Senaryo geldiğinde büyük tedirginlik hissettim

2014 yılında “The Theory of Everything” filminde canlandırdığı bilim insanı Stephen Hawking rolüyle Oscar kazanan Eddie Redmayne yıllar sonra televizyon ekranına döndü. “The Day of the Jackal” adlı casus gerilim dizisinde bu kez suikastçı rolünü canlandıran başarılı oyuncu ile Kelebek okurları için bir araya geldik. Eddie Redmayne “Senaryo geldiğinde, çok büyük bir tedirginlik hissettim çünkü sevdiğim bir hikâyeyi mahvetmek istemiyordum” itirafında bulundu.

Haberin Devamı

* “The Day of the Jackal” sizi televizyona geri getirdi. Neden?

- Gerçek şu ki, iş seçme şeklimde bir strateji çok olmasını isterdim ama yok. Her zaman içgüdüsel kararlar veririm. Bana “The Day of the Jackal”ın ilk üç bölümünün senaryosu gönderildi. 1973 yılında Edward Fox’un rol aldığı “The Jackal” filmini izleyerek büyümüştüm. Babamın en sevdiği filmlerden biriydi. O filmi çok genç yaşta izlememe rağmen, içinde ilgi çekici bulduğum bir sürü şey vardı. Senaryo geldiğinde, çok büyük bir tedirginlik hissettim çünkü sevdiğim bir hikâyeyi mahvetmek istemiyordum. Senaryo orijinalinde sevdiğim tüm nitelikleri koruyordu. Bu da beni projeye katılmaya yöneltti.

* Televizyonda bir karakteri keşfetmek için 10 bölüm gibi uzun zamana sahip olmak hakkında neler söylemek istersiniz?

Haberin Devamı

- Karakterle birlikte uzun formatlı kalabilmek televizyonun güzel yönü. “The West Wing” tutkunuydum ve hâlâ da öyleyim. Yıllar önce Altın Küre’deydim eşimle birlikte. Odanın diğer ucunda Allison Janney oturuyordu. Eşim Hannah, Allison’ın yanına gidip, “Kocam yanına gelip kendini heyecandan rezil edecek çünkü çılgın bir CJ hayranı” demişti. Tamamen doğruydu. Karakterler uzun ve geniş zaman dilimlerinde hayatınızda olduğunda onları tanırsınız. Bir bakıma bu karakteri filmlerden çok daha samimi hale getiriyor.

Senaryo geldiğinde büyük tedirginlik hissettim

* Çok fazla lokasyonda çekim yapmışsınız gibi görünüyor. Gittiğiniz yerlerden biraz bahsedebilir misin?

- Lokasyon çekimleri beni projeye yönlendiren çok çekici bir özellikti. Londra’da kış ve yağmurlar varken bir yere ışınlanmak güzeldi. En çekici lokasyonlardan biri Macaristan’dı keza Viyana, Londra, Hırvatistan çekimler yaptık. Budapeşte’de çalışmıştım ve oraya bayılıyorum. Daha önce Hırvatistan’a hiç gitmemiştim, gerçekten güzel buldum. Pag adında bir yer var, çekim yaptığımız bir ada, çok beğendim.

SAKİN VE SABIRLI OLMALISIN

* Tüm senaryoyu görmediğinizden bahsettiniz. Senaryonun gidişi sizi şaşırttı mı?

Haberin Devamı

- Kesinlikle, hikâye beni tetikte tuttu ve bu sürekli heyecan duymamı sağladı. Hikâyeye tam yerleştiğinizi hissettiğiniz anda halı altınızdan çekiliyor. Performansta rehavete kapılmamıza asla izin vermedi hikâye.

* Gerçek keskin nişancılarla vakit geçirdiniz mi?

- Evet tabii ki. Londra’nın dışında Bisley adında bir yer var, atış poligonu. Dizide kullandığım tüfekleri iki kilometreden fazla mesafeden ateşledim. Nişan almayı öğrenirken olağanüstü bulduğum şey; rüzgârın hizalanmasını beklerken sakin ve sabırlı olmalısınız. Bir namluya, bir de o insanın yüzüne bakarsınız. O an insanlığı kavrasan da o atışı yapman gerekiyor. Parmağınız tetikte nefes alıyorsunuz. İkinci nefes vermenin sonunda tetiği çekiyorsunuz. Ateşleme nefesin sonunda yapılıyor.

Haberin Devamı

* Dizide çok fazla şiddet var. Bu bir aktör olarak sizin üzerinizde nasıl bir duygusal etki bırakıyor?

