19 Şubat 2007
FENERBAHÇE bu değil. Fenerbahçe böyle oynamamalı. Fenerbahçe bu kadar kötü futbol oynayamaz. Topu yalnız ileriye vurarak futbol oynanmaz. Hadi, topu ileriye şişiriyorsun, bari ileride kimse olsa, o da yok. Fenerbahçe tek santrforla oynuyor; Semih. Topu ona doğru şişiriyorlar, ama top Semih’e gitmiyor. O da pozisyona girip kaçırsa neyse, topu kontrol edemiyor bile. Fenerbahçe iki tane pası yapamıyor, ne topu kullanabiliyor, ne pozisyon yaratabiliyor.
Peki, nasıl olacak, bu Fenerbahçe nasıl top oynayacak? Seyirci dersen mükemmel. Statta akustik mükemmel. Ama takım sahada 2 pas yapamıyor. Hadi diyelim iki oyuncun sakattı, takıma yeni katıldı, formda değiller, ya diğerleri. Topu kullanabilecek durumda adam yok Fenerbahçe’de. Zico, Alex’i koymuş ikinci santrfor. Ama adam koşmaya meyilli değil ki. İkinci santrfor dediğin deparlı, hızlı olur. Topu ileri, karambole vurmakla bu iş olmaz.
Kendine güven yok
Maça bakıyorsun Sakaryaspor topu Fenerbahçe’den daha iyi kullanıyor, daha iyi pas yapıyor. Fenerbahçe güya kendi sahasında oynuyor, ikinci yarıda orta sahayı geçemiyor. Bir tek Appiah çırpınıyor gerilerde. Deniz mücadeleye giriyor, pas dağıtamıyor, topu oyuna sokamıyor. Fenerbahçe defansı topu geriden çıkarmakta da özürlü. Bir korku içinde oynuyorlar. Ayağına gelen "Aman, hata yapmayayım" diye ileri vuruyor.
Fenerbahçe’de oynuyorsan o topu nasıl kullanacağını bileceksin. Topa dan-dun vuran adam Fenerbahçe’de oynamaz. Onu seyirci de sevmez. Böyle futbolcular bu takımda oynayamaz. Ama Fenerbahçe inadına öyle oynuyor. Yukarıdaki soruya dönelim, neden öyle oynuyor? Çünkü Fenerbahçeli futbolcuların kendine güveni yok.
Fener’in oyun anlayışı kötü
Fenerbahçe bu kadar korkak oynayabilir mi? Fenerbahçe tek santrforla oynamaz. Türkiye’de hiçbir büyük takım tek santrforla oynayamaz. Bir santrfor aldılar, ikide bir cezalı. Moral yok diyoruz, bu morali kim verecek bu takıma? Antrenörü verecek. Seyirci zaten gerekeni yapıyor. Bu kadar kötü oynayan takıma seyircinin de yapacağı fazla bir şey yok. Çünkü futbol anlayışı kötü. Futbol oynamadan, oynadığını zanneden bir Fenerbahçe var, yazık. Maça bakıyorsun koskoca Fenerbahçe, Sakaryaspor’a mahkum oynuyor.
Yazının Devamını Oku 15 Şubat 2007
BİR takım düşünün evinde oynuyor. Arkasında olağanüstü de bir seyircisi var. Sonra önce 1-0, ardından da 3-1 geriye düşüyor. Beraberlikle sahadan ayrılıyor. Hücum edemiyor... İleride çoğalamıyor... Topu ileri götüremiyor... Geriye top oynamaktan, saldırmayı düşünemiyor... Çünkü o becerileri yok. Sadece biraz mücadele ediyor. İşte dün gece Fenerbahçe’nin AZ Alkmaar karşısındaki görüntüsü böyleydi.
Fenerbahçe’de futbolcular topu geriye oynadığında, rahat oynuyor, çünkü kendini rahat hissediyor. Düşünün bir takım önce 1-1’i yakalıyor, ardından 2 dakikada yediği 2 golle 3-1 geriye düşüyor. Bir defans rakibe bu kadar rahat vurdurur mu? Hele Fenerbahçe’nin yediği bir ilk gol var ki, evlere şenlik. Böyle goller ancak minyatür kale maçlarında olur. De Zeeuw boş kale ağzına atılan topu göstere göstere filelere yolladı. F.Bahçe savunmasının hali perişandı.
