‘İslam reformdu’

Haberin Devamı

SİGRİD Hunke der ki, “Başlangıçta İslam’ın kendisi reformdu ve milletleri reforma götürmüştü. Milletler ondan yararlandı, kanunlarını yeniledi, tutum ve davranışlarını değiştirip geliştirdiler. İlk zamanlarda Müslüman Türk toplumları bilimde, fende, sanatta önde idi ve Avrupa mesela Osmanlıların verdiği kararlara uymak zorunda kalıyordu. Sonra ne oldu? Avrupa’nın kurtulduğu skolastiğe Müslümanlar yakalandı” (Avrupa’nın Üzerine Doğan İslam Güneşi).
Batılı yazarlardan başka bazıları şöyle ifadeler kullanırlar: “İslam kültürü İslam medeniyetinin başarılarının nedenidir.” İslam Peygamberi’nin şu sözleri çok önemlidir: ‘Bilimi öğrenmek her kadın ve erkeğin görevidir’, ‘Bilim Çin’de de olsa arayınız’, ‘Bir saat tefekkür ve Allah’ın mahlûkatını inceleme, bir yıl ibadetten daha hayırlıdır’. Bu ilkeler İslam uygarlığının hür düşünce ve araştırma temeli üzerine kurulmasını sağladı ve parlak ‘İslam Medeniyeti’ doğdu. Fakat daha sonra, coğrafi keşiflerle ticaret yollarının değişmesi ve Moğol istilası İslam âleminin giderek yoksullaşmasına yol açtı. İbn-i Haldun’un dediği gibi, geçim derdi Müslümanlara ilim ve fenni unutturdu.

Haberin Devamı


Yahudi ve Hıristiyan Araplar


İbn-i Haldun ‘Mukaddime’sinde bu dış tesirlerden başka, İslam ilahiyatının gerileyişine uzun uzun değinmiştir. Araplar semavi kitapları olmayan bir kavimdi. Onlar, varlıkların sebepleri, yaratılışın başlangıcı ve vücudun sırları gibi herkesin bilmek istediği şeyleri öğrenmek istedikleri zaman, Yahudi ve Hıristiyanlığı kabul etmiş olan Araplara başvuruyorlardı. Bunlar Müslüman olduktan sonra, İslam hükümleri ile alakası olsun olmasın, yaratılışa, olağanüstü hal ve hadiselere dair eski bildiklerini İslam’a taşıdılar, tefsir kitaplarına yazdılar. Daha sonra bunları nakleden ilk devir Müslümanları, inceleme ve araştırma ile uğraşan kimseler değildiler, naklettiklerinin doğru olup olmadığını araştıracak vasıfta değillerdi. Fakat dini bakımdan Müslümanlar arasında büyük derece ve mevki sahibi olduklarından, onlardan nakledilen haber ve rivayetler olduğu gibi kabul edildi. Zaten bu bilgiler doğrudan şer’i hükümlerden sayılmadığı için incelemeye de tabi tutulmadı ve daha sonra tefsir yazanlar da bu haberlerin kimlerden nakledilmiş olduğuna dikkat etmeden onları kitaplarına aldılar.

Haberin Devamı


Hüküm çıkarma bilimi (fıkıh)


Peygamberlik çağından ve ilk dönemden uzaklaşılıp ilim ve fende yeni gelişmelerin ortaya çıkmasından sonra dünyada Kutsal Kitap bilgileri ile ilgili inceleme ve tenkit devresi geldi. İslam’da da şer’i delillerden yeni hükümler çıkarabilmek için, kaide ve kanunlara ihtiyaç doğdu. Kaide ve kanunlar çıkarıldı ve bunlar Usul-ü Fıkıh adı ile ayrı bir bilim oldu. Büyük hukuk kurucuları ve imamlar yetişti. Fakat zamanla ilimler daha da geliştikçe, yeni durumlarda yeni kararlar verebilme (müçtehitlik) derecesine yükselmek adeta imkânsız hale geldi. Yetkinin, güvenilemeyecek kimselerin eline düşmesinden korkularak din işlerinde ihtilafa götürecek yolların kapatılması düşünüldü.

Haberin Devamı


Araştırma durdu


Bilginler müçtehit derecesine yükselmekten aciz olduklarını açıkça söyleyerek, halkı, amelde mevcut dört büyük imamın mezhebinden birine bağlanmaya çağırdılar. Bundan sonra yeni hadiselerle karşılaşıldığında meseleler, önceden çözülmüş olan benzerleri ile karşılaştırılmak suretiyle çözülecekti. Artık fıkıhçıların karşılaştırabilme yeteneğini kazanması yeterli oldu. Görüldüğü gibi ilahiyatta gerileme çok erken zamanda başlıyor ve maalesef günümüzde devam ediyor.
Bugün Din İşleri Yüksek Kurulumuz benzer şekilde çalışıyor. İçtihat yapmaktan kaçınıyor ve eski içtihatları ortaya çıkarıp tekrarlamakla yetiniyor. Kuran ayetlerinin açıklamaları da gelişmeye ve özgürlüğe yardımcı olmuyor. Günümüzde başlıca sorun, her şeyin bir devirde cereyan etmiş ve bitmiş görünmesidir. Oysa insanın içinde, kendiliğinden bir gelişme olan özgür düşünme öyle bir kuvvettir ki, bu kuvvet bütün yaş gruplarına, bütün insanlara ve bütün dünyaya açılır. Ne yazıktır ki, din öğretimi ve yayınlarından çoğu bu kuvvetin farkında değil gibidir.

Yazarın Tüm Yazıları