Bülent Katarcı

Engelli hastaların diş korkusuna son

5 Şubat 2011
Özel CTG İzmir Ağız Diş Sağlığı Merkezi kurucularından Doç. Dr. Gülay Vural, down sendromlu ve engelli hastaların diş sağlığına önem verdiklerini söyledi.

Engellilerde genel sağlık sorunları yaşamı etkilediğinden, ağız ve diş sağlığının ikinci planda kaldiğini belirten Doç. Vural, şöyle dedi:
“Bunun uykusuzluk, iştahsızlık ve hırçınlık gibi belirtileri var. Bu da kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle engelli kişiler ağız ve diş sağlığı bakımından yüksek risk grubunda yer alıyor. Özellikle zihinsel engelli hastalarda en küçük diş tedavi hizmeti bile genel anestezi altında ameliyathane ortamında bir ekiple gerçekleştiriliyor.”
Fethiye’den geldi
Fethiye’den gelen down sendromlu Serdar Araz’ın, diş ağrısı ve çiğneme bozukluğu olduğunu kaydeden merkezin kurucularından Dr. Mehmet Sönmez de, “Genel anesteziyle diş taşı temizliği, kompozit dolgu, altı dişe seramik kron yapıldı ve hasta sağlığına kavuşturuldu” diye konuştu.


Balçova Termal’in uzman masörleri şifa dağıtıyor


Yazının Devamını Oku

Uluslararası kongreye İzmir evsahibi olacak

29 Ocak 2011
VİYANA’da 11 Ocak’ta bir araya gelen Kuntscher Society Derneği yönetimi, 2013’de yapılacak olan Kuntscher International Osteosentez Kongresi’nin İzmir’de yapılmasına karar verdi.

Brezilya’nın da aday olduğu kongreyi, Kuntscher Society Derneği Başkanı Prof. Dr. David Seligson, Prof. Dr. Jan Verbruggen, Prof. Dr. Jessica Heinsen ve Prof. Dr. Hans W. Stedtfeld’in desteğiyle İzmir kazandı. Viyana’da yapılan toplantıda, Türkiye’yi Ege Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nda görevli olan ve Kuntcher Derneği üyesi Dr. Nadir Özkayın temsil etti. 2013 Ekim ayında Çeşme’de yapılacak organizasyonu, Prof. Kemal Aktuğlu başkanlığında, Doç. Dr. Güvenir Okçu ve Dr. Nadir Özkayın’dan oluşan Kuntscher Society’nin Türk üyeleri gerçekleştirecek.

Gözlük sevmeyene alternatif çözüm

Gelişen teknolojiyle birlikte göz bozukluklarının düzeltilmesinde alternatifler arttı. Op. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, hem yakın, hem de uzak gözlük takmak istemeyen hastalara, doğal merceğine dokunmadan yeni teknoloji ICL ameliyatı ile çözüm sunduklarını ifade etti. Kaşkaloğlu Göz Hastanesi’nde görevli Op. Dr. Asena, konuyla ilgili şu bilgileri verdi;
“Gözlük atma amacıyla başvuran hastalarda öncelikle lazere uygunluk açısından değerlendirme yapılıyor. Ancak günümüzde lazere uygun olmayan kişiler için de seçenekler artıyor. Numarası çok yüksek olan ya da göz yapısı lazere uygun olmayan kişiler için mercek ameliyatı ile çok iyi sonuçlar alınabiliyor.”

Göz içine mercek

Lazer yapılamayan kişilere uygulanabilen bu mercek ameliyatının adının ICL (implantable contact lens) olduğunu söyleyen Asena, “Hastanın kendi doğal merceğine dokunmadan göz içine mercek yerleştiriliyor. Bir çeşit göz içine yerleştirilen kontakt lens gibi düşünülebilir. Sonuçları çok başarılı. Çok yüksek numaraları bile  sıfırlayabilmek mümkün. ICL farklı, daha yeni bir ameliyat. En önemli avantajı, CLE ya da katarakt ameliyatından sonra olduğu gibi yakın gözlüğü ihtiyacı yaratmaması. Bu avantajı sayesinde genç kişilere uygulanabiliyor. ICL ameliyatı ile numara düzeltilerek kişi gözlükten kurtulabiliyor” diye konuştu. Asena, uygulamanın 10-15 dakika sürdüğünü söyledi.