Durarak oynanmaz
Alex diye bir oyuncun var, yıldız diyorsun, dün akşam sahada yoktu. Fenerbahçe’de futbolcular oyunu çabuklaştıracaklarına, birbirlerine sürekli pas yaparak oyunu ağırlaştırıyor. İleride çoğalamıyor. Oyuna Olcan girdi, bakıyorsun takım arkadaşlarından daha fazla koşuyor, daha fazla mücadele ediyor. Topu da hepsinden iyi kullanıyor. Tamam belki Fenerbahçe daha önceki maçlara göre daha mücadeleciydi, ama bu yetmiyor. Tümer iki tane olağanüstü gol attı. Ama bakıyorsun durarak top oynuyor. Sadece o mu, hayır. Fenerbahçe’nin bütün kaliteli, iş yapacak ayakları durarak oynuyor. Şunu anlamalılar, Türkiye’de belki fazla koşmadan oynayabilirsiniz, ama Avrupa’da adama böyle oynarsanız size kolay kolay boş saha vermezler. Tuncay da güzel bir gol attı, ayrıca AZ Alkmaar’lı oyuncuların arasına girip onları bozmaya, takımı ateşlemeye çalıştı. Takımın geride olması onu rahatsız ediyor, ama onun da daha rahat ve akılcı oynaması lazım.
Fenerbahçe evinde oynuyor, dedik 3 tane gol yememesi lazımdı. Tamam rakip sakin oynuyor, topu kullanıyor, ama ikili mücadeleye hırsla giren sert bir takım da değildi. Maçta 6 gol oldu, hepsi güzeldi. Fenerbahçe açısından İstanbul’daki ilk ayak için yazık oldu. AZ Alkmaar yenilmeyecek takım değil. Fenerbahçe bu takımı Hollanda’da yenebilir, ama böyle bilinçsiz, topun kıymetini bilmeden oynayarak değil. Daha kaybedilmiş bir şey yok. Bu takıma Hollanda’da da gol ve goller atılır, ama hücum etmesini bilmek lazım.
Yazının Devamını Oku 13 Şubat 2007
F.Bahçe’de geçen sezonki hastalık tekrar baş gösterdi ve sarı lacivertliler, iki deplasmanda toplam 5 puan kaybetti. Bu kayıpların sorumlusu kim?
BU kayıpların baş sorumlusu takımın oynadığı futbol. Sarı lacivertli takımın mücadele gücü az. Fenerbahçe’ye baktığınız vakit, sanki sahaya 11 değil de, 9 kişi çıkıyor. Nedendir bilinmez Alex hiç oynamıyor. Herhalde mukavelesinin uzatılmasını istiyor. Alex gibi Deivid de ortalarda gözükmüyor. Kaldı mı 9? İki-üç oyuncu da kötü oynadığı vakit Fenerbahçe fevkalade eksik kalıyor sahada.
Fenerbahçe’nin futbol karakterine baktığınızda, enerjiye dayanan, ikili mücadelelere girip kazanan bir takım görüntüsünden uzak olduğunu görürsünüz. G.Saray ve Beşiktaş teknik kapasitelerini hırsıyla birleştirip mücadele edebiliyor. Fenerbahçe ise bunu yapamıyor. O ritmi bir türlü bulamadı.
Zico, "7 puanlık farkı biz bugünler için yaptık" diyor. Bence fevkalade yanlış bir düşünce. İlk devrede kötü oynuyorlardı, ancak rakipleri kendilerinden daha kötüydü. Şimdi rakipler düzeldi. G.Saray, Beşiktaş ve Trabzonspor ligin birinci devresinde yoktu. Fark da bu yüzden oluşmuştu.
Eğer Fenerbahçe düzgün futbol oynayan, sahada mücadele eden, gol pozisyonları üreten bir takım olsaydı puan farkı 7 değil, 20 olurdu. Zico, yönetim ve futbolcular hala işin kötüye gittiğinin farkında değiller.
Beşiktaş yarışın içinde
Æ G.Saray Teknik Direktörü Erik Gerets, "İki köpek kemik için savaşırken, üçüncüsü alır, gider" diyerek Beşiktaş’a dikkat çekiyor. Şampiyonluk yarışında hangi takım daha avantajlı?
