Paylaş
Arkadaşlara “Şimdi Çince konuşacak” dedim.
“Çince biliyor mu?” dediler...
İngilizce de bilmiyordu. Ama bildiği sadece iki kelimeyi Davos’ta söyleyince dünya ayağa kalktı mı, kalkmadı mı?..
Öbür başbakanlarımız İngilizce eğitim almışlardı, anadilleri gibi İngilizce konuşurlardı, yüz binlerce İngilizce kelime ezberlemişlerdi.
Bu iki kelime biliyordu...
O ikisini söyledi ve...
* * *
Baktım gözleri çekik çekik...
Çince konuştu-konuşacak...
Bilirsiniz Çince zor değildir, daha çok düşen cam bardak sesi çıkartacaksınız; çan, çun, çing, çang...
Ve konuştu:
“Bu adeta soykırımdır...”
Diplomatlar uzun süre bundan bir şey anlamadılar.
Çünkü; Uygur Türkleri’ne Çin’in zalimce baskısı karşısında hiçbir şey yapamayacağını bilen bir başbakan bunu niye söyler?...
Mademki orada “soykırım” var, demezler mi adama “Ne duruyorsun?” diye...
Nitekim AKP iktidarının Dışişleri Bakanı’nın Çinli meslektaşını arayıp tam 70 dakika telefonda düzeltme yapması neydi?..
Ya da duyarlı yurttaşlar “Çin mallarını boykot edelim” deyince, AKP bakanlarının buna karşı çıkmaları neyin nesi?..
* * *
Ben size söyleyeyim:
Başbakan bu sefer de Çinlilere “van minit” türü bir şey söyleyerek, zaferlerine zafer katmak istedi...
O kadar...
Nasıl ki oturduğu yerde “van minit” deyince “Davos fatihi” olmuştu, bu kez de oturduğu yerde “Çin fatihi” olacaktı...
Olmadı...
Çünkü kimse bir şey anlamadı.
Eğer Uygur Türklerine “soykırım” uygulanıyorsa, Türkiye’nin Başbakan’ı açıklamaz mı; ne yapmayı düşünüyor, ne yapacak?..
Ya da “Bu soykırımdır” dedikten sonra hiç mi sesi çıkmaz insanın?..
Bence siz de bir şey anlamadınız...
Çünkü Çince’ydi...
Paylaş