Yağmur Bebek kurtuldu

DOKUZ Eylül Üniversitesi Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öztekin Oto ve ekibi 40 günlük Yağmur bebeği yaşama döndürdü. Doğuştan kalbinde tümör olan bebek, 4 il dolaştıktan sonra yaşama İzmir’de tutundu. Ahmet-Kerime Zoktay çiftinin bebeğini başarılı bir kalp ameliyatı ile hayata döndüren Prof. Dr. Oto, “Yağmur bebek bize geldiğinde 40 günlüktü. Gerekli tetkikleri yaparken solunumu durdu. Yoğun bakıma aldığımız hastamızı yapay solunum aletine bağladık. Hayati tehlikesi varken acil ameliyata aldık. 1.5 saatlik başarılı bir ameliyatın ardından Yağmur bebeği yaşama döndürdük” dedi.

Yazının Devamını Oku

9 dakikada 112 yanınızda

22 Ocak 2011
GEÇTİĞİMİZ yıl İzmir 112 İl Ambulans Servisi, 137.477 acil vakaya ambulans çıkışı yaptı.

İzmir Sağlık Müdür Yardımcısı ve 112 Ege Bölge Koordinatörü Dr. M. Turhan Sofuoğlu, 2010’da müdahale edilen vakaların 13.468’in trafik kazası olduğunu aktararak, “Vakaların yüzde 91’ine 10 dakikanın altında ulaşıldı. Uluslararası standart yüzde 90’dır. Ulaşılan vakaların yüzde 51’i hastanelere nakledildi, yüzde 14’üne ise yerinde tıbbi tedavi uygulandı. Vakaların yüzde 21’i travmalı hastalar, yüzde 20’si kalp damar hastalıkları, yüzde 11’i de nörolojik hastalarla ilgiliydi” diye bilgi verdi.

Aynı zamanda Acil Ambulans Hekimleri Derneği Başkanı da olan Dr. Sofuoğlu, İzmir 112 Ambulans Servisi’nde 24 saat esasıyla 91 ambulans ile 793 sağlık personelinin görev yaptığını belirterek, “Bu ambulansların 6’sı motosikletli ekip, 2’si küvezli yeni doğan bebek ambulansı, 1’i de her türlü hava koşulunda görev yapabilecek özelliklerde donatıldı.  Ambulans ekipleri kendilerine ait depreme dayanıklı istasyon binalarında her türlü iletişim araçlarıyla donatılmış olarak görev yapıyor” dedi.

Helikopter ambulans

2009 Şubat ayında hizmete giren helikopter ambulans ile de bu güne kadar Ege Bölgesi’nde 1038 vakaya hizmet verildiğini ifade eden Sofuoğlu, 2 pilot, 1 doktor ve 1 sağlık personeli ile görev yapan helikopter ambulansın 2 dakika içinde havalandığını ve kısa sürede olay yerine varıp, aldığı hastaları doğrudan büyük hastanelere naklettiğini kaydetti. Sofuoğlu, helikopter ambulansın İzmir dışında Manisa, Aydın, Muğla ve Balıkesir’e de hizmet verdiğin sözlerine ekledi.

Ortopedistçiler Çeşme’de buluştu

TÜRK Ortopedi ve Travmatoloji Birliği (TOTBİD), 4. İntramedüller Çivileme Eğitim Toplantısı Çeşme’de yapıldı. Toplantılar TOTBİD Genel Başkanı Prof. Dr. Mahmut Nedim Doral’ın başkanlığında gerçekleşti. Ortopedik Travma Şubesi Başkanı Prof. Dr. Kemal Aktuğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, 14’ü yurt dışından 170 ortopedi uzmanı katıldı. Organizasyona ayrıca ABD’li ünlü ortopedi uzmanı Küntscher Derneği Başkanı Prof. Dr. David Seligson’da katıldı. Ortopedi uzmanları toplantı sonunda hatıra fotoğrafı çektirdiler.