PUAN tablosuna baktığınızda 4 puan önde olan Fenerbahçe’nin avantajlı olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak, sarı lacivertli takımın oynadığı futbolla, bu avantajı çok çabuk kaybedeceğini gösteriyor. Beşiktaş, eski Beşiktaş değil. Şu anda Türkiye’de en olumlu, göze en hoş gelen futbolu oynayan takım Beşiktaş.
Gerets, Fenerbahçe’den korktuğu gibi Beşiktaş’tan da korkmaya başladı. Çünkü ikinci yarıyla birlikte ortaya farklı bir Beşiktaş çıktı. Beşiktaş’ın şampiyonluğun tam göbeğinde olduğunu biliyorum ve görüyorum. Bunun için Amerika’yı keşfetmeye gerek yok. Beşiktaş, son 3-4 maçta oynadığı futbolla, "Ben bu şampiyonluk yarışının içindeyim" diyor.
Terim’in işi kolay değil
Æ A Milli Takım, Yunanistan ve Norveç maçlarının provasında Gürcistan’a yenilirken hem oynanan futbolun kötülüğü hem de oyuncuların agresifliği dikkat çekti. Terim, 24 Mart’a kadar ne yapmalı?
BİR kere Terim’in işi çok zor. Milli Takım’ın bir sürü oyuncusu ya sakat, ya da cezalı... Yıldıray sık sık sakatlanıyor. Bir türlü istikrarı yakalayamıyor. Hakan sakat, Necati sakat.
Bir tek şansı Ümit Karan. Onu daha önce kadroya almıyordu. Vestel Manisaspor maçındaki performansından sonra almalı. Çünkü, Milli Takım’ın Ümit gibi bir santrfora ihtiyacı var.
Ümit, vücutça mücadeleye giriyor, topa iyi vuruyor, arkadaşlarına iyi toplar indirebiliyor. Sırası gelince depar atıp, rakipleriyle vücut vücuda mücadele ediyor. Böyle bir adamı Fatih Terim neden kadroya almasın?
Son Gürcistan maçında oynanan futbol beni hiç tatmin etmedi. Bizim yapıdaki bir Milli Takım, hazırlık maçı yapacaksa, Almanya, İngiltere, İspanya, Portekiz gibi üst düzey futbol oynayan ülke takımlarıyla yapmalı. Biz kiminle oynuyoruz? Gürcistan’la... Gürcistan, Türkiye’yi yenerek bir şeyler ispat etmeye çalışıyor. Senin, Gürcistan gibi bir takımı yenmen veya yenememen bir şey kazandırmaz.
Üst düzey futbol oynayan ülke takımlarına karşı oynadığın vakit çok şeyler elde edebilirsin. Gürcistan maçındaki mücadeleyle, diğer takımlar arasındaki mücadele aynı olmaz. Senin futbolcun da o maçlara başka türlü bakar.
Böyle acemilik olmaz
- Vestel Manisa’ya karşı oynayan forvetler yıldızlaşıyor. Deivid ve Nobre 3, Ümit Karan’ın 4 gol birden attığı Vestel Manisaspor’daki düşüşün sebebi ne?
VESTEL Manisaspor’da düşüş yok. Sadece futbol mantalitelerinde, düşüncelerini sahaya yansıtmalarında yanlışlıklar var. Manisalı oyuncular ileriye gidiyor, geriye dönemiyor. İkincisi defansta az adamla yakalanıyorlar. Böylesine üst düzey bir takımın bu tür hataları yapmaması lazım.
Ben, Kayserispor’la birlikte Vestel Manisaspor’u beşinci ve altıncı büyük olarak görüyordum. Büyük olmaya aday takımların böylesine acemice hatalar yapmaması lazım.
Eğer bir defans oyuncusu ileriye çıkıyorsa, geriye çok çabuk dönmesi lazım. Vestel Manisaspor topu iyi kullanıyor ancak bir şey üretemiyorlar. Son aldıkları Brezilyalı Reinaldo ülkesinde kral ama burada futbol oynayamıyor. Çünkü Türkiye’de futbol fizik güçle ve sert oynanıyor.
Gol sorununu Ceyhun çözdü
Æ Trabzonspor, gol ve galibiyet özlemine Gaziantepspor karşısında son verirken, alınan 3 puanda, yeni transfer Ceyhun başrolü oynadı. Bir futbolcu, bir takımı bu kadar değiştirebilir mi?
