Bugün Grand Slam turnuvalarından ikisinde, bayanlar da erkeklere verilen para ödülü kadar alabiliyorsa, bunu Amerikalı Billie Jean King'e borçlular. King'in açıp, Navratilova'nın geçtiği yolda bugün Mauresmo var.
YUGOSLAV tenisçi Jelena Dokiç'in babası Damir, biraz huysuz. Önce Avustralya'da tenis federasyonu yetkilileriyle tartışıp bu ülkeyi terk etti, ardından da isteklerine yanıt alamayınca döndüğü vatanında barınamadı ve İngiltere'nin yolunu tuttu. Bu kez yanında kızı da yoktu. Damir, herhalde Dokiç ismini daha medyatik hale getirmek için geçtiğimiz günlerde tenis dünyasının bayanlarına laf attı. Dedi ki, ‘‘Tenisteki bayanların yüzde 40’ı lezbiyen. Kızım Jelena lezbiyen olsa intihar ederdim.’’
Şu ana kadar Jelena'nın lezbiyen olup olmadığı yolunda kesin bir kanı yok! Damir'in bayan tenisçiler hakkında söylediklerinde ise gerçeklik payı var, ama yüzde o kadar yüksek değil. Tenis dünyasının unutulmazları arasında iki büyük lezbiyen isim var. Bunlardan ilki 1960 ve 70'li yıllarda feministlerin idolü konumuna da gelen Billie Jean King. ABD'li tenisçi, bu sporda bayanlarda devrim yapan isim. Onun sayesinde bugün başta iki büyük Grand Slam turnuvasında bayanlar erkeklerle eşit para ödülü alıyorlar.
Kadınlar neden yapamasın...
Bugün 60'ına gelen King, patates soymak ve sadece yemek yapmakla yetinmek yerine kendini kanıtlamak için sporu seçti. İşçi sınıfı bir ailenin çocuğu King için tenis kariyeri zorluklarla başladı. Annesinin diktiği elbiseyle tenis oynayan King, kariyerinin belki de en trajik anını Güney California Gençler Şampiyonası'nda yaşadı. Los Angeles Tenis Kulübü toplu fotoğraf çektirirken, o kıyafeti nedeniyle objektifin önüne geçmekten mahrum bırakıldı. Bu olaydan sonrası ise onun için bir çıkış oldu.
King, kadınların da erkekler gibi bazı sporlarda başarılı olabileceğine inanıyordu. Tabii her spor dalı için değil, ama en azından teniste. Avustralyalı bir antrenörle fiziki güçlenme çalışmaları yaptı. King, kariyerinde zirveye vurduğu dönemde eski şampiyonlardan Bobby Riggs ile oynadığı 1973'teki ‘‘Battle of the sexes’’ maçıyla büyük sükse yaptı. Bir kadının erkeği yenebileceğini gösterdiği bu 3 setlik maç King'e sorulduğunda verdiği yanıt şu: ‘‘En büyük sorunum, Bobby de dahil bu maçtan diğer insanların benden daha fazla keyif almasıydı.’’
Kafalardaki kimlik...
Aslında King için bir erkekle yaptığı maçın ilgi çekici bir yanı yoktu. Ancak çevresindeki insanların onu görmek istedikleri yer ve kafalarındaki kimliği açısından önemliydi. Bayan arkadaşıyla lezbiyen ilişkisinin ortaya çıkması, çevresindekiler hariç onun açısında fazla şey değiştirmedi.
Tenis dünyasının diğer büyük ismi ise Çek asıllı Amerikalı Martina Navratilova. King gibi o da lezbiyen. Navratilova bugün 168 kezle teklerde, 165 kezle çiftlerde en çok şampiyonluk kazanan tenisçi olmak gibi rekorları elinde bulunduruyor. 1980 ve 90'lı yıllara damgasını vurdu. Bu yıl korta kesin olarak veda edecek. Kariyeri boyunca 20 milyon dolar para ödülü kazandı.
Cesur Mauresmo
King ile başlayıp, Navratilova ile süren erkeksi kadın tenisçi kuşağının son dönemdeki ismi Fransız Amelie Mauresmo. O, önceki iki isimden farklı, sevgilisini herkesin önünde öpüp lezbiyenliğini kendisi açıkladı. Lindsay Davenport, Martina Hingis gibi yıldızlar ‘‘Yarı erkek’’ diyerek ona bakışlarını ortaya koydular.
Lezbiyen veya değil, bugün tenis de dahil bazı bireysel sporlarda bayanlar geliştirdikleri fiziksel yapılarıyla erkeklere rakip olabilecek düzeyde. Kadınların adaleli vücutlarıyla erkeksi görünümü ve tavırları zaman zaman karşı cins kadar hemcinsleri için de itici. Ama sporcuların görünümünden ve cinsel tercihlerinden çok elde ettikleri başarılar ön planda.
Üniversitedeki ilk yılımda hazırlık sınıfı öğretmenlerimizden biri İngilizdi ve ‘‘gay’’di. Eğitmenliği dört dörtlüktü. Kişisel cinsel tercih ise ona aitti. İnsanları yaptığı işlerle taktir edip, hatırlamak lazım. İstismar yoksa lezbiyen veya gay diye eleştirip, sınıflara ayırmak yanlış. Bugün Türk sporunda da hemcinsleriyle ilişki kuranlardan söz ediliyor.
Billie Jean King
22 Kasım 1943'te doğdu. Kortlarda 12'si Grand Slam, 71 şampiyonluk yaşadı. 20 Wimbledon birinciliği elde etti. Bir sezon da 100.000 dolar para ödülü kazanan ilk bayan tenisçiydi. Bayanlar Tenis Birliği'nin kurucularından biri King. 1966-72 arasında dünya sıralamasında 5 yıl 1 numaraya çıktı.
Martina Navratilova
18 Ekim 1956'da Prag'da doğdu. Çekoslovak asıllı, ABD'li. 168 tekler, 165 çiftler şampiyonluğu kazandı. 18 Grand Slam, 9 Wimbledon tekler şampiyonluğu elde etti. 31 kez çiftlerde, 7 kez karışık çiftlerde Grand Slam şampiyonluğu sevinci yaşadı. 1978-87 arasında 9 yıl dünya sıralamasında 1 numaraya yükselme başarısı gösterdi.
Amelie Mauresmo
5 Temmuz 1979'da doğdu. 1997'de profesyonel oldu. Dünya sıralamasında 4 numaraya kadar yükseldi. 8 tekler, 1 çiftler şampiyonluğu kazandı. Bugüne kadar 177 maç kazandı.