Nefes tekniği atölyesi

Yazının Devamını Oku

Stresle mücadele edin

15 Ocak 2011
EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çelikkol, stresle baş etmenin yöntemlerini açıkladı.

Herkesin başvurabileceği birden fazla koruyucu ve tedavi edici tekniğin olduğunu belirten Çelikkol, stresle ilgili tavsiyelerini aktararak, “Hayata karşı olumlu bir tutum benimseyin. Her şeyi kontrol edemeyebileceğinizi kabul edin. Gevşeme tekniklerini öğrenin ve uygulayın, düzenli olarak egzersiz yapın. Sağlıklı ve dengeli beslenin, yeterince uyuyun ve dinlenin. Stresinizi azaltmak için alkol veya sigaradan yardım beklemeyin. Sosyal bir çevre edinin, zamanınızı etkili şekilde kullanmaya çalışın” dedi.
Strese karşı canlının ilk tepkisinin savaşmak veya kaçmak olduğunu söyleyen Çelikkol, “Stresten kaçabilirse kaçar. Kaçamazsa savaşır, yener veya yenilir. Yenilmesi hastalık demektir” diye konuştu.
Çelikkol, hipertansiyon, mide ülseri, cilt bozuklukları gibi hastalıklara stresin de etkili olduğunu sözlerine ekledi.

Kasları güçlendiren cihaz  

BALÇOVA Termal Tesisleri’nde, kasları güçlendiren cihaz hizmete girdi. Cihazla ilgili bilgi veren tesisler Baş Fizyoterapisti Burçin Aplak Arın, cihaz özellikle felçli olgularda gövde dengesi olmayan hastalar için ciddi bir destek sağladığını belirtti. Arın, “Gövdeye kadar uzanan ayakta durma desteği sayesinde hastalarımızı istediğimiz şekilde pozisyonlayıp çeşitli egzersizler yaptırabiliyoruz. Aynı zamanda cihaz bilgisayara bağlandığında hastanın egzersizlerine ölçü yapıp-yapamadığı saptanmakta, kişiye oyunlarla kurgulanmış olan egzersizler görsel uyaran oluşturup hastanın egzersize olan katılımını arttırıyor. Amacımız pek çok hastaya ulaşıp, kaliteli bir rehabilitasyon hizmeti vermeyi amaçlıyoruz” bilgisini verdi.

Vereme dikkat

Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Kadri Çırak, veremin (tüberküloz) halen dünyanın en yaygın ve ölümcül bulaşıcı hastalıklarından birisi olduğuna dikkat çekti.

Yazının Devamını Oku

Light sigara içen kendini kandırır

8 Ocak 2011
UZMANLAR, sigaranın içinde keyif veren ve bağımlılığa neden olan maddelerin vücuda büyük zarar verdiğini ısrarla vurguluyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Özerkan Çakan, halk tabiriyle “light” sigaralara da dikkat çekti.

Akciğer, gırtlak kanseri, amfizem, kalp krizi, damar tıkanıklığı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açan maddenin katran olduğunu belirten Prof. Özerkan, sigarının zararları konusunda şunları söyledi:
“Yanan sigarada nikotin, katran, karbonmonoksit gibi zehirli maddeler başta olmak üzere 4 binden fazla kimyasal madde var. Son yıllarda sigarayı bırakmasını istediğimiz hastalardan ‘ben light içiyorum, daha az zararlı’ sözlerini çok sık işitiyoruz. Sigara firmaları light, ultralight sigara reklamlarını ‘daha az nikotin, daha az katran’ sloganları ile yapmakta. Oysa, bu tür sigaralarda da diğerlerinde olduğu kadar tütün vardır. Light sigaraların filtrelerinde daha fazla delik var. Bu tür sigara içenlerin alışık oldukları nikotin miktarlarını alabilmek için sık ve derin nefes çektikleri, fazla sayıda sigara içtikleri gözlenmiştir. Sonuçta; yine aynı miktarda nikotin ve katran, daha fazla miktarda diğer zehirli maddeler solunmuş olur. Light sigara içimi ile normal sigara içimi arasında vücudumuza verdiği zararlar açısından hiçbir fark yoktur. ‘Sigara içmeyi bırakıyorum’ diye light sigaraya geçmek kişinin kendisini aldatmasıdır. Sigara hiç içilmemelidir.”

