Tehlike geçti, sel oluşturan yağışlar kesildi, hava açmaya ve ısınmaya başladı. Isınma derken sıcak da demiyoruz unutmayın, tam hastalık havası!
Önümüzdeki 3 gün içerisinde yağış yalnızca Doğu Anadolu’da dar bir alanda ve yalnızca bugün, kar hafta sonunda kesiliyor. Yurdun diğer kesimlerinde hava parçalı ve az bulutlu ama Karadeniz, İç Anadolu, İç Ege ve Marmara’da yer yer sis oluşabilir, çünkü kuvvetli bir yüksek basınç alanı içerisindeyiz. Yağışların tekrar gelişi önümüzdeki haftanın ortalarını bulabilir, hatta geçebilir.
*
Bu hafta sular seller gitti. Bizde yağmur yağdı bizi su bastı, komşumuza yağmur yağdı yine bizi su bastı. Aşırı yağışlarla Marmara’da, Ege’de sel meydana geldi. Bulgaristan’daki aşırı yağışlarla da Edirne ikinci darbeyi yedi. Üç beş gün önce etkili olan aşırı yağışlar Edirne’de su baskınlarına yol açmıştı, Bulgaristan’ın aşırı yağışlar neticesinde baraj kapaklarını açmasıyla şehir ikinci kez sular altında kaldı. Görüntülerini haberlerde izlemişsinizdir, gelen az buz bir su değil, Karaağaç Mahallesi’nin sular altında kalacağı tahmin ediliyordu. Ama neyse ki Yunanistan üzerinden Türkiye’ye gelen su Arda Nehri üzerindeki setleri patlattı ve suyun bir kısmı Yunanistan’a aktı. Böyle olmasına rağmen sel arabaları, köprüleri yuttu, bazı köylerle bağlantı kesildi. Görüntülere bakarken her zamanki gibi düşündüm, acaba bu sular ne olacak? Bölge bir göl gibi kalacak mı? Sular tahliye mi edilecek? Yoksa toprak yavaş yavaş suyu emerek kılcallarla nehirlere mi taşıyacak?
Okulda okuduğumuz bir bilgi vardı: "Ani gelen aşırı yağışlar su baskınlarına yol açarak zarar verdiği gibi toprak için de bir faydası yoktur, toprak bu suyu emip kılcallarla nehirlere yollayamadan karalar üzerinden su akışa çekerek kanalizasyona gider". Benim de aklıma takılan hep şu olmuştu: Miktar olarak çok fazla olan bu su, kanalizasyonlara yönlendirmek yerine bir şekilde depolanamaz mı? Binaların çatılarından oluklara akan su bir depoya yönlendirilemez mi?
Bu sel haberlerini izlerken bundan bir süre önce gördüğüm Sabancı Üniversitesi’nin yaptığı uygulama aklıma geldi. Üniversite ne yapıyor biliyor musunuz? Çatı oluklarını ve yollardan akan suların yönlendirildiği mazgalları bir havuza bağlamış. Bu havuzda biriken su bahçe sulaması gibi işlerde kullanılıyor. Yine şebeke suyunu kullanıyorlardır ama yüksek ihtimalle üniversite hiç kısıntı yapmadan hepimizin yapmaya çalıştığı tasarruftan kat ve kat daha fazla tasarruf sağlıyordur.
Evler için de bu yapılamaz mı? Bırakalım çatılardaki yağmur kanallarını, elimizi yüzümüzü yıkadığımız lavaboların çıkış boruları rezervuarlara yönlendirilemez mi? Bir kişi günde kaç kez rezervuarı çekiyordur? 5? 6? Kesinlikle daha fazladır ama hadi 5 diyelim! Rezervuar tankının 7 litre su aldığını ve bu örnek ailenin (bu uygulamayı yaptığı için değil, konu mankeni olarak) 4 bireyden oluştuğunu düşünürsek bir günde 140, bir ayda 4.200, bir yılda 50.400 litre, yani 50.4 metreküp suyu kurtardı demek.
Bu tür uygulamaların yapılabilmesi için inşaat malzemeleri üreticileri ve inşaatçılar öncü olabilir. Hiç bana bakmayın, abartmayın, benden geçti artık, yaş olmuş 32, mesleği değiştiremem, ben meteoroloğum, hem de ailenizin meteoroloğu!