynuyor. Bu kadar yavaş, bu kadar top çevrilip futbol oynanır mı, oynanılır da kazanılır mı? Hayır... Çünkü Fenerbahçe rakibini hiç rahatsız da etmiyor. Bu takımın kenardan gelen ortalarda kafaya çıkacak oyuncusu bile yok. Defans kurgusu yok. Bir takımın defans kurgusu önemlidir. Kimin ne zaman kafaya çıkıp top alacağı önemlidir. Lugano dışında Fenerbahçe savunmasında zıplayabilen adam yok mu? 40-45 pas hatası, yavaş oynanan futbol. Aklınca Fenerbahçe yavaş oynayınca iyi oynadığını mı düşünüyor...

Mücadele etmiyorlar

Bir takım düşünün ki futbolcuları rakibiyle ikili mücadele bile girmek istemiyor. Yani unu eleyip eleği asmışlar mangası. Böyle oynarlarsa nasıl kazanacaklar? Orta sahada Aurelio topu alacak Appiah’a verecek. O alacak Aurelio’ya verecek. Sonra yan paslar yapacaklar. Top orada dönecek, duracak.

Rakibe bakıyorsun, Sivasspor sahada koşuyor, mücadele ediyor, her topun peşinde ve onu kazanıp iyi değerlendirme sevdasında. Kanatlara bakıyorsun, rakip senin işletemediğin bu kulvarları çalıştırıyor. Sen rakip kaleye akın düzenleyemiyorsun, onlar arka arkaya senin kalene yükleniyor.

Edu seyrediyor

Bir Servet geldi, savunmayı darmadağın etti. Edu daha zıplayamadan Servet yükseldi, ikisinin arasına çarpan top Gökhan’ın önüne düştü, o da golü yaptı. Bir başka pozisyonda bakıyorsun, Balili gole gidiyor. Lugano yakalamaya çalışıyor, yetişemeyince önce çekiyor, durduramıyor. Sonra çelmeyi takıyor ve Balili’yi indiriyor. Hakem de doğru bir kararla Lugano’yu kırmızı kartla atıyor. Bu pozisyon yaşanırken, kenarda Edu her şeyi seyrediyor. Koşayım, kademeye gireyim, rakibi durdurayım anlayışı yok. Sonra da F.Bahçeli futbolcu kırmızı kart için itiraz ediyor. İtiraz niye? Karar doğru.

F.Bahçe kötü oynuyor. Hem mücadele etmiyor, hem topu kullanamıyor, hem de çok yavaş oynuyor. Türkiye’de bu futbolla şöyle böyle iş yaparsın. Alex çıkar gol atar. Bir orta olur gol atarsın, ama orta sahası mücadeleye girmeyen, futbolun gereklerini yerine getiremeyen bu takım bu futbolla Avrupa’da final değil, su içemez. Sivas’ta kazanamayan bu takım Avrupa’da nasıl maç kazanacak? Allah’tan bir de yenilmedi, 1-1’lik skorla beraberliği kurtardı. Galibiyeti kaçıran Sivasspor’du.
Yazının Devamını Oku

Orda da kazanır

15 Eylül 2006
BEN Fenerbahçe’yi dün akşam Antalyaspor maçına göre daha iyi buldum. Rakip zayıf, sonuç çok önemli değil. Fenerbahçe orada da kazanır. Yalnız benim anlamadığım bir şey var. Oyunun başında bir kafa golü yiyorsun ki, Antalyaspor maçında yediğin gollerin aynısı. Defansında biri Uruguaylı, diğeri Brezilyalı olmak üzere iki tane uzun boylu oyuncun var. Adamlar kafaya çıkmasını bilmiyorlar. Fenerbahçe gibi bir takımın böylesine zayıf rakipler karşısında bu tür goller yememesi lazım.

Fenerbahçe burada berabere de kalsa önemli değil. Çünkü orada da gol pozisyonu yakalar ve galip gelir. Bu maçta oyunun bütün hakimi Fenerbahçe. Rakip kalede çok sayıda pozisyon buldu. Şans faktörü de yanında değildi sarı lacivertlilerin. Bu maçta farkı daha da artırması lazımdı. Çünkü futbol bu, ne olur ne olmaz. Ben Fenerbahçe’nin orada da kazanacağına inanıyorum.

Aurelio, önceki maçlarına göre daha olumlu oynuyor. Uğur Boral’ı da solbekte çok beğendim. Fenerbahçe ileriye doğru çabuk oynamaya çalışıyor. Bunlar olumlu yönleri.

Böyle gol yenmez

Ancak ne hikmetse bizim takımlar Avrupa’ya çıkınca telaşlanıp olmadık goller yiyor, organize olamıyorlar. Avrupa kupasında böyle goller yememelisin. Rakip zayıf olunca önemli değil de, güçlü bir rakip karşısında iki tane gol atamayabilirsin.

Kezman’ın gol atması sevindirici. Bu maçla moral kazandı. Diğer santrfor Deivid, daha hareketli, futbolu bildiğini gösterdi. Antalyaspor maçındaki gibi sahada hayalet gibi dolaşmadı. Kerim de çok iyi oynuyor. Fenerbahçe’nin gidişatı olumlu.

İki takım arasında klas ve oyuncu farkı var. Eğer şans faktörü Fener’in yanında olsaydı, daha farklı olurdu.

Fenerbahçe topu iyi kullanıyor, rakibin kendi kalesine gelmesine izin vermiyor. Ben, sarı lacivertli takımı olumlu buldum. Orada da kazanacağını düşünüyorum.
Yazının Devamını Oku