İYİ bir oyuncu, sonucu değiştirebilir. Gaziantepspor maçında galibiyeti yalnızca Ceyhun’a bağlamak doğru olmaz. O sadece gollerdeki farkını gösterdi. Trabzonspor gol sıkıntısı çekiyordu, Ceyhun imdada yetişti. Bir kere Ceyhun, Türkiye’nin topa en iyi vuran oyuncusu.
Orta sahada Hüseyin iyi oynayıp, Ayman da gücüyle katkıda bulununca, zaten toplara iyi vuran Ceyhun’a işi bitirmek kaldı. Daha Yattara formda değil. O form tutunca Trabzon çok daha iyiye gidecek. İyi oynaması icap ediyor. Çünkü kadrosunda kaliteli oyuncular var.
Ara transferde aldıkları oyuncularla oturaklı bir takım olmuşlar. Ziya Doğan’ın isteğiyle çok bilinçli ve akıllı transferler yaptılar. Bir de kendilerine itimatları geldiği vakit mükemmel bir Trabzon çıkacak ortaya.
Yazının Devamını Oku 11 Şubat 2007
FENERBAHÇE yine aynı hataları tekrarlıyor. Birincisi, oyuna yavaş başlıyor. İkincisi, üstüne gelen takım karşısında şaşırıyor. Sistemde yine bir değişiklik yok. Appiah sağaçık başlıyor, ikinci yarıda ortaya geçince biraz kıpırdanıyor. Bu takımda sağ kanatta Mehmet Yozgatlı oynar. Forvette de Semih. Bu iki oyuncunun çabası zaten golü de beraberinde getirdi.
Takım bir türlü organize olamıyor. Hele defansta organizasyon hiç yok. Ortaya atılan her top tehlike yarattı. Rizeli oyuncu gitti, karşı karşıya güzelce vurdu ve golünü attı.
Rizespor’u tebrik etmek lazım. Daha enerjiklerdi, sahaya iyi yayıldılar, alan daralttılar. Her futbolcu canını dişine takarak oynadı. Fenerbahçe’ye bakın; Alex ortada hiç yok. Appiah birinci devre kayıp. Deivid’in de Alex’ten farkı yoktu.
Fenerbahçe, defansını bir türlü toparlayamadı. Alınan oyuncular; Edu ve Lugano standart isimler. Sol tarafta ne Uğur, ne de Tuncay varlık gösteremedi. Topu ya ayaklarına dolaştırdılar, ya da iyi kullanamadılar. Mücadele etmeye çalışıyorlar ama manasız. Doğal olarak da hiçbir işe yaramıyor. Böyle bir Fenerbahçe, canını dişine takmış Rizespor karşısında nasıl maç kazanacak?
Nasıl kazanacak?
Fenerbahçe eğer güçlü bir takımsa, Türkiye’de nerede oynarsa oynasın topa hakim olmalı, rakibine üstünlük kurmalı. Ama bunu bir türlü yapamıyor. Vücut vücuda mücadeleye girmiyorlar. Rakibe topu kullanma şansı veriyorlar. O vakit de oyundan düşüyorlar. Topu yavaş kullandıkları için Rizespor geride kapanıyor, istediği gibi topa giriyor, havadan da etkili oluyor.
Fenerbahçe’nin santrfor hüviyetinde oyuncu sayısı az. En azından Mehmet Yozgatlı topu nereye atacağını biliyor, Semih de koşacağı yeri... Fenerbahçe’nin gol pozisyonu yoktu. Oyunda hakim gözüküyor ama topu gerektiği gibi oynayamıyor. Sonra da içeriye şişiriyor.
Bu kadar hakimsin, bu kadar da becerili oyuncuların var ama gol pozisyonu üretemiyorsun. Nasıl futbol oynuyorsun?
Fenerbahçe maçlara kazanmak için çıkmıyor. Oyunu rölantiye alıyor, rakibe korku salamıyor. Rakibin Fener’le oynarken, "bir büyük takımla oynuyorum" diye korkması lazım. Fenerbahçe bunu başaramıyor.
Yazının Devamını Oku 6 Şubat 2007
Adnan Polat’ın "Fener ilk 3 maçta puan kaybedecek. Biz 16’da 16 yapacağız" kehaneti bu kez tutmadı. "Yukarıdan vahiy alıyorum" diyen Polat neden yanıldı? ADNAN Polat, G.Saray’ın ikinci başkanı ve futbol şubesinden de o sorumlu. Rakibin kaybetmesini istiyor. Böyle beyanatlarla Fenerbahçe’yi strese sokacağını sanıyor. Geçen sene bunda başarılı oldu.