Herkes İçin Acil Sağlık Derneği

İZMİR yeni bir başarıya daha imza attı. Hem profesyonellerin acil tıp hem de halkımızın ilkyardım konusundaki bilgisini arttırmak, bilinç düzeyini yükseltmek amacıyla “Herkes İçin Acil Sağlık Derneği” kuruldu. Dr. Ülkümen Rodoplu, derneğin misyonunun; “Acil Tıp Sistemi içinde yer alan ilkyardım, hastane öncesi acil sağlık hizmetleri, acil servis, afet, tıbbi konularda çalışan tüm kurum, kuruluş ve kişileri ortak bir çatı altında toplayarak, bilimsel çalışma ve girişimlerde bulunmak ve böylece halkımızın hakettiği en kaliteli acil sağlık hizmetini alabilmesini sağlamak” olduğunu ve çalışma alanlarını, kurulma amaçları ile faaliyetlerinin www.hiasd.org adresinden izlenebileceğini ifade etti. Dr. Rodoplu, ilk yönetim kurulu toplantısını kurucu üyeler, Gürkan Ersoy, Devrim Demirel, Vedat Özder, Serkan Çetiner, Nuray Çakan ve Funda Kocaevli’nin katılımı ile gerçekleştirdi.

Ortopedistlere kurs

ORTOPEDİSTLER “Kırık Tedavisi Kursu” için İzmir’de buluşuyor. Kurs, Türk Ortopedi Travmotoloji Birliği Derneği (TOTBİD) ve Ortopedik Travma Derneği’nce 13-16 Ocak tarihleri arasında Çeşme Sheraton Otel’de yapılacak. TOTBİD Genel Başkanı Prof. Dr. Mahmut Doral’ın da katılacağı kurs bu yıl 4’ncü kez düzenlenecek.
Ortopedik Travma Derneği Başkanı Prof. Dr. Kemal Aktuğlu, “Temel kursa 90 ortopedist, ileri kursa 70 ortopedi uzmanı katılacak. Kursa uluslararası Kuntscher Derneği destek veriyor. Türkiye’nin değişik yerinden 40 eğitici, yurtdışından ise 16 eğitici gelecek. ABD, Almanya, Belçika, Macaristan, Azerbaycan, Kıbrıs ve Yunanistan’dan da katılımcılar olacak. Kursta, plastik kemik modeller üzerinde uygulamalar yapılarak burada kazanılan deneyimin hastalara yararlı olması amaçlanıyor. Kursla ilgili detaylı bilgi isteyenler www.intramedullercivilemekursu.org internet adresinden alabilir” dedi.

Yazının Devamını Oku

Kalbinize yeni yılda daha özen gösterin

1 Ocak 2011
KENT Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Suat Büket, 2011 yılında ‘kalbe dikkat’ diyor.

Prof. Büket, kalp hastalıklarında ölümlerin Türkiye’de ilk sırada geldiğini belirterek, “Koroner arter hastalığı, günümüzde en sık görülen ve en önemli sağlık sorunlarından biridir. Bu hastalığın en önemli özelliği ileri evrelerde kalp krizine yol açmasıdır. Risk faktörleri bilinerek koruyucu önlemlerin alınması, hastalığın tedavisi kadar, önemlidir” dedi. Koroner arter hastalığının, kalp adalesini besleyen atardamarların daralma veya tıkanmasıyla kan akımının kısmi ya da tam kesilmesine bağlı kalp kası beslenmesinin bozulmasıyla oluştuğunu belirten Prof. Dr. Suat Büket şunları söyledi:

Dikkat edilecek noktalar

? “En sık nedeni koroner arterlerde oluşan damar sertliğidir. Özellikle hayvansal gıdalardan fazla miktarda alındığında damar iç yüzeyine yapışan ‘kolesterol’ isimli yağ türü, normalde esnek olan damarlarımızın esnekliğini azaltır ve birikerek damar boşluğunu daraltır. Bu sertleşme veya damarın tıkanması durumuna ‘ateroskleroz’ denir. Hastalıktan korunmak için 40 yaşından sonra yılda en az bir kez check-up yaptırın, sigara içmeyin, kan yağını düşürün, kan şekerinizi düzenleyin, tansiyonu kontrol altına alın, düzenli egzersiz yapın. Ama mutlaka yapın.”

