Vahiy, Allah’tan mı? federasyondan mı?

Adnan Polat’ın "Fener ilk 3 maçta puan kaybedecek. Biz 16’da 16 yapacağız" kehaneti bu kez tutmadı. "Yukarıdan vahiy alıyorum" diyen Polat neden yanıldı?

ADNAN Polat, G.Saray’ın ikinci başkanı ve futbol şubesinden de o sorumlu. Rakibin kaybetmesini istiyor. Böyle beyanatlarla Fenerbahçe’yi strese sokacağını sanıyor. Geçen sene bunda başarılı oldu.

Gerçi "20.45" esprisi onun değil Faruk Süren’in ama o söz tutunca, böyle hareket etme gereğini hissetti. Dışarıdan, elinden geldiğince ufak vecizeli laflarla stres yaratmaya çalışıyor. Yukarıdan gelen vahiy, Allah’tan mı, yoksa Futbol Federasyonu’ndan mı geliyor? Polat’ın öncelikle buna bir açıklık getirmesi gerekir.

Bunu kötü niyetle yapmıyor ama kötü gidişata çanak tutuyor. Allah’tan Fenerbahçe bu olayın üzerinde fazla durmuyor, taraftarı ateşleyecek açıklamalar yapmıyor. Yoksa iş, içinden çıkılmaz bir hale gelir.

Fenerbahçe’nin silahı çok

Æ F.Bahçe, İzmir’de G.Birliği’ni yenerken ecel terleri döktü. Rakipleri haftayı kayıplarla geçince puan farkı yeniden 7 ve 8 oldu. Bu tablo nereye kadar sürer?

FENERBAHÇE,
oyun tarzında ve oyuncu seçiminde bir değişiklik yapmıyor. Göz göre göre yapılmayan şeyler var. Örnek mi? Appiah’ın sağ açık oynatılması, tek santrforla sonuca gitme çabaları... Ne Appiah’tan sağ açık olur, ne de Fenerbahçe tek santrforla oynar. Bunlar can alıcı noktalar.

İşi ite-kaka götürüyor. Bakıyorsunuz, rakibine karşı bir üstünlük sağlayamıyor. Becerikli oyuncuları var. Tuncay gibi bir silaha sahip. Ne kadar durarak oynarsa oynasın Alex’in ustalığı... G.Birliği’ne attığı ikinci golde Alex ve Tuncay’ın rolü büyük.

F.Bahçe böyle gider. Puan da kaybeder. Ancak, arkadan onu kovalayan G.Saray’la Beşiktaş’ın durumları da pek iç açıcı değil. Çünkü onlar da puan kaybetti.

Art niyet aramak yanlış

Æ Adı "gece maçlarının görünmez adamı"na çıkan Song’un tekmelerini, yaptırdığı penaltıları hakemler neden görmüyor?

BENİM gördüğüm iki tane hakem var. Birincisi, futbolun içinden gelen, futbol oynayan, diğeri işini kitaba göre yapmaya çalışan. Futbolun içinden gelen hakem de kitaptan yararlanır ama diğerlerine göre pozisyonları daha iyi süzer.

Kayserispor-G.Saray maçında hakem, Song’un Gökhan’a yaptığı hareketi görmemiş olabilir, yanlış değerlendirmiş olabilir. Gökhan’ın rol yaptığına inanmış olabilir. Televizyondan görünen, penaltı.

Daha enteresanı, Gökhan saha içinde her türlü protestoyu yapıyor, televizyona farklı konuşuyor. Bunun için de bir art düşünce aramamak lazım. Türkiye öyle bir duruma geldi ki, herkes şüpheci, herkes "eyvah bunun altında bir şey var" düşüncesi içerisinde.

Deplasmanda dan-dun oynuyor

Æ Beşiktaş, Gaziantep’te iyi futbolunu sonuca yansıtamadı. Siyah beyazlılar, deplasman maçlarında neden istediği sonuçları alamıyor?

BEŞİKTAŞ, ne hikmetse deplasmanda dan-dun oynuyor. İç sahadaki son iki Vestel Manisa maçında sezonun en iyi futbolunu oynadı. Tabii, rakibinin markajdaki acemiliği ve beceriksizliği, ailece ileriye gitmesi, Beşiktaş’a boş alan bırakması, Ricardinho ve Delgado’yu boş bırakmaları aldıkları sonuçlara çanak tuttu.

Gaziantep, Beşiktaş’ın iyi oynamasına, sonuca gitmesine izin vermedi. Koray, Ricardinho, Delgado gibi becerikli ayaklara topu indirmeleri, topla buluşmalarını sağlamak lazım. Bu üç oyuncu, markajda oldukları vakit bile, bırakın top kaybını, topu saklamayı beceriyorlar.

Gaziantep’te önemli pozisyonlar da buldular. Koray ve Bobo biraz şanssızlık, biraz da beceriksizlik yüzünden sonucu değiştiremedi.

Krampon seçimi önemli

Æ Geride bıraktığımız haftada 9 maçta fileler yalnızca 12 kez havalandı ve ligin en kısır dönemini geride bıraktık. Savunmalar mı çok iyi, hücumcular mı kötü? Yoksa hava ve saha koşulları mı bu duruma neden oldu?

SAHA ve hava şartları, bu duruma çanak tutan nedenler olarak gösterilebilir. Futbolcular doğal olarak üşüdü ve verimleri düştü. Bu tür sahalarda krampon seçimlerini düzgün yapmak lazım. Bundan 30 sene önce balçık çamurda futbol oynanıyordu. Çim saha yoktu. Şimdi bakıyorsunuz, Türkiye’nin her yerinde halı gibi sahalarda futbol oynanıyor.

Saha şartlarının sonuçların kısır olmasında etkili olduğu bir gerçek. Bu tip saha şartları teknik ve kaliteli futbolcuların iyi oynamasına engel oluyor. Daha çok koşan, mücadele eden, puana ihtiyacı olan takımın oyuncuları müthiş bir enerjiyle oynayıp, puan kapmaya çalışıyor. Üç büyüklerin her tarafta kazanacakları gibi bir kural yok. Eğer G.Saray, Kayseri’de 1-0 kazansaydı, bayram edecekti. Aynı şey, Gaziantep’te 2 puan bırakan Beşiktaş için de geçerli

İtalya’da kanun var...

Æ İtalya’da Sicilya derbisinde çıkan olaylar sonrası parlamento radikal kararlar almaya karar verdi. Geçen sezon Juventus’u küme düşürmüşlerdi, bu kez maçları seyircisiz oynatacaklar. Bizde neden böyle cesur davranışlar sergilenmiyor?

BİZDE böyle radikal kararlar alınmaz. Hep işi kapatıp, taraftarı olduğumuz kulüplere veya şehre ceza vermeme eğilimindeyiz. İtalya’da bir takıma ya da ligde oynayan kulüplerin tamamına seyircisiz oynama cezası verilecekse karar hemen çıkar. Aynı şey, futbolcular için de geçerli. Pazar günü kırmızı kart görerek oyundan atılan bir oyuncu, salı günü cezasını alır.

Oyuncular transfer primlerini ve maaşlarını ay sonunda alıyor. Federasyon, hemen bu paradan kesintiyi yapıyor. Bu kanun orada tıkır tıkır işliyor. Takıma ve futbolcuya primi federasyon verir. "1 puanın karşılığı budur, 3 puanın karşılığı da bu..." Bu kuralın dışına çıkılmaz. Kulüp başkanı kendi futbolcusuna ekstra prim vermeye kalksa ve yakalansa, şike yapmış gibi ceza alır.
Yazarın Tüm Yazıları