Gerçi "20.45" esprisi onun değil Faruk Süren’in ama o söz tutunca, böyle hareket etme gereğini hissetti. Dışarıdan, elinden geldiğince ufak vecizeli laflarla stres yaratmaya çalışıyor. Yukarıdan gelen vahiy, Allah’tan mı, yoksa Futbol Federasyonu’ndan mı geliyor? Polat’ın öncelikle buna bir açıklık getirmesi gerekir.
Bunu kötü niyetle yapmıyor ama kötü gidişata çanak tutuyor. Allah’tan Fenerbahçe bu olayın üzerinde fazla durmuyor, taraftarı ateşleyecek açıklamalar yapmıyor. Yoksa iş, içinden çıkılmaz bir hale gelir.
Fenerbahçe’nin silahı çok
Æ F.Bahçe, İzmir’de G.Birliği’ni yenerken ecel terleri döktü. Rakipleri haftayı kayıplarla geçince puan farkı yeniden 7 ve 8 oldu. Bu tablo nereye kadar sürer?
FENERBAHÇE, oyun tarzında ve oyuncu seçiminde bir değişiklik yapmıyor. Göz göre göre yapılmayan şeyler var. Örnek mi? Appiah’ın sağ açık oynatılması, tek santrforla sonuca gitme çabaları... Ne Appiah’tan sağ açık olur, ne de Fenerbahçe tek santrforla oynar. Bunlar can alıcı noktalar.
İşi ite-kaka götürüyor. Bakıyorsunuz, rakibine karşı bir üstünlük sağlayamıyor. Becerikli oyuncuları var. Tuncay gibi bir silaha sahip. Ne kadar durarak oynarsa oynasın Alex’in ustalığı... G.Birliği’ne attığı ikinci golde Alex ve Tuncay’ın rolü büyük.
F.Bahçe böyle gider. Puan da kaybeder. Ancak, arkadan onu kovalayan G.Saray’la Beşiktaş’ın durumları da pek iç açıcı değil. Çünkü onlar da puan kaybetti.
Art niyet aramak yanlış
Æ Adı "gece maçlarının görünmez adamı"na çıkan Song’un tekmelerini, yaptırdığı penaltıları hakemler neden görmüyor?
BENİM gördüğüm iki tane hakem var. Birincisi, futbolun içinden gelen, futbol oynayan, diğeri işini kitaba göre yapmaya çalışan. Futbolun içinden gelen hakem de kitaptan yararlanır ama diğerlerine göre pozisyonları daha iyi süzer.
Kayserispor-G.Saray maçında hakem, Song’un Gökhan’a yaptığı hareketi görmemiş olabilir, yanlış değerlendirmiş olabilir. Gökhan’ın rol yaptığına inanmış olabilir. Televizyondan görünen, penaltı.
Daha enteresanı, Gökhan saha içinde her türlü protestoyu yapıyor, televizyona farklı konuşuyor. Bunun için de bir art düşünce aramamak lazım. Türkiye öyle bir duruma geldi ki, herkes şüpheci, herkes "eyvah bunun altında bir şey var" düşüncesi içerisinde.
Deplasmanda dan-dun oynuyor
Æ Beşiktaş, Gaziantep’te iyi futbolunu sonuca yansıtamadı. Siyah beyazlılar, deplasman maçlarında neden istediği sonuçları alamıyor?
BEŞİKTAŞ, ne hikmetse deplasmanda dan-dun oynuyor. İç sahadaki son iki Vestel Manisa maçında sezonun en iyi futbolunu oynadı. Tabii, rakibinin markajdaki acemiliği ve beceriksizliği, ailece ileriye gitmesi, Beşiktaş’a boş alan bırakması, Ricardinho ve Delgado’yu boş bırakmaları aldıkları sonuçlara çanak tuttu.
Gaziantep, Beşiktaş’ın iyi oynamasına, sonuca gitmesine izin vermedi. Koray, Ricardinho, Delgado gibi becerikli ayaklara topu indirmeleri, topla buluşmalarını sağlamak lazım. Bu üç oyuncu, markajda oldukları vakit bile, bırakın top kaybını, topu saklamayı beceriyorlar.
