Alireza gibi biriyle çalışınca daha coşkulu oluyorsun

◊ Sundance Film Festivali’nde olmak nasıl bir duyguydu?

- Orası festival yapmak için çok sıra dışı bir yer. Küçük bir kasaba aslında. Bir kış oteli gibi. Her yer karlarla kaplı. O yüzden atmosferi diğer festivallere göre çok farklı. Havanın soğukluğuna nazaran insanlar aşırı sıcak ve kucaklayıcıydı. Yani çok güzeldi gerçekten. Onun dışında film, bizim beklediğimizin çok daha ötesinde olumlu eleştiriler aldı. Bu da bizi ekip olarak çok mutlu etti.

◊ Yönetmen Alireza Khatami ile bu film için yollarınız nasıl kesişti?

- Alireza Türkiye’de bir film yapmak istediğini söylemiş. Konuştuğu insanlar da kim oynayabilir diye aralarında tartışırken beni önermişler. Alireza o sırada Kanada’daydı, benimle görüntülü konuşma yapmak istedi. Zoom üzerinden görüştük. Zaten birbirimize ısınmamız 5 dakika bile sürmedi. Ondan sonra bu yolda beraber yürüdük.

◊ Filmin aynı zamanda ortak yapımcısı olarak da görüyoruz sizi, işin bu tarafında daha önce yer aldınız mı?

- Evet, kısa filmlere yapımcılık yapıyorum zaten. Şimdi ilk kez hem uzun metraj hem de benim içinde yer aldığım bir filme ortak yapımcı oldum ve devam ettirmek istiyorum.

ARAMIZDA DİL BARİYERİ VARDI HEP İNGİLİZCE KONUŞTUK

◊ Yabancı bir yönetmenle çalışmak sizin için nasıl bir deneyimdi?

- Dil bariyeri vardı ve bu çok önemli bir faktör aslında. Aramızda hep İngilizce konuşuyorduk. Ancak onun da durumlara ve meselelere yaklaşımı bizim kültürümüzden çok uzak olmadığı için birbirimize yabancı hissettirecek hiçbir şey yaşamadık. Onun bütün argümanlarıyla benim argümanlarım ikimize de makul gelen bir yerde buluştu. O yüzden hiç zorlamadık aksine çok rahat çalıştım. Ayrıca Alireza çalışırken kafa açan ve meselelere farklı bakmayı becerebilen bir yönetmen. Bu durum oyuncuyu özellikle setteyken filme ve karaktere daha çok entegre olmaya itiyor. Yani Alireza gibi biriyle çalışınca daha coşkulu oluyorsun.

◊ Filmdeki karakteriniz Ali’nin en önemli yönlerini sizden dinlemek istiyorum. Canlandırdığınız karakteri bize nasıl anlattınız?

- Ali’yi, Alireza’yı da düşünerek ele aldım. Çünkü tek başına Ali’yi düşünmek yetmiyor. Baskı altında bir insan hissi yaratmak istedim. Hiçbir zaman Ali’nin ses tonu, davranışı, öfkesi belli bir seviyenin üzerine çıkmıyor. Yani sesinin daha çok çıkmasını beklediğimiz yerlerde bile sanki bir yere takılıyormuş gibi olsun istedim. Çünkü o alanı birazcık da Rıza dolduracaktı. O yüzden hep böyle kısıtlanmış, sınırlanmış, içinden çıkamadığı bir şey varmış gibi hissedilmesi gerektiğini düşündüm Ali karakterini. Bunu yaratmaya çalıştım.

◊ Filmde kırsal ve kentsel alanlar arasındaki belirgin fark dikkat çekiyor. Bu mekânsal ayrım neyi ifade ediyor?

- Bence kırsal, o bahçe, o uzaklık Ali için başka bir dünya gibi. Onun için bir kaçış noktası. Ali orayı şehirden, evinden ya da eşiyle yaşadığı dünyadan farklı bir dünya olarak kodladığı için biraz daha metaforik bir anlamı var.