Menopoz kliniğinde bilinçlenme ve tedavi

TÜRKİYE’de kadınlarda menopoza geçişin yaş ortalamasının 48 olduğunu belirten Karataş Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Dilaver Alper, klinik uygulamasındaki amaçlarının kadınları menopoz ve sonrasında ortaya çıkan sağlık problemlerinde bilinçlendirmek ve tedavilerini sağlamak olduğunu söyledi.
Beslenme, sigara, ileri yaş doğumu gibi faktörlerin menopoza girişi etkilediğini vurgulayan Dr. Alper, “Kliniğimizde düzenli kontrol ve muayenelerini yaptıran kadınlarda menopoza bağlı tansiyon yüksekliği, kalp hastalıkları, ateş basması, idrar kontrolünde azalma gibi problem ve menopoz sonrası ortaya çıkan kemik erimesi, rahim ağzı ve rahim kanseri şikayetlerinin erken teşhisi ve ortadan kaldırılması mümkün olabiliyor” dedi.

Hava kirliliğine dikkat

SOĞUK havanın etkili olduğu şu günlerde kirlilik de arttı. Kirlilik, vücutta bazı tahribatlar yapıp, bazı solunum hastalıklarının ortaya çıkmasına neden oluyor. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ali Kadri Çırak, hava kirliliğine dikkat uyarısında bulundu.

Yazının Devamını Oku

Kataraktta ses dalgası dönemi

11 Aralık 2010
GÜNÜMÜZDE halk arasında “laserle katarakt ameliyatı” olarak bilinen tıbbi adı “Fakoemülsifikasyon” olan bir teknikle yapılmaktadır. Bu teknik, halk arasında “dikişsiz katarakt ameliyatı” olarak da isimlendirilmektedir.

FAKO ameliyatında kullanılan enerji, gerçekten laser enerjisi olmayıp ultrason (ses titreşimleri) enerjisi olduğunu belirten Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, “Bu teknikte katarakt, ultrason enerjisiyle küçük parçalara ayrılıp emilerek tümüyle temizlenmekte, ancak kataraktın kapsülü yerinde bırakılmaktadır. Yerinde bırakılan kapsülün içine de göziçi merceği yerleştirilir” dedi.
Mercek seçimi önemli
Göz içine bırakılan merceğin seçiminin çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kaşkaoğlu şu bilgileri verdi:
“Doktor hastaya söyleyecek. Tek odaklı ya da çok-tek odaklılar genellikle bunlar kullanılır. Uzağı net gösteren mercekler, yakın için hasta gözlük takar bir de hem yakın hem uzak gösterenler vardır. Her ikisinin hem avantajı var hem dezavantajı var. Avantajı; yakın uzakta görüyorsunuz, dezavantajı; özellikle gece ışıkların etrafında hare yapar ve netlik az olur. Ayrıca, kişilik yapısı aktif olan insana iyi olmayabilir. Gece araba kullanırken, ışık rahatsız eder. Bir de astimatlı mercekler var. Burda katarakt ameliyatındaki başarı merceğin uygun seçiminden geçiyor. Sonuçta; bu bir protez 70 yaşındaki bir insanı 20 yaşına getirmiyor, ama ameliyat olanlar savaş pilotluğu dışında her mesleği yapabiliyorlar.”

Zihinsel engellilerde ağız ve diş sağlığı

3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle Konak Belediyesi Dr. Selahattin Akçiçek Eşrefpaşa Kültür ve Sanat Merkezi’nde Zihinsel Engellilerde Ağız ve Diş Sağlığı konulu bir panel düzenlendi. Panelde, Özel CTG Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde Anestezi Uzmanı Dr. Azize Taplu, Ortodonti Uzmanı Doç. Dr. Gülay Vural ve Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Dt. Bilge Özışıkçılar katıldı. Dr. Özışıkçılar, özellikle zihinsel engelli kişilerin ağız temizliğinin tam olarak yapılamaması nedeniyle en çok diş çürüklerine ve dişeti problemlerine rastladıklarını söyledi. Dr. Taplu da zihinsel engellilerinin muayene ve diş tedavisinin zor olması nedeniyle anestezi ile yapıldığını belirtti.

Kepçe kulak kızlarda daha fazla görülüyor

ENTO Kulak Burun Boğaz Dal Merkezi doktorlarından Ümit Evran, kulak kepçesinin kafatasından uzaklaşarak öne doğru kıvrılması durumuna “Kepçe Kulak” adı verildigini belirtti.