Gaziantep’te önemli pozisyonlar da buldular. Koray ve Bobo biraz şanssızlık, biraz da beceriksizlik yüzünden sonucu değiştiremedi.
Krampon seçimi önemli
Æ Geride bıraktığımız haftada 9 maçta fileler yalnızca 12 kez havalandı ve ligin en kısır dönemini geride bıraktık. Savunmalar mı çok iyi, hücumcular mı kötü? Yoksa hava ve saha koşulları mı bu duruma neden oldu?
SAHA ve hava şartları, bu duruma çanak tutan nedenler olarak gösterilebilir. Futbolcular doğal olarak üşüdü ve verimleri düştü. Bu tür sahalarda krampon seçimlerini düzgün yapmak lazım. Bundan 30 sene önce balçık çamurda futbol oynanıyordu. Çim saha yoktu. Şimdi bakıyorsunuz, Türkiye’nin her yerinde halı gibi sahalarda futbol oynanıyor.
Saha şartlarının sonuçların kısır olmasında etkili olduğu bir gerçek. Bu tip saha şartları teknik ve kaliteli futbolcuların iyi oynamasına engel oluyor. Daha çok koşan, mücadele eden, puana ihtiyacı olan takımın oyuncuları müthiş bir enerjiyle oynayıp, puan kapmaya çalışıyor. Üç büyüklerin her tarafta kazanacakları gibi bir kural yok. Eğer G.Saray, Kayseri’de 1-0 kazansaydı, bayram edecekti. Aynı şey, Gaziantep’te 2 puan bırakan Beşiktaş için de geçerli
İtalya’da kanun var...
Æ İtalya’da Sicilya derbisinde çıkan olaylar sonrası parlamento radikal kararlar almaya karar verdi. Geçen sezon Juventus’u küme düşürmüşlerdi, bu kez maçları seyircisiz oynatacaklar. Bizde neden böyle cesur davranışlar sergilenmiyor?
BİZDE böyle radikal kararlar alınmaz. Hep işi kapatıp, taraftarı olduğumuz kulüplere veya şehre ceza vermeme eğilimindeyiz. İtalya’da bir takıma ya da ligde oynayan kulüplerin tamamına seyircisiz oynama cezası verilecekse karar hemen çıkar. Aynı şey, futbolcular için de geçerli. Pazar günü kırmızı kart görerek oyundan atılan bir oyuncu, salı günü cezasını alır.
Oyuncular transfer primlerini ve maaşlarını ay sonunda alıyor. Federasyon, hemen bu paradan kesintiyi yapıyor. Bu kanun orada tıkır tıkır işliyor. Takıma ve futbolcuya primi federasyon verir. "1 puanın karşılığı budur, 3 puanın karşılığı da bu..." Bu kuralın dışına çıkılmaz. Kulüp başkanı kendi futbolcusuna ekstra prim vermeye kalksa ve yakalansa, şike yapmış gibi ceza alır.
Yazının Devamını Oku 3 Şubat 2007
FENERBAHÇE, bundan önceki Erciyes maçına göre daha çok koştu, mücadele etti. Ancak, sarı lacivertli takımın oyun planı yanlış. Appiah’tan sağaçık olmaz, Fenerbahçe tek forvetle oynamaz.
İleride sadece Kezman var. Bu oyuncu dört kişiyle mi mücadele edecek, yanındaki arkadaşına top mu indirecek, gol mü atacak? Yine ileride çoğalamayan bir Fenerbahçe izledik. Appiah’tan sağaçık yaratılmaya çalışılıyor. Böyle olunca da bütün yük Aurelio’nun omuzuna biniyor. Allah ona güç versin.
Alex geri gelip yanındakine pas veriyor. Bir türlü ileriye gidemiyor. Fenerbahçe dört pasta çok güzel bir gol attı. Tuncay müthiş işler yaptı. Kafayla bir gol attı, diğer golün de hazırlayıcısıydı.
Herhalde Sırpça biliyor
Kezman’a faul yapılıyor, attığı gol verilmiyor. Sonra da konuştu diye kırmızı kart görüyor. Nasıl bir anlayış bu. Hakem, sanki programlanmış gibi hareket etti. Bu kadar haksızlığa uğrayan adam bırak da konuşsun. Hakem herhalde Sırpça biliyor ki, Kezman’ı konuştu diye attı. Ama ne olursa olsun, bir futbolcunun takımını 10 kişi bırakmaya hakkı yok.