- Karakter kafamda uydurduğum şey. Karakterin sosyopatlığı, soğukluğu ve aile babası ile acımasız katil arasındaki uçurum arasında bir şeyler var. Ve bence dizinin özü bu iki şeyin nasıl birleştiğinde yatıyor. Çekiminin gerçekliği çok soyut.

Senaryo geldiğinde büyük tedirginlik hissettim

EVE GELİP HER ŞEYİ BİR KENARA BIRAKMAKTA İYİYİM

* Soyut derken, biraz daha açar mısınız?

- Dışarı baktığımda bir pencere yok mesela. Bir hedefe bakmıyorum. Her şey kameranın lensinin gözüme yansımasından ya da kameranın tam olarak nerede olduğuyla ilgili. Yani, oldukça teknik. Bu durum duygusal gerçekliğine dahil olmaktan sizi kurtarıyor.

Haberin Devamı

* Yani rolü sette bırakıyorsunuz...

- Her zaman söylediğim bir şey var. Metot oyuncusu olmadığımı düşünüyorum. Eve gelip her şeyi bir kenara bırakmakta oldukça iyiyim. Ama bu sorunun karıma sorulması gereken bir soru olduğunu düşünüyorum.

Çocuklarım ‘iyi’ adamı oynamamı istiyor

* Projeye ya da karaktere hazırlanırken ailenizle konuşur musunuz? Fikirlerini alır mısınız?

- Eşim bana gelen her senaryoyu okur, olağanüstü bir zevki var. Çocuklarım, oğlum ve kızım iyi adamı oynamamı istiyorlar. Hatta komik bir hikâyemiz var. “The Good Nurse”ü yaparken, benim iyi hemşire olduğumu varsaydılar. Sonra fragmanı gördüklerinde, oğlum “Baba sen kötü müsün!” dedi. Hayal kırıklığıydı onun için.

Haberin Devamı

* Sabırlı bir insan mısınız? Bu karakterin size doğru anı beklemekle ilgili bir şeyler öğretti mi?

- Ben çok sabırsızım. Bu büyük bir karakter kusuru gibi bir şey. Her zaman acelem var. Her zaman telaşlıyım. Sabır özümde sahip olduğum bir şey değil. Dürtüsel, çılgınca davranmak, netlik anı için bir nefes almak, bir şeyi yapmanın en iyi yolunun ne olduğunu düşünmekle ilgili farkındalığı öğretti tabii karakter.

Senaryo geldiğinde büyük tedirginlik hissettim

Televizyonu yaklaşık altı yıl geriden takip ediyorum

* Her projede farklı beceriler öğreniyorsunuz. Mesela bu dizide keskin nişancı nasıl olunur öğrendiniz. Bu becerileri devam ettiriyor musunuz yoksa işi bitirdiğiniz anda bir kenara mı bırakıyorsunuz?

- Oyunculukla ilgili garip olan şey, durmadan yeni bir şeyler öğrenmeniz. Yıllar önce Kristen Stewart ile “Yellow Handkerchief” adında bir film yaptım. Karakterin bir araba yapması gerekiyordu ben de Louisiana’ya gidip bir tamirciyle eski hırpalanmış Ford arabayı birleştirmeyi öğrendim. Çekimlerden sonra Londra’ya eve geri döndüm. Filmdeki araba 70’lerden kalma bir arabaydı ve şimdiki teknoloji elektronik. Kaputun altında bir şey vardı ve hiçbir şey yapamadım. Oysaki arabayı bir araya getirmeyi öğrenmek için o kadar zaman harcamıştım.

* Bu aralar televizyonda neler izliyorsunuz?

- Ben genelde televizyonu yaklaşık altı yıl geriden takip ediyorum. Yıllarca “Succession”a kafayı takmıştım. Matthew Macfayden ve Jeremy Strong arkadaşlarım. Yazım ve performanslar muhteşemdi.

Senaryo geldiğinde büyük tedirginlik hissettim

Yusuf Dikeç’li tanıtım filmi

Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda gümüş madalya kazanan ve atışı esnasında verdiği pozla dünyada viral olan milli atıcı Yusuf Dikeç, “The Day of the Jackal”ın ikinci sezon tanıtım videosunda yer aldı. Dikeç, dizinin tanıtımında aynanın karşısında duruyor ve görevini tamamladıktan sonra yüzündeki maskeyi çıkarıyor. “Yusuf Dikeç ile gerçeği açığa çıkarmak” başlıklı videoda maskenin altından çıkan isim ise Eddie Radmayne oluyor. Oscar’lı oyuncu dizide kılık değiştirmede usta olan bir keskin nişancıyı canlandırıyor.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları