Paylaş
Özellikle 70 yaşından sonra kalp yetmezliği sıklığı belirgin olarak artar. 40-59 yaş grubunda yüzde 2, 60-69 yaş grubunda yüzde 5, 70 yaşın üzerindekilerde yüzde 10 dolaylarındadır. Daha genç yaş grubu erkeklerde daha sık rastlanırken, yaşlılarda erkeklerle kadınların oranı eşitlenir ve hatta 80 yaşından sonra kadınlarda daha sık görülür. Kalp yetmezliğinin nedenlerinden bahsedecek olursak...
NASIL ANLAŞILIR?
En sık rastlanan nedeni koroner arter hastalığı olup, bunu sistemik hipertansiyon, kalp kası ile kalp-kapak hastalıkları izler. Yaşlılarda sistemik hipertansiyon gençlere göre kalp yetmezliği etiyolojisinde daha sık yer alır. Kalp yetersizliğinin klasik fizik muayene bulguları arasında nabız ve solunum sayısında artış, boyundaki ven basıncında artış, ödem, akciğerlerde hışıltılı, derinin birbirine sürtülmesine benzer sesler (ki çoğu kez muayene eden doktorun dinleme cihazıyla duyduğu tipik bulgulardandır), yine hekimin fizik muayenede saptadığı bulgular hastalık hikayesi kadar önemlidir. Ayrıca karaciğer boyutlarının artışı, kalp sesleri ve kapakların çıkardığı sesler, tipik bulgulardır. Bu bulguların kalp radyolojık grafisi, elektrokardiyografi ve eko başta olmak üzere ek tetkiklerle desteklenerek kolayca tanı konulması önemlidir.
Günlük pratikte kalp yetmezliği tanısında karşılaşılan sorunlar yaşlılarda daha belirgindir. Bunun başlıca nedenleri, yaşlılarda unutkanlık nedeniyle semptomlar doğru tanımlanamayabilir ya da zihinsel konsantrasyon bozukluğu nedeniyle tanı konmada güçlükler yaşanabilir. Bu nedenle dikkatli olmak gerekir. Örneğin, çoğu yaşlı hasta koltukta dik oturarak uyur ve bu yaşlılık için yakınları tarafından olağan bir davranış şekli olarak yorumlanıp gerçekte nedeni olan kalp yetmezliğinin en önemli bulgusu atlanabilir. Diğer bir bulgu, sürekli oturan yaşlılarda toplardamar duvarının gevşekliği nedeniyle ayak bileği ödemine gençlere kıyasla daha sık rastlanır. Kalp yetersizliği ile ayırıcı tanıda özellikle bu bacak toplardamar yetmezliği bulgusu tanı karışıklığına neden olabilir. Hastanın demans gibi bilişsel fonksiyonlarını kısıtlayan nöro-psikolojik hastalıklarının olması, tipik şikayetlerin fark edilmesini önleyebilir. Bu nedenle aralıklarla kalp muayenelerinin özellikle bu gruba yapılması hayati önem taşır.
TEDAVİ ŞEKLİ NEDİR?
Kalp yetersizliği tedavisine gelince... Temel amacı mortalite (ölüm) ve morbidite (hastalık ve hastalığa bağlı şikayetlerin) hızlarının azaltılmasıdır. Bunun yanı sıra bulguları ortadan kaldırmak ya da en azından hafifletmek, yaşam kalitesini yükseltmek, akut kötüleşmeleri ve dolayısıyla hastaneye yatışları azaltmak da çok önemlidir. Tedavi prensipleri gençler gibi ancak yaşlı hastalarda hedef dozlara ulaşmanın genellikle mümkün olmadığı da dikkate alınmalı, daha düşük dozlarla yetinilmelidir. Dünyada artık tüm hastalıklarda olduğu gibi yaşlılarda da tedavi ‘bireyselleştirilmeli’dir. Kalp yetmezliğine yönelik farmakolojik reçetenin titizlikle uygulanması (hasta yakını, bakım veren profesyonel ve veya bakıcıların yakından takibini gerektirir), tedavinin esasıdır.
Alınacak genel önlemler de ilaçla tedavi kadar önemlidir. Kalp yetersizliğini kötüleştiren etkenler (tuzlu yeme, ilaç almama, tansiyon tedavisinin yetersiz olması) mutlaka araştırmalıdır. Bu etkenlerin ortadan kaldırılmasıyla akut alevlenmeler önlenebilir. Kalp yetersizliği olan hastaların alacakları sodyum (tuz) miktarı günde 1.5–2.0 grama indirilmelidir. Hastaların hava kirliliğiyle karşılaşmamaları gerekir. İmkan varsa sıcak ve nemli ortamlarda bulunmaları sağlanmalıdır. Sigaranın ve alkolün bıraktırılması, hiperlipideminin ve diyabetin tedavisi de önemle ele alınmalıdır. Kalp yetersizliğinde düzenli egzersiz çok önemlidir. Hastalara pnömokok ve grip aşıları önerilmelidir. Kansızlık, infeksiyon, kronik tıkayıcı hastalık, şişmanlık, guatr fonksiyonlarının aşırı çalışması ya da çalışmaması durumları aranmalı ve tedavi edilmelidir. Kalp yetersizliğini kötüleştiren ağrı kesici ilaçlar başta olmak üzere mineral, vitamin ve bunların tuzlarla desteklenen ürünlerinden kaçınılmalıdır. Unutulmamalıdır ki yaşlılık bir hastalık değildir. Sağlıkla geçirilmesi önemli olan ve her insanın yaşayacağı, yani insan ömrünün diğer yaş dönemlerinden farklı olmayan bir dönemdir.
Paylaş