Yazının Devamını Oku

Diş bozukluğu moral bozmasın

27 Kasım 2010
HALK arasında “tel takma” diye adlandırılan ortodontik tedavilerle ilgili Özel CTG Ağız Diş Sağlığı Merkezi Ortodonti uzmanı Doç. Dr. Gülay Vural, “Basit diş eğriliklerinde tel takma süresi 8-10 ay diyebiliriz. Bu süre çenelerle ilgili sorunlarda 1.5 yıl ve hatta 2.5 yıl da olabilir. Hasta tedavi boyunca 3-4 hafta bazen 6 hafta aralıklarla periyodik olarak kontrol edilir ve tellerinde gerekli değişiklikler yapılır. Doğumsal ağız-diş-çene bozukluklarında tedavi süresi 5 yıla kadar uzayabilir” dedi.

“Sorun yalnızca diş eğriliği, çapraşıklık, çene darlığı, diş aralıkları ise, ön dişler çıktıktan sonra 5-9 yaş civarında tedaviye başlanılır” diyen Doç. Dr. Gülay Vural şu bilgileri verdi: “Sağlıklı ve bakımlı bir ağızda diş çapraşıklıkları ileri yaşlarda da düzeltilebilir. Tedavide yaş sınırlaması yoktur. Dişte estetik ve gelişim bozukluğu varsa tedaviye erken başlamalı. ‘Hele çocuk bir büyüsün’, ‘Dişlerinin çıkması tamamlansın’ fikri son derece yanlıştır. Örneğin; alt çenenin aşırı büyümesini engellemek için 5-6 yaşında bile tedavi başlar. Gelişim bozukluğunun ortodontik tedavisi için en ideal zaman 9-14 yaşlarıdır. Tedavi bir ekip işidir. Çocuk doktoru, çocuk cerrahı, ortodontist, plastik cerrah, KBB uzmanı, psikolog, öğretmen ile çocuğun anne ve babası tedaviyi birlikte sürdürür, bu erişkin döneme kadar devam eder.”

Tamamlayıcı tıp ile yaşamınıza yaşam katın

SAĞLIK; bedensel, ruhsal, duygusal ve sosyal olarak tam bir iyilik ve denge halidir. Bu dört unsurdan birinde iyilik halinin bozulması veya aralarındaki dengenin kaybı hastalık sürecini başlatır. Hastalık sadece bireyin kendisi değil yaşadığı toplumun da sorunudur. Sağlıklı toplumların sağlıklı bireylerden oluştuğu gerçeği unutulmamalıdır. Bir canlının sağlıklı olabilmesi için bütün organların uyum içinde çalışması ve her birinin üzerine düşen görevleri tam olarak yerine getirmesi gerekir. Yaşamsal fonksiyonların sürdürülebilirliği hücre seviyesinde enerjinin yeterli üretimi ile mümkündür.
Akapunktur Uzmanı Dr. Doğu Yıldırım şunları söyledi:
“Sağlığı oluşturan temel unsurların devamlılığı; önleyici, koruyucu hekimlik alanıdır. Bu alanda çalışan hekimler tamamlayıcı tıp pratisyenidir. Tamamlayıcı tıp insanı akıl, ruh, beden ve çevresel faktörlerin yanında bütünsel bir bakışla beş element, enerji meridyenleri, çakralar, biomanyetik alan aura ve beslenme tercihleri ile de değerlendirir. Tamamlayıcı tıp hekimi, beş element ilişkilerinin değerlendirilmesi, akupunktur meridyen sisteminin ölçümlenmesi, biomanyetik alanımız auranın durumu, çakra ile organ ve sistemlerdeki tüm denge bozukluklarının saptanmasını muayene eder. Sonucunda standart kür yaklaşımlarından ziyade danışan kişiye uygun öncelikli terapi yöntemlerinin planlanması yapılır” dedi.

Vücudunuzu tanıyor musunuz

HER bireyin kendi vücudunu tanıması, organlarının yapısını ve işleyişini iyi bilmesi kendi yararınadır. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Uzm. Dr. Funda Aksu, bireysel anlamda, kendi bedenimizin yapısını ve işleyişini bilmenin, çoğumuz için belki görsel sanat alanında değil, ama yaşama sanatını daha iyi icra etmemizde yardımcı olur” dedi.

Yazının Devamını Oku