Paylaş
Gibi, gibi.
Dur o zaman senin iç sesine yanıtlar yapıştırayım da şu zıp zıp zıplayan haylaz ve meraklı aklını yatıştırayım.
- Bir kere şu Deliklikoy dediğin ıssız yerde sigara izmariti ne arar?
- Haklısın ıssız idi. Dalmayı seven 3-5 kişi o koyu bilirdi. Çok değil 10-15 sene öncesine kadar. Abim Fatih “Haydi toplaşın! Issız bir koya gidiyoruz” diyerek bizi kafalar, tek bir arabaya doldurur, tek bir balıkla göz göze gelip, bakışarak anlaşacak diye, güneş doğarken denize bir dalar, ta dolunayla birlikte denizden çıkardı. Biz artık bekle gülüm, bekle. Aç bilaç, güneşin alnında, sonrasında ayın şavkında. Bir de korkardık tabii, ‘Ne oldu bu Fatih’e acaba, Deliklikoy’dan daldı da, dünyanın yuvarlaklığından sersemleyip, yönünü sapıtıp, Avusturalya’dan mı çıktı?’ diye... O günler çoktan geride kaldı. Şimdi tıklım tıklım dolduruyor insanlar en ıssız koyları.
- E doldursunlar tabii. Fena mı? Tadını çıkarsınlar.
- Doldursunlar da saçını başını yolup, kanatlarını kırıp, gözlerini oymasınlar. Düşün, o koy tüm saflığı ve naifliğiyle sereserpe bütün güzelliklerini sermiş önüne. O muhteşem kayalarını, buz gibi tertemiz, ışıl ışıl ışıldayan içimlik sularını, kimbilir kaç bin yılda oluşmuş kumlarını... Ama karşılığında insanlar, kalbini söküyorlar. Tak diye, tek bir bıçak darbesiyle.
- Sigara izmaritlerini bırakarak mı?
- Yo canımın içi. Sadece izmarit değil. Biz birkaç saatte, birkaç metrekarede kağıdı, plastiği, metali, camı ayrıştıra ayrıştıra toplam 250 kilo atık topladık. Görsen şaşarsın. Topladıklarımızdan çeyizine 24 kişilik çatal takımı bile çıkarırsın. Kırıp kırıp atmışlar 4 bin yılda yok olabilecek cam şişeleri. Fırlatıp fırlatıp bırakmışlar 1000 yılda yok olacak plastiklerini. Pil desen 300 yıl, straforun yok olma süresi 2 milyon yıla kadar uzuyor da uzuyor. Ve inan bunları atanların hiç biri de düşman uzaylı değil. Evsahibi, dünyalı. Senin kız, benim oğlan. Bizim buralı.
- Çöpleri toplarken, atanların kulaklarını çınlattınız mı?
- Hem de nasıl! Aklımızdan geçenleri bir bir sıraladık. Gördüğümüz her mini minnacık ama dünyanın yüzlerce yılını böğründen koparıp çalan, çöp atıcısına da bıkıp, usanmadan söylenir, sıralarız. Halbuki ne basit şeydir kendi çöpünü toplayıp, bir çöp kutusuna atmak. Şrik, şrak. İşte bak, sık aralıklarla koca koca çöp bidonları da koymuş belediye ama maalesef resim bu! Üstelik görevliler de sık sık gelip temizlediği halde.
- Peki kim kim topladınız çöpleri?
- Aras Kargo, 4 yıl önce çalışanları ve çoluk çocuk aileleri ve TURMEPA (Deniz Temiz Derneği) ile birlikte daha yaşanılır bir dünya hedefiyle “Doğa Dostu Araslar” diye bir platform oluşturdu. Biz gazetecileri de içine kattı. 4 yılda Van’dan Trabzon’a, Adana’dan Bodrum’a yaklaşık 4 ton atığı geri dönüşüme kazandırdı. Uluslararası arenada, birçok “farkındalık yaratan sosyal sorumluluk projesi ödülü”nü aldı. İşte aşağıda görmekte olduğunuz bu fotoğrafta Aras Kargo Genel Müdürü Utku Ayyarkın da çöp topladı. Laf olsun, poz olsun diye değil. Samimiyetle, gelecek nesillere yaşanılır bir dünya bırakabilmek ümidiyle.
- Bu konuda senin ümidin var mı?
- Ben çöp toplama işini çok sevdim. Ama sen sakın atma. Çöp toplamayı sevenlerle atanların arasındaki fark milyonları aşacak kadar devasa.
Sen bugün heeeeyt deyip şişeni kıracaksın. Yıllar sonra torununun çocuğunun ayağını o cam yaracak. Attığın paslı bir metal şişe kapağı, belki torunun 5 nesil sonrasına değil, bizzat kızına tetanoz kaptıracak. Tek lüksümüz, yere, kuma, toprağa basıp elektrik atmak değil miydi canımın içi? Toprağa basıp da bu dünyada gümbür gümbür yaşıyor olduğumuzu anlamak?
O gün Deliklikoy’da özledikçe ayaklarım kumu ve toprağı, aklım tehlike barındırmayan tek bir ayak basımlık yer bulamadı. Ayakkabılarım ayağıma yapıştı.
Deliklikoy’dan yola çıkarsak ve bu kadar hızlı mı kirleniyor ve kirlenecek bu dünya diye sırf benim kişisel tarihimin en ıssız koyundan doğanın bugünkü karnesini hazırlarsak...
Yandık. Bittik. Kül olduk.
Doğayla aramıza ne ara böyle bir mesafe koyduk?
Ümidimi sorma. Tek bir çıplak ayağın, kendine basacak yer bulmasının gittikçe zorlaştığı bu dünyada.
Çöpünü uyuduğun yatağına atma, attırtma.
Başka bir kurtuluşumuz yok.
Kendi çöpümüzde boğulmamak için bu dünyada.
Paylaş