Çok mücadeleci bir maç oldu. Deniz eski Deniz değil. Uğur, solda fazla bir şey üretemiyor. Serkan sağ kanatta iki kişiye karşı oynuyor.
G.Birliği mücadeleci bir takım. Adamlar kupanın birinci ayağında yenilmiş. Prestijini kurtarmak istiyor. Bu yüzden de kıran kırana oynadılar.
Volkan, Erciyesspor maçında yediği hatalı golden sonra toparlanamadı. Topu ayağının dışıyla kontrol etmeye kalktı ve faturasını da kalesinde gol olarak ödedi. Dünyanın hiçbir futbolcusu, Pele bile ayağının dışıyla böyle bir iş yapmaya kalkmaz. Oyunun başında üç kez boşa çıktı, yediği golde de hatalıydı.
F.Bahçe’yi böylesine soğuk bir havada G.Birliği gibi güçlü bir takımı yendiği için kutlamak lazım.
Yazının Devamını Oku 31 Ocak 2007
ŞU Zico’yu anlamak gerçekten mümkün değil. Gençlerbirliği karşısına öyle bir takım çıkardı ki, evlere şenlik. Sahaya bir bakıyorsunuz, Alex, Tuncay, Appiah, Deniz, Uğur, Deivid ortalarda yok. Herhalde bu oyuncular Erciyesspor maçında çok koşmuş olacaklar ki, Zico onları dinlendiriyor! Espri bir yana da, eminim herkes Zico’nun neden böyle bir takım çıkardığını merak ediyor. Rakibi mi, yoksa Türkiye Kupası’nı mı önemsemiyor ya da başka bir şey mi? Fenerbahçe’nin başındaki bir teknik direktör böyle hatalar yapmamalı. Zico bir kere şunu çok iyi anlamalı. Türkiye Kupası bu sene Fenerbahçe için çok daha önemli. Birincisi bu kupa uzun süredir kazanılamıyor, daha da önemlisi Fenerbahçe Kulübü’nün 100’üncü kuruluş yılı kutlanıyor. Dolayısıyla Fenerbahçe, Türkiye Kupası’nda bundan sonra oynayacağı her maçta büyük bir ciddiyetle mücadele etmek zorunda.
Zico, altı as futbolcuyu birden kenarda oturtunca Gençlerbirliği’nin ekmeğine yağ sürülmüş oldu. Sahadaki Fenerbahçe’ye oranla oturmuş bir takım olan kırmızı siyahlılar, maçın büyük bölümünde kontrolü ellerinde tutmayı bildiler.
Zico, kenarda oturttuğu aslardan Tuncay ve Deivid ile sakatlık problemini aşan Kezman’ı ikinci yarıda sahaya sürünce, Fenerbahçe biraz olsun oyuna ağırlığını koydu ve galibiyete ulaştı.
Tümer neredesin?
Fenerbahçe’de dikkatimi çeken bir başka enteresan olay da Tümer Metin ile ilgili... Sezon başında büyük umutlarla gelen bu futbolcu, yedek kalmaktan hiç hoşlanmadığını hal ve hareketleriyle belli ediyor. İstiyor ki, her maçta ilk 11 oynatılsın ve takımın patronu ilan edilsin. İşte bu Tümer, iş icraate gelince maalesef ortalarda gözükmüyor. Mesela Zico dün ona büyük bir fırsat verdi, "Bu takımın patronu olabileceğini kanıtla" dedi. Ama Tümer hiçbir şey yapamadı. Hünerlerini sergileyebileceği birçok pozisyon buldu, bütün duran topları kullandı ama olmadı. Şimdi bu pozisyonda Tümer’e şu soruyu sormak sanırım hakkımız, "Patron oldun da ne yaptın? Alex yoksa ben varım, diyebildin mi?"
Yazının Devamını Oku 30 Ocak 2007
Adnan Polat’ın "20.45’te şampiyonuz" sözlerinden sonra "Fener, ikinci yarıya puan kaybıyla başlayacak" kehaneti de gerçeğe dönüştü. Polat, "Yukarıdan vahiy geliyor" diyor. Sizce Polat mesajı kimden alıyor? ADNAN Polat, zeki bir insan. Fenerbahçe’yi strese sokmak için uyanıklık ediyor. Bundan önce kendine göre taktiği tuttu. En azından o, böyle düşünüyor. Fenerbahçe 5 puanlık farka rağmen rahat oynarsa, Adnan Polat’ın strese sokma girişimleri sonuç vermez.