HUYUNU SUYUNU BİLDİĞİN İNSANLARLA ÇALIŞMAK ÇOK KONFORLU BİR ŞEY

◊ Yönetmenin psikodrama yaklaşımı anlatım tarzında belirgin bir şekilde hissediliyor. Bu anlatım şekli, karakterlerin şekillenmesi açısından nasıl bir yol çiziyor?

- Alireza, Alive Rıza karakterleri arasındaki zıtlığı kamera hareketleri ve kadrajla desteklemek istedi. Ali’nin sahnelerinde daha çok geniş planlar, daha sabit kamera, daha mekânı da ortaya çıkaran bir tercih kullanmış. Rıza kısmındaysa biraz daha dinamik, daha patlayıcı, daha takibe dayalı, daha hareketli, biraz daha yakın kadrajlar tercih etmiş. Bu yaklaşımın iki karakter arasındaki ayrımı kuvvetlendirmek için bilinçli ve doğru tercih olduğunu düşünüyorum.

◊ Rol arkadaşlarınız Ercan Kesal, Erkan Kolçak Köstendil ve Hazar Ergüçlü ile daha önce çalışma fırsatınız oldu mu?

- Üçüyle de daha önce proje yaptım.  Dolayısıyla huyunu suyunu bildiğim insanlarla çalışmak bence çok konforlu bir şey. Üçü de çok değerli, çok yetenekli oyuncular.

Çektiğim filmlerin çok insana ulaşması taraftarıyım

◊ Film, Sundance’de güçlü bir başlangıç yaptı. Peki, bundan sonraki yol haritası ne olacak?

- Ben çektiğim filmlerin mümkün olduğunca çok insana ulaşması taraftarıyım. Bazı yönetmenler filmlerini saklamayı tercih ediyorlar ya da çok göstermek istemiyorlar. ‘Belli yerlere gitsin, belli insanlar görsün yeter’ diyorlar. Ben öyle olsun istemiyorum. Çektiğim filmler, bir parçası olduğum işler ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar iyi olur. O yüzden bu filmi mümkün olduğunca fazla insana izletmeye çalışacağız. İyi kötü, her türlü geri dönüş ya da farklı insanlara dokunması güzel bir şey bence.

◊ Haluk Bilginer en son “Maria” filminde yer alarak uluslararası bir projede boy gösterdi. Kariyerinizin ilerleyen yılları için nasıl bir yol çizmek istiyorsunuz? Uluslararası projelerde daha fazla yer almak gibi hedefleriniz var mı?

- Tabii ki Haluk Abi’nin yaptığı şeyler inanılmaz. Haluk Abi taş üzerine taş koyarak ilerledi. Yıllarca bir şekilde irili ufaklı pek çok uluslararası işin parçası oldu. Ve şu an geldiği nokta bence hepimiz için mutluluk verici diye düşünüyorum. Ben de tabii ki daha çok uluslararası işlerin içerisinde yer almak istiyorum.

Barış Manço filmi için vokal dersleri alıyorum

◊ Sırada bir Barış Manço filmi var. Usta sanatçıya hayat vereceksiniz. Bu proje nasıl ilerliyor? Rol için nasıl bir hazırlık sürecinden geçiyorsunuz?

- Çok büyük bir isim ve proje de çok büyük olacak. O yüzden biz de büyük hazırlanmaya çalışıyoruz. Ben kasım ayından itibaren hazırlıklara başladım. Vokal dersleri alıyorum. Özellikle önümüzdeki birkaç ay içinde çok daha yoğun bir şekilde ona odaklı olacağımı düşünüyorum.

Kendimi ekranda izlemem

◊ Yaptığınız işleri ekranda izler misiniz?

- Yok, seyretmem. Ama bir şekilde işte galada görüyorum. Rol aldığım bazı filmleri merak ediyorum ama bu çok sık olan bir şey değil açıkçası.

◊ Siz ne tür filmleri izlemekten keyif alıyorsunuz?

- Vallahi biraz moduma bağlı. Kafamı dağıtmak istiyorsam gerçekten kolay izlenen, kolay sindirilen işler izliyorum. Onun dışında uzun süredir film izlemiyorum açıkçası.