Çiçek topladım senin için

Halbuki ben, hasta ve dolayısıyla yorgundum. Keşke sen, sen olsaydın da beni yollamayıp, çiçekçiden bir koşu çiçek alıp getirseydin bana modundaydım. Bir zahmet. Kaprisin en dibine vurmuş, en bir insan gibi. Ama ne sen, sendin. Ne de ben, ben.

Haberin Devamı

Zaten kuzenim Melda topuklarını inatla yere vura vura, tutturdu da tutturdu; ‘gidelim de gidelim’ diye. Bayındır’daki çiçek festivaline. Deli mi ne? Ergenlik dönemine girmiş bir genç kız ya da genç bir oğlan ikliminde. Nasıl itiraz edebilirsin ki, çiçeklerle 7-24 fısır fısır konuşan bir Egeli’ye.

Tek tek sevip, okşadı bütün çiçeklerini. Kiminin saçlarını tel tel taradı. Kimininkini örüp, balık sırtı yaptı. Petunya’nın sırtını kaşıyıp, Cam Güzeli’ne bütün sırlarını ve masallarını anlattı.
Biz evinden yola çıkmadan önce. ‘Canlarım gidiyorum ben! Sizlere yeni arkadaşlar getirmeye’ dedi en son. Bir bebekle konuşur gibi, sesini incelte incelte. Çekip kapıyı kapatmadan bütün çiçeklerine.
Vedalaştı. Sonra biz İzmir’den yola çıktık.


Abarttım sanıyorsun değil mi? Koca dev mavi-yeşil gözlü Melda’yı tanısan abartmadığımı aksine azalttığımı anlardın hemen. Şıp diye. Kilometreler kilometreler boyu trafik sıkışıklıklarına denk geldik derken. Çiçek festivaline doğru akın akın, akıyordu Egeliler. Sanırsın, John Lennon’a ikinci bir yaşam hakkı verildi. İşte tam da bugün dirildi. Ve Beatles yıllar sonra ilk kez Liverpool değil de Bayındır’da çıkacak sahneye. Strawberry Fields Forever söylemeye.

Haberin Devamı

Çiçek topladım senin için


Nasıl? Nasıl birbirinden güzel, çilek olmasa da çiçek tarlaları ve seraları sardı dört bir yanımızı otobandan iner inmez, indiğimizde? Bu kadar mı sürüp sürüştürülür, takıp takıştırılır ey tarlalar? Bir sabah vakti. Kilometreler boyu tarlaların bu kadar da süslüsünü, yakasından paçasından rengarenk çiçekler sarkanını ilk kez gördüm. Pes. Seni büyüleyen Hollanda’nın lale bahçelerinde adı üstünde bir tek laleler vardı oysa. Halbuki aç ansiklopediyi, çıkar bütün türlerini karşılaştır Bayındır’ın yetiştirdikleriyle tek, tek... Mahçup olmazsın, sınıf atlarsın gülümseyerek. Öyle ki burada Japon turistler olsa, şaşırırlar objektiflerini hangi çiçeğin yaprağına fokuslayacaklarına.

Haberin Devamı


Tıklım tıklım festival alanında hızlıca bir tur attık. Cem’e macundan mısıra on yıldızlı bir festival çocukluğu yaşattık. Tam da ‘deveye mi yoksa şu taylara mı binmek istersin anneciğim’ diye sorduğumda Cem’e: Dedi ki; ‘Yeter artık anne, dönelim haydi eve!’
Düşün artık pamuk şeker yemekten bıkmış; çocuk bile.


Dönüşte tarlalara sürdük arabayı. Dört bir yanımızı çiçeklerle donattık. Yeşil dev Hulk ebadındaki begonvilleri 10 liraya aldık. Bu arada, 5 liralık Avustralya kıtası büyüklüğündeki petunyaların güzelliğini hiç sorma. Bayındır Bayındır olalı böyle festival görmedi diyemem. Çok bilirmiş gibi kirpiklerimi kırpıştırıp, süzemem. 20 yıldır yapıyorlarmış bu festivali. Fareler yesin cahilliğimi.

Haberin Devamı


Tefecilerden kurtarmak üzere çiçek üreticilerini, düzenlemişler yıllar önce bu festivali. Öyle söylemiş Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu festivalin bir yıl önceki açılış töreninde. Baksana, bu sayede Bayındır’ın tarıma dayalı ekonomisi 950 milyonları bulmuş. Ne şahane. Ne şahane. Silahtan değil de mis kokulu çiçekten elde edilen gelire.


Neyse döndüğümüzde, Melda’nın kulaklarından sarkan çiçeklerle ve Kraliçe II. Elizabeth edasıyla kendi evine girişini görmeliydiniz. ‘Merhaba çocuklar, bakın yeni kardeşler getirdim’ dedi sırıta sırıta mutlu ve mesut eski çiçeklerine. Deli mi bu kadın, ne? Sadece konuşmuyor, uzun uzun dertleşip muhabbetler ediyor kelebek ve çiçeklerle.

Yazarın Tüm Yazıları