Polat, kendince bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ancak bu, sportif açıdan pek hoş bir olay değil. Konuşmalarına dikkat etmesi lazım.
Adnan Polat’ın bu açıklamalarının Fenerbahçe’yi strese sokacağını, sarı lacivertlilerin bu yüzden kötü oynayacağını tahmin etmiyorum. Aslına bakılırsa, Galatasaray da ahım şahım oynamıyor. Ancak, anlayış olarak Fenerbahçe’den daha iyi oynadıkları kesin.
Fener böyle oynamamalı
F.Bahçe, ligin 2. yarısına kötü başladı. Puan farkı G.Saray’la 5’e, Beşiktaş’la 6’ya indi. Bu kayıplar devam eder mi? Ederse, şampiyonluk yarışını ne yönde etkiler?
LİDER Fenerbahçe ile takipçileri arasındaki puan farkı devam ediyor. Ancak, sarı lacivertlilerin bundan sonraki maçlarında bu kadar vurdumduymaz oynamamsı lazım. Böyle oynamaya devam ederse, tabii ki, şampiyonluk tehlikeye girer. Ben, Fenerbahçe’nin bu kadar vurdumduymaz, yavaş, geriye doğru oynayacağına ihtimal vermiyorum.
İdareciler ve antrenör bunun tedbirini alacaktır. Zico, takımı yanlış çıkardı, iyi taktik veremedi, bunlar ayrı konular... Takımın mücadele karakteri yok, oynadıkları maçı angarya gibi görüyorlar. Bunlar ümit vermeyen şeyler.
Nobre’nin işi GOL ATMAK
Beşiktaş’ta ligin ilk yarısında sadece 1 gol atan Nobre, 2. yarının ilk maçında adeta patlama yaptı. Vestel Manisa ağlarını 3 kez sarsıp, takımına galibiyeti getirdi. Nobre nasıl oldu da bir maçta değişime uğradı?
BEŞİKTAŞ, Vestel Manisa maçında çok adamla atağa kalktı, çok adamla onsekiz içine girdi, çok adamla mücadele etti. Siyah beyazlı takımı ilk yarıdan ayıran özellik bu. Bir kere iki tane iyi top kullanan teknisyeni var; Ricardinho ve Delgado. Bobo da bunlara uyduğu vakit, Nobre’ye gol atmak düşüyor.
Bu maçta Nobre üzerine düşen görevi yaptı. Ben bunu, bir patlama olarak görmüyorum. Eğer önümüzdeki maçlarda gollerine devam ederse, o zaman patlama yapmış olur. Bu galibiyet, hem Beşiktaşlı idarecilere, hem de Nobre’ye moral oldu.
Nobre, bir maçta üç gol atmasına rağmen, bir takımı sırtlayacak, pozisyonlara girecek kaliteli bir oyuncu değil. Mücadele dersen, herkesten fazla ediyor, yüreği ile oynuyor. Beşiktaş gibi bir takımda bunları yapmak bence yeterli değil.
Ayman faydalı Yattara oynamalı
Trabzonspor, sahasındaki maçta Kayserispor’un elinden ucuz kurtuldu. Neredeyse 40 gün hazırlık dönemi geçiren bordo mavililer, ikinci yarıya neden hazır giremedi?
BİR kere ligin ilk yarısını çok kötü oynadılar, olmadık puanlar verdiler. İkincisi, son maçtaki rakibi Kayserispor güçlü bir takım. Biz diyoruz ya, "üç büyükler", "dört büyükler" diye... Kayserispor ile Vestel Manisaspor, bu ligin beşinci ve altıncı büyükleri... En az diğer büyük takımlar kadar güçlü ve mücadele eden bir kadroya sahip bu iki ekip.
Trabzonspor o korku içinde çıktı maça. G.Birliği’nden alınan Ayman, tatlı sert futbolu ile fevkalade faydalı oldu. Gökdeniz’e havadan şişirme toplar atılıyor. O boyla nasıl kafa vuracak? Ziya Doğan’ın Yattara’yı kazanıp, takımın hücum gücünü artırması lazım.
Yazının Devamını Oku