Paylaş
Manisa’nın Aydınlar Köyü’nün inekleri 1942 yılında güdülmekten kaçıp, ormanda koloni kurarak özgürlüklerini seçtiler...
Ben onları dün televizyonlarda, gazetelerin ön sayfalarında gördüm.
Baktım; saygınlar...
Kimlikli, kişilikli, asil...
Ve muhterem...
* * *
Aydınlar’dan kişilikli davrananlar bunlar...
Bir avuç arpaya mahkûmiyetleri yok... Boyunlarına bağlanan iple çekiştirilmeye tepkileri var demek ki... Sopa ile dürtüle dürtüle güdülmeye karşılar anlaşılan...
Sahip istemiyorlar...
Sahipleri; özgür iradeleri...
Ahır sahibi onları ağıla kapatıp, bir kucak saman vererek istediği gibi kullanmayı denedi, ama başaramadı diyorlar...
Ey aziz inekler...
Yücelerden yüce...
Ve saygıdeğer...
* * *
Aydınlar’da başka inekler de var...
Onlar arpa-saman verene hizmetlerini sürdürüyorlar...
Sahiplerinin elinde ucunda çivi olan bir uzun sopa vardır. Kalçalarına dürtünce adım atarlar...
Dürtmeye göre artık, sola da giderler, sağa da...
Yönlerini onları güden belirler...
Nereye gideceklerine de, nereye bağlanacaklarına da, nerede otlanacaklarına da onları güden karar verir...
Güdülmeye tepki duyanlar öyle değil; onlar bağımsız, özgürler...
Ey kimlikli-kişilikli varlıklar...
Ey mübarek canlılar...
Ey saygın inekler...
* * *
Aydınlar’dan çıkan kimi inekler böyle kişilikli-asil davranarak insanların gözünde “saygıdeğer” olabildiler. Medya onların adını “özgür inekler” koydu, televizyonlar-gazeteler onlardan “özgür inekler” diye söz ediyor...
Ya hâlâ güdülenler?...
Onlar sadece “inek”ler...
Ben “özgür ineklere” imrendim...
Ve sadece; güdülmenin inekleri dahi ineklikten çıkarttığını bilmenizi istedim.
Paylaş