Paylaş
Tıpkı “Kıbrıs açılımı”nda, “AB açılımı”nda, “Ermenistan açılımı”nda olduğu gibi.
Tümü fiyasko ile sonuçlandı...
Kıbrıs daha da mağdur, Ermenistan’a olan kapılar da kapandı, ortaçağ yaşam biçimini dayatıp, pisuvarları dahi söktüren bir zihniyetle, Türkiye şimdi AB’ye daha da uzakta...
*
Sıra “Kürt açılımı”nda...
Bir kere; Kürtler bizim vazgeçilmez parçamızdır.
Kürtler “Türk” tanımını istemiyorlarsa, gerekirse biz “Kürt” oluruz... Tıpkı “Hepimiz Ermeni” olduğumuz gibi...
Nitekim bu ülkede bin senedir kimsenin aklından Kürt-Türk ayrımı geçmedi.
*
Ama bakın; AKP “Kürt açılımı” dediğinden ve aydınlar(!) da destek için koştuklarından bu yana, Türkiye daha bölük pörçüktür...
Bir defa Kürt vatandaşlarımızı PKK ile aynı kefeye koydular...
İşte; koca Türkiye, “bebek katili” diye yargılayıp müebbete mahkûm ettiği Apo’dan “yol haritası” bekliyor...
İyi mi?..
Ama devletin “açılımı” ise nedir, henüz bilen yok...
Bir tek adı belliydi, onu da önce “Kürt açılımı”, sonra “demokratik açılım” şimdi de “milli bilmem ne” diyerek tam üç kez değiştiriverdiler...
“Açılım” için “Aman kaçırmayalım, kaçıyor...” diyen Cumhurbaşkanı sessizliğe büründü, gıkı çıkmıyor...
Başbakan, açılımı görüşürken “Başbakan” olmaktan çıkıp “AKP Genel Başkanı olarak” kimlik değiştiriyor...
Bu nasıl açılım?..
Böyle örtülü, böyle gizli hesaplı, böyle esrarengiz...
Böyle karanlık...
Böyle kuşku ve korku dolu ve basiretsizce bir “açılım” Türkiye’ye güven ve huzuru getirebilir mi?..
Nasıl?..
*
Aydınlara(!) gelince:
Onların çoğu bir zamanlar solcuydu.
Solu bitirdiler...
Şimdi AKP’li oldular...
AKP’yi bitirecekler, sağ olsunlar...
Paylaş