Paylaş
Hayat da bu dükkanlara rastgele dalan devasa bir fil...
Bakalım sakar filimiz, bugün içimizden hangi şanslı züccaciye dükkanına teşrif edecek? Bir raf yoksa 5 raf mı devirecek?...
Veyahut, tek bir hortum darbesiyle sırf bizimkini değil, mahalle züccaciyelerinin topunu mu yerle yeksan edecek?
Bazen aynen böyle hissediyorum.
***
Bazen de diyorum ki, yahu şu tatlı meltem ne kadar da güzel değdi yanağıma. Gider ayak şu güneş, ne de güzel göz kırptı ruhuma.
Sanki biz her birimiz bulunmaz birer hint kumaşıyız da, hayat doyamıyor saçlarımızı öpüp, okşamaya.
***
Sen ne dersen de. Hayat bir öyle, bir böyle.
Paradokslarla besleniyor, siyah-beyaz, dolu-boş, iyi-kötülerle büyüyüp serpiliyor. Falan, filan...
Ama bu hafta Adana’daki çocuk tacizcisi imamın serbest bırakılmasına tepki gösteren Saadet öğretmenin ağlayarak isyan ettiği videosu düştü ya sosyal medyaya... Şimdi nasıl, ‘beyaz, dolu, iyi, meltem ve güneş’ uğrayabilir biz züccaciye dükkanlarına?
***
Çocuk İstismarı Derneği Başkanı Saadet Özkan, ağlamasaydı eğer, bilmeyecektim 12 yaşındaki E.S.’nin davasını.
Bu davada, Adana, Pozantı, Akçatekir Mahallesi’ndeki imam M.D.’nin 4 yıl önce kuran kursuna gönderilen bu kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddia ediliyor.
Savcı mütalaasında, beyanlardaki ve adli incelemelerdeki tutarlılık nedeniyle sanığın tutuklanmasını talep ediyor.
Yani çocuğun iddia ettikleri ve delilleri (detaylarını yazmaya elim varmıyor) doğru ve tutarlı.
Ama mahkeme heyeti bir kere daha imamın tutuklanma talebini reddediyor.
Yani imam serbest.
Eskiden derslerinde çok başarılı olan çocuk, bırak başarılı olmayı 4 yıldır okula gidemez olmuş.
Bırak okula gitmeyi, 3 kez intihara kalkışmış.
Kabuslar görmeye, uykusunda “Yeteeeeer!” diye bağırmaya devam ediyormuş.
***
İmam serbest bırakılınca çocuğun annesi öyle bir çığlık atmış ki...
İşte Tarsus’ta atılan o çığlığı, bugün ben Saadet öğretmen sayesinde, İzmir’den duyuyorsam eğer sen Fizan’dan duyarsın.
Bir daha da kolay kolay unutamazsın.
Ve kendi kendine bozuk plak gibi sorarsın, neden, neden, neden diye.
Artık bu yaşta, hayatımıza dalacak her türlü kötülüğe karşı hazırlıklıyız ya da aşılıyız zannediyoruz ya...
Bal gibi de yanılıyoruz oysa...
Hele de kötülük bir insana “çocuk”luk evresinde yapıldıysa...
En büyük şamarı o zaman yiyip, en çok o zaman tutunmak istiyoruz ADALET kayığına.
Paylaş