Paylaş
Büyük takım-küçük takım (bu tabir için özür diliyorum ama maalesef öyle) ayrımı yapıyorlar. Benzer pozisyonlarda farklı kararlar verip, farklı yorumlar yapıyorlar. Bu algı çok da hatalı değil. Eğer Gençlerbirliği-Sivasspor maçında Sivassporlu Kadir’in Antalya-Kasımpaşa maçında Kasımpaşalı Babel’in hakeme olan müdahalelerine kırmızı kart çıkıyor ve oyuncular atılıyorsa, bu hareketlerden daha ağırını Fenerbahçe-Erciyes maçında Gökhan Gönül yapıyor hakemi iki eliyle kolundan çekiyor ve formasından asılıyor, sadece sarı kart görüyorsa hakemlerin de bu algıyı değiştirmeleri biraz zor gözüküyor. Evet, hakemler konusunda bu düşünce oturmuş ancak bunun değişmesini sağlayacak, hakemden daha cesur ve adil olması gereken kurum MHK’dır. Nasıl yapacak diye sorarsanız, büyük takımların aleyhine hata yapan hakemi kaç hafta dinlendiriyorsa, küçük takımın maçında yapılan hata için vereceği dinlendirme süresi aynı olacak. Ancak bu şekilde hakemler takım ayırt etmeksizin yapacakları hatalarda ne ile karşılaşacaklarını öğrenirler. Ben, bu veya şu kararı verirsem MHK ne yapar diye düşünmezler.
Bu anlattığım tespitle ilgili o kadar çok örnek var ki, bu sezon MHK’nın yaptığı atamaları anlatmaya kalksam gazetemin tüm spor sayfasını ayırsalar yine de yetmez. Sizlere hafızamızda henüz taze olan bir iki örnek vereyim:
ß Beşiktaş-Bursaspor maçında ilave yardımcı hakem Murat Özcan, Ersan Gülüm’ü, Elazığspor-F.Bahçe maçında yardımcı hakem Kemal Yılmaz, Christian Baroni’yi hemen hemen bütün kamuoyunun da kabul ettiği gibi haksız bir şekilde oyundan attırdı. O müsabakalarından sonra bir daha maç alamadılar. Ama iş büyük takım oyuncusu lehine gelişiyorsa işleyiş farklı oluyor. Bütün kamuoyu F.Bahçe-Kasımpaşa maçında Alves’in Adem Büyük’e yaptığı harekete kırmızı kart derken ve pozisyon yardımcı hakem Aleks Taşçıoğlu’nun hemen önünde gelişiyor ve Aleks, hakeme bu durumu bildirmemesine rağmen maçlarına gitmeye devam ediyor.
î Antalyaspor-Rizespor maçında, ilave yardımcı hakem Volkan Bayarslan’ın hemen önünde iki pozisyon gelişti. Birinde top kale çizgisini geçti, aut tespiti yapılmadı ve Rizespor gol yedi, diğerinde Rizesporlu oyuncu ceza sahasında biçildi, penaltı verilmedi. Bayarslan’a ceza yok! Bu hafta G.Saray-Kayserispor maçında görevli. O zaman Sivasspor-F.Bahçe maçında Kadir’in elle oynamasına penaltı verdiremeyen Murat Türker’in neden halen maçı yok.
Uilenberg, bu hafta Rizespor-BJK maçında Ali Palabıyık’ı özel olarak izledi, beğendi. Herkes Mustafa Pektemek, penaltı gerektirecek bir hareket yapmadı derken o Motta’nın Ali Adnan’a belinden sarılmasına penaltı dedi. İkinci penaltıyı tartışmaya bile gerek görmedi. Ali’nin böyle stresli bir müsabakadan sonra Beşiktaşlı yöneticiler hakkında olumsuz açıklama yapmışken, ve de bu hafta tam desteğe ihtiyacı varken, kamuoyuna da maç verilip, hakemim haklı mesajı iletilebilecekken, Ali’nin maçı yok. Daha çok örnek vereceğim diyorum ama benim de yazacak yerim yok!
FİKRET ORMAN HAKSIZ MI?
KATILDIĞI bir televizyon programında Beşiktaş Başkanı Fikret Orman kıyaslamayı; Oğuzhan ve Melo arasında yaptı. Açıklamasında özetle Oğuzhan’ın lig boyunca 7 defa, Melo’nun ise 3 defa sarı kart görmesini eleştirdi. Her zaman istatistiksel veriler doğru olmasa da şu gerçekleri de görmek lazım. Oğuzhan, 25 lig maçının 15’inde ilk 11’de sahaya çıkmış, 2’sinde sonradan oyuna girmiş; toplam 17 maçta takımında yer almıştır. Melo, takımının 23 maçında ilk 11’de yer almış. Yani 6 maç fazla oynamış.
Oğuzhan ofansif orta saha, defansla fazla işi yok, arkasında Atiba var, Veli var. Melo zaman zaman gol yollarında gözükse de takımındaki görevi defansif orta saha; önünde Sneijder, Burak ve Drogba var. Her iki oyuncunun da oynadığı oyun karakterleri de herkesin malumu. En güzel örnek ise Chelsea-G.Saray maçında oldu. Melo sarı kart görüp cezalı duruma düştü. Yani Devler Ligi’nde oynadığı sadece 8 maçta 3 sarı kart gördü. Esasında sorunun muhatabı belli ama yine de soruyorum: Başkan Orman haksız mı?
Paylaş